Çocuklar hiç alışkın olmadıkları biçimde yalnızca okullarından değil geniş aile ve diğer sosyal ortamlarından hatta oyun parkına gitmekten bile mahrum kaldılar. Diğer taraftan hiç alışık olmadıkları şekilde dışarı çıkmaksızın evde vakit geçirmek durumunda kaldılar ve hatta okul öncesi yaş grubundaki çocuklar bu süreci kendilerine verilmiş bir ceza gibi de gördüler. Çocuklarımızın bu süreçte neler yaşadığını ve ailelerin çocuklara nasıl davranması gerektiğini, Gazi Universitesi Çocuk Psikiyatrisi Bölümü’nden Prof. Dr. Yasemen Işık’tan dinledik.
ÇEŞİTLİ KAYGILAR ORTAYA ÇIKMAKTADIR
“Süreç çocuğa felaketleştirilerek aktarıldığı takdirde ya da çocuk ve ergenin bireysel kaygı yatkınlığı olduğu durumlarda ortaya çeşitli psikolojik ve psikiyatrik belirti veya durumlar ortaya çıkabilmektedir. Bunlar; yoğun korkular, yalnız yatamama, ebeveynlerine ya da kendisine bir şey olacak veyahut ölecekler korkuları, uykusuzluk, iştahsızlık veya aşırı yeme, karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi bedensel belirtiler, gelecek endişesi, akademik performanslarıyla ilgili kaygılar, takıntılar (aşırı titizlik, temizlik) ve daha küçük yaş grubu çocuklar için parmak emme, altına kaçırma, daha bebeksi davranışlar ve hırçınlık şeklinde görülebilir.
DURUM UYGUN BİR ŞEKİLDE ANLATILMALI
Devamlı hastalık ve hatta ölümden konuşulan bir ortamda çocuk ve ergenlerde en belirgin korku, hastalık kapma ve ölüm korkusudur. Bu tür durumlarda birçok çocuk kendisinden çok özellikle anne babasına bir şey olacağı endişesi taşımaktadır. Karanlık korkusu, evde yalnız kalma korkusu, kirlenme korkusu gibi korkular da yoğun olarak saptanmaktadır. Aileler olumsuz yaşam olayları söz konusu olduğunda çocuğun yaşına göre abartısız ve net açıklamalar yapmalıdır. Örneğin çok küçük bir çocuğa bu durumun kendi hatası olmadığı, mikroplar denen bizi hasta eden ve gözümüzle göremediğimiz canlıların bizi hasta etmemesi için evde kalmamız gerektiği uygun bir açıklamadır. Yine aile içinde tek konunun koronavirüs olması engellenmeli, ailecek çocuğun da içinde yer aldığı ve hoşlanacağı aktivitelerde bulunulmalıdır. ‘Çocuk anlamaz’ diye düşünüp felaket senaryoları yazmaktan uzak durulmalıdır. Çocukların sıkıntılarının, duygu ve düşüncelerinin önemsendiği gösterilmeli ve çocuğun kaygısını anlatmasına fırsat verilmelidir.
GÜNLÜK RUTİNLER DEVAM ETTİRİLMELİ
Acil Servis’e başvuranların sayısı da ciddi oranda azaldı.
Yani bu dönemde insanlar, birçok sağlık problemini gözardı ediyor. Ancak dikkat! Bu korku ya da kaçış, daha sonrasında geri dönülmez hasarlara yol açabilir.
* * *
Özellikle salgın başladıktan sonra kulak-burun-boğaz hekimleri en riskli grup olduğu için birçok hastanede ayaktan muayene poliklinikleri de kapandı. Salgının bir nebze kontrol alınmasıyla birlikte bazı hastanelerde normal akış başladı.
* * *
Ülkemizi de etkileyen COVID-19 salgınında primer immun yetmezliği olan hastalar için çok daha önem arzeder. Çünkü virüslerle savaşta bağışıklık sistemimiz çok önemlidir ancak doğuştan immun yetmezliği olan hastalarda bu sistem yetersiz işlev gördüğü için bu tür hastalarda çok daha ciddi sonuçlar ortaya çıkar. ‘Primer İmmün Yetmezlik nedir’ ve ‘bu rahatsızlığı olan hastalar pandemi sırasında nasıl hareket etmelidir’ sorularını konunun uzmanı Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim Araştırma Hastanesi Pediatrik İmmünoloji ve Alerji Bilim Dalı doktorlarından Prof. Dr. Elif Karakoç Aydıner’le konuştuk.
400 FARKLI ÇEŞİDİ VARDIR
Karamsar bir tablo gibi gözüküyor ancak, bizler virüslere karşı savunmasız değiliz. İki nokta önemli. Bulaştan kaçınmak, bağışıklık sistemini güçlü tutmak. Bulaştan kaçmak kişisel hijyen kurallarıyla mümkün ve en önemli nokta, bulaşı engellemek artık devlet politikası oldu ve Sağlık Bakanlığı’mızın uygulamaları ve ‘Evde kal’ sloganıyla çok güzel sonuçlar alınıyor. Öte yandan “Bağışıklık sistemimizi nasıl güçlü kılarız? Ne tür tıbbi uygulamalar var?” tüm bu soruları Urofiz Fizik Tedavi Merkezi doktorlarından Uz. Dr. Metin Özdemir’le konuştuk.
HİJYEN KURALLARI VE SAĞLIKLI BESLENME
Koronavirüs profilaksisinde önce Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu önerileri ve genel hijyen kuralları, ikinci olarak sağlıklı beslenme, yeterli uyku, stres yönetimi gibi sağlık yaşam desteklerine dikkat etmeliyiz.
Girdikten sonra eğer immün sistemi aşarsa önce üst solunum yolu enfeksiyonu yani boğaz bölgesinde enfeksiyon oluşturur. Yine kişinin immün cevabına göre alt solunum yoluna ilerler veya enfeksiyon o bölgede lokalize kalıp yok olur. İşte alt solunum yoluna ilerleyip o bölgelerde bronş, bronşiol ve akciğer dokusuna enfeksiyon yaparsa buna zatürre veya pnömoni denir. Tabi bu aşamadan sonra da akut solunum yetmezliği en ağır durumdur. Bugün size piyasada bulunan zatürre aşısının hangi durumlarda yapıldığını ve koronavirüse karşı koruyuculuğunun olup olmadığını konunun uzmani TOBB ETU Hastanesi doktorlarından Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Barış M. Poyraz’a sorduk. Son günlerde en çok karşılaştığımız sorulardan biri de, halk arasında zatürre aşısı olarak bilinen pnömokok aşısının koronavirüse karşı koruma sağlayıp sağlamadığı. Koronavirüs de zatürre yapmaktadır, ancak pnömokok aşısının koronavirüs zatürresine karşı bir koruyuculuğu bulunmamaktadır. Pnömokok aşısı, özellikle ileri yaşta ve altta yatan kronik hastalığı olan bireylerde ciddi zatürreye sebep olan pnömokok bakterisine karşı koruyuculuk sağlamaktadır.
KİMLER AŞI OLMALI
Peki kimler pnömokok aşısı olmalı:
Hepsi çok değişti.
Zorunlu olmadıkça hastaneye gitmez olduk, kontrol sürelerimizi uzattık.
Ancak doğum, kalp krizi ve appandisit gibi çok acil durumlarda hastaneye gitmek ertelenemez.
Peki ya bel fıtığı!
Acil midir ya da hangi durumlarda doktora gitmeli, ameliyat olunmalı?
İşte tüm bu soruları Ankara Bayındır Hastanesi Medikal Direktörü Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Karaeminoğulları’na sorduk.
İtalyan doktor Danielle Macchine’nin dediği gibi:
Virüsün nasıl yayıldığını, hangi sistemleri etkilediğini ve yapısını yavaş yavaş öğreniyoruz. Ancak bilim dünyasının yeni karşılaştığı bir virüs olması dolayısıyla etkileri konusunda hâlâ soru işaretleri mevcut. Bunlardan en çok merak edileni de gebeleri nasıl etkilediği.
Covid-19 ile henüz çok az bilgimiz mevcut. Elimizdeki bilgiler her an güncellenebiliyor ve değişikliğe uğrayabiliyor. Ancak aylardır yapılan gözlemlerde gebelerin enfeksiyona daha açık olduğuna dair bir bulguya rastlanmadı. Ancak gebeliğin başında bir immunsupresyon olduğu ve hamilelerin her türlü hastalığa daha kolay yakalandığı bilinmektedir. Özellikle doğuma yakın zamanlarda grip enfeksiyonuna dahi daha açık olan ve bu sebeple önlem alması gereken gebelerin aynı kurallara uyması ve hijyene dikkat etmeleri yeterli.
KONTROLLER AKSATILMAMALI
Türkiye’de yaklaşık 400 bin kişi, dünyada ise milyonlarla belirtebileceğimiz rakamlara ulaşan hasta sayısı var. Genetik olarak geçtiği düşünülen bu hastalıkla ilgili şimdiye kadar
birçok tedavi yöntemi denendi. Ancak halen kesin bir tedavisi olmayan bu hastalık için aducanumab isimli bir ilacın belirtileri oldukça gerilettiği saptandı. Alzheimer, beynin bazı bölümlerinin zamana bağlı olarak da hasarlanmasıyla günlük işlevler ve faaliyetleri yerine getirememeye kadar giden ve genellikle yavaş seyreden bir hastalık. Dünya genelinde 40 milyon civarında alzheimer hastası var. Beynin araştırılması sonucuda alzheimerlı beyinlerin diğerlerine kıyasla çok fazla plak barındırdığı görüldü. Beta-amloidinlerin beyinde biriktiği ve yığın haline dönmesiyle hastalığın ortaya çıktığı en kabul gören teori. Bu birikmeyle beyindeki sinir hücreleri zarar görür ve alzheimerın belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Hasarın derecesine göre küçük unutkanlıklar ile başlayan süreç ciddi bellek kayıpları ve günlük aktiviteleri tek başına yerine getirememe ile devam eder. Daha ileri evrelerde konuşma güçlükleri, zaman-mekan karıştırma ve karar verme yetisinde bozukluklar ortaya çıkmaya başlar.
ÇALIŞMASI TAMAMLANMIŞ DEĞİL