Paylaş
Bu sene ‘MasterChef Türkiye’ sezonu, Efendy İstanbul, Avustralya’daki yeni restoranlar ve koşuşturmalar derken tatile pek fırsat bulamamıştım. O yüzden 27 Mart’ta depremzedelere yönelik yardım yemeğimizin ardından ani bir kararla kısa bir tatil için Fiji’ye gitmeye karar verdim. Hem Türkiye’de hem de dünyada yeni nesil, doğaya duyarlı, sürdürülebilir tarzıyla dikkat çeken butik otel zincirlerinden Six Senses grubunun Malolo Adası’ndaki yeni oteline gittim. İyi ki gitmişim, çok iyi geldi. Köşeyi Hürriyet Seyahat’e çevirmeyelim, bizim işimiz yemek. Bu hafta sizlere Fiji mutfağını anlatmak istiyorum.
“Adadan her ayrılışta Fiji’nin denizini, doğasını, en çok da insanını özlüyorum.”
Fiji, Pasifik Adaları bölgesinde, sadece 100 tanesinde yerleşim bulunan 300 küçük takımadadan oluşan çokkültürlü bir ülke. Ülkede Pasifik Adaları’nın yerli yemek kültürü, Fiji mutfağının temel özelliklerini oluşturuyor. Ada ülkesi olmasından dolayı tropik meyveler, taze deniz ürünleri, özellikle turist bölgelerinin favori lezzetlerini oluşturuyor. Ülkenin en bilinen yemeği Hindistan cevizi içinde sunulan kokoda. Genellikle mahi mahi tarzı sert, beyaz etli balık filetolarının misket limonu ve bölge biberiyle asitte pişirilmesi, Hindistan cevizi sütüyle harmanlanarak hıyar, domates, yeşil ya da kırmızı soğan gibi dokunuşlarla lezzetlendirilmesiyle hazırlanıyor. Kokoda sadece Fiji’nin değil, Hawaii’ye (Poke) kadar tüm Pasifik Adaları’nın da ortak lezzeti.
Balık köri
KÖZE ATILAN LAVA TAŞLARINDA PİŞİYOR
Tabii bu tarz yemekler daha çok turistlere yönelik... Fiji yerlilerinin yemekleri tüm Pasifik Adaları’nda ünlü. Hatta dünyanın en eski ve primitif pişirme tekniklerinden kuyuda pişirme tekniğinin Avustralya’nın Aborjin mutfağında dahi yeri var. Bu teknikte toprağın içine açılan bir çukurda Hindistan cevizi kabukları yakılıyor, köze atılan lava taşları ısıtılıyor. Daha sonra bu taşların bir kısmı çıkarılıp bir kısmı dipte bırakılıyor. Mevsime ve bölgeye göre temizlenmiş ama bütün bırakılmış tavuk ya da balık, bölgenin cassava türü patatesleriyle harmanlanıyor ve muz yapraklarına sarılıyor. Bu koca paketler kızgın lava taşlarının üzerine yerleştiriliyor ve kalan kızgın taşlar da üzerine konuyor, toprak da çukurun üzerine kapatılıyor. 3-4 saat toprak altında, güveç usulü pişen bu lezzet çıkarılarak masaların ortasında tüm köy veya kabilenin katıldığı ziyafetlerde sunuluyor.
Kokoda
Bir ülkenin yemeğini belirleyen en önemli etken doğaysa, ikincisi de insan. Bölgenin aldığı Hint ve Çin kökenli göç, doğal olarak mutfağı da etkilemiş. Yemek kültüründe ciddi bir Hint ve Çin etkisi görülüyor. Ülkenin yaklaşık yüzde 30’u Hint kökenli, özellikle Hindistan’ın güney bölgesinin deniz ürünü ve tropik meyve ağırlıklı körileri, Fiji mutfağında önemli bir yer tutuyor. Kemikleriyle kuşbaşı doğranmış ve Hindistan cevizi sütünde pişmiş tavuklu köri her sokak köşesinde bulunuyor. Fish Suruwa, Fiji’ye özel körilere en güzel örneklerden... Deniz üzümü diye çevirebileceğimiz ‘seagrape’ ağızda patlayan deniz börülcesi benzeri tadıyla bu yemeğe güzel eşlik ediyor. Bölgenin beyaz etli mercanı ve akya türevi okyanus balıklarından yapılan bu yemeğe Hindistan cevizi sütüyle birlikte garam masala, kimyon, zerdeçal gibi Hint baharat çeşitleri eşlik ediyor. Köriler aynı Hint mutfağında olduğu gibi pilav veya rotiyle servis ediliyor. Çin mutfağından gelen ürünlerse ‘chop suey’ ya da Çin mantısı ‘dumpling’ gibi oldukça basit lezzetler. Fiji mutfağında çok fazla küçük ve büyükbaş hayvan yok. Ana protein ya denizden ya da kümesten geliyor sofraya. Karbonhidratlarıysa cassava tarzı tatlı patates ve pirinç.
Tavuk köri
Fiji’nin en büyük mutfak mirası o benzersiz gülüşleri ve misafirperverlikleriyle tanıdığımız insanları. Adadayken önce oranın zamanlamasına alışmak zor geliyor. İnsanın, servisin yavaş olduğu ama sizi her zaman şarkıyla, güler yüzle karşılayan halkı başka bir zamanda yaşıyor sanki. Adanın dingin ruhu birkaç gün içinde sizi de esir alıyor, o yavaşlık huzura dönüşüyor. Adadan her ayrılışta Fiji’nin denizini, doğasını ama en çok da insanını özlüyorum. Burada elveda kelimesi kullanılmıyor, onun yerine yeniden görüşürüz anlamına gelen ‘sota tale’ diyerek veda ediyoruz bu cennet adaya...
Deniz üzümü
Adanın dingin ruhu sizi birkaç gün içinde esir alıyor. O yavaşlık, huzura dönüşüyor.
Paylaş