Yalçın Bayer

Şimdi sıra KKTC’nin tanınmasına geldi

5 Haziran 2019
Eski Milli Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, “KKTC’nin Türkiye dışında başka devletlerce de tanınması zamanı çoktan gelmiştir. Bu açıdan şimdiye değin adada tek devlet olarak Rumların elinde kalan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımayı sürdüren İİT ülkelerinin KKTC’yi tanımaları büyük önem taşımaktadır. KKTC ile asıl dayanışma böyle olur” diyor.

Mekke’de toplanan 14. İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) Zirvesi’nin açıklanan Sonuç Bildirgesi’nde üye ülkelerden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile ‘dayanışma içerisinde’ olmalarının istenmesi üzerine, eski Devlet, Millî Savunma ve Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, aşağıdaki açıklamayı yaptı:

“İİT Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nde üye ülkelere yapılan KKTC ile dayanışma çağrısı, İslam ülkeleri işbirliği örgütünün KKTC konusundaki sessizliğine son vermesi bakımından olumlu bir adımdır ama yetersizdir.

Asıl sorun, 15 Kasım 1983 günü Kuzey Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi’nin Birleşmiş Milletler Antlaşması’yla da tanınan milletlerin kendi kaderini belirleme hakkını kullanarak ilan ettiği KKTC’nin kuruluşundan bu yana geçen 36 yıl içinde Türkiye dışında bir ülke tarafından tanınmamasından kaynaklanmaktadır. Uluslararası hukuk açısından haksız olan bu durum, KKTC’nin siyasî ve ekonomik bakımdan tecrit edilmesine, uluslararası ilişkilerde yalnızlaştırılmasına yol açmakta; Rum tarafına Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında uluslararası ilişkilerde ve kuruluşlarda avantaj, adaya kalıcı barışın gelmesini engelleyici bir tutumu sürdürmek olanağını vermektedir. Kalıcı barışa ancak uluslararası hukuk açısından eşit taraflar arasında yürütülecek müzakerelerle ulaşılabilir. Adada iki eşit devlet ilkesine dayalı federal veya konfederal bir çözüm de ancak bu yoldan gerçekleşebilir.

Artık KKTC’nin Türkiye dışında başka devletlerce de tanınması zamanı çoktan gelmiştir. Bu açıdan şimdiye değin Ada’da tek devlet olarak Rumların elinde kalan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımayı sürdüren İİT ülkelerinin KKTC’yi tanımaları büyük önem taşımaktadır. KKTC ile asıl dayanışma böyle olur. Bunu sağlamak için Türkiye’nin elindeki bütün olanakları kullanması gerekir.”  

EKOLOJİ BİRLİĞİ’NDEN UYARI

“BUGÜN 5 Haziran Dünya Çevre Günü ve Çevre Haftası... Doğa bizden yardım beklemiyor, aksine kendisinin bir parçası olan bizi ‘Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz’ diye uyarıyor. Ülkemizde yaşam alanlarını koruma mücadelesi veren ekoloji örgütlerinin dayanışma ve ortak mücadele ağı Ekoloji Birliği olarak doğanın uyarılarını anlatmaya ve onu korumak için direnmeye devam edeceğiz!”

Yazının Devamını Oku

Bayramda köprü geçişlerine dikkat! Nakit para bulundurun

31 Mayıs 2019
KEMAL Anadol’un dünkü ‘Osmangazi’de ücreti neden nakit alıyorlar?’ yazısı üzerine okurumuz Mustafa Bozdağ da yaşadığı benzer olayı anlatıyor:

“Geçen sene ağustos ayında üniversite sınavına giren oğlum için Beykozda bulunan Türk-Alman Üniversitesi’ni gezdikten sonra Kavacıktan İzmite gitmek için FSM köprü bağlantısı yoluna çıktım. Otoyol İstanbul şehir trafiğini karşıladığı için çok kalabalık diye kuzey Marmara yoluna girdim. Oradan Sabiha Gökçen Havayolu bağlantı güzergâhından normal otoyola girdim.

Neler mi oldu? Deli Dumrullar yolu kesmiş. HGS olduğu halde gişedeki kamera okumuyor. 8 TL nakit aldı. HGS kontrolü yaptım, HGS’den de para kesilmiş.”

MESAJ PANOSU

“EKREM İmamoğlu Bey... Lütfen hemen fabrika ayarlarına dön, sesini yükseltme, sev, sarıl, öp... Eşini, çocuklarını yanından pek eksik etme... Yanına gereksiz kişileri alma.”   U.T.

PAKET 50 GÜNDE ULAŞTI

AATÜRK’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışının 100. yıldönümü nedeniyle, Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu olarak hazırladığımız ‘Kurtarıcımız ve Kurucumuz Atatürk’ albümünden 100 tanesini 2 Nisan 2019’da Bodrum postanesine, kargo yoluyla Almanya’ya gönderilmek üzere bizzat ben verdim. Amacımız 19 Mayıs 2019’da düzenlediğimiz 100. yıl etkinliği çerçevesinde söz konusu albümleri ücretsiz olarak sunmaktı. Gönderi ancak 50 gün sonra alıcının adresine ulaştı. Dijital çağda yaşayan 21. yy insanının aklına ister istemez şu soru geliyor: Söz konusu gönderi İstanbul’dan Almanya’ya hangi nakil aracıyla gönderildi? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir kurumu olan PTT’nin sürat düşüklüğünün sorumlusu kim? Dursun ATILGAN-Avrupa ADD Başkanı

YENİ KİTAPLAR...

Vecdi Çıracıoğlu

Yazının Devamını Oku

65 yaş üstü vatandaş ‘bedavacı’ değil ki!

30 Mayıs 2019
ÖZEL halk otobüslerine (ÖHA) ücretsiz biniş hakkı olan 65 yaş ve üzerindeki yolcular rencide edici tavırlarla karşılaşıyor.

Hatta şoför ve muavinler tarafından ‘beleşçi’ diye hakarete uğruyorlar. Bu tür kartı olanlara karşı yapılan bu tavır çok ayıp. Geçenlerde böyle bir olaya kayıtsız kalmayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş otobüsü parka çektirdi, sürücüsünün toplu ulaşımdan men edilmesini sağladı. Buna benzer olaylar birçok ilde meydana geliyor.

4736 sayılı ‘Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da “Türk vatandaşı olan 65 yaş ve üzeri kişiler, belediyelere, bunların kurdukları şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait şehir içi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanır” denilmesine karşın biletçi ve şoförlerce ‘bedavacı’ diye nitelendirilerek hakarete uğruyor, gerektiğinde zorla indiriliyor. Oysa yasa gereği devlet bu otobüslere her ay 1.300 lira ‘gelir yoksunluğu ücreti’ adı altında yardımda bulunuyor. Bu tür tavırların önlenmesi, yasanın aksaksız uygulanabilmesi için devletin gerekli önlemleri alması gerekiyor. Bu hareketi yapanlara karşı ağır yaptırımlarda bulunulmalıdır. Şükrü KARAMAN

GÜNÜN SÖZÜ

“Büyük insanlar veda ederek, küçük insanlar ihanet ederek giderler.” Lao Tzu

TÜRK-İŞ’TEN KOPMALAR

BİR türlü yörüngesine oturamayan işçi hareketimizin ‘amiral gemisi’nde yeni kopmalar olacak. Daha önce 1968’de ve 1976’da kopmalar yaşanmış ve DİSK kurulmuş, sonrasında yeni katılımlar olmuştu. Bu kez gereken dersler alınmadığı için tarih yeniden tekerrür edecek.

Sayıca en çok üyeyi temsil eden Türk-İş 1952’de kuruldu ve kurulmasında Amerikanın, Amerikalı sendikacıların ve AİD adlı Amerikan kuruluşunun parasal desteği vardı. Bu desteğin nedeni siyasi idi ve Soğuk Savaş döneminde Amerika komünizmin ve Rusya’nın, Türkiye’de işçi sınıfı aracılığı ile egemen olmasını önlemek istiyordu. Bu nedenle 1960’lı yıllarda 1000’e yakın sendika yöneticisine Amerika’da sendikal eğitim verdi ve onlara “Siyaset yapmayın, işçinin ekmeğine tereyağı sürmenin mücadelesini verin” öğretisi ile ücret sendikacılığının Türk-İş’in temel politikası olmasını kabul ettirdi. Türk-İş bu öğretiyi “partiler üstü politika” olarak tüzüğüne de taşıdı.

Türk-İş’in tarihsel yanlışı ve AKP hükümetlerinin politikaları nedeni ile işçi sınıfının çıkarlarını korumaktan çok uzak kalmıştır. Üye sayısı yönünden zayıf olan DİSK’in dışında kalan üye sayısı yüksek Türk-İş ve Hak-İş konfederasyonları, işçi sorunlarını çözmenin hükümete yakın durarak, muhalefet etmeyerek mümkün olacağı kanısındadırlar. Bu duruşları ile biat sendikacılığının doğuşuna neden olmuşlardır. Sendikacılığımızda bu durumdan hoşnut olmayan bir dip dalga oluşmaya başlamıştır. 

Yazının Devamını Oku

Yavru vatana Türkiye sevdalısı başbakan

29 Mayıs 2019
İç ve dış politikaya o kadar daldık ki burnumuzun dibinde, en yakın olduğumuz Kıbrıs’taki önemli değişime tam hakkını veremedik. KKTC’nin yeni başbakanı Ersin Tatar’dan bahsediyorum. Ömer Bilge, dostumuz Tatar’la dış politika üzerinde ciddi bir söyleşi yaptı. Biz de direniş döneminin efsane ismi ve KKTC’nin ilk maliye bakanı Rüstem Tatar’ın oğlunun nasıl bir maliyeci olduğunu Hürriyet’in penceresinden gördük.

Türkiye sevdalısı bir ailede yetişen oğul Ersin Tatar, Cambridge gibi zor bir üniversitenin ekonomi bölümünden dereceyle mezun oldu, özel sektörde hem İngiltere hem Türkiye’de mali işler yöneticiliği yaptı. Kendisiyle Hürriyet-Show TV ortaklığı döneminde yollarımız karşılaştı, dost olduk. O zaman Simavilerin bir ortağının temsilcisiydi. Hürriyet’çiler kendisini çok seviyordu. Bir Türk’ten fazla Türk’tü... Ersin Tatar, KKTC’de maliye bakanlığı da yaptı. Bir ülkede en sevilmeyen, hakkında en fazla dedikodu yapılan, her türlü saldırıya uğrayan bakan, maliye bakanlarıdır. Çünkü vergi toplar, para ister. Ersin Tatar makamının hakkını verdi, üzerinde bir leke yok, muhalifleri de bulamadı.

‘Türkiye sevdalısı’ dedik, açmak lazım. Eşi Sibel Tatar disiplinli bir avukat. İki kız evladı var: biri Canev, diğeri Cansu. Cansu Hacettepe Tıp’tan dereceyle mezun oldu. Her anne-baba kızlarını yanında ister, ancak Tatar ailesi, çocuk doktoru Cansu’yu “Türkiye’ye hizmet etsin” diye Ankara’ya gönderdi. Diğer kızı Canev de “Neden Türk çocukları yabancı yayınların çevirileri ile büyüsün” düşüncesiyle çocuklara yönelik çizgi roman hazırlıyor, Anadolu kentlerinde de çocuklarla buluşuyor.

Ersin Tatar şimdi KKTC’nin başbakanı. Adanın ekonomik krizde ve kamu maliyesinin darda olduğunu biliyoruz, üstüne üstlük bir de Kıbrıs sorunu var ve Doğu Akdeniz’de doğalgaz kavgasının tam ortasında. Tatar’ın bu kavgadan da başarıyla çıkacağına inanıyor, başarılar diliyoruz.



GÜNDE 50 CİNSEL SALDIRI BAŞKA HANGİ ÜLKEDE VAR!

Yazının Devamını Oku

Aytmatov’un kitapları üzerine telif tartışması

24 Mayıs 2019
KİTAPLARIN yayın hakları 02.02.2017 tarihi itibarıyla yazarın varisleri tarafından Onk Ajans aracılığı ile Nora Kitap’a devredilmiştir.

Ötüken Yayınları 1995 öncesini kapsayan bir istisnaya dayanarak kitapları halen basmaya devam etmektedir. Nora Kitap’tan önceki lisans sahibi Elips Yayıncılık, Ötüken Yayınları’na açtığı davayı kaybetmiş, son tahlilde yargıtaya giden dava yine Ötüken tarafından kazanılmıştır. Ancak burada büyük bir hukuksal garabet var. Ötüken’nin hiçbir savunması kabul edilebilir değil. Kitapları yayınlamak için dayandığı istisna maddesi gereğince kitapların orijinal dilinde yayınlamasını takiben ilk 10 yıl içerisinde Türkiye’de yayınlanmamış olması gerekirken, neredeyse yazarın tüm kitapları bu ilk 10 senelik süreçte Türkiye’de yayınlanmış... Biz bunu hem kitapların fiziksel kopyalarını dava dosyamıza ekleyerek hem de Milli Kütüphane kayıtlarından ispat ettik. Ancak ellerinde Yargıtay kararı olması nedeniyle alt mahkemelerde bizim açtığımız davalar neredeyse yok sayılıyor ve hemen reddediliyor.

Size gönderdiğimiz dosyada yazarın birkaç kitabına ait olarak bizim tarafımızdan yapılan savunmayı göreceksiniz. Bu savunmayı okuduğunuzda davanın tamamına hâkim olabilirsiniz.

Ömer YENİCİ-Epsilon Yayınevi kurucusu ve yöneticisi

DAVA KONUSU 10 KİTAP

- ‘Toprak Ana’, ‘Dişi Kurdun Rüyaları’, ‘Gün Olur Asra Bedel’, ‘Beyaz Gemi’, ‘Yıldırım Sesli Manasçı-Yüzyüze-Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek’ (karma eser), ‘Kızıl Elma-Oğulla Buluşma-Beyaz Yağmur-Asker Çocuğu-Deve Gözü’ (karma eser), ‘Elveda Gülsarı’, ‘Cemile’, ‘Sultan Murat’, ‘Cengiz Han’a Küsen Bulut’, ‘Kasandıra Damgası’. İstanbul Fikri ve Sınai Hakları 1. Hukuk Mahkemesi’nde süren dava, bu eserlerin izinsiz olarak çoğaltılıp dağıtımı üzerine yürüyor.

Buna bir örnek verirsek, Sabahattin Ali’nin vefatının üzerinden 70 yıl geçti. Bu sürenin geçmesiyle birlikte eserleri üzerindeki telif hakları kalkıyor. Birçok yayınevi Ali’nin kitaplarını yayınlamaya başladı. Ancak kızı ve varisi olan Filiz Ali, telif hakları kanununun değiştirilmesini ve 70 yıl şartının kaldırılmasını istiyor. Böylece eser ‘kamu’nun oluyor. Ayrıca Halit Ziya Uşaklıgil’in telif hakkı da 2016’da sona erdi. Olayımızda Epsilon, Ötüken’e karşı yürüttüğü dava ile haksızlığa uğradığını öne sürüyor. Dosya halen Yargıtay’da...

KİTAPLAR

ALEV Coşkun

Yazının Devamını Oku

75 yabancı gazeteci izledi

23 Mayıs 2019
Ekrem İmamoğlu, kampanyasını başlattı. Bomonti Hilton’da İstanbul büyükşehir belediyesi başkan adayı olarak ikinci kez sunuş yaparken kendisini izlemeye gelen kalabalık dikkati çekti. İlk sunuşa göre heyecan artmıştı.

23 Haziran kampanyası toplantısını kalabalık gazeteci ve televizyoncu grubu izledi. Yabancı gazeteciler için de öyleydi. CHP İl Örgütü ve İmamoğlu’nun yabancı gazeteciler için tercümanlık yapan basın danışmanı İlayda Çağla Koçoğlu “Şu anda salonda 75 yabancı gazeteci var” dedi.

Milletvekilleriyle birlikte bir ‘kaynaşma’ havası vardı.İmamoğlu, 28 Şubat’taki sunuşuna göre, ifadeleri ile kendisini bir iki ‘tık’ yukarı çekmişti.

İmamoğlu şu mesajları verdi:

- Nezih, temiz, eşit ve kaliteli siyaset...

- Yeni bir ruh, yeni bir algı.

- Korkma ve endişelenme.

- Güler yüz, İstanbullular birbirleriyle samimi şekilde selamlaşmalı.

Yazının Devamını Oku

Ben ne okudum nasıl kalifiye eleman oldum?

22 Mayıs 2019
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un 2 gündür gazetelerde yayınlanan ‘Az ders çok hayat’ programına ait endişelerimi ve önerilerimi bir eski işveren ve mühendis olarak belirtmek istiyorum. Liselerde uygulanacak azaltılmış ders saatli bu program anladığıma göre haftalık 15-20 saatlik olacak. Ben 1952-55 lise ve 1956-61 üniversite öğrencisiyim.

Biz işe giren öğrencinin CV’sine bakarız. Hangi lise veya üniversiteden mezun diye, diplomasına değil. ODTÜ ve BÜ dış projelerde İngilizceyi mükemmel bildikleri için gözbebeğimizdir. 1967 yılında Paris’te NASA’nın Apollo 12 aya gidiş projesi için mülakata girdim. CEO ne kadar sınıf arkadaşın varsa getir diye bana yetki verdi. Çünkü uydu hesap ve yörüngeleri dünyada sadece 3 üniversitede okunurmuş. İTÜ, Hanover Teknik Üniversitesi, Paris Ekol Politeknik. İftihar ettim İTÜ ile...

Meslek liseleri ve teknik liseler ayrılmalıdır. Biz sanayimizi teknik liselerle kurduk ve yürütüyoruz. Teknik liseler son derece kalifiye elemanlar mezun ederler. Gayet başarılı arkadaşlar var teknisyen olarak. Meslek liseleri teknik liseleri bozmuştur.

Alaylı işverenler hep şikâyet ederler kalifiye eleman yok diye... Bunları işveren yetiştirecektir. Karayolları, İPRAŞ (rafineri), TEK (elektrik santralı), Lassa (oto lastik), İGSAŞ’ta (Gübre) çalışmadan önce 2-3 ay eğitim aldım. Bunların mektebi olmaz. İşçi, mühendis, otomobil montajcısı olarak eğitilir. Kimse de diploman var diye sana iş vermez. Eğitimden sonra işçi olursun.

Özetle, matematik, fizik, biyoloji derslerine kıymayalım. Yıllar önce kaldırılan “kozmoloji” ve “jeoloji” derslerini yeniden koyalım. Bir deprem oluyor, TV’de bir uzmanı hayretle izliyoruz. Uzaya bir uydu atılıyor, keza öyle...

Hayatta en önemli ders İngilizcedir.  

Aslan ÖZMEN-Yüksek mühendis.

 

BİLİYOR MUSUNUZ?

Yazının Devamını Oku

Ortak irade böyle doğdu

17 Mayıs 2019
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta anlattığı Samsun’a çıkış öyküsünde, genel olarak üç görüş ileri sürülmekte olduğunu söyler: “Birincisi, İngiliz himayesini talep etmek. İkincisi, Amerikan mandasını talep etmek. Üçüncüsü ancak yöresel kurtuluş çareleri aramaktı. Ben, bu kararların hiçbirisinde isabet görmedim. Osmanlı ülkeleri hepten parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı... Son konu onun da paylaşılmasıydı. O halde ciddi ve hakiki karar ne olabilirdi? Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da ulusal egemenliğe dayalı kayıtsız şartsız ve bağımsız bir Türk devleti kurmak.”

Ve eylemini bu hedefe kilitlenerek başlatmıştı. Bunun yolu da “milletin bağrından doğan ortak irade ve isteğe dayanmaktı.” Atatürk, 19 Mayıs’ta 18 arkadaşı ile Samsun’a çıktı... Bu irade böyle gerçekleşti. Bandırma Vapuru’nun Samsun’a çıkışının 100. yıldönümü kutlu olsun!

GÜNÜN SÖZÜ
“Düşündüğünü söylemekten korkmaya başlarsa bir kişi, düşünmekten de korkmaya başlar.” Vedat TÜRKALİ

‘KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ’ GELİR AKLIMA

Kültür ve sanat dünyasından Dr. Tekin Özertem, Başkent Üniversitesi’nin aylık ‘Bütün Dünya’ dergisinin mayıs sayısında yayımlanan ‘Kafkas Tebeşir Dairesi’ başlıklı yazısında diyor ki:

“Ne zaman yargı ve yargıçların kararları üzerine gölge düşse hep Bertolt Brecht’in ‘Kafkas Tebeşir Dairesi’ adlı oyununu hatırlarım. Oyunun antikahramanı olan Azdak’ın temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin yargılama ilkelerine ve önceden belirlenmiş hukuk kurallarına uymayı boşlayan tavrı gelir aklıma.”

Özertem, Aristoteles’in Atina’da yargıçların nasıl görev yaptıklarına dikkat çeken yazısına değindikten sonra, yargıçlığın sadece para kazanmak için yapılan bir meslek olup olmaması üzerinde düşünülmesi gerektiğini söylüyor ve yargıçlığın ‘laf ola beri gele bir iş olmadığını’ vurguluyor ve şöyle devam ediyor:

Yazının Devamını Oku