Davetliler, birbirlerini tanıdıkları için, içeri girdiklerinde kendilerinden önce gelenlerle selamlaşıyor, bazılarıyla da kucaklaşıyorlardı.
Bu arada “Yine kilo almışsın” ya da “Uzun süredir ortalıkta gözükmüyorsun, kendini işlere bu kadar kaptırma” diye birbirlerine takılıyorlardı...
Bir ara hafif kilolu ve neşeli birisi, içeri girdi. Baktım bir anda çevresi kalabalıklaştı, ilgi odağı oldu. Merak edip, yanımdakilere sordum;
- Bu beyefendiyi tanıyamadım, kim acaba?
- O mu? O... bizim en çok takdir ettiğimiz ve hayran olduğumuz biridir.
- Ne iş yapıyor?
- Hiçbir iş yapmıyor. Birkaç yıl önce, şirketlerini elden çıkardı ve ticareti bıraktı. Elindeki paranın bir kısmına, iyi kira getiren mülkler aldı. Bir kısmını da bankada, Hazine bonosunda değerlendiriyor. Ara sıra kelepir arsa veya arazi bulursa alıyor. Sonra, iyi bir kârla satıyor. Vergiyle, sigortayla, işçiyle, kur farkıyla, senetle, çekle, banka kredisi ile ilgisi yok. Bunlarla başını ağrıtmıyor. Yılın yarısı yurt dışında, gezip tozuyor. Bol bol tatil yapıp, krallar gibi yaşıyor. Dedim ya hepimizin hayran olup, takdir ettiği bir arkadaş. İçimizde, en akıllısı o çıktı... Biz hala işle, güçle, senetle, çekle, banka kredisiyle, vergiyle, sigortayla vs. boğuşup duruyoruz...
SORU: İşyerinde deli gibi sevdiğim bir kız arkadaşım var. Geçen hafta, kimsenin göremeyeceği bir köşede öpüşmüştük. Meğer orada kamera varmış. Patron daha sonra kameradan öpüştüğümüzü görmüş. İkimizin de işine son verdi. Kaldık ortada. Paramız da yok ailemize de anlatamıyoruz. Dava açarsak işe iade edilir miyiz?
(Rumuz: Kamera)
YANIT: İşe iade edilmeniz, mahkemenin kararına bağlı. “Dava açın, şu şekilde sonuçlanır” diyemem. Benzer bir olayda, Ankara 17.İş Mahkemesi, “Başka ortamlarda, daha rahat, serbest ve samimi olunabileceğine ancak işyerinde daha dikkatli ve özenli davranılması gerektiğine” hükmederek, işyerinde öpüşen kadının, iş sözleşmesinin feshini uygun bulmuş ve açtığı işe iade davasını reddetmiş. Ancak, kadının bu kararı temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi:
- Eylemin anlık olduğuna,
- İşyerinde müşteri bulunmadığına,
- Diğer işçilerin olayı görmediğine
işaret ederek, “işyerinde olumsuzluğa yol açmadığı” sonucuna varıp, işe iade talebini haklı bulmuş (Yarg. 9 HD. 16.3.2009 gün ve E.2008/36337, K.2009/6945).
Konu özellikle alkollü içki ve sigara satanları yakından ilgilendiriliyor.
YENİ DÜZENLEME
Türkiye ekonomisinin, cari açık ve işsizlikle birlikte üç temel sorunundan biri olan kayıt dışılığın önlenmesi amacıyla, bazı sektörlerde “bandrollü ürün izleme” sistemi uygulanıyor.
Özellikle alkollü içki ve sigaradaki uygulama, kayıt dışılığın, buna bağlı olarak da vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi bakımından, çok etkili oluyor. Uygulama sadece alkollü içki ve sigara ile sınırlı değil. Televizyon, bilgisayar vs. birçok ürünü kapsıyor. Torba yasa, bandrol uygulamasının kapsamını genişletme konusunda da Maliye Bakanlığı’na yetki veriyor.
Torba yasa ile getirilmek istenen düzenlemede ayrıca;
- Gecikmiş vergi borcu olanlara, bandrol verilmemesi,- Maliye’nin, vergi borcu dışında başka kamu borçlarını da kapsama alabilmesi,
öngörülüyor. Buna göre, örneğin vergi borcu bulunan bir şarap üreticisine, bandrol verilmeyecek.
Evet.. var!
“Aman Hocam, sonra başımız ağrımasın” diyecekler için de yanıtlayalım; bütünüyle yasal..
KİMLERİ KAPSIYOR?
Çocuk okuldan gelince annesine sormuş:
- Anneciğim, bugün yemekte ne var?
- Ooo...saymakla bitmez..
1 Temmuz’da yürürlüğe girecek düzenlemeler, 10 yılını doldurmuş kiracıları, “kara kara” düşündürmeye başladı.
Nedenine gelince, ev ya da işyeri sahipleri, 10 yılı dolduran kiracılarını “hiç bir gerekçe göstermeden” çıkartabilecekler.
BU DA NEREDEN ÇIKTI?
Merak edenler için açıklayalım.
1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren, Yeni Borçlar Kanunu yürürlüğe girdi.
Bu Kanun’un 347. maddesinde de “10 yılı dolduran kiracıların, gerekçesiz olarak çıkartılması” konusunda, “mal sahiplerine bir hak” tanındı.
Kitapçı baktı; “vergi uygulaması” ile ilgili bir kitaptı. Sonra “ben yazdım” diyen gence baktı.
Herhalde “Bu yaşta vergi kitabı yazdıysa, çoğu yanlıştır” diye düşündü ki:
- “Yok delikanlı, yerimiz yok. Konsinye dahi olsa alamayız..” dedi.
Delikanlı, ikinci kitapçıya gitti. Benzer bir yanıt aldı.
İçinden “eyvah” dedi. Kitabı konsinye bile olsa kabul etmiyorlardı. Oysa, ne umutları vardı.
İLGİNÇ BİR FİKİR
Büyük bir yalıda yaşayan zengin ailenin oğlu, fakir kıza aşık olur. Daha sonra babasına gidip;
“Ben bahçıvan Hulusi Bey’in kızı Leyla’ya deli gibi aşık oldum. Onunla evlenmek istiyorum” der. Asık suratlı ve acımasız baba da buna şiddetle karşı çıkar. Oğlan ısrar edince de;
“O kızla evlenirsen, seni evlatlıktan reddederim” derdi.
Bazı Türk filmlerinde de zengin ailenin kızı, şoföre aşık olurdu. Hatta “Küçük hanımın şoförü” adlı bir film bile vardı. Burada da kız şoföre aşık olduğunu ve onunla evlenmek istediğini söyleyince, baba kızına bir tokat atar, ardından “Öyle bir olaya kalkışırsan, seni evlatlıktan reddederim.Mirasımdan da mahrum olursun” derdi.
Bu filmleri seyrettiğim çocukluk dönemimde; “demek ki zengin kızla fakir oğlan ya da zengin oğlanla fakir kız evlenemiyor” diye düşünmüştüm.
RET NEDENİ DEĞİŞTİ
Şimdi artık, varlıklı ailenin oğlu ile fakir kızın evliliği ya da tersi gündemde değil.
Bağ-Kur’lu (yeni adıyla 4/b’li) esnaf, sanatkâr, tüccar, çiftçi ve şirket ortakları, SSK’lılara (yeni adıyla 4/a’lılara) kıyasla hala “üvey evlat” muamelesi görüyorlar.
İşte bunlardan bazıları..
EMEKLİLİKTE GÜN SAYISI
Sigorta başlangıç tarihine göre;
Bağ-Kur’lunun: Emekli olabilmesi için, 5.400 gün ile 9.000 gün arasında prim ödemesi gerekiyor.
SSK’lının: Emekli olabilmesi için ise 3.600 gün ile 7.200 gün arasında prim ödemesi yeterli..
EMEKLİLİKTE PRİM BORCU