Paylaş
Bazen iktidar partisi “eski CHP” hatırlatmaları yapıyor.
O kavgaların aşılmasında Kılıçdaroğlu’nun çok olumlu rolü oldu.
Kılıçdaroğlu İYİ Parti ve Saadet Partisi ile sadece seçim ittifakı yapmadı, bu iki partinin önündeki zorlukları aşmalarına da yardımcı oldu; böylece güven tesis etti.
İdeolojik olarak en zıt sayılabilecek konumdaki Karamollaoğlu şöyle diyor:
“Sayın Kılıçdaroğlu dürüst, meselelere çok makul bir yaklaşım sergiliyor. Belki de şimdiye kadar CHP genel başkanları arasında bu şekilde gördüğüm müstesna bir insan.” (Fox, 24 Mayıs)
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de meydanlarda ayırımcı değil kapsayıcı konuşuyor.
‘HUKUK’ FAKTÖRÜ
Temel Karamollaoğlu ‘cumhur ittifakı’na girmeyip ‘millet ittifakı’nda yer almakla bu seçimlerin keskin bir ideolojik kamplaşmaya dönmesini önledi.
İYİ Parti Lideri Meral Akşener yeni oluşan bir harekete liderlik yapıyor. Meydanlarda büyük kalabalıklar topluyor. İradeli ve mücadeleci bir kadın lider.
Kadın olmasını vurguluyorum çünkü Osmanlı’nın son yüzyılından itibaren ve bugün de milliyetçilik, modernleşme ve demokrasi fikirlerinin bütünleşmesinde kadın faktörünü önemli buluyorum.
Üç liderin de siyasi çıkara dayalı bir “seçim ittifakı” ile yetinmeyip daha kapsamlı bir işbirliğine yönelmeleri bilhassa hukuk sorunlarında önemli gelişmelere yol açabilir.
Zaten aralarındaki ortak görüşler
hukukla ilgili.
‘YENİ ANAYASA’
CHP’nin 2018 seçim bildirisinde şöyle deniliyor:
“Kuvvetler ayrılığı ilkesini tavizsiz bir biçimde yaşama geçiren, evrensel insan haklarına saygılı, sosyal adalet ve eşityurttaşlık ilkeleri üzerine inşa edilmiş yeni bir anayasa hazırlanmasına öncülük edeceğiz.”
İYİ Parti’nin bildirisinde de şöyle deniliyor:
“Yeni, ilkeli ve toplumsal uzlaşıya dayalı İYİ bir anayasa yapacağız. Parlamenter demokrasiye dönülerek, denetlenebilir güç-dengeli bir kuvvetler ayrılığı sistemi kuracağız. Bağımsız ve tarafsız yargı ile anayasal sistemin denge-denetim mekanizmasını yeniden tesis edeceğiz.”
Saadet Partisi parlamenter sisteme dönüşü şart görmüyor ama kuvvetler ayrılığına dayalı yeni bir anayasa istiyor.
Muharrem İnce dün “en acil işimiz hukuk devleti olacak” diye konuştu; bunun altını çiziyorum. Okuyucularım “hukuk” kavramını felsefi düzeyde bile ne kadar önemsediğimi bilirler.
Yeni anayasa mümkün olmasa bile kanun değişiklikleriyle de hukuk devleti yönünde önemli gelişmeler sağlanabilir.
‘MERKEZ TÜRKİYE’ NEREDE?
Bir eleştirimi de yazacağım: CHP’nin 2015 bildirisinde “Merkez Türkiye” denilen ve Kılıçdaroğlu’nun “yüzyılın projesi” diyerek tanıttığı bir kalkınma modeli vardı. Ben de bunu “Anadolu’da birkaç Hong Kong veya Singapur yaratmak, bunun sağlayacağı yüksek katma değerle tüm Türkiye’yi kalkındırmak” diye yorumlamış, olumlu bulmuştum. (22 Mayıs 2015)
Şimdilerde “Merkez Türkiye”yi duyuyor musunuz?!
CHP’nin 2018 bildirisinde daha geliştirilmiş olarak “Anadolu Kalkınma Kuşakları ve Merkez Türkiye Programı” var ama niye dillerde yok?
Hiç olmazsa TV’lerde niye yeterince söz konusu edilmiyor?
Yoksa birkaç iktisatçı yazdı da henüz parti bünyesinde özümsenmedi mi?
Seçim sonuçları bıçak sırtında gözüküyor ama daha etkin bir parlamento olacağı belli.
Paylaş