Paylaş
Size “Sanat artık demokratikleşecek” desem, ne derdiniz? Sanat yapmak ve sanata ulaşmak tamamen demokratik hale gelecek, sanat eseri üreten de alan da herkesle eşit şartlara kavuşacak desem?
Peki “Sanat artık yüzde yüz kapsayıcı olacak” diye eklesem? Mesela bir engeli olup sanatını insanlara ulaştırmakta zorluk yaşayan veya bir engeli olup sergiye gidemeyen insanlar artık kolaylıkla ve bedelsiz olarak
tüm bunları başarabilecek... Sanatçı da, sanatsever de hiçbir şekilde ayırt edilmeden; zengini-fakiri, uzağı-yakını, hastası-yaşlısı fark etmeksizin herkese aynı fırsatlar sunulacak desem...
Son olarak bir de “Sanat artık özgür olacak” diye yazsam... Zamandan ve mekândan bağımsız; her yerde, her zaman ve her koşulda üretilebilir ve erişilebilir olacak diye bunu açsam... Tüm bunlar kulağınıza nasıl gelir?
Üretim ve yaşam alanı
Bunların hepsi hayat bulmuş durumda. Türkiye’nin en büyük dijital platformlarından biri olan Trendyol üzerinden artık Türkiye’nin dört bir yanındaki sanatçılar hiçbir fiziksel engele takılmadan tüm Türkiye’ye eserlerini ulaştırabiliyor. Trendyol Sanat, bugün 150’den fazla sanatçının bine yakın eserini tüm ülkeyle buluşturuyor.
Projeyi ilk duyduğumda beni en çok heyecanlandıran, birinci grup ücra yerlerde yaşayan ve belki de yaşadığı köyün dışına adım atma şansı bile yakalayamamış sanatçıların bugün tüm Türkiye’yle buluşabilmesi oldu. Yine güzel sanatlar fakültelerinden mezun olan binlerce öğrenci ve sanat dünyasına yeni adım atan genç yetenekler için de artık bir üretim ve yaşam alanı var. Zaten marka da sanat üretenlerin kendilerine ‘alan bulma’ sorununa çözüm üretmek üzere bu yola çıkmış.
Daha önce hayatında hiçbir sanat eseri görmemiş, böylelikle sanatla ilk kez tanışacak olan geniş kitleler için de bu platform devrimsel nitelikte. Koleksiyonerler ve galeri sahipleri içinse genç sanatçıları keşfetmek ve eserlerini incelemek artık çok kolay. İsmail Acar, Devrim Erbil, Ekrem Yalçındağ, Refik Anadol, Göksu Gül gibi birçok tanınmış sanatçının platforma özel eserler üretmiş ve üretecek olması da beni ayrıca heyecanlandırdı. Nereden baksanız herkesi kapsayan ve eşitleyen çığır açıcı bir düzlem...
Türkiye’de ilkler
2021’de Kolekta ve BASE kurucularının oluşumu olan Artoloji işbirliğiyle başlatılan bu platform şimdiden farklı alanlarda yenilikçi ilklere imza atmış. Sanatçıların resim dışında baskı, gravür, fotoğraf, heykel, cam, seramik, illüstrasyon ve grafik gibi alanlardaki eserlerine de ev sahipliği yapan mecrada; Türkiye’de çağdaş sanat satışında ilk kez ‘drop modeli’ kullanılmış ve yine ilk kez satış yapılabilen metaverse sanat galerisi hayata geçirilmiş.
Sanattan yayılan fayda
Birçok alanda toplumsal fayda sağlanmaya başlamış bile. Mesela ‘Sanat İyileştirir’ kampanyası kapsamında 40 illüstratörün 800 eseri deprem burs fonu için bağışlanmış. Örneğin devlet sanatçısı Prof. Devrim Erbil’in İstanbul eserlerinden oluşan ‘Umut ve Kuşlar’ tişört koleksiyonunun satışıyla elde edilen gelir, depremzede üniversite öğrencilerine destek için Türk Eğitim Vakfı (TEV) işbirliğiyle hayata geçirilen Trendyol Kalpten Kalbe Burs Fonu’na aktarılmış.
Platform çağdaş sanatın önde gelen BASE, MamutArt ve Contemporary Istanbul gibi önemli etkinliklerine sponsor olarak ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ‘Kadın Sanatçı Seçkisi’ hazırlamak gibi özel günlerde farkındalığı arttıran işlere imza atarak, Türkiye sanat sahnesini şekillendirmeye başladı bile.
Sanatçılar ne diyor?
Ailesindeki kadınların işlediği nakışları ve dantelleri tuval üzerinde işleyerek onlara eserlerinde yeniden hayat veren, platformdaki sanatçılardan Kübra Kılıç, “Eserlerimle, kadın atalarımın emeklerini de içerisinde barındıran birer hafıza mekânı yaratıyorum” derken aslında platformun yok olmaya yüz tutmuş yerel değerlerimizi, ürünlerimizi ve kültürel mirasımızı yaşatmaya katkı sağladığını dile getiriyor.
Besime Yüksekkaya da bu mecranın kelebek etkisi yarattığını, bu sayede eserleriyle insanlara dokunabildiğini ve bu etkinin dalga dalga yayıldığını söylüyor. “Birbirimizi anlayamadığımız bir toplumsal çemberde; ortak duygu, acı ve sevinçlerimizi, sergilenen eserler üzerinden bir köprü oluşturarak paylaşıyoruz. Bu sayede aramızda ruhsal ve toplumsal bir döngü, bir bağ oluşuyor” diyor.
Yine bu projedeki sanatçılardan biri olan Nalin Yeşilbaş, doğduğu, büyüdüğü şehirdeki genç kızların aşamayacaklarını sandıkları sınırların bu platform sayesinde aşılabildiğini gördüklerini vurguluyor: “Bir gün bir akrabamızın kızı bana ‘Senin başarılarını gördüğümde coğrafya kaderdir sözüne inanmayı bıraktım, benim gibi bir kız çocuğuna sen umut oldun, kendime olan inancım arttı’ dedi” sözleriyle artık bunun sorumluluğuyla ürettiğini söylüyor.
Sanatçı Engin Konuklu’ysa “Bu platformun sunduğu olanaklar sayesinde çalışmalarım çok daha geniş kitlelere ulaşıyor artık. Bu etkileşim de bana hem umut veriyor hem de yeni üretimler için teşvik ediyor” diyor.
Paylaş