İzmir Ticaret Odası seçimlerinden söz ediyoruz.
Yarışı Mahmut Özgener ve ekibi göğüsledi.
Rakibi Ekrem Demirtaş bir gün öncesinde yarıştan çekilmişti.
Böylelikle 26 yıllık bir dönem kapanmış oldu.
Odalar, netice itibariyle sivil toplum örgütleridir.
Beklenir ki, yaşadığı kente sorumluluk duyanlar bu tip yerlerde makul bir süre görev üstlenirler.
Bu sebeple bu kişinin kim olacağı son derece önem taşıyor.
Ekmeleddin İhsanoğlu bir “çatı aday”dı.
Bağlı olarak “partili” olmaması normaldi.
Bize göre tabii ki, ilk akla gelen Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Ama pek çok seçimle tescillenmiştir ki, Kılıçdaroğlu ile CHP %25’i aşamamaktadır.
Dolayısıyla ikinci tur söz konusu olursa %50 + 1’e ulaşmak zor duruyor.
En başta da Kemal Bey bu realiteyi biliyor.
TÜİK verilerinden hareketle İzmir Bölge Müdür Vekili Erhan Büyükbebeci geçenlerde Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nda bir sunum yaptı.
Genel bir özeti aşağıda...
İzmir’in nüfusu her yıl takribi 50-55 bin kişi artıyor.
2017 sonu itibariyle 4 milyon 280 bin kişiyiz.
En kalabalık ilçelerimiz; Buca, Karabağlar, Bornova, Konak ve Karşıyaka. Her biri 350 bin ile 500 bin kişi arasında değişiyor.
En sakin ilçeler; Beydağ, Kınık, Foça, Güzelbahçe ve Selçuk. Hele Beydağ sadece 12 bin kişi.
Birincisi, tramvay.
Karşıyaka’dan sonra Üçkuyular - Halkapınar hattı da devreye girdi.
Geçenlerde yeni hattı denedik.
Biraz yavaş, ama müthiş keyifli.
Daha da önemlisi, şehrin tanıtım fotoğraflarında bundan böyle sürekli kullanılacak bir renk olacak.
Hem estetik, hem sevimli hem de fonksiyonel.
Devlet, toplumsal düzeni ve huzuru sağlasın diye vardır.
Bu yüzden bir “servis” organizasyonu olarak düşünülmüştür.
Erbakan hoca “garson devlet” kavramını kullanırdı.
Ama ipin ucu, maalesef sadece bu coğrafyada değil, tüm dünyada kaçmaya başladı.
Devletin direksiyonuna geçen muazzam bir gücün sahibi oluyor.
Bu gücün farkına varan ve konforuna alışan yöneticileri iktidarlarından vazgeçirmek sıradan insanların haddi olmaktan çıkıyor.
Demokrasi kavramı, o bildiğimiz naif ve romantik hallerinden uzaklaşıyor.
Efendim, belirli periyotlarla seçimler yapılır ve iktidarlar değişir(miş).
Bir kere, teknolojik hayat bize gösteriyor ki, “seçmenin hür iradesi” diye bir kavram çöp.
İnsanları manipüle etmek, biçimlemek, çok kolaylaştı.
Ayrıca “insanlık için doğru olanın” sıradan insanın basiretine bırakılacağı koca bir yalandan ibaret hale geldi.
Hani, süreç içerisinde “veri”ye hakim olanlar dünyayı yönetecek diyoruz, ama daha oralara gelmeden “iktidar gücü”nü elinde tutanlar, bu imkandan vazgeçmeleri için sebeplerinin azaldığının farkına varıyorlar.
Bu sebeple sağlıklı bir toplum dokusu oluşamadı.
Yanı sıra son 15 yılda siyaseten kutuplaştı.
Bu olgular insanlarımızın geleneksel “Anadolu Ahlakı”ndan uzaklaşmasına sebep oldu.
Bugün, ister muhafazakar, ister milliyetçi ya da laik olun, kafası karışık, değerleri erezyona uğramış 80 milyonluk bir nüfusa dönüşmüş durumdayız.
Baktığınızda, hiçbir kesim diğerini, farkları olmadığı halde beğenmiyor.
Ama büyük çoğunluk; karbon kopyası gibi köşe dönmeci, kurnaz, ilkesiz izlenimi veriyor.
Mahmut Özgener ve Ekrem Demirtaş.
Mahmut Bey, demokrat bir aile geleneğinden geliyor. Efsanevi Başkan Osman Kibar’ın torunu. Çok başarılı bir iş insanı. Herkesle barışık bir kişiliği var. Futbol Federasyonu Başkanlığı döneminde iktidar mensuplarının da sevgi ve saygısını kazandı. Derli toplu, gerilimden uzak kişiliği ile siyaset üstü bir profil çiziyor. Bu anlamıyla İzmir’in her kesimden olumlu bir dönüş alması mümkün gözüküyor.
Ekrem Bey ise Ticaret Odası ile adeta özdeşleşmiş bir isim.
O kadar uzun dönemdir bu mevkide bulunuyor ki, iş insanı kişiliği dahil ona dair bildiklerimiz hep bu süreçte şekillendi.
İzmir’e Ekonomi Üniversitesi’ni kazandıran bir kişi. Girişimci kişiliği ile çok ortaklı projelere öncülük etmiştir.
Maalesef İzAir ve Efe gibi yatırımlar başarılı olamamıştır.