Yalçın Bayer

Pahalılık ve oyun teorisi

2 Şubat 2021
Almanya’da “Yemek ve içmek bedeni ve ruhu bir arada tutar” diye bir atasözü var. Gıda piyasasında hâkimiyet Aldi, Edeka, Kaufland, Lidl, Rewe, Netto, Penny, Hit, Real gibi binlerce mağazası olan zincir şirketlerin elindedir. Aralarında kıyasıya bir rekabet olduğu herkesçe bilinir. Sürekli fiyat düşürerek rakiplerini zorlarlar. Birkaç yıl önce ABD’nin en büyük mağazalar zinciri Wallmart, büyük bir kâr iştahı ile Alman pazarına girdi. Kısa sürede rekabete dayanamayıp her şeyi yok pahasına satıp toplanıp gitti. Almanya’da gıda ihtiyaç maddeleri satan yabancı zincir markalar yoktur, olmaz. Çünkü yerli şirketler dolaylı olarak buna izin vermez. Unutmayın.

Ülkemizde gıda fiyatları da halkın canına tak etti. Her kafadan bir ses çıkıyor. Halbuki üniversitelerin görevi, öncelikle bunu çoktan bilimsel araştırıp halka duyurmak ama nedense yapmıyorlar. Fahiş artışın sebebi nedir? Üretici mi, aracı mı, zincir marketler mi? Tarladan sofraya uzanan zincirde fiyatların artmasının nedeni ne? Nihayet devlet konuya el attı. Takip ve kontrol mekanizması kurdu. Anormal fiyat artışları takip edilecek. Almanya’daki dostlarla telefonla konuşurken gıda fiyatlarını sorduk. Salgına rağmen yüzde 2-3’ü geçmemiş. Mesela zeytinyağı. Nakliyatı da dikkate alırsak zeytinyağı fiyatı neredeyse aynı. Biz en fazla zeytini, yağını üreten ülkeyiz. Almanya’da zeytin ağacı mı var?

AKIL OYUNLARI

Almanya’daki dostumuz telefonda ‘Akıl Oyunları’nı hatırlattı. Baktık, fiyat artışları bize 2015’te üzücü bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden, Nobel ödüllü matematikçi John Nash’i hatırlattı. Nash’in hayatını anlatan ‘Akıl Oyunları’ filmine de konu olan ünlü ‘oyun teorisi’ ile sadece matematikte değil hayatın birçok noktasında çığır açmıştı. Detaya girmeye gerek yok. Klasik ekonomide rekabet her zaman tüketici lehinedir, rekabet artıkça fiyatlar düşer. Ama rekabetin yönetilmesi oyun teorisinin iyi okunmasına bağlıdır. “Herkes kendisi için en iyi olanı yaparsa en iyi sonuca ulaşır” denilir. Ancak Nash durumun hiç de öyle olmadığını anlatır. Nash “En iyi sonuca ulaşmak için bireylerin hem kendisi hem de herkes için en iyiyi yapması gereklidir” der, ‘denge’nin böyle bulunacağını gösterir. 

Bu bize neyi gösteriyor? Tüketiciler uygun fiyat peşinde koşsa bile diğer oyuncular, yani zincir marketlerin stratejileri sabit kaldığında denge değişmez. Strateji değiştiren oyuncu, kendi durumunu tek taraflı olarak iyileştiremez. Adam Smith’in “Gruptaki herkes kendisi için en iyi olanı yaparsa en iyi sonuca ulaşılacaktır” teorisi çoktan geçerliliğini kaybetti. Yani halk uygun fiyatlı gıda peşinde koşarken, zincirlerin kârlarını artırmak istemeleri “Bir oyuncunun kaybı diğerinin kazancıdır” fikrine hizmet eder ki bu sorunu çözmez. Bizden söylemesi...

GÜNÜN SÖZÜ

“‘BÜTÜN renkler hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler’ diyor şair. Son dönemlerde demokrasinin bütün renkleri siliniyor ama birincilik ‘milli irade’nin!” Hayati ÖZKAN

CHP’DE KADRO HAREKETİ

CHP

Yazının Devamını Oku

‘Komşu kıskançlığı’

29 Ocak 2021
Avrupa’nın 4’üncü büyük konteyner limanı Asyaport’un Avrasya deniz ticareti üzerindeki büyüyen etkisi Yunanistan’da rahatsızlık yarattı. Yunan koramiral Nikolaos Papanikolopoulos, Asyaport’un ülkesindeki Dedeağaç Limanı’nı tehdit ettiğini dile getirdi. 300 bin metrekare alana 2 bin 100 metre rıhtım uzunluğuna ve yıllık 2 milyon 500 bin TEU elleçleme kapasitesine sahip Asyaport, Asya ile Avrupa arasında yürüttüğü köprü görevini her geçen gün perçinliyor. Yakın gelecekte dünyanın ticaret dengelerini değiştirecek Çin’in ‘Bir Kuşak Bir Yol Projesi’ ile önemi bir kez daha anlaşılan Türkiye’nin en genç limanlarından Tekirdağ’daki Asyaport’un önlenemez yükselişi, Yunanistan tarafından rahatsızlıkla karşılanıyor.

Denizkartali.com sitesindeki ‘Trakya’da gelişme neden yavaş’ başlıklı yazısında Papanikolopoulos, Asyaport’un Dedeağaç Limanı’nı tehdit ettiğini vurgularken, Türkiye’deki yeni gelişmelerin de Yunanistan açısından tehdit kabul edileceğini dile getiriyor. Saros Körfezi’nde kurularak Rus doğalgazını Avrupa’ya ulaştıracak FSRU Limanı için de “Bölgemizdeki ünlü gelişmenin neden hâlâ yakalanması zor bir rüya olduğunu merak ediyorum” diyor. Yunan komutan şöyle devam ediyor:

KOMŞUMUZ TEKİRDAĞ

“2010’de ekonomik kriz ve muhtıra başlarken, İstanbul-Dedeağaç karayolu arasında, Marmara Denizi’nin ortasında yer alan komşumuz Tekirdağ’da Asyaport, sıfırdan yeni bir modern konteyner terminalinin kurulması için çalışmalara başlamıştı. Proje, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından dört kredi ile 100 milyon doları aşan bir tutarla finanse edildi.”

Bir başka makalesinde de Asyaport’un, Dedeağaç Limanı’nı da tehdit ettiğini yazıyor.

Asyaport’un MSC ile yıllık 500 bin TEU’yu işlemek için anlaşma yaptığının altını çizen Papanikolopoulos, Cenevre merkezli Mediterranean Shipping Company’nin (MSC) dünyanın en büyük ikinci konteyner taşımacılığı şirketi olduğunu da ekliyor.

ASYAPORT, AMİRALİN YÜREĞİNİ PARÇALIYOR

“Asyaport, Çorlu Avrupa Serbest Bölgesi’nin yanında yer almaktadır. Çorlu A.S.B., bazı durumlarda özel gümrük ve vergi rejimine sahip, büyük çokuluslu şirketlerin üretim hatları ve üretim hacmi olan 170 küçük, orta ve büyük işletmesi ile 2 milyon metrekarelik bir sanayi parkıdır. Türkiye dışına yüzde 85’ten fazla ihraç edilen ürünler tamamen vergiden muaftır. Çorlu A.S.B., karayolu ve demiryolu ağına bağlıdır ve aynı zamanda toplam bin 200 kişiye istihdam sağlayan bir lojistik merkez olarak işlev görmektedir. Limanda kullanılan elektriğin bir kısmı güneş panelleri ile üretilirken yakıt tüketimini yaklaşık yüzde 95 oranında azaltan elektrikli vinçlere (E-RTG) sahiptir” diyen Papanikolopoulos “son haberlerin Yunanistan için yürek parçalayıcı olduğunu” söylüyor ve “Asyaport’un tehlike çanlarını çaldırmasının üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen hâlâ kendi limanımızın gelişimine uyanamadık. Başa döndük. Rekabette yeni bir gecikmeden bahsederken son haberler yürek parçalayıcı” diyor. Temmuz 2020’de, devlete ait petrol ve gaz şirketi BOTAŞ’ın Saros Körfezi’nde yeni bir yüzer depolama-yeniden gazlaştırma birimi (FSRU) inşaatı ile Türkiye’nin çok öne çıktığına dikkat çekiyor.

Yazının Devamını Oku

Çiftçi borçları ‘yayılmalı’

28 Ocak 2021
TZO Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar diyor ki: “Hükümetimizden beklentimiz, acil olarak çiftçimizin bankalara ve tarım kredi kooperatiflerine ödeyemediği için takibe düşen borçların faizsiz olarak uzun vadeye yayılması ve üreticilerimizin rahatlatılmasıdır.”

ÇEK OLAYININ ARKASINDA FETÖ OLDUĞUNA ESNAF ARTIK İNANDI

CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, TBMM’ye, üreticinin tarım kredi kooperatifleri ve başta Ziraat Bankası olmak üzere tüm kamu bankalarına olan kredi borçlarının faizlerinin silinmesi ve kalan anapara tutarının taksitlendirilmesine ilişkin kanun teklifi sundu. Sındır, “Gıda krizi kapıda, gelin üreticilerimizi koruyalım, faizlerini silelim” açıklamasını yaptı. Sındır, çiftçinin başta traktör olmak üzere hiçbir üretim aracının haciz edilmemesini de istedi.

ÇEK olayının arkasında FETÖ olduğuna esnaf artık inandı
24 MART KÂBUSU!

ÇEK Yasası mağdurlarının temsilcisi Haydar Zirek, FETÖ’nun esnaf tarafındaki görünmeyen oyununu anlattı. Hain darbe girişimi takvimi olan 2016 yılında yasalaşan Çek Kanunu, iş dünyasının üzerinde her zaman Demokles’in kılıcı oldu. Bu yasa neden çıktı, kime fayda sağlıyor? Bunu hiç kimse bilmiyor ama bu yasa nice işinsanlarının iş yaşamının yok olmasına, ailelerini kaybetmelerine ve hatta işlemedikleri bir suç yüzünden 5 yıl hapse gitmelerine neden oluyor.

Devreye kaos teorisi sokuluyor. Kim tarafından mı? FETÖ’cüler tarafından. Bu yasa ile esnaf zor duruma düşürülecek ve Cumhurbaşkanı ile esnaf karşı karşıya getirilecekti. Amaçlanan “Bu sıkıntı Cumhurbaşkanımız yüzünden oldu” denmesiydi ancak esnaf bu tuzağa düşmedi, Cumhurbaşkanı’nın yanında yer aldı. Belki de Türkiye yeni bir yazar kasa olayı yaşayacaktı. İnfaz düzenlemesinde ise iktidar esnafı isyan ettirdi. İnfaz düzenlemesinde 6 yıla kadar ceza alan dolandırıcılar, hırsızlar, ihaleye fesat karıştıranlar affedilirken, Çek Yasası’nın üst sınırı 5 yıl olmasına rağmen esnaf bu düzenlenmede kapsam dışı bırakıldı ve bir yıllık şartlı tahliye yapılarak para mağdurların ‘para bulması’ istendi. Aksi takdirde “24 Mart’tan sonra hapse girersin” denildi.

Şimdi soru şu: Türkiye’de hiçbir borca hapis cezası yok iken, çeke niye var? Esnaf, affedilen dolandırıcıdan, hırsızdan daha büyük ne suç işledi?

Beklenen iktidarın çeke hapis cezasının şartsız olarak kaldırılması ve esnafa sahip çıkmasıdır. Erteleme çözüm getirmeyecektir. Çünkü esnafımız suçlu değil, borçludur.

Yazının Devamını Oku

‘İnsanlığa karşı suç!’

27 Ocak 2021
Öyle bir zihniyet içine sürüklendik ki ne kadar yeşil alan varsa sorulmadan içine ‘dalınıyor’, kesiliyor, biçiliyor demek gerekiyor. Buna askeri alanlar da dahil edilmeye başlandı. Vatandaşlar Kazdağları, Istrancalar için mücadele sürdürürken, madenciler en önde yer alıyor; hele bunların en imtiyazlısı ‘altıncılar’... Anlaşıldığına göre sıra ‘Kelkit Havzası’na gelmiş.

‘Göz dikilen’ alanı tanıyalım:

Tokat Reşadiye’ye bağlı Kuyucak, Yağşiyan, Demircili, Baydarlı ve Konak köyleri; Ordu Mesudiye ilçesine bağlı Derebaşı, Birebir, Mahmudiye, Güzle ve Abdili köyleri; Gölköy ilçesine bağlı Çatak, Çetilli köyleri, Düşek ve Uzunbara yaylaları, 5 asırdır pazar kurulan Selemen Yaylası, Delice Deresi ve Ordu Bolaman Çayı ya mahvolacak ya da bir şekilde maden çalışmalarından etkilenecek.

CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, Reşadiye’de yapılmak istenen maden arama projesini yargıya taşıdı. TÜPRAG Metal hakkında TCK madde 77 ‘insanlığa karşı suç’, TCK madde 185 ‘içme suyuna zehirli madde katma’, TCK 305. madde ‘temel milli yararlara karşı faaliyette bulunmak üzere yarar sağlama’, TCK madde 86-87. madde  ‘kasten yaralama’, TCK 257. madde ‘görevi kötüye kullanma’, ‘Orman Kanunu’na muhalefet’, TCK madde  181 ‘çevrenin kasten kirletilmesi’, ‘Çevre Kanunu’na muhalefet’ten suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusuna CHP’den Metin Erçıktı, İYİ Parti’den Ayşegül Karabay, Kuyucak Köyü Muhtarı Zekai Koyuncu bölgede yaşayanların adına imza verdiler. Yağşiyan yöresinde 1970 hektar, Kuyucak yöresinde 1948 hektar olmak üzere 2 adet arama ruhsatı alınmış. Yaklaşık 40 bin dönümlük bir alanda siyanürle altın aranmak isteniyor. Milletvekili Durmaz “Bize 2000 dönüm diyorlar ama biz bu hikâyeleri ülkemizin farklı bölgelerinde dinledik. Arazinin büyüklüğüne bakar mısınız? İsterdik ki diğer partiler de bu davaya müdahil olsunlar!” dedi.

KELKİT HAVZASI ‘SON EKOLOJİK KALE’

KELKİT Havzası nedir? Avrupa Konseyi tarafından ilan edilen 1. derece sit alanıdır.

Kelkit Havzası, küresel iklim tehdidine karşı Anadolu’nun kalan son ekolojik kalesidir.

Yazının Devamını Oku

Yerli aşı çığır açacak

26 Ocak 2021
Covid-19 salgını hız kesmeden sürüyor. Maske, mesafe ve hijyen kurallarına sıkı sıkıya riayet ederek yayılmasını, daha fazla can almasını engellemek herkesin görevi. Ama bu salgını ortadan kaldırmıyor. Salgına karşı tek çare aşı. Değişik metotlarla hızla geliştirilen aşılarından bazılarına çeşitli ülkelerde acil kullanım izni verildi. Birçok ülke halkını aşılamaya başladı. Ama firmalar yeteri kadar aşı üretemiyor. Bu da işin bir başka yönü. Türkiye’de Çinli SinoVac firmasının geliştirdiği inaktif metotla üretilen aşıdan satın aldı. Aşılama çalışmaları hemen başladı. Kısa süre içinde de dünyada 10. sıraya yükseldik.

Ama asıl önemlisi ve bizi rahatlatacak olan yerli aşı. Ülkemizde de bu alanda çalışmalar sürüyor. Erciyes Üniversitesi’nde Prof. Dr. Aykut Özdağrendeli ve arkadaşları SinoVac aşısı gibi inaktif aşıyı üretmeyi başardı. Faz 3 çalışmasına geçiyorlar. Ayrıca Tekirdağ Çerkezköy-Kapaklı’daki Koçak Farma da kendi inaktif aşısını geliştirmek için çalışıyor. Faz 1 çalışması için bakanlığa başvurmuşlar. Koçak Farma firmasını ziyaret edip çalışmalarını bu sütunlarda yazmıştık. Ziyarette, yönetim kurulu başkanı, İTÜ mezunu Ender Koçak ile ODTÜ mezunu kimya mühendisi yeğeni Cem Koçak bulunmuştu.

‘Koçak Farma’ 100 bini kapalı alan olan 140 bin metrekare alanda kurulu Türkiye’nin en büyük ilaç üretim tesisi. COVID-19 aşısı için gerekli yüksek güvenlik seviyeli, Sağlık Bakanlığı GMP onaylı BSL-3/ABSL-3 laboratuvar ve üretim imkânlarına sahip tek firma. 10 milyon doz üretim kapasitesine sahip bir tesis. İki aşı çalışması paralel yürüyor. Her şey planlandığı gibi giderse Erciyes Üniversitesi’nin aşısı nisan-mayıs gibi, ardından da Koçak Farma’nın kendi geliştirdiği aşı işte bu tesislerde üretilecek.

Yani, nisan gibi Türkiye’nin kendi aşısını uygulaması ihtimal dahilinde. AB’nin geçen yıl ısmarladığı aşılarda nedense birdenbire üretim sıkıntısı baş gösterdi. Ülkelerin yeterli aşıya kısa sürede ulaşması olası görülmüyor. Dolayısıyla yerli aşının hem salgına karşı büyük umut olacağı, hem de bu alanda ülkemiz için gelecekte beşeri aşı üretimi konusunda çığır açacağı muhakkak. Müthiş bir tecrübe olacak.

Hastalanıp iyileşenler, 18 yaş altındakiler dışında ülkemizde 60 milyon civarında kişinin aşılanması gerekiyor. İki doz olarak düşünülürse 120 milyon doz aşı lazım. SinoVac’tan 50 milyon doz alacağız. Alman Pfizer/BioNTech, ABD’li Moderna, Johnson&Johnson veya İngiliz/İsveç AstraZeneca veya diğer firmalarla da görüşülüyordur muhakkak. Ama bu firmalardan acil kullanım izni alanlar gördüğümüz kadarıyla daha geçen yıl yaptıkları anlaşmaları yerine getiremiyor. Kaldı ki bize hemen aşı versinler... Dolayısıyla en önemli umut yerli aşıda.

‘HUYSUZ’ BİR GAZETECİYDİ TANJU...

GAZETECİ Tanju Cılızoğlu (86), koronavirüsü atlattı ama mustarip olduğu beyinle ilgili rahatsızlığı nedeniyle Ankara’da önceki gün vefat etti.

Tokat’ta doğdu, Fatih’te yaşadı ve Vefa Lisesi’nde okudu. Parlak ve başarılı bir gazeteciydi; ‘

Yazının Devamını Oku

Gazeteciler Mumcu’yu yalnız bırakmadı

22 Ocak 2021
Muğla Fethiye Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan Uğur Mumcu anıtının açılışı dün gerçekleşti. Açılışa CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, milletvekilleri Burak Erbay, Suat Özcan, Süleyman Girgin, geçmiş dönem milletvekilleri, belediye başkanı Alim Karaca, CHP’li ve STK’li üyeler ve kalabalık bir vatandaş topluluğu katıldı.

Gazetecilerden dikkat çeken isimler: Miyase İlknur, Murat Ağırel, İbrahim Varlı, Deniz Sipahi, Banu Şen, Engin Uğur Ağıca, Barış Yarkadaş, Ümit Zileli, Esat Aydın’dı. Heykeltıraş Onur Fırat Fen imzalı anıtın 220x70x70 santim ölçülerinde, kompozit ahşaptan yapıldığı anıtta “Vicdan sustu. Hukuk sustu. İnsanlık sustu. Göz göre göre öldürüldük. Ey halkım unutma bizi!” sözleri yer aldı.

Açılış törenine Uğur Mumcu’nun ağabeyi Ceyhan Mumcu’nun mesajı ise arkadaşı Tarık Konal tarafından okundu. Mumcu, “Fethiye Belediyemiz böyle bir anlamlı davranışta bulundu, bir sanat yapıtıyla kardeşimi bir kez daha ölümsüz kıldı. Anlatılması olanaksız bir üzüntü içindeysem de bu olgudan, onun bu unutulmayışından kıvanç duymaktayım. Bu kıvancım, bugün bir kez daha pekişiyor” dedi.

GÜNÜN SÖZÜ

“İZMİR siyasetinde kimin ne yaptığı ne ettiği belli değil. Birbirini kollayan siyasi kliklerde ya varsınız ya da hiçbir yerde yoksunuz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde başkan danışmanı olarak görev alan Kılıçdaroğlu’nun eski özel kalem müdürü Tuncay Ceylan da bunu anlayıp bütün görevlerinden istifa etti ama aradan iki yıl geçti.” (Bizi telefonla arayan bir partili. İmza olarak ‘İzmir’in siyaset abisi’ denilmesini istedi.)

İKİ PARTİ DAHA GELİYOR

MHP ve İYİ Parti’de siyaset yapmış olan avukat Özcan Pehlivanoğlu’nun önderliğinde bir süredir yürütülen ‘Sözümüz Var Hareketi’nin İstanbul ve Ankara çalışma ofislerinden sonra İzmir, Mersin, Gaziantep ve Erzurum’da da örgütlenme çalışmalarına başlayacağı açıklandı. Pehlivanoğlu, hareket olarak mart ayında partileşeceklerini bildirirken “muhalefetteki boşluğu dolduracaklarını” iddia etti. 256 kurucunun yarısının kadınlar ve gençlerden oluştuğunu, katılım sayısında en çok İYİ Partililerin yer aldığını açıklayan Pehlivanoğlu “Önümüzdeki seçim muhalifmiş gibi gözükenlerin tasfiye olduğu bir seçim olacak” diye konuştu.

KURUCULARININ önemli bir bölümü emekli polislerden oluşan Vatan ve Hürriyet Partisi siyaset sahnesindeki yerini aldı. Kurucu başkan Yalçın Doğan, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları gününde başvuru dilekçesini verdiklerini, partilerinin şimdiden 32 ilde teşkilatlarını oluşturduğunu söyledi.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu’nun özel kalem müdürünün başına gelenler

21 Ocak 2021
CHP ile ilgili bir öykü anlatmak istiyoruz, partinin bu durumlara nasıl geldiğine ilişkin.

Kılıçdaroğlu’nun uzun yıllardır özel kalem müdürlüğünü yürüten Tuncay Ceylan, Tunç Soyer’in İzmir belediye başkan adaylığını destekliyordu. Son seçim öncesinde sık sık İzmir’e gidiyor, kampanya için katkıda bulunuyordu. Artık Tunç Soyer’in İBB aday olması kesinleşmişti. İki isim o kadar yakın oldular ki Soyer, Ceylan’ı gerektiğinde evinde konuk ediyordu. Başka adaylara ‘cephe’ oluşturmuyorlardı.

Tunç Soyer seçimden başarılı çıkınca, Tuncay Ceylan’ın İBB’de genel sekreterlik makamına getirileceği bekleniyordu.

İzmir’deki kulisleri, tartışmaları bir yana bırakalım; sonuçta Tuncay Ceylan’a ‘danışmanlık’ makamı düştü. Ama tarafların iki yıldan beri ‘sıkıntılı’ bir süreç yaşadıkları fark ediliyordu.

İzmir depreminden sonra da bir şeyler oldu, Ceylan’a oda ve sekreter verilmemesi dikkat çekti.

Dostları kendisine “İtibarsızlaştırılıyorsun, dışlanıyorsun” diyerek Ankara ve Soyer ile konuşmasını önerdiler. Randevu süreçleri beklerken, Tunç Soyer istifasını istedi Tuncay Ceylan’dan... “Ekiple senin uyuşman olmuyor” deyince o da istifasını sunmuştu. (Belediyenin bir şirketinde yönetim kurulu üyeliği sürebilir.)

Tablo buraya kadar nasıl geldi, kimse anlayamadı. Esas, vefasızlık ve saygısızlık vardı; verilen sözler tutulmamıştı. Ve itibarsız bir şekilde kapı önüne konuldu.

FETÖ İLİŞKİLERİ

Bu arada şuna da işaret etmek gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Istranca’nın göbeğinde rant kokusu

20 Ocak 2021
Şu yazdıklarımız önemlidir... Çevreyi, ormanı, yeşili sevenler dikkatle okumalıdırlar. Gereken duyarlılığı da göstermelidirler.

İlk işareti 10 Aralık tarihinde verdik ve dedik ki:

“İstanbul Çatalca ilçe sınırlarında ‘Binkılıç’ bölgesi Çilingöz Tabiat Parkı’nda 1 milyon 26 bin metrekare Istranca orman alanı üzerinde ‘Universal Wind Enerji Üretim AŞ’ tarafından 44 adet temel üzerine rüzgâr enerji santralı kurulması için izinlerinin alındığını duyurduk, yürek yakan bir ‘yağma’ fotoğrafı ile. (Hava fotoğrafını bir kez daha yayınlıyoruz.) Bu bölgede bir rüzgârgülü kulesinin kazısı yapılmış, diğer 43 tanesinin temel kazıları ve ağaç kesimleri hava şartları nedeniyle yapılamadı.

Ancak buna ilişkin orman yol izinleri verilmiş olduğunu kaydedelim.

Yani Istranca bölgesindeki ağaç izinleriyle, ister ‘tahribat’ ister ‘yağma’ deyin, kullanılacak ormanlık alanın 1 milyon 500 bin metrekare olduğunu hesap edebiliriz.

Kaba bir hesap yaparak olayın ne kadar vahim olduğunu göstermek istiyoruz.

Örneğin Taksim Meydanı’nı 20 dönüm sayarsak, bunu 44 adet temel üzerinde rüzgârgülleri kurulacak. İşte, 1 milyon 500 bin metrekareyi böyle hesap ediyoruz.

İSTANBUL’DA EN BÜYÜK CİNAYET

Yazının Devamını Oku