Selim Türsen

Körfezi fırtına çok kabartacak

15 Ocak 2019
HAYLİ yağışlı ve fırtınalı bir kış geçiriyoruz. Geçen hafta Didim gibi bazı yerlerde rüzgarın hızının 40 kilometreye kadar çıktığı günler oldu. İleri tarihli hava tahminleri de sert rüzgarlar gösteriyor. Ocak sonu ile şubat ayının ilk haftalarında rüzgarın hızının 90 kilometreye kadar çıkacağı şiddetli fırtınalı günler var. Mart ayında da bir arabanın hızına eş 60 kilometre ile esen rüzgarlar olacak.

 

Aslında olup bitenler sürpriz değil. İklim öngörülerinde esas değişikliğin rüzgarlarda beklendiği uzmanlar tarafından dile getiriliyor. Örneğin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Akdeniz Akademisi Bülteni’nde, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Beşiktepe olup bitecekleri tek tek anlatmış.


İKLİM DEĞİŞİKLİYLE SU BASKINLARI SIKLAŞACAK
Prof. Beşiktepe, kentsel atıklar ve tarım alanlarından nehirlerle gelenler dışında iklim değişikliğinin Körfez üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu belirterek şunları söylüyor:
Rüzgarda en düşük ve yüksek hızlarda ani değişimler olacak. Bunlar da ani yağışları getirecek. Rüzgardaki ani değişimler Körfez’de deniz kabarmalarına ve su baskınlarına neden olacak. Örneğin 10 yılda bir görülen su baskınları, artık 4 - 5 yılda bir görülmeye başlandı. Önümüzdeki 10 yılda ise her iki yılda bir görülmeye başlanacak.
Eylül ve haziran ayları arasında güneyden esen rüzgarlar zaman zaman şiddetli ve uzun süreli olabiliyor. Bu rüzgarlar Ege Denizi sularını Körfez içine yığıyor. Uzun süreli güney rüzgarlarının peşine Marmara ve Karadeniz üzerinden gelen alçak basınç ve cephe sistemlerinin geçişi basıncı düşürüyor, rüzgar gün batısına döndüğünde de yağışlara neden oluyor. Bütün bu faktörler maksimum gel/git zamanında bir araya geldiğinde, su seviyesi minimum gel/git seviyesinden 75 cm.’ye yükseliyor. Bu da su baskınlarına neden oluyor.

Yazının Devamını Oku

Gözler İzmir’de

8 Ocak 2019
CHP, İstanbul ve Ankara’dan sonra 4 büyükşehir ve 2 il için belediye başkan adaylarını da cuma günü açıkladı.

 

Artık gözler İzmir’e çevrildi. Kulis haberlerinden anlaşıldığı kadarıyla önümüzdeki hafta 16 Ocak Çarşamba günü yapılacak toplantıda İzmir ve ilçelerinin adayları da belli olacak. İzmir’de AK Parti’nin ağır toplarından ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen Nihat Zeybekci ile ringe çıkacak, CHP adayının da aynı sıklette olması beklenir. Belki de ana muhalefet partisinin İzmir adayının gecikmesinde bu hesabın da etkisi vardır.
Bu arada, her ne kadar Başkan Aziz Kocaoğlu “Bir daha aday olmayacağım” dese de köylerden, iş dünyasına kadar geniş bir çemberde yaptığı veda turları sırasında kendisine yapılan “Bir daha” çağrıları dikkat çekiyor.


KOCAOĞLU’NUN İZBAN HESABI
Ayrıca, İZBAN grevi gibi halkı yakından ilgilendiren sorunlarda veda edecek bir başkandan çok, görevine beş yıl daha devam edecekmiş gibi yaptığı sıkı pazarlıklar “Acaba yine Kocaoğlu mu?” sorularının artmasına neden oluyor. Bunun da nedeni çok açık. İZBAN grevini sona erdirecek anlaşma temizlik işçilerinden, otobüslere, daha pek çok birimde bundan sonra yapılacak diğer toplu sözleşmeler için emsal oluşturacak.
Sendikanın verdiği bilgiye göre 24 bin işçinin yeni ücretlerinin kaderi İZBAN grevi sonunda belli olacak. Yani, iş sadece 394 İZBAN işçisinin alacağı zamla sınırlı değil. Buradaki zam oranı tam 24 bin çalışanın ücreti için de rehber olacak. Birkaç puanlık fark belediye bütçesinde önemli oynamalara neden olacağı için ayağını yorganına göre uzatmayı seven Kocaoğlu’nun sıkı pazarlık yapması normal.

Yazının Devamını Oku

Arkanı dön ve git

31 Aralık 2018
BUGÜN yılın son günü. Gün boyu bir yandan aklımızın bir köşesinde geçen yılın hesabını yaparken, diğer yanda telefon, mail ve mesajlarla dostlarımıza, sevdiklerimize iyi yıl dileklerimizi ileteceğiz.


Her yeni yıl yeni bir umuttur. Geride bırakılan yıl iyi geçmişse gelecek yılın da öyle geçmesi dilenir. Kötü geçmişse bir daha öyle bir yıl yaşanmaması arzulanır. Örneğin, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı 2016 yılı bir daha yaşanılmak istenmeyen bir yıl olarak o yılbaşında en fazla tutulan dileklerden biri olmuştu.
Bugün son gününü yaşadığımız 2018 yılı da ekonomide bir daha yaşanmak istenmeyen bir yıl olarak tarihe geçecek. Son yayımlanan Spectator Index’e göre 2018 yılında yüzde 2.400.000 değer kaybeden Venezuela parası bolivar, yüzde 107 değer kaybeden Arjantin pezosundan sonra Türk lirası yüzde 39’la dünyada en fazla değer kaybeden üçüncü para birimi olmuş.
Liranın değer kaybı maliyetleri artırıp, yüzde 25 enflasyona neden oldu. Azalan gelirler ve faizleri artan krediler tüketicinin talebini azalttı. Firmalar düşük talep ve finansal darboğaz nedeniyle üretimi kıstı, yatırımı durdurdu. Yatırım durunca işsizlik arttı. Hepsi birbirine bağlı gelişmelerden dolayı, 2018 zor bir yıl oldu. O nedenle son gününü yaşadığımız 2018 yılı 1994, 2001, 2008 ve 2015’de olduğu gibi ekonomik sıkıntıların yaşandığı yıllar arasına girip hatırlanmak istenmeyecek.


2019’DA NELER OLACAK
Egeli sanayicilerin 2019 yılı beklentileri geçen hafta Hürriyet EGE’de geniş şekilde yer aldı. Anket sonuçlarına göre gelecek yıl Türk lirası dolara karşı ortalama yüzde 30 değer kaybedecek, 2019 sonunda 1 dolar = 6.9 TL olacak. Euro ise TL’ye karşı yüzde 23.5 değer kazanarak yıl sonunda 1 euro = 7.9 TL olacak. Gelecek yıl için fiyat artışları beklentisinin ortalama yüzde 29 olduğu dikkate alınırsa, TL’nin dolar ve euroya karşı enflasyon kadar değer kaybedeceğini tahmin ediyor Egeli iş insanları.

Yazının Devamını Oku

Paylaşılamayan şehir

25 Aralık 2018
TÜRKİYE’nin ilklerinden İzmir Belediyesi, Osmanlı döneminde 23 Eylül 1868 tarihinde faaliyete geçmiş. Bu yıl 150’nci yaşını kutlayan bir buçuk asırlık çınar, tarih boyunca paylaşılamayan uğruna büyük kavgaların verildiği bir kurum olmuş.

 

Bugün de hem iktidar hem muhalefet partileri arasında, ama en çok da muhalefet partisinin kendi içerisinde paylaşılamayan bir çınar. Geçen hafta CHP; Ankara, İstanbul, Adana, Antalya için büyükşehir adaylarını birkaç saat içerisinde art arda açıkladı, ama İzmir’in adayı bir türlü açıklanamadı.
Bu kadar gecikmenin arkasında büyük bir çekişme olduğunu tahmin edebilmek için kahin olmaya gerek yok. İzmir, ana muhalefet partisinin en güçlü yerlerden birisi olduğu için kazanılma olasılığı en yüksek kentlerden biri. Hem bu özelliği hem de yeni bir yükseliş trendine girmesi İzmir’in cazibesini daha da artırıyor. İzmir’e başkan olacakların önlerinde yeni ufuklar açma ve başarılı olurlarsa adlarını altın harflerle tarihin sayfalarına yazdırma olasılığı çok yüksek. O nedenle bu ulu çınarın tepesine tırmanmak isteyenlerin sayısı çok fazla.

 
Dünyanın ekonomik düzeni değişiyor

YILIN son ayında yoğunlaşan toplantılarda geleceğe yönelik arayışlar öne çıkıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen uluslararası konferans bunlardan biriydi. Çeşitli ülkelerden gelen konuşmacılar hem İzmir’i yakından tanıdılar hem de 28 İngilizce, 23 Fransızca ve 175 Türkçe olmak üzere toplam 226 bildiri ile dünya ekonomilerinin geleceğini tartıştı. Fakülte Dekan Vekili ve Institute CEDİMES Türkiye Müdürü Prof. Kamil Tüğen’in verdiği bilgiye göre kongrede, Türkiye’nin elektronik rekabetten kazanım sağlayıp, olumsuz etkilenmemesi konusu da görüşüldü, öneriler getirildi.
CEDIMES Enstitüsü Başkanı Claude Albagli’nin ise açılışta “Parlak 30 Yılın Baskısı Altında Küreselleşme” başlıklı konuşmasında mevcut teorilerin çöküşü hakkına bilgiler verilmesi dikkat çekti. Albagli, konuşmasında şu önemli saptamaları yapıyordu:


Yazının Devamını Oku

İzmir’den İngiliz elçi geçti

18 Aralık 2018
GEÇEN hafta, dünyanın gözlerini oylamanın yapılacağı İngiliz parlamentosuna çevirdiği 11 Aralık Salı günü, Birleşik Krallık Türkiye Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott İzmir’deydi.

 

Büyükelçi, Birleşik Krallık Avrupa Birliği’nden ayrıldığında Türkiye-İngiltere ilişkilerinin nasıl olacağını anlatıyordu. Malum, 3 ay sonra 29 Mart 2019’da İngiltere’nin AB ile evliliği bitiyor. Ancak takvim yaklaşırken, tarihin akışını değiştirecek ayrılık anlaşması İngiltere’yi karıştırdı. Geçen salı Avam Kamarası’nda yapılacak oylama son anda ertelendi.
İşte tam da o gün, İzmir’de bulunan Büyükelçi, iş dünyasına artık önlerinde üç senaryo olduğunu anlatıyordu. Birincisi, Başbakan May’in AB’den yeni tavizler koparıp başka bir anlaşmayla gelmesi. Oylamada yeni anlaşma kabul edilirse AB ile Gümrük Birliği 2 yıl daha sürecek ve 2020 sonunda kesin ayrılık olacak. Bu senaryoda, Türkiye ile İngiltere’nin ticari ilişkileri Gümrük Birliği üzerinden olduğu için 2 yıl daha mevcut durum sürecek. Daha sonra ikili anlaşmalar gibi formüllerle yeni ticari ilişkiler gelişecek.


EN KÖTÜ SENARYO
İkinci senaryo, İngiltere’nin hiçbir anlaşma yapmadan AB’den ayrılması. Büyükelçi’ye göre bu durumda işler karışacak. İngiliz ekonomisi kısa vadede çok olumsuz etkilenecek. Türkiye ise Gümrük Birliği üyesi olduğu için AB kurallarına göre hareket etmek zorunda kalacak. Bu da Türkiye’nin ihracatta ikinci büyük pazarı İngiltere ile ticari ilişkilerinde sıkıntı yaratacak.
Son senaryo ise İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararından vazgeçmesi. AB, bu konuda kapıyı açık bırakıyor ve hiçbir cezai şart getirmeden Birleşik Krallığı AB’ye geri alabileceğinin mesajını veriyor. Tabii ki, en iyi senaryo bu görülüyor.

Yazının Devamını Oku

Üniversiteli gençler sanayiden kaçıyor

11 Aralık 2018
KISA süre önce Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde bir çelik tesisini ziyaret ettim. Yaklaşık 50 yıllık arkadaşım Erdoğan Doğru ve ortağı Emin Tümen 10 yıl önce bir ilke imza atıp, serbest dövme tekniğiyle üretim yapan Türkiye’nin ilk özel sektör tesisi Al-Çelik’i kurmuştu.

 

Bu başarı hikayesini birazdan özetleyeceğim. Ama önce sanayinin kalbindeki dostlarımın sektördeki bazı tespitlerine yer vereyim.
MÜHENDİS AMA AŞÇILIK YAPIYOR
Erdoğan Doğru, “Sanayide en büyük sorun kalifiye eleman. Kıyamet kadar işsiz var, ama çoğu değerlendirilemiyor. Gelen eleman bir kaç ay sonra çalışamam diyor. Pazarlamacılık yapıp, yurtdışına gidip gelme daha cazip geliyor” diyerek başlarına gelen bir olayı anlattı:
Bir süre önce ODTÜ mezunu bir genç geldi. İşi gösterdik, “Abi çalışırım ben bu işte” dedi. Memnun olduk. İmkanlar da iyi. Konuya adapte olmasını, işe uyum göstermesiyle zaman içinde yönetim pozisyonlarına yükselebileceğini söyledik. Tam karar vermek üzereyken genç, “Senede kaç defa yurtdışına çıkarım?” diye sordu. “Neden?” diye sorunca “Fuar için” dedi. Yapacağı iş, kazanacağı paradan önce fuarı düşünmesi bizi şaşırttı.
İyi eğitim görmedikleri için mühendis, işletme gibi mesleklerden üniversite mezunu gençlerin garsonluk, taksicilik, aşçılık yapmak zorunda kaldıklarını söyleyen Doğru, “Aldıkları eğitim yetersiz olduğu için günümüz gençlerine hizmet sektöründe çalışma daha cazip geliyor. O nedenle sanayide kalifiye eleman sıkıntısı çekiliyor” diyor.


Yazının Devamını Oku

İzmir’in röntgeni

3 Aralık 2018
NİHAT Zeybekci, “İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez?” diyerek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığının ilk sinyalini vermişti.

 

Sonra bu güzel kıza resmen talip oldu. Bakalım kızın kalbini çalıp diğer damat adaylarını saf dışı bırakabilecek mi? Sonra da Kordon’da düğün yapıp diz kırarak zeybek oynayabilecek mi? Yarışın sonunu heyecanla bekleyeceğiz.
Geçen hafta Prof. Dr. İlhan Tekeli başkanlığında İzmir’in röntgenini çeken 26 akademisyenden oluşan kurulun çalışmaları bir sempozyumda tartışıldı. Başkan Aziz Kocaoğlu döneminin deneyimlerinin incelenmesiyle oluşturulan yerel kalkınmada ‘İzmir Modeli’nde çok ilginç saptamalar vardı.
Model ana fikir olarak İzmirlilerin yaşam kalitesini artırmayı ve toplumdaki parçalanmaları önlemeyi amaçlıyor. Türkiye’de gelir farklılıkları, ayrıcalıklı tüketimler, değişik dini cemaatler, göçlerle yer değiştirenlerin oluşturdukları kapalı çevrelerle kentlerde sürekli parçalanmış topluluklar ortaya çıktığına ve insanların birbirlerine sırtına döndüğüne dikkat çekiliyor.
Küçük toplulukların varlığının ‘ötekinin inşası’ üzerine kurulduğunu belirten Prof. Dr. Tekeli, İzmir’in bu noktada farkına dikkat çekerek, “İzmir’de ötekinin inşa edilmesinde zorluk çekilmektedir. İzmir’in üstünlüğü de budur. Bunun korunması gerek” diyor. Güzelyalı’dan Bayraklı ve Bostanlı’ya kadar geniş bir alanda Körfez’in etrafında yapılan düzenlemelerle insanların bir araya gelmesini sağlayan ‘İzmirliyi denizle buluşturma’ projesini de bu amacın bir parçası olarak belirtiyor.

İzmir’in kızları neden güzel?

Yaşar Üniversitesi Konferans Salonu’nda Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu’nun yönettiği oturumda İstanbul’da yaşayan birinin “İstanbulluyum” demesi ile İzmir’de yaşayan birinin “İzmirliyim” demesi arasında fark olduğunu belirten Prof. Dr. İlhan Tekeli şunları söyledi:

Yazının Devamını Oku

Alın teri değil ‘Akıl teri’

26 Kasım 2018
GEÇEN hafta düzenlenen Ege Ekonomik Forum birbirinden önemli bilgi ve mesajlarla yüklüydü. Bir tarafta kahve araları, hatta asansörlerde bile fokur fokur kaynayan siyaset kazanı, diğer tarafta yer ve zaman sıkıntısı katılımcıların verdiği bilgilerin medyada hak ettiği yeri bulamamasına neden oldu. Her biri ayrı bir yazı konusu olabilecek bu önemli bilgileri zaman zaman bu köşede paylaşacağım.

 

Ankara’da siyasilerin, Ege’de iş insanlarının dünyadaki gelişmeleri doğru teşhis ederek zamanı ıskalamama konusunda fikir birliğinde olmaları bence toplantıların en önemli mesajıydı. Örneğin; Meclis Başkanı Binalı Yıldırım, “Gelecek 15 yılda bugünkü mesleklerin yarısı olmayacak. Yeni duruma ayak uyduramayanlar kaybedecek. Ülke olarak bilişim, yenilikçi teknoloji, Ar-Ge’de gelişmek zorundayız. Değişimi ıskalarsak hayal kırıklığı yaşarız” diyordu. Türkiye’de en büyük kaynağın genç insanlar olduğunu, onun da bitmez tükenmez bir kaynak olduğunu söyleyen Yıldırım, “Artık alın teri yerine akıl teri devri” diyerek gençlerin yeni eğitimlere yönlendireceğinin mesajını veriyordu.


EGE’NİN TAMAMI SERBEST BÖLGE OLSUN
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar’ın yönettiği ‘Yeni Denge Arayışında Ege’nin Rolü’ konulu oturumdaki ortak kanı ise Ege’nin katma değeri yüksek ürünler üreten bir bölgeye dönüşmesiydi. Böylece dünya çapında başarılar yakalanabilir görüşü savunuldu. Örneğin; Ege İhracatçılar Birliği Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye’de ihracatta kilo başına ortalama 1.3 dolar olan gelirin Ege’de tekstilde 25 dolara kadar çıktığını söylüyordu. Ege’den ihraç edilen akıllı tekstil gibi katma değeri yüksek ürünlerle Türkiye ortalamasının üzerine çıkılmıştı.
EBSO Başkan Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu ise, “İhracatta 1 kilo kalp stendi 3 bin dolar, havacılık ve uzay sanayi ürünleri kilo başına 45 dolar bırakıyor. Makine sanayinin yıl sonu hedefi ise kiloda ortalama 8 dolar” diyerek Ege’nin spesifik ürünlerde yoğunlaşması gerektiğini söylüyor. Gökçüoğlu ayrıca Ege’nin İzmir merkezli pilot bir serbest bölge haline getirilmesini öneriyor. Altyapısı hazır İzmir’in serbest bölge olmasıyla yazılacak küresel başarı hikayesinin diğer bölgelere de yarayacağı görüşünü savunuyor.


Yazının Devamını Oku