Paylaş
Okuyucularım bana sık sık soruyor “Yaz için hangi Yunan adasını tavsiye edersin” diye. Açıkçası böyle bir sorunun cevabı yok. 3 bin 300 civarı Yunan adası var. Ben sadece 10-12 tanesini gördüm. Bana bu soruyu soranların beklentilerini tam olarak bilemiyorum. Bazı insanlar, özellikle bekâr ve genç olanlar, gece hayatının olduğu eğlenceli adaları tercih edebilir. Bazıları sosyetik bir ortam ister. Bazılarıysa nispeten daha ıssız bir adada kafa dinlemeyi tercih eder. Çocuklu ailelerin beklentileri çok farklı olabilir. Bazıları büyük ada sever, bazıları küçük olsun ve her yere yürüyebilsin ister. Ama herhalde herkesin ortak bir isteği vardır. Güzel ve nispeten ucuz yemek yemek isterler. Bazı adalarda Michelin yıldızlı lokanta bolluğu var. Örneğin Korfu ve Mikonos. Ama açıkçası, bu tip lokantalar, dünyanın her yerinde var ve hepsi çok pahalı. En azından ben bir Yunan adasındayken bacağımda şort, ayağımda sandalet, mümkünse deniz kıyısında ve özellikle sebze, meze ve deniz ürünü ağırlıklı yemek olsun istiyorum. Şimdiye kadar gittiğim hiçbir Yunan adası beni hayal kırıklığına uğratmadı. Ama bir-iki tanesi özellikle öne çıktı. Bunlardan biri de Tinos.
Mikro Karavi’nin (altta) uskumru lakerdası (üstte).
Yöresel peynirle hazırladıkları risotto sunumu (aşağıda).
Önce biraz bu adadan bahsedeyim. Kiklad Adaları arasında ve Mikonos’a çok yakın. Gene çok sevdiğim Sifnos
Adası kadar olmasa bile denize girilecek güzel sahiller var. Daha çok İtalyan ve Fransız orta-üst sınıfının, genelde sanat ve medya dünyasından insanların tercih ettiği bir ada. Bir-iki ünlü Yunan şairi bu adada yaşıyor. Adanın değişik köylerinde çok sayıda butik mağaza ve seramik atölyesi de var. Adanın büyük bölümü çorak, insandan çok keçi görüyorsunuz. Bağcılık da adada çok önemli. Ve Yunanistan’ın en pahalı şarabı olan T-oinos bu adada üretiliyor.
Adada sevdiğim üç lokanta var. Bir tanesi Mikro Karavi. Şefi yöresel ürün ve yemeklerden oldukça rafine tabaklar yaratıyor. Örneğin, bildiğimiz lakerda. Torik değil, uskumru. Yanında yine adanın kırmızı biberinden bir püre, oldukça yakışmış. Veya beyaz hamsi turşusu. Hamsiler yağlı ve lezzetli. Altlarında mis gibi patlıcan ve tahinden lezzetli bir babagannuş. Üçüncü olarak bir salata. Örneğin birçok adada bulabileceğimiz dakoz salatası. Burada özen gösterilerek hazırlanmış ve kullanılan krema dokulu keçi peyniri çok iyi. Gene adanın meşhur beyaz soğanından bir börek. Börekte Ege’de bulduğunuz kopanisti peyniri kullanılmış. Güzel bir birleşim. Burada benim favori yemeğimse tarhana. Yunanlar ‘trahana’ diyor. Risotto gibi hazırlanmış. Risotto’yu bağlamak içinse adını bilmediğim yumuşak ve lezzetli bir yöresel peynir kullanılmış. Güzel bir sürpriz de tatlı. Bildiğimiz kaymak dondurma. Mis gibi kokuyor, üzerinde çok iyi bir zeytinyağı ve sanırım üzüm pekmezi; basit ama lezzetli.
San To Alati’nin (altta) ızgarada zeytinyağlı sardalya tabağı (üstte).
Deniz ürünleri atıştırmalıkları (aşağıda).
Bu adada bir başka favori restoranım San To Alati. Süper bir taverna. Burayı ziyaret ederseniz yemeğe tarama ve herring balığı musla başlamanızı öneririm. Ardından taze kabak çiçekleri. İçleri beyazpeynir ve krem peyniriyle doldurulmuş, altlarındaysa yaz tarla domatesi ve soğan püresi. Başka bir sebzeyse adanın ünlü enginarı. Sadece limon ve zeytinyağıyla. Bizim emektar meyhane müşterilerinin takdir edeceği bir diğer lezzetse çiroz. Uskumru çirozu. Bizde kayboldu, Yunan adalarında da çok sık karşınıza çıkmıyor. San To Alati’de çiroz bol soğan ve dereotlu sıcak bir patates salatası üzerine yerleştiriliyor. Hepsini harmanlayıp yiyorsunuz. Yanına doğru içeceği seçerseniz olağanüstü bir bileşim.
Çiroz bizde kayboldu, Yunan adalarında da sık rastlanmıyor. San To Alati’de patates salatası üzerinde geliyor.
AHTAPOT YAHNİYİ DENEYİN
Çiroz kadar başarılı olan bir başka meze de sardalya. Bu lokantada 3-4 kez sardalya yedim ve hep memnun kaldım. Sardalyalar yağlı ve sulu. İki şekilde yapıyorlar. Biri üzerine zeytinyağı ve tuz gezdirerek mangalda. Diğeriyse kılçığı alınmış ve yağlı kâğıda sarılmış olarak fırında. Fırındaki versiyonda domates, sarımsak, zeytinyağı ve kapari de var. Bu diğerinden biraz daha hafif. Benim ikisi arasında bir tercihim yok. Yemeği bitirmek içinse başka hiçbir lokantada görmediğim ahtapot yahnilerini tavsiye ederim. Sosu çok ilginç. Hafif tatlı bir kırmızı şarap, sanırım bir meyve pekmezi ve baharat çeşitleri... Benim gibi utanmadan ekmeği de şamandıra edin, sosu o kadar güzel.
Bu güzel yemeği nasıl bitireceksiniz? Olağanüstü bir peynirleri var. Adı kariki. Balkabağı içinde ve mağaralarda uzun süre dinlendirilmiş güçlü bir peynir. İtalya Piyemonte’nin ‘castelmagno’ peynirini andırıyor ama daha bile özel. Kaçırmamanızı öneririm.
Bu ikisi dışında bir lokanta daha var: To Thalassaki. Bence benim bildiğim tüm Yunan adalarının en iyi lokantası. İsterseniz bunu da sonraki yazılara bırakalım...
Paylaş