Yetkileri yeteneklerinden çok fazla

KÖRFEZ Savaşı'ndan önce Baba Bush'un başkan olarak Türkiye'ye gelmesinden bir hafta önceydi. Bir pazar günü Hürriyet Ankara bürosunda akşam saatlerinde arkadaşlarla otururken, polis telsizinde anormal bir hareketlenme oldu.

Yüzlerce polis bir evi çevirmişti, içerde ‘‘teröristlerin’’ olduğu söyleniyordu, operasyon yapılacaktı. Arada çok önemli detaylar var, bazılarını sonradan anlatacağım ama sonunda operasyon yapıldı ve iki ölü çıktı evden. Bu olayın bunca yıldır aklımdan çıkmamasının bir nedeni de biz oraya vardığımız andan operasyonun tamamlanmasına kadar evin içindeki kişiler tarafından tek bir silah atılmamış olmasıydı. Dolayısıyla polisin bu operasyonu üzerine kuşkularımı aradan neredeyse 12 yıl geçmiş olmasına rağmen hálá taşıyorum çünkü o dönemde bu kuşkulara cevap bulmamız mümkün olmamıştı.

***

Bu olayı şimdi neden hatırlattığıma gelince...

Adana'da karısını 55 yerinden bıçaklarken etraftaki polislerin olan biteni seyrettiği olayı ben de televizyonda izledim ve direkt olarak 12 yıl önceki olay geldi aklıma. Ankara'daki o olayda da evin etrafında yüzlerce polis vardı ya, aslında onların orada bulunmasına gerek yoktu çünkü zaten bir işe yaramıyordu çoğu. Biz görev gereği olayı izliyorduk, onlar da film izler gibi bakıyorlardı olan bitene. Olay sona doğru yaklaşırken dört-beş kişiden oluşan ‘‘iş bitirici’’ tim gelmişti olay yerine ve onlar içeriye girerek son noktayı koymuşlardı.

Telsizden operasyon başlayacak sinyali geldiğinde dışarıda ayakta kalan bir tek gazeteciler vardı, çünkü orada işsiz olarak durmakta olan yüzlerce polis tam siper yere yatmıştı.

Ayakta kalmamız belki teknik anlamda yanlıştı ama yine de bizler o anda korkumuzu tamamen unutmuş, kendimizi işimizde kaybetmiştik.

***

Adana'daki olayda polisin karısını bıçaklamakta olan adamı sadece seyretmek zorunda kalması gayet de normaldir... Çünkü 1990'lı yılların başından itibaren polisin içinden ne yaptığını bilen uzmanlar yetiştirme girişimi ne yazık ki aralarından kendisini öne çıkartarak güce kavuşanların Susurluk cehennemine düşmeleriyle sonuçlanmıştır.

Becerileriyle yükselen ama yanlış yerlere gidenler dışında kalan on binlerce polis ise ne yazık ki eğitimsiz, parasız ve meslek kurallarından bihaberdir.. Dünyadaki hiçbir gelişmiş toplum gerektiğinde insanı vurma yetkisini verdiği insanı açlık sınırında mücadele etmek zorunda bırakmazken Türkiye'de bu olmuştur. Bugün polis teşkilatı içinde küçük bir azınlık dışındaki büyük bölüm eğitimsiz, mesleğini öğrenmemiş ve geçim sorunuyla boğuşması nedeniyle içi öfkeyle dolu insanlardan oluşmaktadır. Bu insanların mesleklerini bilmedikleri yaşamımızın her alanında örneklerle ortaya çıkmaktadır. Örneğin bizde polisin büyük bölümü gözaltına alınan bir insanı nasıl tutup götüreceğini bilmez. Geçenlerde İstanbul Üniversitesi'nin açılış gününde protestocu gençler öyle bir gözaltına alındılar ki gören mahalle kavgası yaşanıyor sanırdı.

Sadece bu ülkede trafikte durdurulan insanlar polisle kavga edebilmektedirler. Örneğin Amerika'da arabası durdurulan kişi polise bizde yaptığının yüzde birini yapsa onu kesinlikle vururlar. Espri yapmıyorum gerçekten vururlar.

Geçenlerde yine televizyon haberinde gördüm, bir bayan arabasını park etmiş arka bagaja yatmış dinleniyor. Bizim polis nedense buna da müdahale etmeye karar verdi, arkadaki kadını yakalamaya çalıştılar anlamadığım bir nedenden dolayı.

Kadın da eline geçirdiği bir demirle önüne gelen her polise vurdu. Daha sonra oraya gelen bir amir polisin bu kadına müdahale etmesi için yasal bir neden olmadığını hatırlattı da Allah'tan olay polisin az dayak yemesiyle sonuçlandı.

***

Her konuda olduğu gibi polislik işini de olması gereken yerde olmaması gerekeni, olmaması gereken yerde de olması gerekeni gündeme getirerek yapmaya çalışıyoruz. Hiç gerek olmayan yerde insanı gözünden vuracak uzman getirirler olay yerine, insanın vurulması gereken yerde de olan bitene aval aval bakacak polis koymakla yetinirler. Ha tabii bir de olayın başka bir boyutu var. O gün Adana'da olay yerinde bulunan polislerden bir tanesi daha sonra yaptığı açıklamada neden vurmadınız sorununa cevap verirken ‘‘İstanbul'da bankayı soymaya çalışanı vuran koruma görevlisini hapse koyduklarından bu yana bütün teşkilatta silah kullanılması gereken yerde de bir şey yapmamayı tercih etme eğilimi hákim’’ demiş. Bu tespit ne kadar doğru bilemiyorum ama doğruysa bizdeki her meselenin açıklamasını sosyo ekonomik faktörlere bağlayarak haydutluğu bile ‘‘anlayışla karşılama’’ yanlısı olan insanlar düşünsün bence bu laflar üzerine. Her türlü barbarlığı ‘‘açlık, fakirlikle’’ açıklamaya çalışan insanları tanımasam onların belki saf bir iyi niyet taşıdıklarını düşüneceğim de onları tanıyorum ne yazık ki. Ders verir gibi konuşmaya, yazmaya pek meraklıdır bunlar, ancak kendilerine yönelik bir yanlış harekete de en büyük tepkiyi verirler, kendileri bir meseleyle karşı karşıya kaldıklarında teoride sevdikleri halkı sizin benim aklımıza gelmeyecek laflarla yerin dibine batırırlar.

Sonra yine ‘‘toplumsal’’ bir olay söz konusu olduğunda aynen, büyük bir ikiyüzlülükle dersler vermeye çalışırlar.

Bence toplumdaki en iğrenç kesim de bunlar, çünkü ikiyüzlülüğü kalite diye sunuyorlar ya işte bu had safhada mide bulandırıcı.
Yazarın Tüm Yazıları