"Basketbolda gelirimiz yok müthiş bir giderimiz var. Kulübümüzde her sene oyuncularımıza verdiğimiz paralar zarar olarak yazılmaktadır. 2012-2013'te 14,5 milyon Dolar. 2013-2014'te 16,5 milyon Dolar. 2014-2015'te 11 milyon Dolar. 2015-2016'da 7 milyon Dolar. Bu sene ise 9 milyon Dolar. Bunları topladığınızda 5 senede 55 milyon Dolar zarar gözüküyor. Tabii kredi ile yaşayan bir kulüp olduğumuzdan, bunun kulübe nelere mal olduğunu tahmin edebilirsiniz. Dolayısıyla bu sene 4 milyon Dolar bütçe öneriyoruz. Bütçemiz küçük olacak diye başarısız olacak değiliz” diye buyuran hazret “sırtımızda ki maymun” gördükleri şubeyi dinamitliyor.
ERMAN KUNTER HOŞGELDİ AMA...
Balkan Altın madalyalı dostum, kardeşim Erman Kunter göreve hoş geldi. Bu iş bilmez yöneticiler gitmeden veya şubeyi bağımsız başkanlık yaparak ehil ellere bırakmadan onun da makus kaderi sevgili dostum Ergin Ataman’dan farklı olmayacaktır.
İş işten geçmeden gerçek Galatasaray’lıların duruma el koymaları gerek. Galatasaray sadece futbol kulübü değildir. Bu gerçeği bir dakika daha fazla Dur(ma)sun beye anımsatarak emanetinizi geri alın.
Sahanın görece küçük olmasından yararlanacak Kartal’ın yaratacağı olası top kayıplarını umursamadan çift uzunuyla başladı ve ev sahibinden çember hakimiyetini aldı Obradovic.
STIMAC DÖNDÜ AMA...
Kostas’ın sayıları ve asist yönlendirmesiyle skor kısırlığını aştı Fenerbahçe. Mutlaka kazanma zorunluluğu Beşiktaş’ı aşırı telaşa soktu ve Fener kontra baskısında çok top kaybettiler. Erkan’ın dümene geçmesiyle pota altında Stimac’ı olumlu kullanmaya başlayan Beşiktaş toparlanarak geri geldi. Fenerbahçe Melih ve Dixon isabetleriyle ev sahibini iyice dışarı itti ve uzatmada da hata yapmadı.
Klasik 5’iyle, sert ve tam sahaya yaydığı baskılı savunmayla maça kararlı girdi ev sahibi. Beşiktaş baştan kırarak bezdirme taktiğine ilk çeyrekte pes etmedi. Yoğun baskıya rağmen top kaptırmayan Beşiktaş, Michael Roll’un süper isabetli cezalandırma sayılarıyla skoru önde götürdü.
- Bu süreçte Fenerbahçe adına pota altı kavgasını sürdüren oyuncu Vesely oldu. Yüksek dış isabetiyle oynayan Beşiktaş karşısında ilerleyen dakikalarda Ekpe Udoh ve Bogdanovic’in skor üretmeye başlaması Fenerbahçe’nin üstünlüğü ele geçirmesini sağladı.
SLOUKAS BEREKETİ
- İçerden oynama kararlılığıyla ikinci yarıya 10-2’lik şok atakla başlayan Fenerbahçe, Dixon ve Sloukas’la oyunu iyice sokağa dökerek Beşiktaş’ın geri dönmesini imkansızlaştırdı. Datome’nin yerine kadroda tercih edilen Nunnally de skorer kimliğini gösterdi.
- Ufuk Sarıca’nın değişken savunmalarına dün daha hazır gözüken Fenerbahçe, 3. çeyrekte maçı kırdıktan sonra Sloukas’ın bereketli elleriyle bir daha göz açtırmadı rakibine ve Bogdanovic imzalı üçlükleriyle bir kez daha Beşiktaş’ı devirdi.
Çok derin ve pahalı bir kadroya sahip olmamasına rağmen iyi kurgulanmış, birbirlerini tamamlayan, birbirleriyle oynamaktan zevk alan, mücadele eden bir takım görüntüsünde ki ‘takım ruhu zengini’bir de Beşiktaş... Fenerbahçe çok zorlandığı ilk maçta şans rakibine tanımadı. Beşiktaş uzun süre perdele devril’lerle Stimac’ı içerde iyi değerlendirdi. Alan savunmasıyla atış isabet ritmi düşük Fenerbahçe karşısında ilk çeyreği ilerde geçtiler.
FAULLER YETİŞTİ
Obradovic fırçasıyla ‘Nasıl olsa kazanırız havasından’ çıkartılan Fenerbahçe, Vessely’nin smaç, Dixon ve Bogdonovic’in üçlükleriyle, sert savunmadan enerji alarak, devre bitmeden alışılmış ritmine ve maça geri döndü. Çember hakimiyetini geri alan Fenerbahçe sabırlı doğru ve isabetli şut seçimleriyle dingin ve duruma hakim basketbolunu sürdürdü. Ev sahibi bir kez daha ‘iş bitti havasında’ top kaybetmeye başlayınca Kenan Sipahi ve Earl Clark gayretiyle bir kez daha baş kaldıran Beşiktaş son çeyreğe girerken maçı kafa kafaya getirdi. Beşiktaş’ın faul limitini erken doldurmasıyla Fenerbahçe‘nin serbest atış çizgisine gitmesi, sayı bulmanın zor olduğu gecede ev sahibine avantaj sağladı. F.Bahçe böylece kabustan sıyrılmayı başardı.
İkisi de sadece potasında ortalama 73 sayıya müsaade eden, üç sayı isabet yüzdesi 35’te beraberlik gösteren sert savunmalı takımın maçına Fenerbahçe, balata yakacak frenli kontrollü hücumlarla başladı.
‘Sakallı’ lakaplı Vassilis Spanoulis ile arasındaki ‘Panathinaikos koçu iken onu terk edip gitmesiyle ilgili hesabını’ dün gece tahsil etti Obradovic. Hem de akıllı seçimle ona gereğinden fazla yoğunlaşmadan.
ÜÇLÜKLER ZAFERİ GETİRDİ
Maçın kazandıracak formülünü; kısalarını makulde tutacaksın, uzunların atacak şeklinde uyguladı usta koç. Maçın karar anlarını çift uzunlu beşiyle oynadı. Uzunlar potayı karartırken, maçın kazanım kararını toplamda 25’te13 (%52) üçlüğü hep kırılma anlarında, doğru zamanda sokan Kalinic, Bogdonovic ve Dixon verdi.
Gigi Datome ve Pero Antic de geceyi renklendiren adamalar oldular.
Obradovic muhteşem seyircisine ve ona tüm olanakları sunan yönetime geri ödemesini yaparken yaşamının en güzel maçını yönetti.
Kariyerinin 500.Avrupa Ligi maçına çıkan koçumuz Zeljko Obradovic’in katma değeri ise Final 4’a 16’cı katılımı ve 8 Avrupa Şampiyonluk apoletiyle en fazla kazanan koç olması. Ancak geçmiş hesapların bittiği noktadayız.
Fenerbahçe’nin öncelikle oyunu kontrol etmesi ve Madrid’in tempo yapmasına izin vermemesi gerek. Fenerbahçe yine Madrid’i düşük skorda tutup finale uzanabilir ama Madrid’in 4 numarada Randolph’u kullanıp alanı açması ve bank katkısını daha efektif kullanması Fenerbahçe’ye sorun yaratacaktır.
Madrid’in efektif şut yüzdesini yukarı çekerek Fenerbahçe ise önce rakibini bozarak fark yaratacaktır.
Büyük maçlarda enerjisi düşen Vesely’e dikkat. Geçen final 4’da kayıp olan Vesely’nin enerjisi ve olası Randolph eşleşmesindeki performansı belirleyici olacaktır. Bu açıdan Fenerbahçe final istiyorsa hiçbir oyuncunun kendi ortalamasının altında kalmaması gerekiyor. Madrid ribaunt kralı ama Fenerbahçe’nin zor maçlarda uzun süre kullandığı fizikli beşi bu farkı ortadan kaldırabilir.
Asist top kaybı oranında ve üçlüklerin oyun yapısı içindeki yerinde, tempolu oynarken topu çok iyi paylaşan ve yayda birçok atıcısı olan Madrid öne çıkıyor.
Olympiakos seyircisiyle kapışarak kızışan taraftarının coşkusuyla Real Madrid’in üzerine yüklenerek rakibini yıldırmak ve artık şeytanın bacağını kırmaktı amaç. İdeal çift uzunlu fizikli beşimizle başladık. Sert savunmayı Dixon üçlükleri, Jan Vesely alley-opp’ları ve Ekpe Udoh’un bloklarıyla renklendirdik. İkililerimiz de etkili olurken beklendiği gibi tempoyu kontrol ederek koşup kaçmalarını engelledik. İlk rüzgarla fark yaparak daha sonra futbol deyimiyle topa bastık. Aynen maç öncesi reçetemizde bahsettiğim gibi Fenerbahçe öncelikle oyunu kontrol etti ve Madrid’in tempo yapmasına izin vermedi.
EKPE PES BE!
Beklendiği gibi organizasyon içerisinde yapacakları tükenince Sergio Llull işi sokak basketboluna döktü. Dixon faul probleminde olduğundan bu kez son çeyrekte kaos uzmanı Kostas Slukas kumandayı 13 sayı farktan alarak asist ve sayılarıyla gemiyi emniyetli sulara taşıdı. Biz Gigi Datome ile boş atıp kaçırırken onlar kenardan gelenleri dahil atıp sokmaya başlayınca kısa süreli kriz ortamına girdi maç. Bogdan Bogdanovic’in alışılmış cool oyun kuruculuğunda maç sonu oynama simyagerlerinden oluşan kadro Fenerbahçe’yi finale taşırken dokuz bin kişiye onları ayakta alkışlamak kaldı.
EKPE Udoh ve Jan Vesely, savunmada kaleci gibi, hücumda ise smaçlarıyla bezdirici. İkili oyun savunmalarında caydırıcılıkları katlanıyor. Çakılı pivottan ziyade hareketli oynatıyor Obradovic onları... Yüzü dönük isabetleri de olduğu için katkıları artıyor. Her hücumda topu onlarla en az bir kere buluşturmalı.
SAVUNMA SERTLİĞİ
Rakibin temposunu frenlemek adına kendisi de sete set hücum düzenini tercih eden Obradovic, maç başına ortalama 76 sayı üretebilen hücumunu savunma enerjisiyle besliyor. Kazanma formülü; “Atabildiğinden az yemek...” Rakibi 70’in altında tutabildiğinde kaybetmez Fenerbahçe!
Kriz ve karar dakikalarında Spanoulis, Tedosic ve Llull, işi sokak basketboluna döktüklerinde İstanbul arka sokakları kahramanı Ali Muhammed’in (Dixon) söyleyecekleri şampiyonu belirler.