Paylaş
Siyasallaşmadığını düşünenlerin oranı yüzde 30, bu konuda fikri olmayanların oranı yüzde 19.4.
Bu bulgular yargıya güvende iyileşme olduğu izlenimini yaratabilir. “Yerlerde sürünüyor” deniliyordu, toplumun en az yüzde 30’u yargının siyasallaşmadığı görüşünde...
Biraz ‘analiz’ edelim mi?
İKTİDAR VE MUHALEFET
Yargının siyasallaşmadığını söyleyerek bir tür güven beyan edenlerin oranı AK Parti tabanında daha yüksek, muhalefet tabanında ise yargının siyasallaştığını söyleyenlerin oranı daha daha yüksek.
Bu endişe verici bir tablodur.
2012 yılında yargının siyasallaşmadığını söyleyerek güven beyan eden AK Partililerin oranı yüzde 31.9 iken, 2017 yılında bu oran yüzde 45.1’e çıkmış.
AK Partililerde yargının siyasallaştığını söyleyenlerin oranı ise 2012 yılında yüzde 42 iken, şimdi yüzde 33.6’ya inmiş.
AK Parti tabanında yargıya güven artmış.
Muhalefet partilerinde ise yargının siyasallaştığı endişesini beyan edenlerin oranı bugün yüzde 78, yüzde 80’e yakın.
AK Parti’yle ittifak halinde olan MHP’nin tabanında bile bu endişe yüzde 56.7’dir.
Bu tablo yargıya güvenin arttığını değil, siyasal kutuplaşmanın bu alana da sirayet ettiğini, yani daha endişe verici bir noktaya gelindiğini gösterir.
MAHKEMELER VE KARARLAR
Araştırmanın sonuçları, yaşanan olgulara da uygundur.
HSK üyelerinin tamamı iktidar bloku tarafından atanıyor. Adayları tespit eden Meclis Komisyonu’na iktidar bloku hâkimdir ve atama kıstasları konusunda kamuoyuna bir yönetmelik bile açıklamadan atamalar yapıldı...
Hoşa gitmeyen kararı veren hâkimlerin başka yerlere atanması ayrı bir endişe sebebidir. Enis Berberoğlu davasında ve ByLock’la ilgili davalarda istinaf hâkimleri bile o dosyalardan alınıp başka görevlere atandılar...
Son örnek, Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkındaki tutukluluk kararının “hak ihlali” olduğuna AYM karar verdi. İktidarın sözcüleri AYM’yi yetki gaspıyla eleştirdi... Bir değil, üç ağır ceza mahkemesi aynı gerekçeyle AYM kararına uymayı reddettiler...
AYM kararlarına uymama konusunda hiçbir hukuk devletinden ve bizim zaten çok kısa olan anayasa tarihimizden bir tek örnek yoktur, ilk defa böyle olmaktadır.
EVRENSEL HUKUK
Hukuk tarihimizin büyük âlimlerinden Mecelle yazarı Cevdet Paşa, 1856 yılında yazdığı “Islahat Layihası”nda şöyle diyordu:
“Asıl lazım olan mahkemeler hakkında ammenin itimadı (kamuoyun güveni) olup bu da hâkimlerin kendi hallerinden emin olmalarına bağlıdır.” (Tezakir, Tetimme, s. 101)
Yani atanma korkusu olmamasına bağlıdır, bugün buna “hâkim teminatı” diyoruz.
Çağımızda ise AİHM şöyle diyor:
“Mahkemelerin sübjektif ve vicdani olarak bağımsız olması yetmez, bağımsız olduğunun görülür olması da lazımdır. Demokratik bir toplumda mahkemelerin kamuoyuna ve hele de davanın taraflarına bu güveni telkin etmesi lazımdır.”(Morris v. the U.K. No. 38784/97)
HUKUKUN EVRENSEL İLKELERİ
Dün vesayet yargısının ardından cemaat yargısının bulunması, bugün siyaset yargısı şüphesini yaratmaya hak kazandırmaz.
İçinden geçtiğimiz sıkıntılı süreçte milletçe içimizde sağlam olmamızın da en önemli şartlarından biri yargıya şu veya bu kesimde değil, milletin bütün kesimlerinde çok büyük çoğunluğun inanmasına bağlıdır.
Adalet, adalet... Boşuna mülkün temeli denilmemiş.
Paylaş