Çektiğin bu eziyeti nasıl içselleştiriyorsun? Euroleague zirve takımlığından nasıl düştün bu sıradanlığa? Üç top yönlendiricisi; De Colo tercihten, Ali Muhammed ve Alex Perez sakatlıktan yokken, Kokoskov’un uzunlarla oynamayı seçtiği belli olunca, ‘nişancı kısa’ yoğun Galatasaray’ın kenar yönetiminin bayram etmesi gerekirdi. Takım toplama ama Motum, Hunter ve Yiğit’le müthiş üçlük sokuyorlar (%58). Galatasaray’ın, kulis faaliyetleri sayesinde hasbelkader işi kapmış koçu buna uyanabilse, Guduric tek başına fiziğiyle içeri yüklenerek yumuşak Galatasaray savunmasını dağıtamayacaktı.
KiMSENiN UMURUNDA DEĞiL
Direnci kırılan Galatasaray erken kopunca, Fenerbahçe 6 maç oynayacağı ocak ayı Euroleague macerası için rahat ve rakibinin son kriz yaratma çırpınışlarına pabuç bırakmadan kostümlü prova yapma şansı buldu. “Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna” diyeceğiz ama yılların yenilmez armadasını böyle görmek üzüyor insanı. Karışanı görüşeni yok Galatasaray Basketbol Şubesi’nin! Avuç avuç oyuncu alıp oyuncu gönderiyorlar. Hesap soran yok! Basketbola Fransız yöneticiler ne soracağını bilmiyor ki sorsun. Sanki Çatladıkapı Gençlik Kulübü! Yenilmek kimsenin umurunda değil. “Çak Baba” diyen çekip gidiyor. Mektepli’den geçtim Galatasaraylı yok galiba kulüpte? En azından buradan öyle gözüküyor.
Sanal Oyunlar SADECE Misli.com'da! Oyun türünü seç, tahmini yap, tutarı belirle ve hemen oyna...
Ataman’ın ilaç olarak düşündüğü gömülü savunmayı hızlı hücumla delmeyi yeğledi Kokoskov. Sayı kısırlığı çekilirken Larkin’in sahaya girmesiyle oyun birden açıldı ve karşılıklı üçlükler yağdı. Efes’in, Doğuş ve Tolga ile oynayarak dış sayı kapasitesini düşürüp gaz kestiği frekanslarda Fenerbahçe topu iyi paylaşarak oyuna yapıştı.
VESELY DEVREYE GiREMEDi
De Colo (7’de 0), Guduric (8’de 1) ve Melih vb. olağan başarılıları (!) suskun kalırken, sayı özürlü Fenerbahçe’yi sırtlamak bir süre kendini aşan çaylak Tarık Biberoviç’e kaldı.
25 sayı, 12 ribaundla double-double yapan oynayan Moerman’ın sıcak eli Fenerbahçe’nin 7 sayı barajında yakın ara giden skoru kapatmasına müsaade etmedi. Kokoskov’un tek başına Olimpiakos maçını almış Vesely’yi bir türlü devreye sokamaması anlaşılır gibi değildi.
FENERBAHÇE YETiŞEMEDi
Son çeyreği kısalarak oynayan iki takımdan Fenerbahçe, kurusıkı atarak demir döven Anadolu Efes’i yakalama noktasına 1-2 kere geldi ama cankurtaranlar Micic ve Simon pilotajında, oturmuş takım farkıyla, ligde namağlup liderliği kaptırmadı.
Sanal Oyunlar SADECE Misli.com'da! Oyun türünü seç, tahmini yap, tutarı belirle ve hemen oyna...
Efes mücadele etti ama Fenerbahçe darmadağın. Kokoskov gene “Sihirli bir butonum, değneğim yok” diyecektir. Fenerbahçe’nin sayende sahnelediği, Brecht’in müzikal tiyatrosu ‘Üç Kuruşluk Opera’ benzeri trajikomik basketbol için sihirliye gerek, yok değneğin olsa yeter koç! Yani lafını geçir kafi. Ama bu konuda büyük eksiği var. Zaten Phoenix Suns’taki kısa dönem başantrenörlüğünden kovulma sebebi de oyuncularla ilişki kuramaması. Maça gelince... Sayı yollarını bulma özürlü Fenerbahçe, ligin en iyi üçlük atan takımı Zalgiris’e maç başlar başlamaz sakalı 20 farklı kaptırdı! Bu fark oyun sonuna kadar yakamızı bırakmadı ve ‘görmez olaydık’ maçı yaralayıcı 37 farkla sonuçlandı.
SİHİRBAZ VE SICAK EL
Fenerbahçe'yi yendikten sonra İstanbul’da kalıp Anadolu Efes’i bekledi Armani Milano. Ergin Ataman, takımının ancak 77 sayı atabildiği dezavantajının üzerine giderek, ‘iyi hücum savunmada başlar’ akıllı seçimiyle sert savunmayla girdi maça. En az hata yapan, aynı zamanda en kötü ribaund alan iki takımın maçı ‘yarı saha sete set kim daha iyi atarsa’ formatında oynanınca, Milano aynen salı günü yaptığı gibi Punter ve Delaney isabetleriyle 15 önde gitti devreye. Larkin’in, takımı bozacak kadar suskun olduğu gecede Simon-Misic ikilisi ve tam saha baskı Ataman jokeriyle oyunu beraberliği getirdik. Kırabilseydik maç gelecekti ama sonları bitirme sihirbazı Rodriguez ve sıcak el Punter sevinmemize müsaade etmediler.
Şans eşiği ‘80 sayı üstüne çıkınca kazanmak ve 80 sayının üstünde kaybetmek’ olan Anadolu Efes, ligin en yüksek skor (ortalama 83) üreten ve en çok hücum ribaundu alan takımı CSKA Moskova karşısında bütün maçı tutuk, başı önünde oynadı. Skoru kaptırdıktan sonra çok kaçırmamıza rağmen Simon pilotajında ikili oyunlarla bir süre oyunda kaldık ama ikinci yarıdan sonra ev sahibi kaçtı gitti.
Formunun uzağında olan Larkin katkı vermek için zorlayıp başaramayınca oyun kurmayı da unutuyor ve oyundan düşüyor Efes. 11 sayı, 5 ribaund, 10 asist üreten Mike James düelloyu kazanan taraf olurken, takımını 35 sayılık farka taşıdı. Diğer tarafta Larkin 4 sayı, 1 ribaund, 2 asistte kaldı.
FENERBAHÇE’DE HERKES AYRI SAZDAN ÇALIYOR!
Savunmasız NBA gösteri basketbolundan gelme Igor Kokoskov maç kazanacak sistemi oturtamadığından, onca keskin nişancısına rağmen ligin en az sayı atan ve maç başı 40’la en fazla ribaund veren Fenerbahçe, yüzde 42 üçlük isabetiyle lig lideri ve 82.5 sayıyla lig ikincisi olan Armani Milano karşısında geceyi lehimize çeviremeyecek kadar dağınıktı.
Bireysel beceriye endeksli Fenerbahçe, yıldızı Vesely de olmayınca, sahada eline beş benzemez gelmiş kumarbaza dönüyor! Herkes ayrı sazdan çalıyor, ortaya çıkan ise tam bir kakofoni.
Futboldaki gibi bire bir adam eksiltmeye dayalı bir düzen Fenerbahçe’ninki. Rotasyon türbülansı ile beşer beşer oyuncu değiştirince ne ritim kalıyor ne de uyum.
Ettore Messina’nın Milano’su, koç farkıyla önüne kattı bizi ve aldı götürdü maçı. Yazımızın başında bahsettiğimiz düelloculardan De Colo 12 sayısının yanına 2 ribaund, 2 asist ekleyebilirken, Delaney 7 sayı, 1 ribaund, 4 asist üretti.
Dereyi geçerken at değiştirdik. A Milli Takım’da 2017’den beri; bir araya gelemeyen takımlar, değişen turnuva düzenleri ve farklı organizasyonlardaki çekişmeler nedeniyle zorlu bir dönemde koçluk yapan Ufuk Sarıca’nın görevine, tam da bir sonraki turda torbamızı belirleyecek hayati önemdeki Hırvatistan ve Hollanda maçlarına bir hafta kala son verdik. Hırvatistan karşısındaki kâbusu bizim gibi çaresizce
seyreden Orhun Ene’yi getiren Basketbol Federasyonu’nun akıl sır ermeyen farklı mağlubiyet olarak döndü maalesef.
Neyse ki Hırvatlar da sadece pasaportlarında ‘Hırvatistan’ yazan, bir avuç amatöre beş dakika mesafede, yıldız babaların 17 yaşındaki oğullarından oluşan, bir kadro ile gelmişti. Yıldızları Fenerbahçe’den tanıdığımız 36’lık veteran Roko Ukic. Varın gerisini siz hesap edin. Yoksa biz o kadar dağınık, birbirini ilk kez soyunma odasında gören bir kadroyla çıktığımız maçta çok daha ağır bir yenilgi alırdık.
LARKIN YALNIZ KALDI
İlk çeyrekteki 24-7’lık rakip vurgununu yerken, ilk kez milli forma giyen Shane Larkin şaşkın ördek gibi, hiçbir hasletini kullanamadan, oradan oraya savruldu durdu. Kendi sahamızda demir dövüp dururken Hırvatlar sahanın her iki tarafında ribaundlarda voleybol oynadılar. Hücum edemiyorduk ama savunma yapabilseydik bari! Ne gezer... Savunmamız da kevgir gibiydi.
21 sayı farklı girdikleri ikinci yarıda farkı korumaya çalışırken bocalamaya başladılar. Biz de yavaştan kendimize gelmeye başlayınca kaos moduna geldi maç ama sayı yapamadığımız için geri dönüş vizesi alamadık. ‘Milli Takım'da macera aranmaz’ hızlandırılmış kursu verdi Hırvatlar. Alperen Şentürk’ü kazanmamızın keyfi, bu eziyeti biraz çekilir yaptı. Yeni ekip, yeni kadro, yeni çilemiz bizim...
Misli.com'a üye ol, sanal oyun kuponu yap, 10 TL kazan! Sadece Misli'de, hemen üye ol...
Türk basketbolu çok önemli bir değerini kaybetti. ‘Duayen’ lafı Yalçın Granit için hafif kalır, kendisi parkenin ağır ağabeyiydi. Ah keşke Hidayet Türkoğlu, keşke sözümüzü dinleyip, yaşarken efsanemizin adını sezona verseydin de, gitmeden vefanı görseydi.
Her yazımı ona gönderir, gereken fırçamı yer huzura ererdim. Ağabeylerin ağabeyi sonuna kadar basketbolu koruma ve kollama görevini yaparak sonsuza çekildi. Nasıl ki; Naismith basketbolun mucidiyse, bizim basketbolumuza dair her şeyin öncesi sonrası Yalçın Granit’le başladı, onunla anlam kazandı, ismi kondu. Çift el jump shot benzeri atışı ilk ondan izledik mesela. Racing Club Paris’e giderek yurtdışında oynayan ilk Türk basketbolcu olmuştur.
KOÇLARIN ROL MODELi
Ondan ancak yıllar sonra bizim çocuklar NBA’e gider olmuşlardır. Basketbola dair yönlendirmeleri çaktırmadan yapagelmiştir. Teknik direktörlüğü daha tecrübeli, antrenörlüğü daha genç ve dinamik birinin yapması ritüelini (Granit-Nur Germen ikilisi) o başlatmıştır. Basketbol yazarlığını, tadına doyulmaz teknik-güncel hibrid yazılarıyla başlatmış, kendisinden devraldığım Hürriyet’in bu köşesinde yıllarca sürdürmüştür. Müthiş gıcığa yakın satirik sohbetleriyle basketbol koçlarının rol modeli olmuştur.
HÜSEYiN ALP’i BULDU
Yaptıkları basketbolumuzun referanslarıdır... Galatasaray ve Darüşşafaka camialarının ‘ağabeyler klanlarının’ aranan, lafından çıkılmayan patronu, Don Corleone’si olmuştu. Uzun adam sıkıntısı yaşanırken, ilk dev adam rahmetli Hüseyin alp’i kırk küsur yaşında panayır gösterileri yaparken bulup çıkarmış, çalıştırmış, basketbol öğreterek Spor Sergi Sarayı’nın snob seyircisi önüne çıkarma cesaretini göstermişti.
iLK VE SON SÖZLERi O SÖYLERDi
Duayen, guru filan lafları hafif kalır, kendisi parkenin ‘ağır‘ ağabeyiydi. Mesleği bile soyadıyla ironik; jeolog. taşbilimci yani. İğnelemeli mizah anlayışı, alaycılığa varan müstehzi eleştirel laf sokmalar, çok ‘cool’ davranışlar; Yalçın ağabey’in basketbola mirasıdır. Hepimizin harcında az veya çok ‘Granit’ vardır. Kimimizin mihenk taşıdır. Onunla konuşurken övüyor mu yoksa yeriyor mu anlayamazdın! Zamanın ruhuna uymaz, zamanı ruhuna uydururdu. Yanına kendi fikirlerinle gider onunkilerle dönerdin.
İstanbul’da hiç yenilmediğin, maç başı 10’la top çalmada ligin en hırsız takımı olmaktan başka vasat kadrolu Bayern’e baştan sona önde götürdüğün maçta son beş dakikada yenilirsen...
Üstelik hiçbir takımla F.Bahçe’yi yenememiş Trinchieri’ye ilk galibiyetini yaşatırsan kafada bir istifham belirir. Son 10 yılını Avrupa basketbolundan uzakta geçirmiş Kokoskov, efsane koçtan devraldığı, yeniden derlenmiş Fenerbahçe’de ‘bocalar’ endişelerim vardı zaten ama dün akşam maçı okuyamaması bunları katladı.
AMATÖRCE DAĞILDIK
Maça Vesely’i içerde iyi kullanarak 20 farklık giriş yaptık. Ulonavas Bayern’i teslim almamıza büyük katkı verirken, yağmur olduk yağdık. 28-9’luk ilk çeyrekten sonra koçun ikinci beşe geçmesi takımın konsantrasyonunu kaybettirdi.
2.yarıda bu gafleti değerlendiren rakip, Reynolds’la ribauntları toplayıp farkı eritti. Koçumuz maçın kaderini top elindeki De Colo ile Manitu arasındaki sevgiye bırakmanın bedelini ağır ödedi. Kadromuzun hayal ettirdiği basketbolu oynayamadan bir gece daha başımız önümüzde terk ettik sahayı.
Geçen sezon tamamlanamayan EuroLeague’in son şampiyonu CSKA’nın koçu Itoudis “Genel tablo her geçen gün daha kötüye gidiyor. EuroLeague, yarışmacı tarafını ve eşitlik anlayışını kaybediyor” derken yerden göğe haklı. Ancak virüse teslim olmamak, toplu morali dinç tutmak adına, bu diyardan gidemeyeceğimize göre bu illetle maç oynayarak mücadele etmek doğru yol. Nitekim dün akşam Rus ekibinde COVID-19 testleri pozitif çıkan ve iyileşme sürecinde olan Antonov, Milutinov, Strelnieks ve Lopatin yoktular.
WILL CLYBURN KAPTI KAÇTI!
Atar damarlarından yoksun CSKA’ya el değiştiren beraberliklerle kafa kafaya uzatmaya giden maçtan sonra tek sayı farkla
yenildikleri için kızamıyorum. Salonda seyirci yok ama yoğuşmuş, kazanmaya odaklanmış Fenerbahçe ruhu vardı. Skorborda yansımadı ama 21 sayı üreten Nando de Colo başta olmak üzere oyuncuların gayreti, koçun akıllı yönlendirmesiyle takımın kazanma hırsı
geri geldi. Bu sinerjiden, Mike James, Shengelia ve Will Clyburn üçlüsünün taşıdığı CSKA da nasibini alacaktı neredeyse ama Clyburn gecemizin şenlenmesine müsaade etmedi. Köprünün altından daha çok sular akar... Biz önümüze bakalım.
<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJIbFIzb1czNiIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>