Kolay değil. TAV 8 ülkede 15 havalimanında terminal işletiyor. Dünyanın dört bir yanında onlarca özel yolcu salonu var. Duty Free yani gümrüksüz satış mağazaları Amerika kıtasına kadar uzuyor. Ağırlıklı olarak onlarca havalimanında BTA şirketinin yiyecek-içecek alanları var. Toplam 400’den fazla özel yolcu işletmeciliği dünyanın dört bir yanındaki havalimanlarında yapılıyor. Her ülkede korona ile savaşta kurallar birbirine yakın olsa da çok da farklı istekler, düzenlemeler oluyor. Her birinin isteklerini yerine getirmek için ciddi bir savaş veriliyor. Giderler tırmanıyor. Gelirler çoğu yerde yerinde sayıyor. Sistemin ‘Atom Karıncası’ olarak bilinen TAV İcra Kurulu Başkanı Sani Şener’in deyimi ile dengeler bozuldu. Anlaşmalar sil baştan düzenleniyor. Kiraların düşürülmesi ya da işletme sürelerinin uzatılması gerekiyor.
EN BÜYÜK ANTALYA
Gökyüzünde başımıza pandemi ile ilgili bir şey geldiğinde kusuru kimsede bulmayalım. Havayolu yolculuğu bence hâlâ en güvenli yolculuk. Uçakların içinde oturduğumuz koltuklar arasında sosyal mesafe olmasa-olamayacaksa da tehlike az. İyi haber. Bir uçakta virüs alma-kapma oranı 4 binlerden 7 binde birin üzerine kadar çıktı. MIT yani Amerika’daki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün araştırması böyle.
Kısa bir uçuşla olup bitene bakayım dedim. THY sitesi uçuyor. Yolcu az, uçuş az. Bilet almak için giriyorum. İzmir gidiş-geliş 465 lira. Alıyorum, ekonomi koltuğu gidişte 7C dönüşte 5C. Bagaj yok. Gidiş saat 11.00’de dönüş 15.10. Gidiş TK 2320 uçak B737-800 dönüş TK 2325, uçak Airbus 320-200 günlerden cumartesi.
HAVALİMANINDA MASKE ÇENE ALTINDA
Kalkıp İstanbul Havalimanı’na gidiyorum. En dış kapıda biletimi soruyorlar. Telefondan gösterip, hijyen sağlayan bir sıvıya batmış paspasa basıp geçiyorum. Ben görmüyorum ama ateşim ölçülüyor. Yolcular geliyor. Hepsi maskeli. Olmayanı içeri bırakmıyorlar. Kapıda maske satış otomatları var. Kapıdan içeri girenlerin en az üç-dördü hemen maskeyi burun altına çekiyor. Fotoğraf için cep telefonumu doğrulttuğum da hemen maske burun üstüne çıkıyor. Herkes uzmanlaşmış. Yüzümde koca bir siyah maske var. İyi cins yine kaşıntı yapıyor. Çıkarıp atmak geliyor içimden ama yapmıyorum tabi. Güvenlikten geçiyorum. Burada zaman zaman sosyal mesafe bozuluyor. Uyarılar geliyor. Salonda anonslar zaten çınlıyor. Şöyle durun böyle durun, hayatını heba etmeyin gibisinden ama elbette nazikçe. Üstümdekileri koyduğum kutular cihazın diğer yakasından çıkar çıkmaz görevli boşalan kutusu alıp dezenfekte ediyor. Sorun yok. Ardından ikinci kontrol. Yine maskeler yüzde. Hijyen sıvılarını kullananlar azalmış. Önlerinden geçip gidiyorlar. İstanbul Havalimanı ana salona geçince maskeler çeneye kadar iniyor. Daha çok boyun bölgesine hakimiyet kayıyor. Ama oradan nefes almıyoruz tabii. Uçağa gidene kadar bu oyunlar sürüyor. Her yer elleniyor, her şey tutuluyor. Elbette herkes değil. Ama ortalık bal dök yala. Tertemiz. Korona yine de ve elbette bir yerlerde pususunu sürdürüyor.
Yolcular uçuşlarını sürekli erteliyor. Havayolları gidecekleri ülkelerin şartlarına göre sürekli iptaller ilan ediyor. İnsanlar seyahat programlarını ya hiç yapmıyor ya da kısa menzilli uçuşları tercih ediyor. Hani koltuk aralıkları daha fazla diye business yolcu sayısında artış görülür sanılıyordu ama öyle olmadı. Zorunlu iş seyahatleri dışında business yolcu sayısında önemli bir kıpırdama yok.
Dünyanın dört bir yanında havayolu şirketleri iflaslar ilan ediyor. Bayrak taşıyıcılar hükümetlere baskı yaparak sıcak para bulmanın peşinde. İşten çıkarılan havacılık sektörü çalışanlarının sayıları milyonu aşmaya başladı. Kısa çalışma ödenekleri, 15 günlük dilimler halindeki zorunlu izinler. Ödenemeyen maaşlar. Havacılık dünyasını alt üst etmeyi sürdürüyor. Birçok havalimanında yere çekilmiş dizi dizi uçakların görüntüsü gerçekten çok hazin.
DÜZELME 2023’TE
IATA gibi sektörün tepe kuruluşları ümitsiz yayınlar yapıyor. 2022 başı bile geride kaldı. Düzelmenin 2023 hatta 2024 yılına kadar uzayacağı düşünülüyor. Yeni bir salgın tehlikesi de kapılarda dolaşıyor. Yani sonuç hiç de iç açıcı değil. Milyonlarca havacılık çalışanı yarından endişe ederek bugünkü yoğun endişeli günleri yaşıyor. Yolcuların yüzde 66’sı pandemi sonrası bile daha az seyahati hedefliyor. Uçaktaki havanın ne kadar temiz olduğuna yolcular hâlâ çok inanamadı. Yüzde 57 bu temizlikten emin değil. Yolcuların yüzde 85’inde gittikleri yerde karantina korkusu var. Havayolu yolculuğunun yolcu geliri kaybı 419 milyar doların üzerine çıktı. Bütün araştırmalar negatif. Seyahatlerin şartları değişiyor, giderek ağırlaşıyor.
Neredeyse her yıl bir kez Airbus fabrikalarına giderim. 10 yıldır ne zaman Airbus Toulouse tesislerine gitsem, bir pilotsuz yolcu uçağı uçuşu ile ilgili fısıltılar duyarım. Her seferinde testlerin başlamadığı, insanların pilotsuz bir yolcu uçağı ile uçmak için hazır olmadıkları vurgulanır. Hala pilotsuz bir yolcu uçağı uçuşu için en az 10 yıl var deniyor. Belki bu 10 yıl beklenenden çabuk gelir. Kestirmek zor. Airbus geçtiğimiz günlerde duyulan ve hala detayları ile hedefi tam olarak kestirilemeyen ATTOL sistemini resmen ilan etti. Sistemin orijinal adı: Autonomous Taxing, Take-Off and Landing sistemi.
TAM KONTROL
Yani uçağın otomatik olarak yerde taksi yapması sonra kalkması ve yine otomatik olarak inmesini içerin bir sistemler topluluğu. Uydular üzerinde yapılan çalışmalarda uçağın çeşitli meteorolojik koşullarda da kontrolünü de tam olarak sağlıyor. Aslında sistem Airbus’un başına gelen olaylardan ders alarak geliştirdiği bir sistemler topluluğu. Örneğin Okyanus üzerinde yunuslamaya giren ve düşen bir Air France uçağı kazasından sonra pilotlar bu anormal durumdan çıkamamıştı. Sonra eklenen sistem pilot inisiyatifinden bu durumu büyük ölçüde aldı. Ve uçağın stoll yani süratsiz kalmasını önleyerek çıkmasını sağladı. Böyle, onlarca talihsizlik için insan hatasının sorumluluğu ve geleceğini garantiye almak isteyen Airbus sonunda ATTOL sistemini yüzlerce saat test ederek başardı. Son olarak en gelişmiş uçağı A350-1000 serisinde 500 test uçuşu ile deneyen şirket havacılık endüstrisi için dünyada bir ilk olan Otonom taksi, kalkış ve iniş (ATTOL) projesini yoğun bir çaba sonucu tamamladı. Yerleşik otomatik görüntü tarama tanıma kullanılarak kontrol edilen tam otomatik görüş tabanlı kalkış ve iniş teknolojisi hedefine ulaştı.
Airbus Baş Teknoloji sorumlusu Grazia Vittadini şöyle dedi: “İlk tam özerkliğe dayalı vizyon kalkışını gerçekleştirdikten sonra, ilk tam otomatik görme tabanlı taksi ve inişe ulaştık. Bu bir uçağın ilk kez taksi ve karadan kalkabildiğini tamamen özerk olarak gözler önüne serdik. Buradaki en büyük zorluk, pilotların hiçbir şey yapmamaları ve ellerini gaz kollarından uzak tutmaya ikna etmekti.”
Tam üç aydır şirket hiçbir faturayı ödemiyor. Maaşlardan, hatta ikramiyelerden zorunlu kalanları ödemek için yaratılan formüller sistemi ayakta tutmaya yetmiyor. Her gün değişik formüller üzerinde çalışan yöneticiler, çalışanları çıkarmadan ne kadar yol alabileceklerini kestirmeye çalışıyorlar. Evet Türk Hava Yolları 30 bin personeli ve 350 uçağı ile bir dünya markası oldu. Ama koronavirüs sonrası marka değerini, borsadaki gücünü, uluslararası değerlendirmelerdeki güçlü yerini korumakta zorlanıyor. Sendika ile yaptıkları görüşmelerde de maaşlar konusunda bütün çabalara rağmen bir uzlaşma sağlanamıyor. Sağlanıncaya kadar da çalışanların tedirginlikleri süreceğe benziyor. Kimse yarın eline ne para geçecek, borçlarını nasıl ödeyecek, ya da çocuklarının okul taksitlerini ödeme konusunda içleri rahat değil. Aşağıda yazdıklarım, sızan bilgilerden oluşuyor.
1.8 MİLYAR MALİYET
Şirket yapılan hesaplamalarında pilot maaşlarında yüzde 50, diğer çalışanların maaşlarında yüzde 30 gibi bir indirim hedefliyor. Yani sonuçta şirket 2018 maaşlarına yani personel maliyetlerine dönmek istiyor. Yani maaş indirimi gündemde. 2018 yılı sonuna kadar şirket alabildiğince zincirleme zamlar yapmış. Halen şirketin yıllık 1.8 milyar dolar personel maliyeti var. Bu maliyetin yüzde 50’si yani 900 milyon doları yaklaşık 6 bin pilota, yüzde 25’i ise 12 bine yakın kabin memuruna geri kalan ise genel müdür dahil diğer personele ödeniyor. Yurtdışı personel maliyeti bu rakamın yüzde 8’ini oluşturuyor. Örneğin çok üst seviyede bir yöneticinin aldığı maaş 30 bin kişilik personel içinde 2 bin 600’üncü sırada yer alıyor. THY’de tüm çalışanlara yapılan son ek yüzde 8’lik zam bile şirkete aylık 35 milyon dolara mal oluyor. Şirkete 6 aylık maliyet 210 milyon dolar. Henüz sendika ile bir anlaşma olmadığı için şirket bu zammı ödemek zorunda.
100 BİN TL’Yİ AŞIYOR
Böyle bir başlığı bende çok özlemiştim. Uçuşların başlaması için iyi haber geldi. Bugüne dek gelen haberlerin çoğu boştu. Birçok ülkeye yapılan tahliye uçuşları, sanki tarifeli uçuşlar başlamış gibi sunuluyordu. Turistik ya da iş amaçlı bilet alanlar ortada kalıyorlardı. Hiçbir uçuş neredeyse normal uçuş değildi. Bilet alanlar paralarını geri almak için boğuşuyorlardı. Para almak yerine erteleme, ileri tarihe yeniden rezervasyon gibi öğütlere zorunlu yatırım yapmış oluyorlardı. Tarifeli seferler başladı ama uçmadan mutlaka gideceğiniz ülkede değişebilen karantina sürelerini öğrenin, korona nedeniyle olacak değişikliklerden etkilenmemek için uçuşunuzla ilgili bilgileri sürekli izleyin diyorduk. Ama durum artık eskisi kadar belirsiz değil.
NORMALİN IŞIĞI GÖRÜNDÜ
1 Temmuz tarihi müthiş hava köprülerinin yeniden açılış tarihi. Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan uçuşların çoğu tahliye uçuşlarıydı. İnsanlar hem yoğun koronadan hem sokak olaylarından canlarını kurtarmaya çalıştılar. Her şey normale dönmedi. Ama normalin ışığı göründü. 1 Temmuz’dan itibaren New York’a haftada 5 uçuş, Chicago’ya haftada üç normal sefer yapacak. Los Angeles, Houston, Miami, San Francisco, Washington DC , Kanada’da Montreal, Toronto başlıyor. Bazı kentlere öyle eskisi gibi her gün uçuş olmayacak ama haftada üç günden de aşağı düşmeyecek. Yolcu arttıkça uçuşlarda paralel olarak artacak.
ASYA VE UZAKDOĞU
Avrupa'daki havalimanlarının işletmecileri ve yöneticileri ayaklandı. Koronavirüs salgını sonrası zor duruma düşen havalimanı otoriteleri, bütün kurtarma operasyonları için devletlerin havayolları üzerinde yoğunlaştığını ama kendileri için hiçbir formül oluşturulmadığını söylediler. Birçok havayolu şirketinin iflasını engellemek için bugüne kadar Avrupa ülkelerinde toplam 24 milyar Euro’dan fazla finansal destek için onay verildi. Özellikle Lufthansa için 19.3 milyar, Air France için 9 milyar, Alitalia için 7 milyar Euro ve ek 3.3 milyar Euro’luk desteklerin çıktığı ama neredeyse yolcu trafiği sıfırlanan havalimanlarının zararının ise göz ardı edildiği gündeme geldi. İşletmeciler, sadece havalimanı çalışanları için geçici işsizlik programlarından yararlandırıldığı, bunun dışında bir Euro bile almadıklarını söylediler.
‘AYLARDIR DURUYORUZ’
EUROPE’S havalimanları ulusal havacılık finansal kurtarma paketlerinden çıkarılırken, ACI Genel Müdürü Olivier Jankovec, “Avrupa havaalanları mayıs boyunca neredeyse tamamen durmaya devam etti ve toplam yolcu trafiği yüzde 98 oranında azaldı. Bu yıl şimdiye kadar yarım milyardan fazla yolcu kayboldu ve hâlâ gelir gelmiyorken, Avrupa’daki havalimanları seyahat kısıtlamalarının kaldırılmasını ve havayollarının faaliyetlerine devam etmesini endişeyle bekliyor” dedi. ACI Europe, Almanya’nın ulusal havaalanı birlikleri (Flughafenverband ADV), Fransa (Union des Aéroports Français ve FA) ve İtalya (Assaeroporti) ile birlikte, hükümetleri ve Avrupa Birliği’ni mevcut dengesizlikleri ele almaya çağırdı.
2 İSTEKTE BULUNACAKLAR
İç hat uçuşlarında düzelme var. Yani tarifelerde oynamalar ve iptaller olsa da uçuşlar yoğunlaşıyor. Doluluk oranları yüzde 30’lardan başlayıp yüzde 70’lere kadar hızla tırmandı. Turistik bölgelerde örneğin Bodrum uçuşlarında neredeyse bütün uçaklar dolu. THY, Pegasus ve SunExpness ciddi bir doluluk yakalamayı başardılar. Ama gelgelelim dış hatlarda durum öyle değil. Hangi ülkeye ne zaman uçulacağı bir türlü netlik kazanmıyor.
YOLCU İÇİN MADDİ KAYIP
Bazı ülkeler için yapılan açıklamalar kısa süre sonra değişiklik gösteriyor. Düşünün THY’de genel müdür seviyesinde alelacele atılan tweet’ler de ortalığı karıştırıyor. Ani gelen sokağa çıkma yasağı ve sonra iptal edilmesi ile ilgili ciddi sorunlar da yaşandı.Yolcular dış hatlarda da bilet almayı sürdürüyorlar. Elbette biletler her şartta geçerli. Yani ciddi bir maddi kayıp beklenmiyor. Bilet alanlar iş ya da turistik amaçla yaptıkları planlara göre kesin otel rezervasyonları da yaptıramıyorlar. Çünkü oteller bir biçimde rezervasyon iptallerinden para alıyorlar. Bu durumda yolcuların ciddi para kaybetmesine yol açıyor. Ortada karmaşık bir durum var. Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu uçuşlarındaki plansızlıklar, sistemin oturmaması yüzünden sürekli sorun yaratıyor.
ZAMAN ALACAK
Sanırım bu tarifesizlik ya da oynak tarifeler daha zaman alacak. Plan yapmada önce iyi bir araştırma gerekiyor. Sorun, iptallerin net olarak bilinmemesi. Yolcuları canından bezdiren bu durum sanırım daha iki üç ay düzelmeyecek. Sanki uçuşların yüzde 70’i charter uçuşu gibi. Siz siz olun bilet aldığınız bir uçuşla ilgili durumu sık sık kontrol edin. Hatta çağrı merkezlerinin verdiği bilgilere bile çok güvenmeyin...