Paylaş
Ülkemizin gelir dağılımı giderek bozuluyor.
Nüfusumuzun ilk yüzde 1’lik diliminin aldığı pay yüzde 14'lere kadar yükseldi.
Emeklilerin durumu içler acısı.
Bugün 10 bin lira (olursa 12 bin lira) ile nasıl geçinilir, herhalde sadece yaşayan bilir.
Ücretlilerde de durum, nispi anlamda devlet memurları hariç, pek farklı değil.
Yayınlanan bir araştırmada ortalama ücretlerin beyaz yakalılar dahil, 27 bin lira civarında olduğu belirtiliyor.
Asgari ücretlerin toplam içindeki payı DİSK-AR verilerine göre yüzde 50'ler mertebesinde.
Ayrıca asgari ücretin altında ücret alanların sayısı da hayli yüksek.
Türkiye'de asgari ücret nerede ise “ortalama ücret” haline geldi.
2022 yılından itibaren asgari ücret vergi dışı bırakıldı.
Ancak ülkemizde asgari ücretin üstünde gelir elde eden diğer yüzde 50'lik kesim de var.
Kalifiye eleman sıkıntısı, bu ülkenin en temel problemlerinden biri.
Sözü edilen kesim emeğini daha değerli hale getirebiliyor.
Yine sendikalı ücretliler bazı iş kollarında ve yerel kamu yönetimlerde asgari ücretin hayli üstünde sözleşmeler yapabiliyorlar.
Beyaz yakalılarda ise ancak orta kademe yöneticilerden başlayarak, genelde yüksek tahsilli nitelikli kişilerde ücret tatminkar olabiliyor.
Bilindiği gibi ülkemizde ücretler işveren tarafından stopaj yapılmak suretiyle vergileniyor.
2024 yılı gelir vergisi tarifesi, ilk brüt 110 bin lira için yüzde 15, ikinci dilim 230 bin lira için, artan 120 bin liranın yüzde 20, aynı çerçevede üçüncü dilim 870 bin lira için, artan 530 bin lira yüzde 27 oranlarında vergileniyor.
3 milyon ve üzeri için yüzdi 35 ve yüzde 40'lık vergi dilimleri de var, ancak onlar bu yazımızın konusu değil.
Bizim ülkemizde ücretler, duruma göre “brüt ya da net” ödenir.
Brüt ücretlerde vergi dilimleri atlandıkça ele geçen net ücret düşer.
Şayet ücret işveren tarafından net olarak veriliyorsa, bu durumda dilim arttıkça ilave vergi yükünü işveren üstlenir.
Normalde vergi dilimlerinin mutlak rakamlarının enflasyona göre her yıl düzenlemesi gerekir.
Ancak bu gereklilik yıllardır yerine getirilmemektedir.
2008 yılında Gelir Vergisi Tarifesi’nin ilk dilimi asgari ücretin 13 katı, 2013 yılında 11 katı iken, 2024 yılında 6.47 katına gerilemiştir.
İlk dilim, belirttiğimiz gibi 110 bin liradır.
Bu durum ücret geliri elde edenlerin, hele ücreti biraz yüksekse, yılın ilk aylarında vergi dilimlerde basamak atlamalarına sebep olmaktadır.
Haliyle enflasyon durmaksızın arttığı bir ortamda, bu durum ücretleri mutlak olarak düşürmekte, ya da net ücret ödeyen işverenlerin yükünü artırmaktadır.
Vergi dilimlerinin enflasyona göre eskale edilmemiş olması, duruma göre emekçi ya da işveren açısından açık haksızlık sebebidir.
Özellikle brüt ücret esası, ele geçen ücretlerin ilerleyen aylarda düşmesi nedeniyle, işvereni ilave zamma mecbur kılmakta, net ücret esası ise işveren yönünden bir gizli vergilemeye dönüşmektedir.
Buna mukabil aynı kamu yönetimi sosyal güvenlik sigorta tavanında enflasyona son derece duyarlıdır.
Sigorta tavan ücret bazı halen 150 bin 18 lira 75 kuruştur.
Bu seviyelerdeki ücretlere kadar, “işçi, işveren ve işsizlik sigorta ödentileri” yüzde 32.5 oranındadır.
Azami sınır ise aylık 48 bin 755 liradır.
Neticede, örnek olarak 150 bin lira brüt ücret geliri elde edenin net ücreti yüzde 38.38 oranında eksilme ile 92 bin 430 liraya düşmektedir. 150 bin liralık ücret seviyesinde 315 bin lira yıllık işveren ve işsizlik sigorta payı ayrıca ödenmektedir.
Ne derler, devletimiz genelde “alacağına şahin, vereceğine kargadır”.
Paylaş