Sırpları bir kere daha elimizden kaçırdık. Tek uzunla beş dışarıda klasik ve fakat hayli telaşlı başlayınca kolay sayı üretemedik. Sürekli rotasyon yaparak iyice kısalıp baskıya başlayınca geçiş sayılarıyla cezalandırdılar.
Macvan’ın ağırlığıyla fark açılmaya başladı. Bogdan Bogdanovic’e gerek kalmadan istediklerini hızlı hücumla aldılar. Marjanovic’i boyalı alana yerleştirerek kaçan topları da emniyete almak istediler ama bu durağanlık bize yaradı.
Melih ihtiyacımız olan üçlükleri sokunca 14 sayıdan geri dönüşümüz başladı. Beyinleri kabul edilen, “Kendimi evimde hissediyorum” diyen Bogdanovic salonun başta ki sevgi gösterisiyle duygusal yoğunlaşma yasayarak kitlenince ilk yarıda devreye giremedi. Boş bıraktıkları Doğuş, bu şaşkınlıkta attıklarını sokabilse ya da atacak adamı bulabilse vurup geçip önde gidecektik odaya.
BOGDAN BIRAKMADI Kİ...
İkinci yarıda Bogdanovic bildik şekilde yüzdeli atmasının ötesinde içeri dışarı ilişkisini mükemmel kurdu. Ya uzuna verdi, yardım için ona kapanınca geri alıp attı, ya da dalıp uzuna verip pota altından attırdı.
Sırplar beş kısa, ümidini dış atış isabetine bırakmış, formatımıza rahat hücum ederek direksiyona geçtiler.
Oyundan kopmadan 8 sayı geride girdik son çeyreğe. Altıncı oyuncumuz seyirci coşkusunu yanına alan Melih ve Cedi çılgın isabetle Sırplara salonu dar ettiler ve 6 dakika kala öne geçtik. Ama biz oyun kurucusuz kalınca deneyimli Sırplar yağmur olup yağmaya başladılar.
Sonda deniz bitti bizim için. Önümüze bakalım. Ruslara kök söktüren bu akşam ki rakibimiz Belçika kolay lokma değil.
Grubun en zayıf halkası Büyük Britanya karşısında; sete set hücuma oturduğumuzda dört kısayla oynadığımızdan ve doğru dürüst oyun kurucumuz olmadığından ‘koş koş at, geçiş oyunlarıyla kolay sayı bul ve hücumunu baskılı savunmayla tam sahada başlatarak onların hata toplarını avantajına kullan’ formatında oynadık dün akşam.
ÇEMBER BİZİ SEVDİ
Onlar da açık alanı sevdiklerinden maç baştan sona yangın yerinde ‘atan kazanır’ şeklindeydi. Başta kısa süreli tutukluk yaşadıktan sonra içeride gecenin adamı Semih’i yoğun kullanmayı akıl edince tempomuzu bularak rahatladık. Yüksek isabetli üçlüklerle vurup gitmemize müsaade etmeden aynı silahla karşılık verdiler. İki taraf da alan savunması yapınca olay iyice kızıştı.
16 fark yakaladıktan sonra maçın sonuna doğru ritmimizi kaybedip galibiyeti tehlikeye atmamıza rağmen, isabet kredimizden yiyerek; skorun efendileri Furkan Korkmaz ve 7 üçlük atan Melih Mahmutoğlu’nun katkılarıyla sıralama umutlarını Sırbistan maçına taşıyan taraf olduk.
Bu seviyede maç oynama eksiği olan kadromuzla ilk çeyrekte etkili oynadıktan sonra, NBA’de de ortalama üstü bir performans sergileyen dev uzun Mozgov, potansiyelli guard Khvostov ve skorer pozisyonunda Shved ile ağırlık koyan rakip karşısında geriye düştük.
Şok bir coşkuyla vites yükseltip tam saha baskı yaparak maçı arzuladığımız, olması gereken krize soktuk.17 top kaybı yaptırdığımız kaos ortamında dışarıdan anormal düşük yüzdeyle attıklarımızı sayıya çevirebilsek devre bitmeden maçı kıracaktık. Cedi skorda çok yalnız kaldı.
BÜYÜK BRİTANYA’YI KÜÇÜLTELİM!
İkinci yarıda 2.16’lık Mozgov iki çember altında da boyalı alanı domine ederken, kaptan Fridzon devreye girdi. Baskımızı her aldıkları topla potamıza giderek aşmaya çalıştılar. Serbest atış çizgisinden de 27 sayı bularak skoru öne taşıdılar. Furkan, Cedi, Semih ve Erkan’ın sayılarıyla bir kere daha 46-46’da yakaladık Rusları. Geri adım atmayan rakip, oyunu soğutarak hızımızı kesmekte buldu çareyi.
Kafa kafaya girilen son çeyrekte dar rotasyonumuz iyice yorulmasına ve faullerimiz artmasına rağmen olağanüstü gayretle tekrar maçı yakaladık. Cedi resmen hayatının oyununu oynadı. Son 2 dakikaya 68-68 berabere girdik. Kaçan 3 turnike ve Semih’in gereksiz yere sinirine yenilmesi sonunda Shved üçlükle maçımızı aldı gitti. Bu maçın kabusunu bir tarafa bırakıp ilk dörde kalma hedefinden şaşmamak adına bu akşamki Büyük Britanya maçımıza bakalım.
Hafta içinde oynanacak maçlarda Euroleague ve NBA oyuncuları forma giyemeyeceği için ‘B Milli Takım’ katılacak bu şampiyonalara... ‘Yabancılar cenneti’ ülkemizde kendi takımında maalesef en fazla bir çeyrek maç oynama şansı bulabilen ‘dublör oyuncular’ Milli Takım’da onur savaşı verecekler.
KAOSU KONTROL EDEBİLİRSEK...
Evimizin efendisi olsak dahi bu sefer işimiz çok zor. Çare; kadro kapasitesi olarak bizden üstün rakipler önünde sahayı ‘yangın yerine’ çevirip açık alanda fırsat oluşturmak olarak görüyor.
Başarı kesinlikle hengameden çıkacak. Takımın başarısı; ‘kaos kontrolünü ne kadar iyi yapabileceğimize’ bağlı...
NBA draft’ına hiçbir Türk oyuncunun seçilmemesi bugüne kadarki basketbol politikalarının iflasının da göstergesi. Türkoğlu Federasyonu’nun ‘2023 yeni oluşum’ söylemi havada kalmamalı. Özellikle kızlarda liglerdeki yabancı oyuncu sayısı gözden geçirilmeli, ki bizim sporcular yıl boyu kenarda havlu sallayıp milli takımda sudan çıkmış balığa dönmesin
Yeni gelenler artık bitenlerin kalitesini tutmuyor. Sebep Avrupa şampiyonalarına iddialı yabancı oyunculu kadrolarla katılan kulüplerimizin yerli ve alt yapıdan gelen oyunculara yer vermemeleri. Yıl boyu benchte havlu sallayan kızlar, haliyle milli formada acemilik yaşıyorlar.
Aynı sertlikle yanıt vererek kısa etkilerini görece azalttık. Pota altı kraliçemiz Quanitra’yı etkisiz kılmak için etrafına üşüşüp kapandılar.
İlk çeyrekte içeri dışarı yaparak Q’yu iyi kullanıp dış atış isabetini yakalayarak hücum akışımızı oturttuk. Üçlük silahlarını Olcay ve Işıl sayılarıyla terse çevirdik.
Quanitra’yı unuttuk
Ancak kontrolü kaybederek 26 sayı yediğimiz kabus 2. çeyrekte; Quanitra boş gidip gelirken kenardan gelen genç oyuncuları ve 38 yaşında ki veteran Maltsi ve Lymoura atak ve sayılarıyla çift hanelere çıkarttığımız fark yanı sıra oyun direncimizi eriterek odaya önde gittiler. 2. yarıda Yunanlılar atıp kaçtıkça ipin ucu iyice kaçtı 17 sayı geriye düştük. Bir ara adeta ayağına sıkma kararıyla komşu koçu 5 dakikada alan savunmasına döndü de hafifçe kıpırdanıp geri dönüşe umutlandık. Ama mükemmel performansıyla sahanın en iyisi Lymoura geri dönmemize müsaade etmedi.
Nevriye Yılmaz’sız sudan çıkmış balığa dönmesinden korktuğum, ligimizin lejyoner yabancılarla dolu oluşundan yeterli süre alamayan tekne kazıntılarından oluşan millilerimiz “kolej takımı gibi oynayan takım” deyimini “periler gibi oynayan takım”a dönüştürdüler.
Hepimiz birimiz birimiz hepimiz için sloganıyla gemi azı dişleri arasına alarak yapışıyorlar her maça. Koçları da bu dirençten MEMNUN. İtalya maçını 28 sayı 20 ribauntla mükemmele bağlayan Quanitra Hollingsworth tek devşirme yabancı olarak doğru seçim olmuş. İlk maçında Slovakya’yı geçen Millilerimiz, ikinci maçında da İtalya’yı ve Belarus devirdi ve 3de 3 yaparak grup lideri old
Komşu kızı sert
Sırbistan’dan sonra Yunanistan’a yenilen Rusya’da dışarda kalınca çeyrek finale kalıp Dünya Kupasına katılma şansımız çok arttı. Ama bu akşam ki rakibimiz Yunanistan basketbollarını erkekleri gibi üst seviyeye taşımış bir ekolün takımı. Komşuyla ezeli rekabeti kızlara taşıdık. Yunanistan, aynen erkeklerde olduğu gibi, liglerini yabancı oyuncularla doldurmaktansa milli oyuncularını ABD’de Üniversitelerde oynatarak ulusal basketbolu şekillendirmişler.
190 üstü oyuncusu olmamasına rağmen komşu kızları yüksek dış isabeti olan keçi gibi maça asılan oyunculardan kurulu sert takım. 24 sayı üreten deneyimli Kaltsidou’ları büyük tehlike.Onları aşarsak yarı finale kalıp Dünya Kupasına gideceğiz. Rastgele ülkenin iftiharı kız çocukları.
Obradovic’in kupa kaldırma coşkusunu taraftarı önünde yaşamayı tercih eder bir görüntü sergilediği maçta Beşiktaş ikramı kabul etmeyince bir başka başarıya daha imza attı. Kilit adamı Thompson’dan yoksun Beşiktaş tam saha baskılı başlayan F.Bahçe’ye karşı ‘nerden inceyse oradan kopsun mantığıyla’ girdi maça. Önceki maçlar çıkarımlarıyla iki takımda pota altından yüklendiler. Karşılıklı savunmasız ortamın umursamazlığında Dixon üçlükleri peş peşe sıraladı ama koç Sarıca’nın değişken savunmalarıyla maça asılan Kartal ilk yarıda momentumu kaptı.
FENER BİTİRME SİHİRBAZI
Rotasyon türbülansıyla Beşiktaş’ın ekmeğine yağ süren Obradovic resmen ev sahibine kalama verdi. Serinin tipik ortaya karışık ilk yarısından sonra Beşiktaş Stimac’la pota altına yüklenerek gamsız dış atışları kaçıran F.Bahçe karşısında son çeyreğe kadar direksiyonu bırakmadı. Beşiktaş önde girdiği son çeyrekte Kenan’ın atışlı-asistli özel gayretiyle Fenerbahçe’yi maç sonu çok zorlasa da ev sahibinin hatalar yumağında gene uzayan maçta F.Bahçe’nin uzak ara kapasite ve deneyim üstünlüğü maça galebe çaldı.