Şenol Kalyoncu

Uyku apnesi

16 Aralık 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Bu haftaki konumuz, uykuda ortaya çıkan bir tehlike olan uyku apnesi. Yenimahalle Özel Orta Doğu Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Serkan Kayabaşı ile uyku apnesi ile ilgili merak edilenleri konuştuk. İşte verdiği bilgiler...

UYKU APNESİ NEDİR?

Uyku apnesi, uyku sırasında solunum durması olarak tanımlanmaktadır. Gece boyunca birden fazla yaşanabilen uyku apnesi durumu, tedavi edilmediği sürece kalp hastalıkları gibi ciddi hastalıklara neden olabilmektedir. Gırtlak bölgesinde bulunan yumuşak dokuların gevşek olması sonucunda açığa çıkan uyku apnesi, bademciklerin büyük olması sonucunda da yaşanabilmektedir. Tek seferde 10 saniyeden fazla solunumun durması uyku apnesi olarak adlandırılırken, apne sırasında solunumun sürdürülmesi için beyne gönderilen mesajlar ile hava yolu zorlanarak açılmaktadır.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Uyku apnesi probleminin başlıca belirtileri şöyle sıralanabilmektedir.
- Uykusuzluk

Yazının Devamını Oku

Vajinal enfeksiyonlar

9 Aralık 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Sizlerden gelen sorular üzerine bu hafta vajinal enfeksiyonlar konusunda bilgilendirme yapmak istedim.

Tıp dilinde ‘vajinit’ olarak adlandırılan vajinal enfeksiyonlar, vajina dokusunun çeşitli etkenlerle (bakteri, parazit, mantar ve virüsler) enfekte olması veya vajinal floranın bozulması yüzünden bazı yararlı bakteriler tarafından iltihaplanması durumunu ifade eder. Buna bağlı olarak vajinal enfeksiyonlar oluşur. Vajinal enfeksiyonlarda etken ya vajina içerisinden ya da dışarıdan çeşitli yollarla gelen mikroorganizmalardır.

VAJİNAL ENFEKSİYON NEDEN OLUR

Birden fazla nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Vajinal enfeksiyona neden olan başlıca faktör, vajinal floradaki değişimlerdir. Vajinal flora, vajina içindeki bakteri-mikroorganizma dengesini sağlar. Dengenin bozulması halinde istenmeyen bakteri, mantar ve virüsler vajinayı enfekte edip enfeksiyona yol açabilir. Vajinal enfeksiyon belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
- Kötü kokulu vajinal akıntı.
- Cinsel birleşme sırasında ağrı.
- Vajina etrafında kızarıklık

Yazının Devamını Oku

Tiroid kanseri tedavisinde güncel gelişmeler

2 Aralık 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Tiroid kanseri, vücutta hormon üretimini gerçekleştiren tiroid bezi hücrelerinin kontrolsüz büyümesi ile meydana gelmektedir. Erkeklerde tiroid nodüllerinin kanser olma ihtimali, kadınlara göre daha fazladır. Tüm kanser türlerinde olduğu gibi tiroid kanserinde de tanı ve tedavide olumlu gelişmeler kaydedilmektedir. Tiroid kanseri tedavisindeki güncel gelişmeleri, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun ile konuştum. Şu önemli bilgileri verdi:

TEDAVİDE AMELİYAT ÇOK ÖNEMLİ

“Tiroid kanserinde doğru tanı ve tedavi uygulandığında başarı oranı oldukça yükselmektedir. Tedavide ameliyat çok önemlidir. Ameliyat ile tümörün durumuna göre tiroid bezinin bir kısmı ya da tamamının çıkarılması, tedavinin bir parçasıdır. Eğer boyundaki lenf nodlarına yayılma varsa bunların da cerrahi olarak çıkarılması gerekmektedir. Radyoaktif iyot tedavisi papiller ve foliküler tiroid kanserlerinde hastanın risk durumuna göre hastalığın tekrar oluşmasını engellemek için uygulanmaktadır. Bu tedaviler sonucunda hastaların önemli bir kısmı tamamen iyileşerek sağlıklarına kavuşmaktadır. Tabii, ameliyat sürecinde bazı önemli hususlara da dikkat etmek gerekir. Tiroid bezinin arkasından geçen ses tellerinin ameliyat esnasında kalıcı hasar görmesi en korkulan komplikasyonlardan birisidir. Ayrıca tiroid bezinin hemen yanında bulunan paratiroid bezlerinin ameliyat esnasında yanlışlıkla çıkarılması ya da damarsal yapısının bozulmasına bağlı kalıcı kalsiyum düşüklüğü görülebilmektedir. Bu nedenle cerrahi yapacak hekimin bu alanda tecrübeli olması son derece önemlidir.

ERKEN TEŞHİSLE İYİLEŞME MÜMKÜN

Erken dönemde hiçbir belirti vermeyebilir. İleri evrelerde boyun tiroid bezinin olduğu bölgede şişlik, yutma güçlüğü, ses kısıklığı ve bazen de boyun bölgesindeki lenf bezlerinde şişlik olarak belirti ortaya çıkar. Fiziksel muayene esnasında tiroid bezinde saptanan nodüllerin ultrasonografi ve sintigrafik yöntemlerle incelenmesini takiben tiroid ince iğne biopsisi ile tiroid kanseri teşhis konulur. Aile hekimlerinin veya iç hastalıkları uzmanının erken teşhiste önemli rolü bulunmaktadır. Başka bir şikâyetle gidilse dahi mutlaka tiroid bezi muayenesi yapılmalıdır. Ailesel geçiş özelliği gösteren medüller, tiroid kanseri nadir görülen türlerdendir. Bu kanserin görüldüğü ailelerle mutlaka genetik analizler yapılmalı ve erken teşhise yönelik çabalar gösterilmelidir. Her ne kadar birçok hasta erken safhada yakalanıp lokal tedavilerle tamamen tedavi edilse de maalesef bazı hastalar başka organlara yayılma göstermektedir. Hastalığın en çok yayıldığı bölgeler kemik ve akciğerdir. Bu hastalarda radyoaktif iyot tedavisi oldukça etkilidir. Fakat bu tedaviye rağmen bir süre sonra hastalıkta ilerleme olabilmektedir. Birçok hastalıkta etkili olan kemoterapi maalesef tiroid kanserinde etkisizdir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda bazı hedefe yönelik ilaçların tiroid kanserinin birçok türünde etkili olabileceği gösterilmiştir. Bu konuda araştırmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir.”

Yazının Devamını Oku

Sakroiliak eklem ve kuyruk sokumu ağrısı

25 Kasım 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Bu hafta, ‘bel ağrısının bilinmeyen nedeni, sakroiliak eklem ve kuyruk sokumu ağrısı (pöçük ağrısı)’ konularını TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Hastanesi doktorlarından Algoloji (ağrı) Uzmanı Dr. Dostali Aliyev’le konuştuk...

Sakroiliak eklem, omurgamız ile leğen kemiklerinin arasında bağlantı sağlayan bir eklem olup, vücudumuzun birçok büyük kaslarının bağlantı noktasıdır. Eklemin zorlanması, yanlış postür, düşme, geçirilmiş bel ameliyatı sonrası (her zaman değil), bazı romatizmal hastalıklar (örneğin ankilozan spondilit) sırasında eklemde ağrı oluşabilir. Sakroiliak eklem ağrısı bel fıtığını taklit eder. Hastalar bel ve kalçadan başlayıp bacaklara yayılan ağrıdan şikâyet ederler, bu da yanlışlıkla bel fıtığı tanısı konulmasına, hatta hastaların bel fıtığı tedavisi almasına neden oluyor. Sakroiliak eklem ağrılı hastada aynı zamanda bel fıtığı olabilir ve bu durum yanlış tanı, tedaviye yol açan önemli bir faktördür. Hastanın tanısı dikkatli bir şekilde alınmış öykü, detaylı nörolojik muayene ile konulabilir. Doktorunuzun gerekli gördüğü durumlarda röntgen, MR çekilir. Bazen görüntüleme yöntemleri ile eklemde herhangi bir patolojisi görülmeyebilir. Algoloji uzmanları (algoloji yan dalı eğitimini tamamlamış, ağrı uzmanı ünvanını almış olmalı veya sağlık bakanlığı tarafından ağrı uzmanı ünvanını tasdik eden sertifikaya sahip olmalı) tarafından eklem içine uygulanan lokal anestezik+steroid karışımı hem tanıyı kesinleştirir hem de hastanın ağrılarının ortadan kalkmasına neden olur.

SAKROİLİAK EKLEM AĞRISINDA ÇÖZÜM NEDİR?

Sakroiliak eklem ağrısında ağrı kesici ilaçlar, altta yatan romatizmal hastalık varsa ona yönelik tedavi uygulanır. Bazen romatizmal hastalığın ilerlemesi ile eklem ağrısında artış görülür. İlaç tedavisine yanıt alınamayan durumlarda ağrı uzmanları tarafından eklem içine uygulanan steroid enjeksiyonu ve radyofrekans ablasyon tedavisi ağrı üzerinde etkin bir kontrol sağlayabilir.
Her iki işlem ameliyathane odasında, steril şartlar sağlanarak, lokal anestezi altında, floroskopi veya ultrason eşliğinde yapılmaktadır. Radyolojik görüntüleme eşliğinde özel bir iğne-elektrot ile sakroiliak eklem sinirlerinin olduğu bölgeye ulaşılır. Radyolojik görüntüleme ve radyofrekans cihazı vasıtasıyla verilen uyarılar ile iğnenin yeri doğrulandıktan sonra radyofrekans enerjisi ile ısı oluşturularak ağrı ileten sinir lifleri devre dışı bırakılır. İşlem, 30-45 dakika sürer. Hasta aynı gün birkaç saatlik gözlem sonrası evine gider. Radyofrekans ablasyon sonrası hastanın ağrılarında hemen azalma görülür. Bel ağrısının bilinmeyen bir diğer nedeni ise kuyruk sokumu (pöçük) ağrısıdır.

KUYRUK SOKUMU AĞRISI (PÖÇÜK AĞRISI-KOKSİDİNİA)

Kuyruk sokumu (koksiks) omurgamızın en uç kısmı olup, 3-5 adet küçük kemiğin birleşmesinden oluşan bir yapıdır. Makat ve çevresindeki bazı kaslar kuyruk sokumuna bağlanır, kuyruk sokumu bu kaslar için istinat noktası oluşturur ve otururken omurgamızı destekler. Kuyruk sokumuna olan darbe (direkt kuyruk sokumu üstüne düşmek), zor doğum sırasında oluşan travma, kuyruk sokumu ağrısına neden olur. Fazla kilolu olmak veya çok zayıf olmak, sert zemin üstünde uzun süre oturmak (bisiklet, motosiklet sürmek gibi), kuyruk sokumu tümörleri veya orada oluşmuş enfeksiyon, pöçük ağrısına sebebiyet verebilir.

Yazının Devamını Oku

Kongre arası

18 Kasım 2023
SEVGİLİ Hürriyet okurları... Antalya’da katılacağım Tüp Bebek Kongresi nedeniyle bu haftalık köşeye kısa bir ara. Herkese sağlıklı günler diliyorum. Haftaya görüşmek üzere...

 

 

Yazının Devamını Oku

Genital bölge lazer uygulamaları

11 Kasım 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Günümüzde her alanda olduğu gibi genital bölge için de estetik kaygılarla estetik ve kozmetik müdahalelere talep oldukça artmış vaziyettedir.

Estetik cerrahide organın dış görünümüyle birlikte fonksiyonun da korunması ve maksimize edilmesi esastır. Genital bölge kişinin özeli ve mahremidir ancak özellikle doğum yapmış hastalarda bu bölgede his ve fonksiyon kayıpları, gebelik nedeniyle kararmalar olabilmekte ve kişi kendine güveni kaybedebilmektedir. Bu nedenle genital estetik uygulamaları günden güne gelişmekte ve yeni metotlar çıkmaktadır.
***
Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile cerrahi uygulamalardan çok daha noninvazif (girişimsel olmayan) prosedürler tercih edilmektedir. Hastanede yapılan anestezi gereksinimi olan uygulamalardan çok ofis ortamında herhangi bir kesi ve doku çıkartılması yapılmadan, anestezi gerektirmeyen işlemler hem hasta hem cerrah tarafından çok daha yaygın olarak tercih edilmeye başlanmıştır. Bu şekilde yapılan işlemlerde hastanede yatış olmamakta ve hastanın iyileşme süreci çok daha kısa olmaktadır. Hasta normal ve cinsel hayatına çok daha kısa bir sürede dönebilmektedir.
***
Vajinal daraltma operasyonları da yerini yavaş yavaş artık bu tür konforlu işlemlere bırakmaya başlamıştır. Karbondioksit fraksiyonel lazer, erbium yag lazer ve radyo frekans ile vajinal daraltma, cerrahi işlem yapılmaksızın mümkün olabilmektedir. Herhangi bir yan etkisi olmayan bu tür işlemlerde hasta memnuniyeti cerrahi uygulamalarla başa baştır. Genital estetik uygulamalar içerisinde labiaplastilerde; karbondioksit fraksiyonel lazerin cerrahi başlığı ile daha kansız ve iyileşme süreci daha sağlıklı cerrahi işlem mümkün olabilmektedir. Ayrıca genital bölgedeki rahatsız edici cilt rengindeki kararmalara da karbondioksit fraksiyonel lazer ile çözüm sağlanabilmektedir. Tabii ki bu kadar geniş alanda kullanılabilen lazer uygulamaları tecrübeli jinekologlar tarafından yapılmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Osteoporoz ve beslenmenin önemi

4 Kasım 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Bu hafta sağlık köşemizin konusu halk arasında ‘kemik erimesi’ olarak bilinen osteoporoz. Osteoporoz da en önemli dikkat edilmesi konulardan birisi ise beslenme. Diyetisyen Neslihan Öztürk Aktepe ile osteoporoz ve beslenmenin önemini konuştum. İşte verdiği önemli bilgiler...

Osteoporozun kadınlarda görülme sıklığı yüzde 95 civarındayken, erkeklerde ise yüzde 5 gibi bir orana sahiptir. Kadınlarda menopoz döneminde, östrojen azalmasıyla birlikte kemiklerden kalsiyum çekilmeye başlar. Kalsiyum çekilmesi de kemiklerde D vitamini ve fosfor dengesini olumsuz yönde etkiler. Osteoporoz tanısı konduğunda beslenmeye çok dikkat edilir, edilmelidir de. Ancak bu işin temeli aslında çocukluk çağı beslenmesine dayanır. Çocukluktan itibaren kalsiyum, D vitamini ve fosfor açısından yeterli ve dengeli beslenerek büyümek gerekir. Çocukluktan itibaren egzersiz yapmak, özellikle oksijenli ortamda bulunmak, güneş ışınlarını alarak büyümek daha güçlü kemiklerin oluşmasını sağlar. Güneşlenmek için yüz, kol ve bacakların açık olması gerekir. Aslında çok uzun kalmaya gerek yoktur. Güneşin dik geldiği öğle saatlerinde toplam 15-20 dakika kalmak yeterli olacaktır.

BESLENME ÖNERİLERİ

Osteoporozda altın değerindeki beslenme önerilerini ise şöyle sıralayabiliriz.

*D vitamininin en iyi kaynağı güneştir. Besinlerde ise en çok yağlı balıklardan somon, peynir ve yumurtada bulunmaktadır.

*Kalsiyumdan yeterli beslenebilmek için kemik erimesinde günlük 1200-1500 mg tüketmek gerekmektedir.

*Kalsiyum tüketiminiz için günlük olarak, peynir + yumurta + süt ve yoğurt + yeşil salata + çiğ kuruyemişlerin tüketimine özen göstermek gerekmektedir.

Yazının Devamını Oku

Endometriozis ve çikolata kisti

28 Ekim 2023
Sevgili Hürriyet okurları... Sizlerden gelen sorular üzerine bu hafta halk arasında ‘çikolata kisti’ olarak bilinen endometriozis konusunu kaleme almak istedim.

Endometriozis, üreme çağındaki kadınların yaklaşık yüzde 10’unda görülür. Yani her 10 kadından birinde endometriozis hastalığı görülür. Endometriozis, rahim içerisindeki endometrium dokusunun (her mensturasyonda çoğu adetle atılan doku) rahim dışında başka yerlere göç etmesi demektir. Sık görülen yerleşim yerleri, yumurtalıklar, rahim üzeri ve arkası, tüpler, kalın bağırsak ve idrar torbası üzeridir. Hatta nadir olarak mide, akciğer, göz ve ciltte bulunmaktadır. Bu hastalar, adet dönemlerinde çok şiddetli ağrı çekerler ve endometriumun yerleştiği yere göre başka şikâyetler de görülebilir. Sebep ise adet öncesinde hormon uyarısıyla kalınlaşan bu doku, adet olunca rahimdeki dışa kanarken yerleştiği yerdeki dokuya bağlı olarak orada bölgesel kanama yapar. Örneğin en çok yerleştiği yumurtalık dokusunda ise her ay kanama yaratarak daha sonra çikolata kistine dönüşür. Yani halk arasında ‘çikolata kisti’ denen kistlerin temelinde bu endometriozis hastalığı yatar.

ENDOMETRİOZİSİN TEDAVİSİ

Endometriozis tedavisi, ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi olmak üzere iki farklı kategoriye ayrılır.

İlaç tedavisi: Gebelik istemeyen kadınlar için hormonal doğum kontrolü, genellikle tedavinin ilk adımı sayılabilir. Bu tedavi yönteminde doğum kontrolü hapları ve doğum kontrol iğneleri kanamayı durdurmayı, endometriosiz ağrısını azaltmayı amaçlar. Bu arada daha genç ve bekar popülasyonda doğum kontrol haplarından önce hem kanamayı azaltan hem de ağrı kesici ilaçlar da semptomatik tedavi olarak tercih edilir. Bazen bu tedavi cevap vermezse hastayı adetten kesen ilaçlar da tercih edilebilir. Gebelik isteyen kadınlar için ise hastalığın derecesine göre kişiye özel tedaviler mevcuttur ancak öncelik medikal yani ilaç tedavisidir. Sonuç alınamazsa tabii ki son çare cerrahi tedavilerdir.
Cerrahi tedavi: Genellikle yaşam kalitesini bozan, şiddetli semptomların görüldüğü, bu semptomların ilaç tedavileri ile baş edilebilir hale gelemediği hastalarda cerrahi tedavi seçenekleri tercih edilir. Endometriozis ameliyatları tercihen kapalı yani laparoskopik ama bu olamıyorsa açık cerrahi yapılır. Burada karar verici hekimdir ancak lezyonun yeri ve hastanın isteği de önemlidir. Cerrahi de tercihen hangi organ ve anatomik bölgede lezyon mevcutsa, tüm lezyonların çıkarılmasını ve anatominin olabildiğince düzeltilmesi sağlanmaya çalışır. Ameliyat sonrasında gebelik planlanmıyorsa, gözle görülemeyen mikro düzeydeki lezyonların baskılanması ve hastalık nükslerinin önlenmesi için baskılayıcı tedaviye devam edilebilir.

Yazının Devamını Oku