İnşaat sektörünün zirve yaptığı 2003 ve sonraki yıllarda orman idaresine ait hafriyat gelirlerini ranta dönüştürmek amacıyla İstanbul’da ‘Bizans oyunları’ oynanmıştı.
Başrollerde de siyasetçi, işinsanı ve bürokrat birlikteliğinden oluşan ‘rant çeteleri’ görev almıştı. Önce rant çetelerine direnebilen dürüst kadrolar pasifize edilmişti.
Maden ocaklarını iyileştirmek amacıyla yapılan ‘orman idaresinin’ hafriyat ihaleleri, yetki gaspıyla durdurulmuştu.
Orman Kanunu değiştirilerek oluşturulan ‘ihalesiz sistemlerle’ yetkili kılınan İBB’nin kadrolarına ‘özel kişiler’ atanmıştı.
Orman idaresinin ihalelerle kamuya mal ettiği ‘hafriyat gelirleri’ ihalesiz sistemlerle tamamen ranta dönüştürülmüştü. İstanbul’daki tüm hafriyat gelirlerini tahsil etmekle görevli İBB’nin şirketi İSTAÇ’ın zarar ettiğini Sayıştay raporları da ortaya koymuştu.
Eski İstanbul Orman Bölge Müdürü Faruk Çebi, herkesin sustuğu bir dönemde susmamıştı. İlgili makamlara sunduğu raporlarda hafriyat rantından dolayı İstanbul’da oynanan oyunların hem perde arkasını deşifre etmişti, hem de oluşturulan ihalesiz sistemlerin neden olabileceği sorunları dile getirmişti. Dikkate alınmayan önerilerinin ve öngörülerinin haklılığını yıllar sonra yaşanan olaylar da teyit etmişti. Ranta dayalı hafriyatın neden olduğu yolsuzluk ve çevre sorunları İstanbul’un değişmeyen gündemi olmuştu.
Danıştay 8. Dairesi de ranta hizmet ediyor gerekçesiyle ihalesiz sistemleri iki kez iptal etmişti.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra kamudaki FETÖ’cülerin de ihalesiz sistemlerin oluşmasına her türlü desteği verdikleri alenen ortaya çıkmıştı. Merak ediyoruz...
MÜNİH’te 14-16 Şubat tarihlerinde yapılan Güvenlik Konferansı’nda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın kadın moderatör eşliğinde Dağlık Karabağ’ı tartışmaları dünyada büyük yankı uyandırdı. Daha mantıklı olan Aliyev’in ileri derecedeki İngilizcesi ile konulara hâkim olması iyi puan aldı. Paşinyan ise ‘amatör’ bir siyasetçi gibi göründü. İngilizcesi çok kötü olmasına rağmen İngilizce konuşmaya çalıştı. Genel olarak şunu vurgulamak gerekir: İlk defa Azerbaycan’ın cumhurbaşkanı o kadar geniş bir platformda ülkenin haklı olduğunu açıkça gösterebildi. Oysa Paşinyan hiç yeni bir şey söylemedi ve hatta Ermeni yorumcuların ve uzmanların dediklerine göre Ermenistan bu buluşmada oldukça yetersiz kalırken, kötü imaj yarattı. Paşinyan, popülist bir siyasetçi gibiydi... Ülkede yorumcular tarafından Ermenistan Başbakanı için ‘ham bir siyasetçi’ tanımlaması yapıldı. Aliyev ile Paşinyan arasında siyasi kavram tanıtımında büyük bir fark olduğu da dikkat çekti. Birisi uluslararası hukuka hitap ederken, diğerinin ise daha çok ‘şaka’ gibi MÖ tarihi olayları örnek göstermesi garip karşılandı. Uluslararası gözlemcilere, özellikle de Ermeni yorumculara göre, söz konusu karşı çıkışlarda Aliyev’in başarıyla öne çıkması Dağlık Karabağ görüşmelerine yeni bir şekil verecek ve sorunun çözümü için bir nevi umut yaratacak.
Prof. Dr. Aydın İBRAHİMOV/İZMİR
GÜNÜN SÖZÜ
“PAŞİNYAN 1975 doğumludur. 1991-94’te Erivan Üniversitesi’nde filoloji fakültesinde gazetecilik bölümünde okudu. Siyasi faaliyetten ötürü okuldan kovuldu. Tarihi bilmez, söz konusu ihtilafı bilmez. Son iki yıldır başbakanlık yapıyor ama hâlâ 3. sınıf bir sokak siyasetçisi gibi popülist davranıyor. Tüm bilgileri oldukça yüzeyseldir.”
Gazeteci Artak Vardanyan-Erivan
CHP YANLIŞ KARARDAN DÖNMELİ
CHP Genel Merkezi’nin “Yanlı yayın yapıyor” gerekçesi ile ‘CNN Türk’e CHP’lilerin katılımını yasaklaması ve ihraç işlemi uygulama kararı’ yanlış olmuştur. Kuşkusuz kendilerinin ve çocuklarının hangi kanalı izleyeceklerine ve neyin doğru neyin yanlış olduğuna seyirci karar verecektir. Boykot kararı partinin ilkelerine ters ve son derece yanlıştır. Yakın geçmişte, sırf basın özgürlüğü kapsamında değişik medya organlarına sahip çıkıldığı hatırlandığında, bu yasakçı anlayışın ne kadar çelişkili olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca CNN Türk, 15 Temmuz darbe girişimine direnen kurumlardan biridir. Dolayısıyla boykot edilmeyi değil, saygıyı hak ediyor.
Genel merkezimiz bu yanlış karardan dönmelidir. Zira bu davranış başkaları tarafından da örnek alınabilir ki, böyle bir halde CHP’nin söyleyecek sözü olmaz.
Ülkenin her yerinden her düzey ve her pozisyonda çalışmak isteyenlerin yanında yurtdışından, Nepal’den Ukrayna’ya, Bulgaristan’dan Kırgızistan’a kadar birçok ülkeden binlerce kişi Türkiye’deki otellerde çalışıyor. Yabancı uyruklu çalışanların sayısı her yıl artıyor. Öğrendik ki turizmde iş arayanlar da eleman arayanlar bu ihtiyaçlarını www.turizmgazetesi.com üzerinden karşılıyor. Sitenin editörü Fehmi Köfteoğlu sistemi şöyle anlatıyor: “Yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın ilk online turizm yayını olan sitemiz 1999’dan beri hizmet veriyor. Türkiye’ye binlerce kişi geliyor. İş arayan herhangi bir ücret ödemeden bu bölüme giriyor, aradığı iş ile ilgili olarak oradaki formu dolduruyor, form otomatik olarak yayına giriyor. Günde ortalama 2 bin 500 giriş oluyor. Her bir eleman arama ilanına ortalama 34 başvuru yapılıyor. Bunların da mevsime göre ortalama 3 ila 5’i işe alım ile sonuçlanıyor. Taraflar arasında aracılık yapılıyor. İş arayandan herhangi bir ücret alınmıyor. Eleman arayan işletmelerden ise ilanın bir ay süreyle yayında kalması karşılığında 55 TL alınıyor.
Bu yolla binlerce iş arayan iş buldu, bir o kadar işletme de aradığı elemanı buldu.”
GÜNÜN SÖZÜ
“ÖRGÜTLÜ suç şebekeleri ülkeyi adeta ele geçirdi. İçeriden ve dışarıdan yapılan saldırılarla sistematik mücadele için ‘Türkiye başsavcılık kurumu’nun kurulması gerekiyor. Böylece hukuki zeminde iç ve dış tehditlere karşı gerekli mücadele verilebilir.” (Eski İçişleri Bakanı ve YP Genel Başkanı Sadettin TANTAN)
MALİYE VE HAZİNE TASARRUF YAPTIRIYOR... FAK-FUK-FON KÖMÜR YARDIMINI % 50 AZALTTI
SOSYAL Yardımlaşma Dayanışma Vakfı (SYD) maddi durumu iyi olmayan ailelere yılda bir kez yaptığı yakacak kömür yardımında yüzde 50 indirim yaptı. Daha önce 1500 kilo olarak verilen kömür 750 kiloya düşürüldü.
Halk arasında ‘Fak-Fuk-Fon’ olarak bilinen vakıf, 2020 yılında dağıttığı kömür miktarında indirime gitti. Rize merkez ilçede yaklaşık 800 aile daha önce 1500 kilo olan yardımdan artık 750’şer kilo kömür alacak. Söz konusu bu yardımların ihtiyaç sahibi ailelere nisan ayına kadar dağıtılması bekleniyor.
Kömür yardımında yüzde 50 indirim yapılması yardıma muhtaç aileleri üzerken kamuoyunda da tepkilere sebep oldu. Yetkili makamalar, kömürdeki yardımın Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın tasarrufuna takıldığını, bu uygulamanın tüm yurt genelinde uygulandığını ifade ediyorlar. Rize merkez dışındaki toplam 11 ilçede de binlerce kişiye aynı oranda kömür yardımı yapıldığı öğrenildi.
“Sabah ve akşam, Zincirlikuyu ve Avcılar metro hattını kullanıyorum. Ama her gün bizi bıktıran bir bekçi baskısı yaşıyoruz. Kötü niyetle yapmıyorlar ama biraz fazla ‘poz’ vermiş oluyorlar. Metroların bütün duraklarında bekçi var. Her bekçi karşısına çıkana ‘kimlik kontrol’ diyor. Bu sistematik imiş. Biraz da ‘keyfiyete’ kaçmıyor mu?
Polislerden daha çok ‘baskı’ yapıyor demek istiyorum. Biraz itiraz edince ‘CİMER’e şikâyet et’ diye çıkışıyor.
Kimse alınmasın ama bekçiler mesleği öğreninceye kadar ‘meşguliyetle tedavi’den mi geçiriliyor, nedir? Her gün yinelenen bu sorgu karşısında ‘Kardeşim tipimizde bir bozukluk mu var?’ demek zorunda kaldım.
İşte burada ‘nezaket’ ve ‘saygı’ başlıyor.
İktidarın bekçilerin ‘kimlik’ kontrolü yapmasını yasayla güvence altına almasıyla doğru bir şey mi yapıldı?
Biz de o zaman bu kadar baskı fazla değil mi diye sorarız.
CHP KONGRESİNDE EN SERT KİMLER KONUŞTU? ‘MUSTAFA KEMAL’İN ADAMIYIM’
CHP
Bütçesi 2.5 milyon TL, başkanı da eski sporcusu Volkan Can. Kırklarelispor kupada bu sene beklenmeyen bir başarı sergiledi. Üç 1. lig takımını eledi. Bunlar sırasıyla Ankaragücü, Gaziantepspor ve Başakşehir. En son çeyrek final kura çekiminde ise Fenerbahçe’yi çekti.
İlk maçta FB’ye mağlup olan Kırklarelispor, onur mücadelesinden sonra dün yine sahadan başı dik olarak çıktı; fair play’den ödün vermedi.
Kura çekiminden sonra Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun FB Başkanı Ali Koç’a bir mesaj göndererek, “Fenerbahçe gibi Atatürkçü bir kulübün saygıdeğer başkanını, başarılı ekibini ve değerli taraftarını ‘nabzı Mustafa Kemal diye atanların kenti Kırklareli’nde ağırlayacağımız için gururlu ve heyecanlıyız” demesi, sosyal medyada iki takımın taraftarı arasında dostluk örneği olarak sergilenmişti.
KÖFTE-RAKI
Maç öncesinde kentte müthiş bir atmosfer yaşandı geçen hafta. Nüfusu 100 bini aşan Kırklareli’ne tam bir karnaval havası hâkim oldu. Kornalardan Kırklarelispor için Ali Altay tarafından bestelenen marş çalındı. Lokantacılar maç günü olağanüstü bir taleple karşılaştıklarını, 2 tona yakın köfte satıldığını, 400 kasa bira ve 150 litre de rakı içildiğini söylediler. Kırklareli tarihinin en coşkulu günlerinden birini yaşarken ekonomik yönden de esnafın yüzü güldü.
TÜBLEK’İN ÜNLÜ KARİKATÜRÜ
1979-80 sezonu... Kupada Beşiktaş’a 2. lig takımı Lüleburgaz çıkmıştı. Ve Lüleburgaz, efsane kadrosuyla Beşiktaş’ı eledi. Tabii bu espriyi Tercüman’dan rahmetli karikatürist
677 delegeden 571’i oy kullandı. Kaftancıoğlu’na 444 oy çıktı. Kongrede 61 oy geçersiz sayılırken, sandık başına giden 66 delege de Kaftancıoğlu’na oy vermedi. Bu, CHP İstanbul tarihinde katılım oranının en düşük olduğu seçim oldu. Özetlersek, ‘üçlü’ diye nitelenen; İmamoğlu ve Kaftancıoğlu’nun hazırladığı, Kılıçdaroğlu ile birlikte gördükleri liste örgüt tarafından tepkiyle karşılandı.
ÇADIR TARTIŞMALARI
Seçim öncesinde ‘çadırda’ hayli ilginç tartışmalar yaşandı. Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, Canan Kaftancıoğlu’na liste ile ilgili itirazını sert bir biçimde iletti ve “Niye listelere bizim ilçenin önerdiklerini yazmadın” diye çıkıştı. Tartışma yaklaşık 10 dakika sürdü. Kaftancıoğlu sert bir biçimde “Bu liste böyle geçecek” diye diretti, ancak Bozkurt sinirlenerek ‘çadırı’ terk etti. Tüm belediye başkanları, hatta Kaftancıoğlu’nun adaylaşma sürecinde karşı karşıya geldiği Battal İlgezdi, Ali Kılıç ve Bülent Kerimoğlu kurultay delegesi olarak yazıldı. Ancak Kerimoğlu, arasının iyi olmadığı Kaftancıoğlu’na protesto olarak kendisini listeden çıkardı. Kerimoğlu’nun ‘dik’ duruşu bazı delegeler tarafından alkışlandı. Tepkinin nedeni şuydu: Aday listeleri salona getirilmeden önce Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’nun önüne konuldu, yani Kaftancıoğlu listesi bir nevi onaydan geçti. Ali Rıza Akpolat manzarayı sezdiği için il delege kartını dahi almadı. O da ekibinden kimsenin yazılmamasına tepki gösterdi.
‘SANA GÜVENDİK’
Bahçelievler ilçe başkanı Özgür Çelik de önerdiği isimlerin listeye konulmaması üzerine Erdoğan Toprak ile tartıştı ve “Sana güvendik, hüsran oldu” diye tepki gösterdi.
Toprak’ın bir başka ‘prensi’ sayılan Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel de tepkiliydi. Kendisinin listede olmasına karşın önerdiği isimler listede yoktu.
Bu gelişmelerle, il kongresinde kaybedenler olan Erdoğan Toprak, Ali Rıza Akpolat (Beşiktaş), Gökhan Yüksel (Kartal), Kemal Deniz Bozkurt (Esenyurt) ve Bülent Kerimoğlu’nun (Bakırköy) İstanbul siyasetinde ağırlıklarının etkilenebileceği konuşuldu.
KOMİK GİRİŞİMLER
1994 yılında ilk dahil edilen Mersin Göksu Deltası, son dahil edilen ise 2013 yılında Bitlis’teki Nemrut Kalderası’dır. Sulak Alanlar Günü olan 2 Şubat kutlama değil, kaybettiğimiz sulak alanlardan ders alma, kalanlar için ise nasıl kurtarırız diye hesap yapma günüdür. Ülkemiz de son 50 yılda Marmara Denizi kadar bir sulak alanı kaybetti.
Ülkemizde uluslararası öneme sahip 135 sulak alandan 14 tanesi RAMSAR kapsamındadır. 135 alandan ikisi ise Kırklareli sınırları içerisindedir. Bunlardan birisi İğneada longozu, diğeri ise Dupnisa Mağarası’dır. Ne yazık ki Dupnisa mermer ocağı, İğneada ise liman, termik ve nükleer santrallar ile gündeme geldi.
Dupnisa Mağarası için tehdit oluşturan, 2012 yılında açılmak istenen mermer ocağına, ‘olur’ ve ‘onay’ verenler, yaptığımız itirazlar sonucunda yanlıştan döndüler. Hatta ilgili bakanlık mağara konusundaki hassasiyetimizden dolayı teşekkür bile etti.
Hani doğada her canlının yaşama hakkı vardı? Yaklaşık 40 yıldır, günlük çıkarlar uğruna milyonlarca canı yok ettik. Bölgemizdeki en çarpıcı örnek Ergene’dir.
Yaşı yarım asrı devirenler, doğaya çıktıklarında “Bizim zamanımızda şurada pınar, şurada kaynak vardı, pırıl pırıl su akardı” diye söze başlarlar. Ergene’de tutulan yayın ve sazan balıklarını anlatırlar. “Yüzmeyi orada öğrendik” derler. “Peki şimdi neden balık yok, neden yüzemiyorsunuz” dediğinizde verilen cevap, “Çok kirli” ya da “Çok kötü kokuyor”. Çünkü Ergene’den su değil, sıvı akıyor.
İyi de temiz olan su ve içindeki yaşam neden yok oldu, kim yok etti? Asıl sorun da burada. Doğal varlıkların yok olmasındaki en büyük etken yanlış planlamalar ve bu planları yapanlar ve onaylayanlardır...
Bizler yaşam kaynağı olan doğal varlıklarımızı koruma ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma derdindeyiz.
Trakya’da su bitti. Trakya topraklarında Çorlu ve Malkara’da obruklar oluşmaya başladı.
Bir önceki yazıda da kongrelerde CHP’nin ‘AKP sistemi’ni uyguladığı anlatılırken, bazı üye ve delegelerin bu konudaki eleştirilerini dile getirmiştik.
Bir grup delegeden bir not aldık.
CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, önceki gün adaylığını açıklarken CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı Turan Taşkın Özer’in kulağına eğilerek kendisine bir şeyler söylediği ekranlara yansıyor. Bunun üzerine Kaftancıoğlu ise açık bir şekilde şöyle diyor:
“Başkanım (Özer) kulağıma fısıldıyor, kimi köşe yazarları yalan yanlış yazmış... Ben de yalana, yanlışa ve yandaş medyaya hiç bakmıyorum. Bırakalım yazsınlar.”
Burada eleştirimiz yok, sadece bilgi aktarıyoruz. Yazdıklarımız arasında yalan yok, yanlış yok. Buna bile tahammül gösteremiyorlar. Daha ağır şeyler mi söylemek gerekiyordu...
GÜNÜN SÖZÜ
“ATIĞI dert etmeyen belediyeler bize gelmesin. Artık böyle bir dünya yok. Hem ambalaj atığını toplattıracaksın, hem de firmaya ortak olmaya kalkacaksın. Yok böyle bir sistem. Biz bakanlık olarak buna müsaade edemeyiz.” -Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar