Simge Pınar’dan “Cevap”, “Kendim Olmalıyım”, “Ay” ve “Yalnızlık Cesaret İster”i dinlemiştik. İlk albümüne atıfta bulunan ancak daha ayakları yere basan, fikirlerini korkusuzca sunan bir söz yazarı-besteci albümü bekliyordum. Nitekim yanılmadım.
Prodüktörlük görevini Efe Demiral’ın üstlendiği 10 şarkılık albüm, aşktan çiçekten böcekten sıyrılmış. Çalışma, kendini sevmek gibi çok güzel bir alt metin üzerine kurulmuş. 10 şarkı dediğime bakmayın, biri “Cevap”ın akustik versiyonu.
Albümde tabii ki aşk da hayat da var. Ama dinleyenle bağ kurmaya hazırlanan ve içten gelen kendini sevme dürtüsü daha baskın. Ortada seven biri varsa da heder olup karalar bağlamıyor.
Ne olursa olsun, “önce ben” diyen bir kadının dilinden dinliyoruz 10 şarkıyı. “İnsanlardan uzak, kendime yakın” diyor “Yalnızlık Cesaret İster”de mesela. Durum tam da bu...
Müziğe bakacak olursak tertemiz bir düzenleme, iyi bir orkestrasyonla karşılaşıyoruz. Uyumlu moda parçaları birbirleriyle kullanıldığında ekstra bir şey yapmanıza gerek kalmaz buna da “çabasız şıklık” denir. Bu albümde de bunun örneğini görüyoruz.
Ritimler, enstrümanlar, sözler öyle ahenkli bir uyum içindeki sanki şarkılar bir saatte kaydedilmiş ama aynı zamanda bir yıl düşünülmüş gibi. Albümü dinlemeyi bitirdiğinizde sizi geri çağırıyor. Bu da bir projede aradığım yegane özellik...
Yanya, son olarak “The Tonight Show with Jimmy Fallon”a konuk oldu. Son albümünden “Midnight Sun”ı seslendirdi. Peki, Yanya’nın Amerika’yı fethi Türk sanatçılara da yeni kapılar açar mı?
“Yanya’nın Amerika’daki parlak çıkışının buralara bir katkısı olur mu” diye sorabiliriz...
Sanatçının, İngiliz gazetesi The Guardian’a verdiği bir röportaja denk geldim. Nilüfer Yanya, şunları söylüyordu:
“‘Demek Türk’sün, muhteşem arkandayız’ ya da ‘karışık ırklara sahip bir ailen var, buyur sana kolay geçiş’ demek yerine insanlar artık ‘beyazlar dışında insanlara ihtiyaç var ve hâlâ beyaz görünüyorsun, bu daha da iyi’ diyor.”
Sanat konusunda sınırlar kalmadığını farz ederken bu kez farklı bir noktaya, çeşitlilik gerekliliğine ve bunun egzotizm çığırtkanlığı üzerinden yapıldığına şahit oluyoruz.
Müzik de bir pazarlama alanı. Sektör, öne çıkaracağı, farklı sayacağı sıra dışı özellikler peşinde.
Nilüfer Yanya’nın son albümü “Painless”, The New York Times ve The New Yorker’da ilgi çekince Amerikan televizyonları da duruma dahil oldu.
TuneCore, CD Baby, Distro Kid ve Ditto Music gibi bilinen şirketlerin ardından SoundOn da dağıtım oyununa giren yeni isim oldu. Bu şirketlerin telif ve dağıtım bilgilerini merak edenler, besteci ve ses mühendisi Ufuk Önen’in blog’undaki detaylı yazıyı okumalı.
Peki, SoundOn müzik sektörü için neden önemli?
SoundOn’un öncelikli amacı TikTok ve RESSO gibi platformlara doğrudan şarkıların yüklenmesi.
Bu sayede dijital müzik dinleme platformlarına müzik dağıtımı imkanı da sağlayacak. Bunun önemi ise şu: Yeni bir oyuncu olarak hali hazırdaki telif oyunlarına giren SoundOn, ilk bir yıl telif ücretlerinin yüzde 100’ünü üretici konumundaki eser sahiplerine ödeyecek.
İkinci yıl ve sonrası itibariyle oran yüzde 90’a düşecek. Öncelikli rakibi ise TuneCore.
Sistem, telif ücretinin tamamını aktardığını söylese de yayınladığı her platforml için ücret kesintisine gidiyor. Şu an Amerika, İngiltere, Brezilya ve Endonezya’da beta testinde olan SoundOn’un önü açık.
Yarın dinleyeceğiniz “Ne Çok Şey Birikti İçimde” tüm bu 5 yılın damıtılmış hali. Nasuhoğlu albümde, elinde akustik gitarıyla yarım kalan aşkları ve tamamlanmama hissini iliklerinize kadar hissettiriyor. Albüm, acelesiz, ispat kaygısız, akıp gidiyor.
Tüm söz ve müzikleri Nasuhoğlu’na ait 6 şarkının yıldızı “Bir Masaldık Sadece”. Zaten isabetli bir kararla bu şarkıyla albüm tanıtıma çıkıyor.
Birkan Nasuhoğlu’nun şarkılarında şehir ozanı olgunluğu ve laf ebeliğine düşmeden yalın olarak derdini anlatma durumu söz konusu. Şehirli genç bir adamın dilinden baştan sona bir hikaye dinliyoruz. Albüm “Her Yanım” ile başlıyor ve “Yollar Bitmez”in orijinal versiyonuyla bitiyor.
Gerisindeki hikayeyi bildiğimden mi yoksa bana da dokunduğundan mı bilemiyorum...
Albüme adını veren “Yollar Bitmez”deki söz “Ne çok şey birikti içimde”yi ne zaman duysam boğazım düğümleniyor.
Albümde bu şarkının bir de akustik versiyonu bulunuyor.
Araya kaynamış gibi duran “Aşığım Ben” bir kuple neşe verse de “Burada Yaşamak Çok Zor”, bıraktığımız yerden hüznü sırtlanıyor.
House ve dans müziğinin ünlü isimlerinden Tim Bergling ya da bilinen adıyla Avicii, 2018 yılında Umman’ın başkenti Maskat’ta hayatını kaybetmişti. İntihar ettiği açıklanan Avicii’nin ölümü sevenlerini yasa boğmuştu. Ünlü DJ adına bir dernek kurulmuştu. Dernek, akıl sağlığı konusunda çalışmalar yapmaya başlamıştı. Ölümünden 3 sene sonra Avicii’nin anısı memleketi İsveç’te interaktif müze ile onurlandırıldı.
Müzenin açılışını Prens Carl Philip ve Prenses Sofia, Avicii’nin babası Klas Bergling ile küratör Ingmarie Halling’le beraber yaptı. Müzede DJ’in daha önce görülmemiş fotoğrafları, anıları ve daha önce yayınlanmamış şarkıları bulunuyor.
26 Şubat’ta açılan müzeden elde edilecek fon, intiharların dünya sağlığını tehdit ettiği yönündeki savını savunan vakfın çalışmalarında kullanılacak.
Peki, bu müzenin önemi ne derseniz? Henüz 29 yaşındayken bir otel odasında ölü bulunan elektronik dans müziğinin ünlü isminin birçok anlamda simge olması ve yaşadıklarının başka insanlarının hayatlarını kurtarma ihtimali.
Yapılan araştırmalara göre müzik, dinleyicinin dopamin seviyesini yükseltip moral depolamasını sağlasa da üretim ayağındaki sanatçılarda mental rahatsızlıklar sıklıkla görülüyor.
Fark edilen ya da edilmeyen rahatsızlıklar sonucu oldukça yetenekli insanlara veda edebildiğimizi tarih defalarca gösterdi.
R&B, hip-hop, soul ve trap gibi türlerdeki şarkılarıyla kendine haklı bir yer kazanmış olan Aspova, son albümü “S Y N T H W A V E” ile daha cesur bir yola giriyor.
Vizyoner ve fütüristtik bir anlayışa sahip albüm, hem Aspova’nın vokal yeteneğini ortaya koyuyor hem de düzenlemeleriyle kendini sınırların dışına çıkarıyor.
8 şarkılık albümde Spade427 ile yaptığı “Kısmet” öne çıkıyor.
Sanatçı, çok fazla düet tercih etmeyerek bir konsept ortaya koymak istiyor ve bu da başarılı oluyor. 23.5 dakikalık albüm, çıkış şarkısı “Siyah” başta olmak üzere “Yana Yana” ve “Banane” gibi başarılı 3 şarkıya da ev sahipliği yapıyor.
Aspova’nın bu hamlesi, her hafta birbirinin aynı şarkıların çıktığı rap, hiphop, trap ve drill’deki basmakalıp havayı dağıtıyor.
Sadece bu yüzden bile “S Y N T H W A V E”, başka türlere ilgisi olan müzikseverlerin radarına girmesi muhtemel.
Kırık kalpten
2015’te ilk stüdyo albümlerine koydukları bu şarkı, 7 yılda 100 bin dinlenmeyi aşamadı.
Bu durumun o dönem dijital platformlardan müzik dinleme oranının azlığından kaynaklığından düşünüyorum. Emre Aydın tarafından yeniden yorumlanınca da “Kör Kuyu”, ilk haftasında 100 bini çoktan aştı.
Gizli Özne’yi Rock’n Dark Express 2009 finalinden hatırlıyorum. O yılın birincisi olmuştu. Teoman grubun albüm prodüktörlüğünü üstlenmişti. 2007’de çıkardıkları albümde ise “Kör Kuyu” yer almıştı. Emre Aydın, 2020’de YouTube kanalında yeni albüm günlükleri videosunda bu şarkıdan bahsetmişti.
Aydın’ın geçen hafta yayınladığı cover’ın söz ve müziği Gizli Özne üyelerine yani Muhittin Yasin Çelikmakas, Alper Tofta, Burçin Bahadır Güner’e ait. Düzenlemesi ise Çağatay Şen imzalı.
Emre Aydın’ın bu hamlesini zekice buldum. Kendi tarzına ve sesine çok yakışacak pop rock şarkısını bulup çıkarmış. Hatta daha önceden çok sevdiğini de belirtmiş.
Şarkı yeni dinleyiciyle buluşsun diye “yeniden” söylendiğinin altını çizerken kimin söylediğini belirtmemiş. Bu da dönemin dinleyicisiyle farklı bir tonda buluşmasını sağlamış.
Dünyaca ünlü dijital dinleme platformlarında en çok dinlenen isimler arasında ilk 200’ü zorlayan, 2019’da “Me Niego” ile Latin Billboard Müzik Ödülleri’nde ‘en iyi Latin pop şarkısı’ ödülünü alan ve 2009’da Latin Grammy Ödülleri’nde ‘Un Dia Mas’la ‘en iyi pop albümü’ seçilen Meksikalı grup Reik, Latin Amerika Müzik Ödülleri, Latin Billboard Müzik Ödülleri, Latin Grammy gibi birçok kategoride aday gösterildi.
Reik, Türkiye piyasasına Sefo’nun “Bilmem mi?” şarkısını İspanyolca seslendirerek giriyor. Tabii Sefo da Latin müzik dünyasına...
Şarkıda Sefo’nun da Türkçe düeti yer alıyor.
Jesús Alberto Navarro Rosas, Julio Ramírez Eguía ve Gilberto Marín Espinoza’dan oluşan grup, “Mirame” olarak söyledikleri şarkıda Latin tınılarıyla memleketlerine götürüyor. Yarın yayınlanacak şarkı, sizi adeta telenovelalara (İspanyol dramaları) da sürüklüyor.
Şarkıyı dinlerken nakarat kısmında aklınıza ister istemez orijininal versiyonu geliyor.
Dünyanın iki ucundan müzisyenlerin bir şarkıda nasıl bir araya geldiğine de şahit oluyoruz. Aşk acısını bu kez kendince İspanyolca anlatıyor Reik.
Bu tip işbirlikleri Türk sanatçıların dünyaya açılma arzusunun kısa yolu gibi...
Bu işbirliği plak şirketi hamlesi gibi görünse de çok doğru iki marka yan yana geldiği için Sefo’nun yolu Latin ülkelerine daha çok çıkarsa şaşırmayın.