Seçimi yine AKP mi kazanacak? CHP Genel Merkezi’ne yönelik çok eleştiri geliyor. Birçok üye ve aday adayları ‘üzüntü’ içindeler. CHP, geçen haftaki eğilim yoklamalarını bir anda iptal etti. Artık sona kalan listeleri, -meclis üyelikleri de dahil- genel merkez hazırlayacak...
Peki, örgüte nasıl “Git çalış, bayrak as, sahalarda beraber yürüyelim” denilecek, düşünen yok.
Partinin bu konudaki genelgelerini hazırlayıp gönderen Akif Hamzaçebi’ye nasıl saygı gösterecek örgüt? Aksini düşünürsek, Hamzaçebi imza attığı genelgesine niye sahip çıkmadı?
SESSİZ KLİKLER
CHP, hiç bu seçimdeki kadar demokrat olmadı; Genel Sekreter Hamzaçebi de “Eğilim yoklamasını niçin kaldırıyoruz?” demedi; MYK üyeleri de sessiz kaldı. Tarih bu sessizleri unutmayacak. CHP içinde ‘sessiz klikler’ deniyor bunlara.
Kılıçdaroğlu’na ‘tek adam’ denilirken, CHP’ye ‘antidemokrat’ suçlamaları yöneltiliyor. Bunun sonucunda da insanlar aday oluyor, ancak nasıl seçileceklerinin yöntemini, usulünü bilmiyorlar.
AKP’ye bakalım, ne yapıyor? Tüm üyelerini toplayıp elektronik ortamda Türkiye genelinde aday adaylarını temayül yoklaması ile belirledi. Hatta bazı bölgelerde eğilim yoklaması bile yaptı. CHP, bütün bunlar için AKP’nin elini güçlendiriyor.
CHP’nin ne eğilim, ne merkez yoklaması, ne de -geçen dönemki- beş kişilik komisyonu var. Eskiden aday belirlemeler ahbap-çavuş ilişkileri üzerinden yürürdü; şimdi o denklem bile yok. Kimse de
Onu yönetecek çok başkan adayı olmalı ve onlar yarıştırılmalıdır. Ancak CHP Genel Merkez yöneticileri böyle bir anlayıştan iyice uzaklaşıyorlar; PM ve MYK organları olarak bu dizginleri ellerinden kaptırmak istemiyorlar. Vatandaşa duyarlı hizmetten öte, yönetsel sorunlar evrensel düzeyde değerlendirilemiyor. Her işin altında bir ‘hesap’ var.
Siyasette yeni algılamalar ve çözümler gerekiyor.
İzmir büyükşehir adaylığı konusunda son iki günde yaşananlar için yazar Mehmet Necati Güngör şöyle diyor:
“Yahu milletin zekâsıyla dalga mı geçiyorsunuz? CHP, İzmir’i bu kadar ekşitirse olacağı budur. Sanki aday değil, mucizevi bir isim atayacaklar. CHP, en kısa zamanda İzmir’i hak eden bir adayla halkın karşısına çıkmalı.”
Aydın bir kesim ve TÜSİAD’cılar Tunç Soyer’i destekliyor.
Sağı solu belli olmayan Aziz Kocaoğlu, ibrenin Soyer’e doğru kayması üzerine acilen Ankara’ya gidiyor. Soyer’in adaylığının açıklanacağını fark edince kendisini feda ederek “Adayım” diyor ve adaylık mücadelesinde perdeyi açıyor. Kocaoğlu’nun kırsalda büyük gücü var. Tuncay Özkan’a da sıcak bakmıyor. Kocaoğlu’nun bu ‘güvensizliğinin’ nedenini genel merkez anlamıyor.
CHP’li İzmirliler de Kocaoğlu aday olursa oyları böleceğini ve bundan partinin zarar göreceğini düşünüyor.
Ama uzlaşı olabilir mi?
Subaşı, Aksu’da TİGEM’e bağlı 1008 dönümlük çiftlik arazisi üzerine 150-200 milyonluk liralık bir düzenlemeyle yapılabilecek EXPO alanının tramvay hattı gibi altyapı çalışmalarıyla 2 milyar liraya inşa edildiğini ifade etti. Subaşı, “hem verimli tarım arazisi kaybolması hem de EXPO Kanunu’nda tanınan istisnalar sebebiyle burada denetim ve gözetim yapılamamasından” yakındı. EXPO Kanunu’nun düzeltilmesini isteyen Subaşı, “Sivil toplumu küstürerek yaptığınız EXPO, hiçbir alanda bekleneni vermedi. Bu alanı yeniden ele alalım ve burayı çekim merkezi haline getirelim” dedikten sonra Bakan Pakdemirli’ye şu soruları yöneltti:
1- Kanun uyarınca Sayın Bakan başkanlığında toplanması gereken EXPO 2016 Antalya Yönetim Kurulu ile Kanun uyarınca Antalya Valiliği başkanlığında toplanması gereken EXPO Konseyi toplantı düzenliyor mu?
2- Bakanlığınızın Antalya İl Müdürlüğü’ne devredilen EXPO alanının aylık bakım ve işletme gideri ne kadardır?
3- Bakanlığınızın ve EXPO Genel Sekreterliği’nin EXPO alanının çekim merkezi olması ve fonksiyon kazanması için ne gibi çalışma ve projeleri vardır?
2014’ÜN SÖZÜ
- “Fuar 6 ay sonra bitince burası atıl kalmayacak. EXPO göleti, kulesi, botanik parkları ve kongre merkezi gibi kalıcı eserler bırakacağız.” Mehdi EKER-2014 Nisan
BEBEK BEZİ AİLELERİ İSYAN ETTİRDİ
ÇOCUKLU
Altı ayda bir sigaradan alınan verginin arttırılması gerekiyor. Bu iki yıldan beri böyle... Hükümet enflasyonu olumsuz etkiliyor diye zamma yanaşmıyor. Ancak sigara firmaları ‘zam’ için bastırıyor. Buna karşılık iktidar ‘vergi’ oranlarında değişiklik yaparak ‘vaziyeti’ idare ediyor. Bu durumda firmalar 8 liralık sigarayı 6.5 TL’ye indirebilir deniyor.
Özetle, devlet içkiye sürekli zam yapıyor, bir yandan da sigarayı ‘ucuz’ bırakıyor; dolayısıyla içmek bir yerde teşvik edilmiş olmuyor mu?
İnsanlar ‘bunalımda’ iken bunun cevabı
var mıdır?
İÇKİ VE SİGARA VERGİSİ 55.1 MİLYAR
2018’de sigara üzerinden alınan vergi miktarı 42.7 milyar TL, içkiden de 12.4 milyar TL’yi buldu.
Sigara satışlarının da hiç azalmadığına dikkat çekmek gerekiyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı imzasıyla bir açıklama yapıldı. Karara göre, sigarayı bırakma tedavisi alan hastalara sayıları 300 bini geçmemek şartıyla herhangi bir sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sağlık Bakanlığı’nca temin edilecek ilaçlardan ücretsiz yararlanma imkânı getirildi.
Yıllar içinde çok sayıda eğitime katılmış, kendini bu dalda geliştirmiş, bu konuda farkındalık yaratmaya çabalıyor. Kendi markasıyla üretim yapan Uzun, “İyi zeytinyağı üretmek için ilk koşul iyi zeytin üretmekten geçer. Zeytin ne kadar kaliteli ise yağı da o derecede kaliteli olur. Yörede ‘iyi tarım’ uygulamaları ile üretim yapıyorum” diyor. İyi tarım, üretimin tüm aşamalarının ziraat mühendisleri tarafından denetlenmesi, arazinin sürekli kontrolü ile oluyor.
Körfez bölgesinde yüzde 70 üretim kaybı olduğunu belirtirken, zeytin üreticileri için yararlı bir öneride bulunuyor:
“Bu yılki zeytinler ‘zeytin sineği’ zararlısı yüzünden büyük hasara uğradı ve üründe büyük kalite kaybı ortaya çıktı. Bütün Körfez bölgesinde ortalama asit oranı yüzde 1’in üzerinde seyrediyor. Geçen yıllarda bu oran 0.2-1.2 arasındaydı.
Zeytin sineğiyle mücadele yıllardır tarımsal ilaçlarla yapılmaktadır. Ama günümüzde bu konuda yararlı olacak yeni bir ürünümüz var. Cumhurbaşkanımızın kenevir konuşmasında belirttiği gibi, kenevirden yeterince yararlanamadığımız ortaya çıktı. Bakanlık bölgemizde kenevir ekimine izin verirse, zeytinliklere ‘kenevir’ ekebilirsek, kokusu yüzünden zeytin sineğini engelleriz. Çünkü kenevir havadan aldığı azotu köküyle toprağa veriyor. Toprak azot yönünden zenginleşiyor. Yaprakları tohumu ve gövdesi üreticiye çok büyük katma değer sağlıyor. Körfez bölgesinde zeytinliklerin içine ikinci ürün olarak kenevir ekilmesini şiddetle öneriyorum.”
BİLİMİN AYDINLATMADIĞI YER KARANLIKTIR
“TÜRKİYE’yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi...” başlıklı yazı dizisi nedeniyle 5 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle hakkında dava açılan bilim insanı Dr. Bülent Şık, bilimsel düşüncenin temel gereğinin yerine getirmiştir.
Kırklareli İl Genel Meclisi Çevre Komisyonu Başkanı Gürcan Kırım diyor ki:
“Lüleburgaz’a bağlı Karamusul köyünde 10 Nisan 2011’de Ergene Platformu bileşenleri tarafından gerçekleştirilen
Toplantı sonrasında herkesin aklına şu soru takıldı:
“BU BİTKİYİ AMERİKA BİZDE NİYE YASAKLIYOR?”
Kenevir araştırmacısı, yazar Dr. İsmail Tokalak, 29 Ekim 2017’de tarihli köşemizde “Tarımın ve Türkiye’nin önünü açacak projeyi ABD değerlendiriyor, biz ‘erkek kenevir’in kıymetini neden bilmiyoruz?” diye sormuştu. Kenevir konusundaki kamuoyuna yansıyan ilk yazı bu idi ve büyük ilgi görmüştü. Aydın Üniversitesi’ndeki toplantıda, uzun yıllar yasaklı olan, 2016 yılında 19 ilimizde ekimi kontrollü olarak serbestlik kazanan sanayi keneviri her yönüyle tartışıldı. Moderatörlüğünü eski milletvekili, araştırmacı yazar Dr. Yalçın Koçak’ın yaptığı toplantıda Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Özel Koltarıcı kenevir bitkisinin tarımının ve değerlendirilmesinin nasıl yapıldığını ve Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Doç. Dr. Selim Aytaç kenevir yönetmeliğini anlattı. Yine Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Neşet Arslan kenevirin Türkiye ve Avrupa’daki ekim durumları ve konuyla ilgili yasal mevzuatları anlattı. Bu arada Kastamonu ve Samsun’da il tarım müdürlükleri ve üniversiteler tarafından toplantılar yapıldı. Yalçın Koçak’ın devreye girmesiyle ‘ASAM Kendir Enstitüsü’ kuruldu, kenevirin tanıtılması için büyük bir çalışma yürütüldü. Türkiye’nin önünü açacak bir bitki. Esasında da gerçek bir köye dönüş projesiydi. Nitekim enstitünün başkanlığını yürüten Erdem Ulaş, ‘Mucize Bitki-KENEVİR’ (Hiper Yayın) kitabını yazdı; bu ürünün tarımımız, çiftçimiz, sanayimiz için ne kadar önemli ve stratejik bir ürün olduğuna dikkat çekti.
DÜNYADA ÜRETİM YARIŞI BAŞLADI
CUMHURBAŞKANI poşet dolayısıyla gündeme getirdiği kenevirle ilgili olarak, Amerika’yı kastederek “Fakat o bize dost görünen düşmanlar, ülkemden, Rizemden keneviri söküp aldılar. Rize’de şimdi kenevir üretilmiyor. Biz şimdi keneviri dışarıdan ithal ediyoruz. Burada kenevire dayalı yapılması gereken bazı şeyler varsa o ithal ürünlerle yapıyoruz. Ama şimdi yeniden bu alanda inşallah Tarım Bakanlığımız bir çalışmanın içerisine giriyor ve bu adımları atacağız. Yeniden bunu üreteceğiz” dedi.
Avrupa’nın birçok kentinde kenevir üretimi başladı; hatta Yunanistan bile geçen yaz başında ‘Kenevir Festivali’ düzenledi... Bizde bu işin biraz ağırdan gitmesinin nedeni PKK’nın kaçak ekim yapması. Tabii bu durum bürokrasiyi tedirgin ediyor. Kenevir sağlık yönünden de çok önemli bir ürün... Keneviri aktarlarda bulabilir ve öğüterek sabahları süt veya yoğurtla karıştırıp yiyebilirsiniz. Hatta cacık ve salataya da katabilirsiniz! Kaş’ta bir firma Romanya’da bir Alman firmasının ürettiği kenevir tohumu tozunu ithal ediyor. Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından sonra bu sektör hareketlenecek, ekim alanları artacak. Kenevir petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda üretime sokulabiliyor. Bir dönümlük kenevir tarlası, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretiyor; bir dönüm kenevirden 4 dönüm ağaca eşdeğer kâğıt yapılır. Bir ağaç 25-50 yılda yetişiyor, kenevir ise 4.5-5 ayda.
Köşenizde yer verirseniz belki Yargıtay da hatırlar diye düşündüm. Pek çok hukuksuzluk ile devam eden yargılama nihayet 06.01.2015’te Isparta Ağır Ceza Mahkemesi’nde karara bağlandı ve temyiz talepleri üzerine Yargıtay’a gitti. İlgili dairenin verdiği karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine 31.05.2016’da Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gitti ve Mayıs 2016 tarihinden bu yana 3 yıla yakın süredir karar için bekliyor ve 2019 yılında da zamanaşımı gerçekleşecek.
Bu durumda verilen kararın caydırıcı olup olmadığı bir tarafa, yargının bulunduğu durumu ve verilen kararlar ile ilgili süreci kamuoyu ile paylaşmak isterim.
Avukat Şehnaz DOĞAN YÜZER
KİTAPLARA BİNDİRİM MERMİLERE İNDİRİM
E-KİTAPTA KDV oranı yüzde 8’den 18’e çıkartılırken, CHP Ankara milletvekili Murat Emir, bir önergesinde mermi fiyatlarında yüzde 7.5 indirim yapıldığını açıkladı. Murat Emir, MKEK’nın ‘mermi fiyatlarındaki indirim’ kararını bir soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. “Isınma, yemek, ulaşım pahalanırken, ateş etmek ucuzluyor” diyen Emir, Bakan Hulusi Akar’a “Son 5 yılda, yıl yıl ne kadar mermi satışı yapılmıştır? Satılan mermiler çeşitlerine ve boyutlarına göre ne kadardır?” diye sordu.
TÜİK tarafından yapılan açıklamaya göre, 2018 Aralık ayı enflasyonun açıklaması ile birlikte, bir önceki ay yüzde 21.62 olan yıllık enflasyonun yüzde 20.30’a gerilediği ifade edildi. Enflasyon rakamlarına göre memur, sözleşmeli ve memur emeklisi yüzde 10 civarında zam alacak.
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu CHP Grup Sözcüsü, Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, emekli, memur ve sözleşmeli çalışanların alacağı yüzde 10’luk zamma tepki göstererek şöyle konuştu:
“Makyajlı enflasyon rakamları ile halkı aldatanlar kendi maaşına yüzde 26 zam yapıp, emekliye, memura yüzde 10’luk zammı reva görüyor. Ekonomik kriz vatandaşı vurmuş. Millet perişan, gıda fiyatlarındaki enflasyon yüzde 50’yi bulmuş” dedi.
Toplumda gelir dağılımındaki adaletsizlik günden güne açılmıyor mu?
SESSİZLİĞİ ÇIĞLAŞAN KADIN
KİMSELERE sormadan yağan
Güzel yağmurlar sonrası