Paylaş
Bu araştırmalarda Türkiye kamuoyunun çeşitli konulardaki algısı ile ilgili veriler elde ediliyor, bunlara göre de bir takım çıkarsamalarda bulunuluyor. Ciddiye alanlar varsa belki de bu verilerden o konularda politika belirlenmesi için dahi yararlanılıyor.
Dış politika Türkiye'nin son zamanlarda en çok eleştirilen yönlerinden biri. Dolayısıyla, Türkiye'nin dış politikası ile ilgili kamuoyu algısı hakkında yapılan araştırmaların bu konuda Türkiye halkının ne düşündüğüne ilişkin önemli ipuçları vermesi beklenir.
Kadir Has Üniversitesi'nin Türkiye'nin Dış Politikası ile ilgili kamuoyu algıları hakkında yaptığı 2017 yılına ait araştırmanın sonuçları 20 Temmuz tarihinde açıklandı. İlgi duyanların bakmasında yarar var, zira Türkiye'nin dış politikası ile ilgili oldukça çarpıcı veriler ortaya çıkmış. Burada bu sonuçlardan bazıları üzerinde durmak ve değerlendirmek yararlı olabilir.
Dış politika denince özellikle Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerimiz akla geliyor. Türkiye'nin son zamanlarda ilişkilerinin en hızlı kötüleştiği ülkeler Avrupa ülkeleri ve onların üyesi oldukları AB. Dolayısıyla, Türkiye kamuoyunun AB'ye bakışı önemli.
Kimlik bir ülkenin uluslararası toplumdaki yeri için en önemli unsurlardan biridir. Kamuoyumuz Türkiye'yi öncelikle bir İslam Ülkesi olarak görüyor. Kendimizi ikinci sırada bir Avrupa Ülkesi, üçüncü sırada bir Ortadoğu Ülkesi, dördüncü sırada da bir Akdeniz Ülkesi olarak tanımlıyoruz.
Dikkati çeken, son dört yılın karşılaştırmalı verilerinden hareket edildiğinde, Akdeniz Ülkesi kimliğimize inananların sürekli azalıyor olması! 2013'te yüzde 7'den bu yıl yüzde 2,5'a düşmüş. O nedenle, aklımıza geldiğinde kendimizi Yunanlılar, İtalyanlar, Fransızlar gibi "Akdeniz'li" göstererek bazı davranış kalıplarımızı bu coğrafyaya bağlamaktan artık vaz geçelim. Kanımızın kaynaması nedendir bilinmez ama Akdeniz'le ilgili değil!
Ortadoğu'luluk hep yüzde 20'lerde dolaşıyor. Avrupa Ülkesi kimliği her yıl istikrarlı bir artış içinde. Son dört yılda yüzde 24,3'ten yüzde 32,7'ye yükselmiş. Bu belli bir bilinçlenmenin işareti olarak görülebilir. İslam Ülkesi kimliği ise her zaman ilk sırada olmasına rağmen inişli çıkışlı bir seyir izliyor. 2015'te yüzde 45,5 iken 2016'da yüzde 37,5, bu yıl ise yüzde 39,9 olmuş.
İslam Ülkesi kimliği ile özdeşleşme acaba duygusal mı? İsrail veya AB ile ilişkilerin bozulması, Filistin'le dayanışma gibi faktörler ne kadar yüksek sesle dikkatimize getirilirse, dini kimlik vurgusu da o kadar yükseliyor galiba. Örneğin, "Türkiye'nin en yakın 'dostu' hangi ülkedir?" sorusuna verilen yanıtlarda daha önce sıralamaya bile girmeyen Katar'ı bu yıl keşfetmişiz ve üçüncü sıraya yerleştirmişiz. Gelecek yıl Katar'ın performansı daha da artabilir.
Yine de, dış politikada kimliğimizi coğrafyadan çok din temelli olarak tarif ettiğimiz bir gerçek. Hal böyle olunca, Türkiye'nin AB üyeliğini engelleyen asıl sebep olarak da "din ve kimlik farklılığı"nı görmemiz çok doğal. Geçen yıl yüzde 59,4 olan bu sebep bu yıl yüzde 73'e yükselmiş.
Bu konuyu biz bir sebep olarak bu denli önemsedikçe, AB ile yakınlaşmamız da o kadar güçleşiyor. Zira AB ülkeleri kendilerini bir "Hristiyan Ülkesi" olarak görmüyorlar, Avrupa Ülkesi olarak görüyorlar. Bizim kendimizi bir Avrupa Ülkesi olarak görmemiz artarsa Avrupalıların da bizi bir İslam Ülkesi olarak görmeleri azalır.
Araştırmanın AB ile ilgili olan sorularına verilen yanıtlardan, Türkiye kamuoyunun AB hakkında giderek daha çok ayaklarının yere bastığının işaretleri görülüyor. Örneğin, Türkiye'nin AB üyeliğinin engellendiğini düşünenler istikrarlı bir şekilde azalıyor. Yüzde 76,2'den yüzde 55,5'e düşmüş. Aynı şekilde, AB üyeliğinin Türkiye'ye, Türkiye'nin üye olmasının da AB'ye katkı sağlayacağını düşünenlerin oranı da istikrarlı şekilde düşme eğilimi içinde. Üyelik müzakerelerinin durdurulmasını ise iki tarafın da tercih etmeyeceği inancı ağır basıyor. Üstelik Türkiye'nin hiçbir zaman AB üyesi olmayacağına inananların oranının yüzde 81'i geçmiş olmasına rağmen...
Bulgular içinde en üzücü olanlar ise Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bakanlığı'na ait. Son üç yıldır dış politikanın yürütülmesinde açık ara başta gelen Dışişleri Bakanı bu yıl üçüncü sıraya gerilemiş. Dış politikayı hangi kurumun yaptığı sorusuna verilen yanıtlarda da son üç yıl açık ara birinci olan Dışişleri Bakanlığı artık ikinci sırada...
Dış politika uzmanlık, deneyim, birikim ister. Dış politikanın uygulayıcıları olan Büyükelçiler de bu uzmanlık, deneyim ve birikimle dış politikanın temsil ve uygulanmasında başarılı olurlar. Son zamanlarda dış politika yapıcıları ve uygulayıcıları ile temsil görevini yapanlar hakkında kendi kamuoyumuzda Dışişleri Bakanlığı'nın geriye düştüğü algısı ile uluslararası toplum nezdinde dış politikamızın imajının zayıfladığı algısı birbirleriyle doğru orantılı biçimde artıyor. Bu algı bozulmasını düzeltmenin yolu da dış politika uygulamalarını ve temsilini uzmanlarına bırakmaktan geçiyor.
Paylaş