20 Umut dolu hikâye “Sesim Resim”de buluştu

Sanatçı Cenk Yüksel, “Sesim Resim” projesi ile Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği’ne başvuran ve destek alan kadınların hikâyelerini duygu dünyasında tuvale aktarırken; sanat, iş dünyası ve akademik alandan tanınan isimler de sesleriyle resimlere hayat verdi. Dünyada ilk kez, sesi, hikâyeyi, resmi ve teknolojiyi bir arada kullanan bir sergi gerçekleşeceğine dikkat çeken Yüksel, sosyal sorumluluk esasına dayalı projenin dernek yararına gerçekleşeceğini belirtti.

Haberin Devamı

20 Umut dolu hikâye “Sesim Resim”de buluştu
Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet konularında yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Cenk Yüksel ile bu kez şiddeti yaşayan kadınlara bir nefes ve destek olma amacını taşıdığı resim sergisini konuştuk. Ziyaretçileriyle ilk olarak 3-30 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da buluşacak olan “Sesim Resim” projesinde, 20 umut dolu hikâyeden birine ses vermenin mutluluğunu ve heyecanını da yaşadığımı ayrıca paylaşmak isterim.

Kadına yönelik şiddetle ilgili birçok resim ya da fotoğraf çalışmaları oldu. Ancak “Sesim Resim” projeniz içeriği itibariyle birçok ilkleri barındırıyor. Öncelikle bir sosyal sorumluluk projesi olarak nasıl hayat buldu?
Merkezi Bursa’da bulunan Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği uzun süredir tanıdığım ve kadına şiddete karşı yaptığı çalışmalarla ulusal ve uluslararası alanda da organize olmuş bir dernek. Müzikal anlamda bir proje yapmak ve onlara destek vermek pandemi şartları altında mümkün değildi. Ben de resim projemden bahsederek, size başvuran kadınların hikâyelerini duygu dünyamda tuvale aktarmak istiyorum dediğimde gerçekten onlar için de çok büyük bir mutluluk oldu. Pandemi dönemi özellikle sanatçıların en büyük sıkıntıyı çeken grup olmalarının yanı sıra, yaratıcılık konusunda çok beslendikleri bir dönem oldu açıkçası. Ben de bir müzisyen olarak resim çizeceksem de bunun belli bir manifestoya ve alt yapıya dayanmasını, sesin de mutlaka buna dâhil olması gerektiğini düşünüyordum. Ama nasıl olacaktı buna kafa yormak gerekiyordu.

Haberin Devamı

RESİM, HİKÂYE, SES BİR ARADA

20 Umut dolu hikâye “Sesim Resim”de buluştu
Hikâyeler önce resme ve sonra sese dönüşmesi nasıl gelişti?

Zor durumda olan o kadar çok kadın hikâyesi vardı ki… Benim çizeceklerim de, belki hepsine ses olmayı başaracaktı. Ses olmak derken aklıma sergiyi gezenlerin hikâyeyi hem tuvalde görmesi hem de hikâyenin sahibinden QR kod vesilesiyle dinlemesi fikri geldi ve beni daha da fişekledi. Çünkü dünyada ilk kez sesi, hikâyeyi, resmi ve teknolojiyi bir arada kullanan bir sergi gerçekleşecekti. Ancak kadınların gizlilik durumlarından dolayı seslerini kullanmak tehlike arz edebileceği için bu hikâyeleri sanat, iş, akademik dünyada tanınan isimler seslendirsin; şiddeti yaşayan kadınlara da bir ses bir destek bir nefes olsun diye düşündüm. Hikâyeleri beni kırmayan çok sevgili dostlarım seslendirdi.
Kimler sesleriyle yer aldı projede, bilgi verelim isterseniz?
Başta sen olmak üzere sevgili Sibel’ciğim, Balçiçek İlter, Sedef Orman, Ece Üner, Yelda Cumalıoğlu, Selda Terek, Gülay Özdem, Çiçek Dilligil, Zeyno Eracar, Özge Uzun, Özden Ayyıldız, Farah Yurdözü, Seyhan Arman, Dilek Çelebi, Seda Kement, Banu Yüksel, Ebru DÖnertaş, Aslı Balcı Şimşek, Yeşim Kaya gibi isimler sesleriyle yer aldı. Şu an toplamda 20 adet resim var. Ve bu yolculukta gerçek bir aktivist olarak bu konuda hemcinslerini desteklemek için ikiletmeyerek katılım sağlayan bu özel kadınlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Çünkü sosyal konulara çok eğimliymiş gibi görünen ama olayın sadece popüler kısmıyla ilgilenen öyle çok insanla karşılaştım ki bu yolculukta. Dolayısıyla dünyayı gerçek manada iyiliği karşılıksız yapan insanlar kurtaracak. Artık bir uyanış devrinin başladığını da düşünüyorum. Toplumun zehirli yönü olan, sadece -mış gibi yaşayan insanların bir şekilde ya dönüşmesi ya da elemine olması şart. Bu da çok açık ve net!
Ben de röportajımız vesileyle tüm destek verenlere ayrıca teşekkür etmek isterim. Peki, daha önceden resim çiziyor muydunuz yoksa bu proje için mi başladınız?
Aslında her müzisyenin resme, hem ressamın da biraz da olsa müziğe eğilimi vardır. Resim ve Müziği ying yang gibi görüyorum ve her ikisi de benim hayatımda hep vardı. Müzik her daim daha ağır bassa da, resim eğitimi de aldım ve devam ettim hep çizmeye, sergileri gezmeye… Ancak yeteneğimi profesyonel platforma taşımaya bu proje sayesinde karar verdim. Hem resim çizeceğim, hem de sosyal sorumluluk esasına dayanarak bir farkındalık geliştirip, Türkiye’de önemli işler yapan bir STK’ya bireysel olarak finansal anlamda destek sağlayacağım. Bundan daha büyük mutluluk olabilir mi?

Haberin Devamı

MUTLU HİKÂYELERİ BAZ ALDIM

20 Umut dolu hikâye “Sesim Resim”de buluştu
Bir sanatçı olarak toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet konularında oldukça duyarlısınız. Özellikle hikâyeleri seçerken ya da hazırlık sürecinde dikkat ettiğiniz şeyler oldu mu?

Burada bir şeyin altını çizmek istiyorum. Bu projeyi hazırlarken özellikle benzer durumda olan insanlara da bir örnek teşkil etmesi adına hep umutlu ve mutlu hikâyeleri baz aldım. Neden derseniz, zaten Mor Salkım ve benzeri STK’lar aracılığıyla haklarını ve yaşama tutunma yollarını öğrenen insanların hayatları bir düzene giriyor. Kadına şiddete dikkat çeken farklı sergiler oldu fakat bunların birçoğu amaca hizmet etmedi. Özellikle makyajlarla şiddet görsellerinin verilmesi yapılan iş her ne kadar iyi bir şeyi hedeflemiş olsa da, toplum nezdinde bu görseller kanıksama yaratıyor ve belli bir süre sonra bu görsellere aşina olundukça şiddet toplum içerisinde bilinçaltı olarak kolay kabul edilen bir unsur haline geliyor. Bu noktada bu sanatsal çalışmaları yapan arkadaşların psikoloji ve sosyoloji bilimleriyle entegre bir çalışma yürütmesini ve bir şeyi düzeltmeye çalışırken farkında olmadan daha da bozmasına vesile olduklarını bir akademisyen olarak da hatırlatmak isterim.

Haberin Devamı

KADIN DEĞİŞİRSE DÜNYA DEĞİŞİR!

20 Umut dolu hikâye “Sesim Resim”de buluştuSerginiz ile tema olarak vermek istediğiniz mesaj nedir?
Bu bir yapı bozumu ve bir farkındalık projesi. Öncelikle yaşadığım toplumda tabulaşmış bir takım yozlaşmış değerlerin yapı bozumuna uğraması adına bir sanatçı sorumluluğu taşıdığımı söylemeliyim. Bugün yapı bozumu dediğimiz konu önümüzde duvar gibi duran en büyük engel. Neyin farkına varacağız dersen; aslında eril kişinin kadına değil, feminen olan tüm unsurlara bir saldırısı söz konusu. Aslında konu kadının yetiştirdiği erkek! Kadın değişirse dünya değişir, bu çok net. Katıldığım bazı sempozyumlarda kadının eğitilmesi gerekir dediğimde, tepki ile karşılaşıyorum. Bunu egosal bir saldırı olarak görüyorlar ama orada bahsettiğim şey, adil bir algının oluşması ve yerleşmesi eğitimi. Ama ilk önce kadının kadınla olan sorununu çözmesi ve erkeği kendi iktidarına giden yolda bir meta olarak görmesi, salt fiziksel/maddi gücü itibariyle idolleştirmesinin son bulması şart. Bu bir ütopya değil, varoluş ve direniş meselesi. Kendi gerçekliğini sağlama meselesi. Kadına değil feminen olan unsurlara olan direnç kırıldığı zaman bu düzen değişecek ve daha şeffaf, anlayışlı bir dünyada yaşıyor olacağız. Bu tarz çalışmalarla ise bu farkındalığın birden değil ama zamanla değişeceğine ve gelişeceğine olan inancım sonsuz.

Haberin Devamı

HAZIRLIKLAR BİR YIL SÜRDÜ

Sergi hazırlıkları ve sanatseverlerle buluşma tarihi ile ilgili de bilgi alabilir miyiz?
3-30 Eylül tarihleri arasında Mustafa Kemal Kültür Merkezi/ Çağdaş Sanat Galerisi’nde, yaklaşık olarak bir senelik bir çalışmanın eserlerini görecek insanlar. Tüm süreçleriyle çok zorlu bir dönemdi açıkçası. Ama en övündüğüm şey ise, zaman içerisinde gerçekten iyi bir itibarım oluşmuş ki insanlarda, zorlandığım dönemde yanımda bireysel ve kurumsal anlamda destekçiler buldum. Bana olan inançları ve sevgileri bu konuda zora düştüğüm an imdadıma yetişmelerine neden oldu. Bireysel anlamdaki destekçilerime de, kurumsal anlamda da Cadence, Bir Dokunuş Bin Umut Derneği ve Minteks Tekstil’e ve LLC Ajans’a da çok ama çok teşekkür ediyorum.
Resimler farklı şehirlerde de sergilenecek mi?
Amacımız gezmesi yönünde elbette. İstanbul’un bir metropol olması, ilk başlangıcın buradan olması sesimizi duyurabilmemiz adına tabii ki çok önemli. Bu konuda özellikle Beşiktaş Belediyesine ve başkan Sayın Rıza Akpolat’a teşekkürü bir borç bilirim. Konu masalarına gelir gelmez hem galeri hem de tanıtımla alakalı güzel bir destek sağladılar. Yerel yönetimlerin kentte yaşayan sanatçıların kendi çabalarıyla hem de bir STK’ya destek vermek ve toplumsal bir soruna değinmekle alakalı yapılan çalışmaya sorgusuz sualsiz destek oluyor olması takdire şayan ve diğer yerel yönetimlere de örnek teşkil edecek bir davranış diye düşünüyorum. Bir ihtimal İstanbul sonrası Mor Salkım’ın yuvası Bursa’ya da gelecek sergimiz. Bununla alakalı detayları da sosyal mecralardan paylaşıyor olacağız.

Haberin Devamı

NEFES BEDENİN YAKITIDIR

20 Umut dolu hikâye “Sesim Resim”de buluştu
Bu süreçte yazınsal alanda da bir eser ürettiniz. Geçtiğimiz ay Destek Yayınları’ndan Nefes /Ses/ Hareket ve Kutsal Dönüşüm isimli bir kitabınız çıktı. Kitaptan biraz bahsedebilir miyiz?

Aslında profesyonel bir ses sanatçısı olmam beni henüz konservatuarda okuduğum dönemlerde ses ve nefesi keşfetmeme ve bunun sadece işi sesini kullanan kişilerin uzmanlaştığı bir alan olmayıp, aynı zamanda kadim öğretilerde geçen belli ezoterik bilgilerle tanışmama da vesile oldu. Senelerce hem eğitimini aldığım hem de kendi deneyimlerimle keşfettiğim kutsal dönüşüm yolculuğunu da yine bir sene boyunca süren kitabımda topladım. Açıkçası onun da başarılı olacağına dair kuşkum yoktu ama bu başarının ilk haftasında bestseller olacağına dair değildi öngörüm. Çok şükür ki, kitapta yoğun bir ilgi gördü ve 28 Ağustos’da Suadiye D&R’da ilk imza günümü gerçekleştiriyor olacağım.
Peki nefes neden bu kadar önemli hayatımızda?
Nefes bedenin yakıtı çünkü. Ben kurumsal ve bireysel eğitimlerimde insanlara ilk şunu soruyorum. Nefes ne kadar önemli sizce? Su içmeden 3 gün yemek yemeden 3 hafta yaşanabilir. Ama nefes almadan 3 dakika mümkün mü? Hayır. Bu sebeple nefes hayatımızda bize bahşedilmiş en önemli ayrıntı. Sadece solunum açısından da değil, aynı zamanda hikâyesi kitapta sürpriz kalsın ama kutsal dönüşüm dediğim yolculukta da bize rehberlik eden ve başka bir dünyanın kapısını aralayan altın bir anahtar.

Yazarın Tüm Yazıları