Varınızı yoğunuzu satın, astronot kıyafeti alın!

NASA’nın keşif aracı Perseverance, gezegenin yüzeyine indiğinden beri Instagram’da karşıma çıkan beş fotoğraftan biri Mars manzaralı! Stephen Hawking “İnsanlık hayatta kalmak için uzaya yönelmeli” diyerek içimize kurt düşürüp öyle gitmişti. Uzay hayalleri pazarlanıyor ama...

Haberin Devamı

Varınızı yoğunuzu satın, astronot kıyafeti alın

Düşünün; güzel bir Mars sabahı, pencereden içeriye kızıl ışıklar süzülüyor… İç kademedeki camı açıyorsunuz ve tozu filtrelenmiş, karbondioksit dolu mis gibi toksik havayı ciğerlerinize çekiyorsunuz! Hava açık, gezegeni kasıp kavuran amansız kum fırtınaları başlamadan önce dışarıda vakit geçirmek için muhteşem bir gün. Bir de şu düşük atmosfer basıncı olmasa... Dünya’daki evinizi satarak aldığınız radyasyona dayanıklı astronot kıyafetiniz pek havalı... Giyip spor yapmak için dışarı çıkıyorsunuz. 400 faktörlü güneş kreminizi sürmeyi aman unutmayın! Biliyorsunuz, kızıl gezegenin atmosferi çok ince, manyetik alanı kalmadığı için Güneş’ten gelen radyasyonu ve ışıkları süzmeyi beceremiyor. Aslında pek dert edilecek bir şey değil, çünkü bronzlaşmak isterseniz Mars’ta çabucak ‘Gerçeğe Çağrı’daki Arnold (Schwarzenegger) gibi kızarabilirsiniz.

Haberin Devamı

Aktif yaşamayı seviyorsanız spor yapmak için arazi çok uygun. Her yer tartan pist gibi. İndin vadi, tırmandın dağ... Üstelik ayağım takılır düşerim diye dert etmenize de gerek yok. Yerçekimi Dünya’dakinin yüzde 40’ı kadar; istediğiniz basketbol potasına havada takla atıp smaç basabilirsiniz. Tenis veya futbol oynamak için daha geniş sahalara ve filelere ihtiyaç var sadece. Yüzmek isterseniz sizi metan gölleriyle kaplı Titan’a alalım. Zira maalesef Mars’ta son birkaç milyon yıldır sıvı halde hiç su kalmadı. Bolca donmuş suyumuz var, isterseniz şimdi yatırım yapın ya da gelecek yıl Mars suyunun litresi 100 dolara inene kadar idrarınızı arıtmaya devam edin!

‘Mars’tan bize kartpostal geldi!’

Üstelik işinizi Mars’a taşımak isterseniz, paylaşımlı ofislerimizden çağlar boyunca yararlanabilirsiniz. Kızılın her tonuna hâkim, alabildiğine kurak toprak manzaralı ofislerimizde işinize tamamen odaklanıp çalışma veriminizi arttırabilirsiniz. Çünkü dışarıda dikkatinizi dağıtabilecek, ilginizi çekebilecek hiçbir şey yok!

Haberin Devamı

Gazetelerde çıkan ilan-haberleri bilirsiniz. Reklam metinleri yazıyor olsaydım ve gelecekte Mars’ta konut satan bir firma bana başvursaydı bu satırları kaleme alırdım. Mars hayali satan reklam ajansı bildiğim kadarıyla henüz yok. Ancak uzay hayalleri üzerinden prim yapanlar çoktandır var.

Sözüm meclisten dışarı; NASA, ESA, Roscosmos gibi ulusal uzay ajansları bilim, teknoloji ve milli savunma adına uzay araştırmalarını yürütüyorlar. İlk bebek adımlarını atmaya hazırlanan Türk Uzay Ajansı da öyle... İlginç olan, bilhassa Mars’ın etrafında yaratılan heyecan dalgası. NASA’nın keşif aracı Perseverance, gezegenin yüzeyine başarılı iniş yaptığından beri Instagram’da karşıma çıkan beş fotoğraftan biri Mars manzaralı! Hatta tam bu yazıyı kaleme alırken NASA “Mars’tan kartpostal geldi!” diye yeni bir imaj servis etti. 15 senedir uzay haberleri yazıyorum, şimdiye kadar gördüklerimden pek bir farkını idrak edemedim. Tabii yüksek çözünürlüğü dışında... Bir de kadrajdaki makine daha cafcaflı...

Haberin Devamı

Kartpostala, yani paylaşıma “İhtişamlı, tozlu ve onu seviyoruz!” diye yazılmış. Meşhur hamburger sloganını hatırlatıyor, “Bak ve sevdiğini düşün” dercesine... Biraz da çikolata markalarının mutluluk vaatleri gibi... Dikkat edin, mutsuzluktan çikolata yersiniz de “Ay, çok mutluyum şurdan bir çikolata yiyeyim” hiç demezsiniz. Beyin ne verirseniz onu alıyor; zaten illüzyona meyilli bir dünyada yaşıyoruz, konu uzay olunca göz boyamak iyiden iyiye kolaylaşıyor.  

Mars’ı kolonize etme, yaşam alanı yaratma fikri yıllardır filmlere konu... Arnold’un (Schwarzenegger) ‘Gerçeğe Çağrı’ (Total Recall) filmini 80 kuşağı iyi hatırlar... Orson Wells’in radyoda hikâye okurken “Marslılar geliyor!” diye Amerikalıları panikle sokağa dökmesi hâlâ anlatılır. Yıldızı bol olsun, merhum Stephen Hawking “İnsanlık hayatta kalmak için uzaya yönelmeli” diyerek içimize kurt düşürüp öyle gitti. Elon Musk “Mars’ta ölmek istiyorum” dedi. Zaten gidebilirse başka şansı pek olmayacak. Mars hikâyesi vaktiyle astronom Giovanni Schiaparelli’nin ilkel teleskopuyla gördüğü yarıkları İtalyanca ‘canali’ diye raporlamasıyla başlamış. Kelime İngilizceye ‘channels’ yerine ‘canals’ diye yanlış çevrilmiş. İnsanlar Mars’ta kanal olduğunu sanınca kanalı inşa edenler de vardır diye düşünmüş. Marslı olayı buradan çıkıyor.

Haberin Devamı

‘Dışa bakan rüya görür, içe bakan uyanır’

Peki bizim Marslı olma aşkımız nereden geliyor? SpaceX’e prim yaptırıp Elon Musk’a gündem yaratma gücü verdiği kesin. NASA’nın faaliyetlerini ilerletmesi için de iyi bir sebep tabii. Her şey güzel hoş ama bizim gezegende okyanuslar ısınıp neredeyse kıyılardan taşmaya hazırlanırken Mars’ın gündemi daha çok meşgul etmesi bir şeylerin bizi oyaladığını düşündürüyor. “Manevi dünyada dışarıyla fazla meşgul olmak, insanı içindeki evreni keşfetmekten alıkoyar” derler. Sonsuzluğa açılan kapı nasıl ‘an’da olmaksa evrendeki gerçeği keşfetmenin yolu da kozmik bahçemizde taş toprakla oynamaktan öte olmalı... Jung ne güzel söylemiş; “Dışa bakan rüya görür, içe bakan uyanır”.

Haberin Devamı

TOPRAĞI ZEHİRLİ, ATMOSFERİ TOKSİK, SUYU AZ...

Dünya yaşamına alternatif olarak sunulan Mars tıpkı Sahra Çölü’nün geçmişte okyanus olduğu gibi artık ömrünü tamamlamış, ölü bir gezegen. Eskiden Dünya kadar canlı olduğu düşünülen Mars bir sebeple çekirdeğinin enerjisini kaybediyor ve manyetik alanını yitiriyor. Yerçekimi azalınca atmosferi dağılıp uzaya gidiyor ve güneş ışınlarını direkt alınca üzerindeki sular buharlaşıyor. Tüm gezegen çölleşiyor. Toprağı zehirli, atmosferi toksik, suyu az, yerçekimi ve hava basıncı canlı yaşamına uygun olmayan, az miktarda donmuş suyu kalmış bir gezegen... Dünya gibi dört iklimi var fakat Güneş’e daha uzak olduğu için epeyce soğuk. Aniden tüm gezegeni saran dev kum fırtınaları ve çetin rüzgârlarıyla ünlü Mars’ın yüzeyi her yeri kaplayan pas nedeniyle kızıl...

MARSLI PİKNİKÇİLER DE VAR MIYDI?

Varınızı yoğunuzu satın, astronot kıyafeti alın

Burdur'daki Salda Gölü

Perseverance keşif aracının Mars’a iniş yaptığı Jezero kraterinin eskiden göl olduğu sanılıyor. NASA’nın biliminsanları inceleme yapmak için gölün benzerini ararken Google Earth’te bizim Salda Gölü’nü keşfetmişler. Coğrafi yönden ikizi gibi duran, mikrobiyal ve mineral yapısıyla da benzeştiği düşünülen Salda, Dünya üzerinde Mars’a en çok benzeyen yer olarak kabul ediliyor. Turizm Bakanlığı Salda Gölü’ne bu özelliğiyle sahip çıkıp kıyısına bir Mars köşesi yapsa hem turistler hem de uzaya ilgi duyan gençlerimiz için cazibe yaratabilir diye geçiyor içimden. Tabii gölün faunasını korumak kaydıyla... Yoksa geçmişte Jezero Gölü’nü de çöplüğe çeviren Marslı piknikçiler var mıydı? Evrene bağlanacağımız en yakın yer kendi içimizden, en yakın tarih şimdi, bu ‘an’dan geçiyor.

Yazarın Tüm Yazıları