Rüzgar yürüyen bir memelidir

Oğlum Rüzgar dört değil iki ayağı olduğunu kavramak üzere. Tüm yaşamını her manada dik durarak ve bir ayağını cesurca diğerinin önüne atarak geçirmesi için ne gerekiyorsa yapacağım. Söz!

Desmond Morris uluslararası çapta tanınan bir hayvanbilimci, yazar ve yapımcı. Onu pek çok dile çevrilen ve çok satan ‘Çıplak Maymunlar’ adlı kitabından hatırlayabilirsiniz. İnsan ve hayvan davranışı alanındaki öncü ve etkili çalışmalarıyla tanınıyor Morris. Son kitabı ‘Muhteşem Bebek’te insan yaşamının ilk iki yılını inceliyor. En son araştırmalardan yola çıkan Morris, döllenme anından doğuma dek gerçekleşen dramatik gelişimleri ve bebeklerin nasıl hayatta kalmaya programlı ve bu yönde donanımlı olduklarını gözler önüne seriyor. Yeni annenin kaygılarını arttıran onlarca piyasa kitabının aksine, o rahatlatıyor. Ben en çok kitabın bu özelliğini sevdim. Bir de anatomik şemalara ve fotoğraflara bayıldım. Kitabı açar açmaz da şu an kafamı en çok meşgul eden konuya, bebeklerin yürümesine yöneldim.
Bakın Desmond Morris neler yazmış: “Yürüyüş tek başına insan yavrusunu diğer tüm memeli yavrularından ayırır. Bugün gezegenimizde 4 binden fazla canlı memeli türü olduğu halde, onlardan yalnızca biri gerçek anlamda iki ayak üstünde yürür. Kangurular da iki ayaklıdır ama onlar yürümez, zıplar. İnsansı maymunlar ve ayılar, arka bacakları üstünde birkaç adım atabilir ama ancak insanlar yetişkin yaşamlarının büyük bölümünü dik durarak ve bir ayağı cesurca diğerinin önüne atarak geçirir. Fazlasıyla kanıksamış olsak da, dik durmak aslında benzersiz niteliklerimizden biridir ve bebeğin bu tür bir harekete ilişkin ilk deneyimi, yaşamın önemli anlarından biridir. Bebek artık diğer memelilerle paylaştığı dört ayaklı duruşu geride bırakmış, eşsiz insan toplumunun ilginç dikey dünyasına nihayet katılmıştır.

ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASI

Rüzgar tam 11 aylık. Ellerinden tuttuğumda büyük ve sarsak adımlar atıyor. Ayağını yere sanki bileğinde ağırlık bağlıymış gibi üstten bırakıyor. Bana bir aya kalmaz yürür gibi geliyor ama kitap bunun 15. aya kadar yolu olduğunu söylüyor: “Bebeklerin büyük bölümü yardımsız yürümeyi 12 ile 15. ay arasında öğrenir ancak kızlar bu konuda erkeklerin biraz önündeler. İlk adım bebeğin gücü, dengesi ve koordinasyonunun geliştiği baş hakimiyetiyle başlayıp yavaş yavaş vücut ve bacak hakimiyetine dek uzanan, aylara yayılmış bir çabanın ve bol miktarda deneme yanılmanın sonucudur.”
Yine her konuda olduğu gibi bunu problem etmemek, sabırlı davranmak gerek. Alıştırma yapmak çok önemli. Bir de yapılan çalışmalar ayakkabı kullanmayan kabile topluluklarında büyüyen çocukların, ayakkabı giyilen ülkelere kıyasla daha az ayak sorunuyla karşılaştıklarını ortaya koymuş. Çocuğun çıplak ayakla yürümesine ne kadar çok izin verilirse geçen aylar içinde ayaklarının doğal büyüme ve gelişimi de o kadar iyi oluyormuş. Çıplak ayaklı çocuk ayakkabı giyen çocuğa kıyasla daha güçlü ve koordineli kaslar geliştiriyormuş. Yani ne yapmak gerekiyor? Bebeğimizi ayakkabıyla yürütmemek... Bu yaşlarda bir tek hava şartlarından korumak için ayakkabı giydirmek lazım. Anlaştık mı?

YÜRÜMEYEN ÇOCUK YOK ÖYLEYSE PANİĞE GEREK YOK

Muhteşem Bebek kitabının yürümeyle ilgili bölümünde beni en çok şu cümleler etkiledi: “Yürüme becerisi en katı rejimleri bile alt etmiştir. Bebeklerin tahtalara bağlanıp yetişkinler tarafından uzun süre taşındığı toplumlarda dahi bebekler gelişimsel dönüm noktalarında diğer çocuklardan sonra da olsa nihayetinde yürümeyi başarırlar. Bu da doğumdan önce bu yönde programlanmış her bebekte olağanüstü bir olgunlaşma sürecinin yaşandığını ortaya koyar.” Eskiler der ya yürümeyen çocuk yoktur. İşte o hesap!
Yazarın Tüm Yazıları