Yalçın Bayer

CHP-İYİ Parti ve AKP-MHP doğayı birlikte sahiplendi

8 Temmuz 2020
Antik çağlardaki adı ‘İasos’ olan ve yunusbalığı ile Hermias adlı çocuğun dostluğuyla ünlenen Milas’ın Kıyıkışlacık Mahallesi’ne yapılması tasarlanan yükleme iskelesi, CHP’li Milas Belediye Meclisi’nde görüşüldü. Kıyıkışlacık halkının da yoğun şekilde izlediği meclis toplantısında antik köyün en güzel yerine yapılması için gönderilen proje önce imar komisyonunda, ardından da belediye meclisinde oybirliğiyle reddedildi.

Milas Belediyesi bu konuda şu açıklamayı yaptı:

“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü, bir süre önce Milas Belediyesi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne yazdığı yazıyla, Kıyıkışlacık bölgesinde arkeolojik ve turistik bölgede bir yeni yükleme iskelesinin yapımının planlandığını bildirerek görüş istemişti. Ancak cevap için verilen 1 aylık sürede meclis toplanamadığı için, Milas Belediyesi buna olumsuz yanıt vermiş ve ilk mecliste de konunun gündeme alınacağını ve meclis kararının da gönderileceğini belirtmişti. Temmuz ayı meclisinde konu ele alındı ve Bakanlığın yazısına, Kıyıkışlacık’a yükleme iskelesi yapılmasıyla ilgili, arkeolojik, turistik, çevresel, körfezdeki trafik yoğunluğu ve iskeleye mal taşıyacak ağır kamyonların yaratacağı sıkıntılar gibi nedenlerle olumsuz görüş bildirdi. Komisyonun bu görüşü tüm meclis üyelerinin oybirliği ile kabul edildi. Alınan bu karar meclisi izleyen Kıyıkışlacıklılar tarafından memnuniyetle karşılandı ve alkışlarla teşekkür ettiler.

Belediye Başkanı Muhammet Tokat ‘Komisyon üyelerimiz yeni yapılacak iskelenin getireceği olumsuzlukları birçok yönden ele alarak değerlendirdi. Kendilerine hassas çalışmaları için teşekkür ediyorum. Kıyıkışlacık’ın karşısı Güllük’te zaten mevcut bir liman var. İkinci liman Güllük Körfezi’ne büyük zarar verir’ dedi.”

GÜNÜN SÖZÜ

SOKAĞA çıkan barolara ve CHP’ye sesleniyorum: Amacınız ‘çoklu baro’yu önlemek mi, yoksa Feyzioğlu’ndan kurtulmak mı?

Adil HACIÖMEROĞLU

BEŞİKTAŞ-ZİNCİRLİKUYU YARIŞ PİSTİ MİDİR

HAFTA

Yazının Devamını Oku

İstanbul sevdalısı Papa’yı kaybettik

7 Temmuz 2020
Cumhuriyet gazetesi yazarı Nilgün Cerrahoğlu’nun eşi, eski Avrupa Birliği Türkiye Temsilcisi Gian Paolo Papa’nın ölüm ilanını okuyunca eski yıllara döndük. Bu kadar bilgili, mükemmel, candan ve saygın bir kişi az bulunur. İstanbul’u Roma kadar seviyordu, esas ‘memleketi’ olan Trieste’yi de...

Papa, Ankara’ya AB (eski adı Avrupa Ekonomik Topluluğu) görüşmeleri nedeniyle tayin edilmişti. İktidarda Ecevit vardı. 1975-80 çalışma döneminde Ecevit’le yakın dost olmuştu. Candanlığı nedeniyle birçok Türk gazeteciyle de dost olmuştu. Hep vericiydi, her konuda anlatır ve öğretirdi. Türkiye’nin de bir AB ülkesi olmasını isterdi.

Papa’yı İstanbullu yapmıştı

Bu arada yeni gazeteciliğe başlayan Nilgün Cerrahoğlu ile evlenmişti. İstanbullu olan Cerrahoğlu, Papa’yı da İstanbullu yapmıştı. Papa da onu önce Madridli, sonra da Romalı... Cerrahoğlu uzun yıllar Cumhuriyet’in bu iki kentte muhabirliğini de yürüttü. Onlardan çok şey öğrenmiştik. 1980’lerde Madrid’e yeni bilgisayar teknolojisi ile yayınlanmaya başlayan El Pais gazetesini mutlaka görmemiz gerektiğini belirterek Nilgün’le bizi gazeteye götürmüştü.

Madrid’de AB’nin tahsis ettiği tarihi bir evde oturuyorlardı. Avrupa’nın her yöresinden siyasetçilerin ziyaretine geldiklerine tanık olmuştuk. Orada da beş yıl kaldılar ve İspanya bu temasların sonucunda AB’ye girdi.

AB’YE ÜYELİK İÇİN ÇABALADI

Papa’nın Türkiye’deyken Türkiye’nin AB’ye alınması konusunda ne kadar çaba gösterdiğini biliriz. Milliyetçi Cephe iktidarının buna engel olduğunu düşünürüz hâlâ... Ecevit iktidardan düşürüldü ve Demirel’li, Türkeş’li ve Erbakan’lı MC ikinci kez iktidara geldi ve süregelen kavgalar Evren’in darbesine yol açtı.

GAZETECİLİĞİ DE VARDI

Üzüntü ile Ankara’dan ayrıldığını, ancak yeni görevinin İspanya olduğunu öğrenince ne kadar sevindiğini biliriz. Vizyon ve yön sahibi bir diplomat olarak AB’nin

Yazının Devamını Oku

‘Avcılar Modeli’

3 Temmuz 2020
Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli hukukçu kimliği ile konuşurken ‘yaşam’, ‘hayvan hakkı’, ağaç, çiçek, böcekten söz ediyor, eğitimin önemini anlatıyor; oradan depreme, ulaşıma geçiyor. Sanki inşaat mühendisi, sanki şehir plancısı, ekonomiyi de anlatıyor. Her şeye yetecek ‘aklı’ var.

Başka türlü görüyor, başka türlü konuşuyor. Çözümleri hemen ortaya koyuyor.

Onun ne kadar sevecen olduğunu hemen fark ediyorsunuz.

İstanbul Üniversitesi dahil iki üniversitede 85 bin öğrenci okuyor, ilçe nüfusu da 250 bini aşmış. Hançerli depreme karşı teyakkuz halinde, ‘yarınlarımız için, güçlü yapılar, sağlıklı dönüşüm’ hedefiyle başlayan yenileme çalışmalarında epeyce yol almışlar. Son bir yıl içinde 122 binanın yıkımını gerçekleştirmişler.

Müteahhitler ile konut sahipleri bir araya gelmiş; belediye de ‘uzlaşma, denetim, gözetim ve finansman’ ilkeleri ‘AVBEL’ adı altında bir projeyle gözetiliyor, kazık atma ve rant yok.

Hançerli, “Müteahhitlerle vatandaşları uzlaştırıyoruz” diyor.

Bu kadar basit mi? Evet, çünkü güven duygusu egemen, uzlaşma bedelleri de ‘düşmüş’, herkes şaşırmış. Müteahhitler de böyle bir projede çalışmak için yıkılan binalardan ne kalıyor diye gözleme başlamışlar. Kimse ile kıyas edilmek istemiyorlar, 50 bin konutluk projenin maliyeti 1.5 milyar dolar. Bu projenin İstanbul’a bir model olacağını söyleyebiliriz.

İBB Başkanı İmamoğlu projeyi çok beğenmiş, en yakın sürede ziyaret edecekmiş.

Buna çok basit ama güzel bir isim bulmuşlar:

Yazının Devamını Oku

Teşekkürler THY

2 Temmuz 2020
Dünyayı sarsan COVID-19 salgınının en çok etkilediği sektörlerden biri havacılık sektörü oldu. Ülkeler sınırlarını kapattı. İnsanlar evlerine kapandı. Hemen her şey dibe vurdu. Havayolları da uçaklarını pistlere park etti. Salgından THY de etkilendi, diğer ülkelerin havayolları da. Uluslararası havacılık teşkilatı IATA’ya göre, havayollarının 2020 zararı 84.3 milyar doları aşacak.

THY’de 127 ülkeye uçuşlarını salgın nedeniyle 28 Mart’ta durdurmuştu. 4 Haziran’da iç hat uçuşlarını başlatan THY, 18 Haziran’da da Almanya, İsviçre, Avusturya, Hollanda ve Danimarka dahil toplam 16 kente uçuşları başlatmıştı. Geçen pazar akşamı bir dostumuz acil bir iş için Frankfurt’tan İstanbul’a geldi. Uçuş önce telefonla konuştuğumuz dostumuz biraz endişeliydi.

Gelince intibalarını sorduk. “Teşekkürler THY” diye başladı söze. “Her şey mükemmel geçti” dedi. Frankfurt Havaalanı terk edilmiş bir görüntüye sahipmiş. Ama yakın saatlerde THY’nin İstanbul ile Sabiha Gökçen ile Ankara’ya üç seferi varmış. “Türkler sayesinde alan canlıydı” diyor ve ekliyor: “Uçaklar da dolu veya doluya yakındı.” Sürekli anons ve uyarılara ilaveten herkes maske ve mesafe kuralına uymuş. Uçağa biniş ve inişlerde arkadan başlayarak sırayla uçağa alıp indirmişler. “Herkes de riayet etti” diyor dostumuz. Uçakta da kapalı bir kese kâğıdında sandviç, su ve meyve suyu vermişler.

İstanbul Havalimanı’nda da sürekli anons ve uyarılarla herkesin maske ve mesafe kuralına uyması hatırlatılmış. “Hele pasaport kontrolü sıraları önündeki genç bir görevlinin yüksek ama tatlı bir dille yaptığı uyarılar takdire şayandı. Kurallara uymama eğiliminde olanları bile hizaya getirdi” dedi dostumuz. Lufthansa’nın iflasın eşiğinden kıl payı döndüğü bir ortamda THY’nin krizden çıkmak için gösterdiği çaba umarız meyvelerini verecektir.

MESAJ PANOSU

“MAZLUMCA gidenlerle zalimce ölenlerin bir hesaplama yeri olmalıdır.”

Mareşal Josip Broz Tito

DEMOKRATİK YARIŞ OLMADAN CHP KURULTAY YAPMAMALIDIR

İLK soru: CHP kurultayı gerçekten yapılabilecek mi? Çok zorlu bir sürece giriliyor.

Yazının Devamını Oku

CHP Genel Merkezi’nde işler karışık! Kongrelerini kaybettiler ama kurultay istiyorlar

1 Temmuz 2020
“CHP’nin aklını başına alması gerekiyor” diyor bir ‘CHP büyüğü’... “Parti bu kadar zedelenmez” diye de ekliyor.

Bize MYK üyelerinin adlarını sayarken onları tarif ediyor ve hiddetle söylediği şu sözleri not alıyoruz:

“Niye bu telaş, niye bu acelecilik? Dikkat edin, bu çöküşün kurultayı da olabilir.”

Uyarıların dikkate alınmasını istiyor, kurultayın 2021 baharına ertelenmesini öneriyor. ‘İktidar yürüyüşü’ adı telaffuz ediliyorsa, niye ‘aculculuk’ yapıyor, gerçi CHP’liler bunu biliyor ama dertlerini anlatamıyorlar.

CHP’nin MYK üyelerinin isimleri şöyle:

Fethi Açıkel, Ahmet Tuncay Özkan, Onursal Adıgüzel, Ahmet Ünal Çeviköz, Gülizar Biçer Karaca, Yıldırım Kaya, Bülent Kuşoğlu, Veli Ağbaba, Aykut Erdoğdu, Oğuz Kaan Salıcı, Gamze Akkuş İlgezdi, Muharrem Erkek, Seyit Torun, Yunus Emre, Gökçe Gökçen, Lale Karabıyık, Orhan Sarıbal. Bu isimlerin tümü, yani 17 üye, il kongrelerini kaybettiler. Bir tek Tekirdağ milletvekili Faik Öztrak’ın listesi başarılı oldu.

HİJYEN KONUSUNDA DÖKÜLÜYORLAR

Brüksel’de oteller hijyen konusunda dökülüyor. Türkiye buradaki otellerden en az 20 kat daha donanımlı. 3 saattir maske arıyorum, bulamıyorum.

Milletvekillerine söyledim.

Yazının Devamını Oku

Her köyde okul olmalı, kadrolu öğretmen atanmalı

30 Haziran 2020
Türkiye’nin her köyünde okul olması ve okullara yeterli öğretmenin atanması için TBMM’ye kanun teklifi sunuldu.

İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Milli Eğitim Temel Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin anlamlı kanun teklifini hazırlayan CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, okul bulunmayan ya da kapalı olan köy ve mahallelerde kurulacak okullara bağlı pansiyonlar, gruplaştırmanın mümkün olmadığı yerlerde ise yatılı ilköğretim bölge okulları veya gezici okullar açılması için hazırladığı teklifle Meclis’i göreve çağırdı.

Dr. Şevkin, teklifinin gerekçesinde Türkiye’de sürekli değişen eğitim sisteminin özellikle ilkokul çağındaki çocuklar için büyük bir sorun teşkil ettiğini, çeşitli tehlikeleri de beraberinde getirdiğini hatırlattı ve “Öğretmen açığı var ama atama yapılmıyor” dedi. Birçok okulun kapanması nedeniyle uygulamaya konulan taşımalı eğitimin kısa, orta ve uzun vadede hiçbir soruna çözüm üretmeyeceği gibi sorunları daha çok katlayacağı göz önüne alınarak kapatılan okulların yeniden açılmasının sağlanmasını ve öğretmen atamalarının gerçekleşmesini istedi.

TORUN HARÇLIĞINA ZAM BEKLİYORLAR

ATATÜRK’ün emekliye ayırdığı 30 Haziran, yani bugün her yıl ‘Emekliler Günü’ olarak kutlanıyor.

13 milyonu aşkın emekli, dul ve yetim maddi yoksunluktan ötürü bugün buruk...

Düşük maaşlarla geçinmeye çalışan milyonlarca dar-sabit gelirli kitle, siyasi iradeden taleplerinin karşılanmasını bekliyor. 2 bin liranın altında maaş alan 8 milyon emekli, en düşük maaşın en az net asgari ücret (2 bin 324 lira) düzeyine yükseltilmesini, dini bayramlarda ödenen 1000’er liralık ikramiyenin önümüzdeki Kurban Bayramı’ndan itibaren 1500 liraya çıkarılmasını dört gözle bekliyor.

2018’de verilmeye başlanan bayram ikramiyeleri aradan geçen 2 yıllık sürenin ardından enflasyon karşısında eriyerek günün koşullarında satın alma gücünü hayli yitirdi. Torunlarına bol harçlık vererek yüzlerini güldürmeyi amaçlayan emekli, Kurban Bayramı’na müjdeli haberle girmek istiyor. Mümkün mü? Şükrü KARAMAN

TEMA SESLENİYOR

Yazının Devamını Oku

İstanbul’u kirleten hafriyattır

26 Haziran 2020
Harfiyatla ilgili bildiğimiz tüm doğruları bıkmadan, usanmadan yıllardır hep yazdık. Hafriyat rantı İstanbul’da inşaat sektörünün ‘eroini’ oldu dedik. Sadece çevreyi değil, ahlakı ve hukuku da yok ettiğini özellikle vurguladık. Yanlış olduğuna inandığımız her adıma zamanında müdahale ettik. “Yapmayın, etmeyin” diye de adeta yalvardık. Rantının yüksek cazibesinden dolayı ne yazık ki hiçbir zaman dikkate alınmadık. Engel olabilen tüm unsurlar da adım adım etkisizleştirildi. İstanbul’un doğası İstanbul’un hafriyatına tamamen teslim edildi. Keşke biz haksız olsaydık da hafriyattan dolayı İstanbul’da hiç sorun yaşanmasaydı.

Son yıllarda başta Haliç, Riva Deresi ve Boğaz olmak üzere İstanbul’un tüm coğrafyasını kirleten, İstanbul’un su havzalarına yıllardır rastgele dökülen ve havzaların doğal yapısını tahrip eden ranta dayalı hafriyatın çamurudur. Ne yazık ki sadece çamuru kirletmiyor, oluşturduğu suni gölet ve tepelerle de fitili çekilmiş birer bomba gibi İstanbul’un yaşamını da tehdit ediyor. Tıpkı 2009 yılında yaşadığımız gibi, her aşırı yağmurda İstanbul’u çamur basacak korkusu yüreğimizi ağzımıza getiriyor.

Bugün İstanbul’da yaşadığımız çamur kirliliğinin nedeni eski İstanbul Orman Bölge Müdürü Faruk Çebi’nin yıllar önce ilgili makamlara sunduğu raporlarda da çok net anlatılıyor.

Çebi, İstanbul’un su havzalarına dökülmesine ranttan dolayı göz yumulan hafriyatın İstanbul’a çok büyük çevre sorunları yaratacağını ve önlenemeyen heyelanlara da neden olabileceğini yıllar önce öngörmüştü.

Ne yazık ki Çebi’nin raporları da tamamen sümen altı edilmişti.

Bugünlerde ise ağzı olan konuşuyor. Bazıları da geçmişteki icraatlarını göz ardı ederek kirlilik hakkında ahkâm da kesebiliyor. Ne denilebilir ki!

‘ESENYURT, HARLEM OLDU’

ESENYURT’un kurucu belediye başkanı Dr. Gürbüz Çapan “Çok üzgünüm. Sel felaketinin yaşanmasının nedeni dere yatağına ev yapılmasından kaynaklıdır” dedi. Normalde dere yatağından en az 35 metre mesafede konut yapılması gerektiğini, kendi dönemlerinde buna titizlikle uyduklarını söyleyen Dr. Çapan şöyle konuştu: “Ama onlar dere yataklarına sıfır noktada evler yapılmasına izin verdiler. Böylece kot farkı gözetilmeden daha fazla daire kazanılması yoluna gittiler. Şiddetli yağmur sonrası sel baskını olunca da ikinci kata kadar daireler sular altında kaldı.”

Esenyurt’un çok hor kullanıldığına da dikkat çeken

Yazının Devamını Oku

CHP’de ‘seyircisiz kurultay’ olur mu?

25 Haziran 2020
CHP’nin 37. Olağan Kurultayı’nın 25-26 Temmuz (cumartesi-pazar) günü, izleyicisiz olarak Bilkent Odeon’nda yapılacağı açıklandı. Kurultayın ilk günü genel başkanlık, ikinci gün de 60 kişilik PM ile yüksek disiplin kurulunun seçimlerinin yapılacağı bildirildi.

Bu ‘tarih’ büyük tepki uyandırdı ve çeşitli soruları gündeme getirdi.

Mevcut PM ve MYK üyeleri kendilerini kurtarmak için alelacele kongre tarihini belirledi. Önemli soru şu: “Bakalım Kılıçdaroğlu kimlerin iplerini çekecek! Ya da çekmeye cesaret edebilecek!”

“İktidara gideceğini” sık sık yineleyen CHP’nin tarihinde ilk kez ‘seyircisiz’ kurultay kararı alması hayli şaşırtıcı oldu.

Davetli sayısının ‘kısıtlı’ olacağı, aynı şekilde kalabalık gazeteci gruplarının da ‘serbestçe’ ve ‘torpilli’ olarak bahçeye sokulmasının önüne geçileceği konuşuluyor.

CHP’nin geçmişte ‘ağır topu’ sayılan bir siyasetçi bakın ne diyor:

“AKP ve MHP kongrelerini yeni yıla ertelerken, CHP neden acele ediyor? Neden korkuluyor? MYK üyeleri yeniden listeye girememekten mi endişe ediyor? Şunu da söylemem gerekiyor: Bu makamlar ‘ballı börek’ değildir, Kılıçdaroğlu kadrolarını yenilemelidir ki bu kavgalar ve dedikodular partiyi daha fazla yıpratmamalıdır.”

Kurultayda 1188 delegenin oy kullanması bekleniyor.

Milletvekilleri, 11 büyükşehir belediye başkanı, PM üyeleri ve doğal delegelerle bu sayının 1400’leri geçeceği belirtiliyor.

Yazının Devamını Oku