Paylaş
- F.Bahçe camiasının önemli bir bölümü, Aykut Kocaman’ın artık rüştünü ispatladığını savunup, sözleşmesinin hemen uzatılmasını istyor. Kocaman size de bu güveni verdi mi yoksa, “Sözleşmeyi uzatmak için sezon sonunu bekleyelim” görüşünde misiniz?
Öncelikle bir durum tespiti yapalım. Aykut Kocaman, Fenerbahçe tarihinin en ağır maliyetli teknik direktörlerinden biri! Fenerbahçe onun yönetiminde Avrupa kupalarından daha ilk maçlarda elendiği gibi, Ziraat Türkiye Kupası’nda da Yeni Malatyaspor’a yenilerek, elenme ezikliğini yaşadı... Bu nedenle Kocaman’ın öncelikli görevi, sözleşmesini uzatmak değil, takımı Süper Lig’de şampiyon yaparak, borcunun bir bölümünü ödemektir!.. Fenerbahçe’nin ikinci yarıda sergilediği başarılı performansa bakarak “Aykut Kocaman’ın sözleşmesi hemen yenilenmeli!” diyenlere, “Peki ilk yarıda bu takımı Kocaman değil de Zico, Aragones veya Daum mu çalıştırdı? Aykut Kocaman teknik direktörlük hünerlerini ağır yenilgilerin alındığı o süreçte niçin gösteremedi?” diye sormak gerekir!
Bu Fener Yıldırım’ın eseri
Lafı eğip bükmeye gerek yok: Fenerbahçe’yi şampiyonluk yarışında iddialı hale getiren kişi, doğrudan Başkan Aziz Yıldırım’dır. Eğer Başkan devre arasında duruma el koyup, ilan edilmemiş “sportif direktör” olarak, takımın kondisyonundan antrenman programına, futbolcuların kişisel sorunlarından, maç primlerine varıncaya kadar tüm ayrıntılarla ilgilenmemiş olsaydı, Fenerbahçe bu noktaya biraz zor gelirdi!..
Bu satırları, kulaktan dolma bilgilerle değil, o zor günlerde yaşananlara tanıklık eden gazeteci olarak, belge niteliğinde yazıyorum. Başkan, sadece futbolcularla ilgilenmedi, devre arasında istifa etmenin eşiğine gelen Aykut Kocaman’ı kazanmak ve ona özgüven sağlamak için de çok uğraştı. Kamuoyu tepkisine rağmen Kocaman’ın arkasında durdu. Fenerbahçe teknik direktörü, “Kocaman” bir Fenerbahçeli’dir ve saygın kişiliğe sahiptir. Yıldırım’ın yanındaki stajını da tamamlamak üzeredir. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki Başkan Aziz Yıldırım, zamanı geldiğinde onun sözleşmesini çok iyi koşullarla yenileyecektir.
Kazım ve Pino hariç G.Saraylılar gayretliydi
- G.Saray-Trabzon karşılaşmasının en dikkat çeken kısmı neydi? Oynanan futbol ve alınan sonuç sizce futbolseverleri tatmin etti mi?
G.Saray gayretli, Trabzonspor her zaman olduğu gibi hırslıydı. Bu maçta Burak’ı seyrederken Şenol Güneş’i bir kez daha takdir ettim. Büyük kulüplerin “Bundan futbolcu olmaz!” diyerek gözden çıkardıkları Burak Yılmaz’dan bir yıldız yarattı. Selçuk İnan da, Şenol Hoca’nın elinde, Türkiye’nin en iyi futbolcularından biri oldu. Uzun süre yedekte bekleyen kaleci Tolga’yı da çok iyi çalıştırmış olmalı ki, Onur’u aratmadı. Galatasaray gayretliydi derken, sportmenlik dışı davranışları alışkanlık haline getiren Colin Kazım’la, arkadaşlarının emeğini sömüren Pino’yu bir kenara ayırıyor, diğerlerini kutluyorum...
Havutçu bu işin üstesinden gelebilir
- Tayfur Havutçu Beşiktaş’ta gelecek sezon da kalmalı mı yoksa daha deneyimli ve kariyerli bir yabancı teknik direktör mü getirilmeli?
Tayfur Havutçu’nun Beşiktaş’ta teknik direktörlük yapmaması için hiçbir neden yok. Burada asıl görev, Başkan Yıldırım Demirören’e düşüyor. Eğer Demirören, Aziz Yıldırım’ın Aykut Kocaman’a yaptığı gibi, zor günlerde Tayfur Havutçu’nun arkasında durursa, çalışkanlığı, birikimi ve kişiliğiyle sadece Beşiktaşlıların değil, tüm futbolseverlerin sevgi ve saygısını kazanmış olan bu değerli spor adamı, teknik direktörlüğü başarıyla yapabilir. Zaten Bernd Schuster’in istifasından sonra takımın sergilediği çıkış, Havutçu’nun bu sorumluluğu taşımaya hazır olduğunu gösteriyor.
Ama unutmayalım ki, büyük kulüplerin dertleri de büyük olur! İşte bu sıkıntılı dönemlerde yönetim ve camianın, Tayfur Havutçu’nun arkasında durması gerekiyor...
Bu arada kanser saçan Ergene Nehri’ndeki kirlenmeyi protesto eden sivil toplum kuruluşları arasında Beşiktaş’ın Çarşı Grubu’nu görmek, çevreye duyarlı herkesi mutlu etti. Çarşı’yı yürekten kutluyorum...
Bari çimler temiz kalsın
- Bu sezon pek görmesek de teşvik primi geçen senelerde çok tartışılan bir konuydu. Kurallara göre yasak olan teşvik primine bazı kulüplerin sıcak baktığı bir gerçek. Sizin bu konudaki yaklaşımınız nedir?
Ben spor gibi, tertemiz kalması gereken bir alana, her ne isim altında girerse girsin, tüm etik dışı davranışlara ve kirlenmeye karşıyım. “Futbol sadece sahada oynanmaz!” diyenlere de, tüm futbolseverlerin kırmızı kart göstermesi gerektiğine inanıyorum. Ülkemizde özellikle büyük kentlerdeki güzelim yeşil alanlar yağmalandı, rant avcılarının ayak oyunlarıyla kirletildi!.. Bıraksınlar da hiç olmazsa futbol sahalarındaki çimler temiz kalsın!
Suçluyu bulamadığımız için seyirciyi cezalandırıyoruz
- Bu hafta iki büyük takımımızın (G.Saray, Beşiktaş) maçları seyircisiz oynandı. Bu durum taraftarı etkilediği kadar sahada ter döken futbolcuyu da etkiliyor. Bu tip cezaların başka bir çözümü olamaz mı? Olmalı mı?
Birkaç holiganın saldırganlığı nedeniyle maçların seyircisiz oynanması, bana Meşrutiyet dönemi Maarif Nazırlarından Emrullah Efendi’nin, “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim!” sözlerini hatırlatıyor! Bu karar ayrıca, suçluyu bulup cezalandıramayan sorumluların aczini de gösteriyor. “Suçluyu bulamıyoruz, o halde tüm seyirciyi cezalandıralım!” mantığı, çok saçma ve çağdışı... Suçluyu cezalandırmak için acaba o rakı şişesinin bir siyasetçinin, ya da federasyon başkanının kafasına isabet etmesi mi bekleniyor?
Paylaş