Selim Türsen

Hıdırellez’de eskilerden kurtulduk

7 Mayıs 2019
İZMİR Hıdırellez’i en coşkulu, en hakkını vererek kutlayan yerlerden biridir. Dün akşam da İzmirliler eskilerden kurtulmak için ateşlerin üzerinden atlayıp, dilekler tutarken içlerini yeni umutlarla doldurdular.

Gelecekle ilgili umut dolu hayaller kurmak insanlara dayanma gücü verir. Şair “Umut fakirin ekmeği, ye Memet ye” diye boşuna dememiştir. Umut bittiği anda mücadele gücü de biter.

Son zamanlarda özellikle gençlerde umutsuzluk yaygın. Bunda, ailelerinin eline bakmadan geçinebilecekleri bir iş bulamamanın payı büyük. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 14 - 25 yaş arası gençlerde işsizlik oranının yüzde 26.7’ye yükseldi. Neredeyse her 3 gençten biri işsiz...


EN KÖTÜSÜ UMUTSUZ KALMAK
Ancak, işsizlikten daha da kötü olan umudunu kaybetmiş gençlerin bu durumun hep böyle süreceğini sanması. Eşi bebek bekleyen genç bir işçiyle sohbet ediyordum. 20 yıl sonrasını düşünüp “Doğacak kızım büyüdüğünde nasıl iş bulacak” diye soruyordu. Halbuki neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan iç ya da dış kaynaklı krizleri bilse sanırım daha rahat olurdu. Bazıları daha uzun olsa da hiçbir kriz sonsuza kadar sürmüyor. En karanlık dönemler bile aşılıyor. Dengeler şu ya da bu şekilde yeniden oluşuyor, yüzler gülmeye başlıyor. Hele kökleri 600 yıllık bir imparatorluğa ve onun kurumlarına dayanan Türkiye gibi bir ülke, kolay kolay yeni yetme Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin durumuna düşmez. O nedenle geçmişten örnekler vererek gençlere yeni umutlar aşılamak gerek.
Hızır uğradığı yerlere bereket verir inancıyla, kışın bitip yazın başladığı 5 Mayıs gecesi cüzdanların ağzı açık bırakıldı. Ev, araba isteyenler, Hıdırellez gecesi gül kokusunu takip ederek buluşacak Hızır ile İlyas’ın yardım edeceği inancıyla, dileklerinin küçük bir modelini yapıp gül ağacının altına bıraktı. Dün akşam İzmir’de yeni umutlar yeşerdi...
Umutsuz yaşanmıyor. Tüm dileklerin gerçekleşmesi dileğiyle...


Yazının Devamını Oku

Festival ekonomisi

30 Nisan 2019
TARİH boyunca insanlar kışın bitip doğanın uyanışını festivallerle karşılamışlardır. Büyük emeklerle yetiştirilen ürünler hasat edildiğinde eğlenceler düzenlenip şenlikler yapılarak yorgunluklar atılır.

Zeytinden, pamuğa, üzümden, incire, mandalinadan, enginar ve bilumum otlara onlarca çeşit ürünün yetiştiği bereketli Ege topraklarında da hasat zamanı geldikçe festivallerin biri bitip, diğeri başlıyor.

Hafta sonu Urla’da yapılan Enginar Festivali’nde yerli, yabancı ünlü mutfak ustalarının dolmasından, tatlısına enginar tarifleri, hemen her köşede çalan orkestralarla eğlence ve bilgi dolu 3 gün geçti.
Festivaller markalaştığı zaman, yapıldığı yere büyük canlılık getiriyor. Alaçatı Ot Festivali, Urla Enginar Festivali, Ayvalık ve Akhisar zeytin hasatları, Seferihisar Mandalina Şenliği’nin ünü artık Türkiye’nin dört bir yanına ulaşmış durumda. İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerin stresinden kaçıp, yerel tatlar ve kültürle buluşmak isteyenler buralara akın ediyor.
Festivallerin yapıldığı yerlere birkaç günde 1 milyondan fazla ziyaretçi gelebiliyor. Esnaf belki 1 aylık kazancını birkaç günde elde edebiliyor. Restoranlardan, otellere, gıda maddeleri üreticisinden, hediyelik eşya yapıp satana, hemen herkesin payına bir şeyler düşüyor. Mütevazi bir hesapla 1 milyon ziyaretçinin her biri 100 TL bıraksa 100 milyon lira yapar. Ekonomi derslerinde yatırım harcamalarındaki bir birimlik artışın piyasada dalga, dalga yayılarak toplam geliri defalarca kat artıracağı öğretilir. Örneğin, bir enginar üreticisi festivalde elde edeceği 2 bin lira ek kazancın yüzde 75’ini harcasa toplam 8 bin liralık ek gelir, yaratacağı yatırım çarpanı formülüyle hesaplanır. Enginar üreticisi festivalden gelen ek kazancıyla TV alsa, beyaz eşya satıcısı ek kazancıyla mobilya alsa, mobilyacı elbise alsa ve bu böyle uzayıp gitse, sonunda 2 bin liralık ek gelirin 8 bin liralık ekonomik hareket yarattığı görülür.
O nedenle festivallerin kalitesini yükseltmek için yapılacak yatırımlardan çekinmemek gerek. Doğru hesapla yapılan yatırımın getirisi harcamaların kat kat üzerinde olabilir.

 
Baykuş demişken

İZMİR’de yıllardır dile getirilen bir istek sonunda gerçekleşti. Başta Konak–Karşıyaka arası vapur seferi olmak üzere toplu ulaşım araçlarını çarşamba, cuma ve cumartesi günleri gece yarısı geç saatlere kadar kullanabilmek artık mümkün. Baykuş seferlerini başlatan Başkan Tunç Soyer’in bu uygulaması için özellikle Karşıyaka’da oturanlardan büyük alkış aldığını biliyorum. Baykuş seferleri, sokakta yaşamayı, birbirleriyle buluşmayı seven İzmirlilerin yaşam kalitesinin artmasına önemli bir katkı olacak.

Yazının Devamını Oku

İstanbul artık uzak

23 Nisan 2019
İSTANBUL’da Ekrem İmamoğlu’nun da koltuğa oturmasıyla birlikte siyasi tarihin en önemli yerel seçimlerinden biri gündemden düşmüş oldu.

Çok fazla ihtimal verilmemekle birlikte, sadece İstanbul’da yenilenme kararı alınırsa seçimler yine gündemin birinci sırasına yerleşir. Şimdi 2023’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar siyasette ve ekonomide dengelerin yeniden oluşacağı 4.5 yıllık yeni bir döneme girdik.
Buna karşın İstanbul şu sıralarfarklı bir konuyla İzmirlilerin gündeminde birinci sıraya oturmuş durumda. Malum, pek çok İzmirli için İstanbul komşu kapısı gibidir. Kiminin çocuğu orada okur, kiminin annesi, teyzesi vardır. Ticaretin de merkez olduğu için pek çok İzmirli bir ayağı İstanbul’da olarak yaşar. Saat başı en az bir ya da iki uçağın İstanbul’a kalkması da bu yoğun yolcu trafiğindendir.

En az iki saat kayıp

Ama yeni havalimanı özellikle Avrupa yakasında işi olanlara çok zaman kaybettirdi. Özellikle sabah gidip işini gördükten sonra akşam dönen İzmirliler en az birkaç saat kaybettikleri için çok dertli. Her şeyden önce İstanbul–İzmir uçuşlarında daha önce uçağın hareketinden 1 saat önce Atatürk Havalimanı’nda olmaları yeterli iken, İstanbul Havalimanı’nda en az 2 saat önce bulunmaları gerekiyor.
Buradan kaynaklanan 1 saatlik kayıp yetmiyormuş gibi daha önce 50 dakika olarak verilen uçuş süresi İstanbul Havalimanı ile Adnan Menderes Halvalimanı arasında artık yaklaşık yarım saat fazla, 1 saat 15 dakika. İstanbul’un en merkezi yerlerinden yeni havalimanına ulaşım süresinin ortalama 50-60 dakika olduğu, terminale gittikten sonra check-in ve oradan biniş kapısına gidebilmek için de ortalama 20 dakika harcandığı hesap edildiğinde 2 saat ya da daha fazla bir kayıp olduğu rahatlıkla söylenebilir.

İzmir’e uçakla 7 saatte geldi

Bir yakınım geçen hafta yeni havalimanından saat 16.30’da kalkacak uçakla İzmir’e gelebilmek için öğlen saat 12.00’de Yeşilköy civarındaki evinden yola çıkmış. Yaklaşık 20 dakika Havaist otobüs durağına ulaşım, her yarım saatte bir hareket eden otobüsün kalkışını bekleme, 50 dakikada hava limanına ulaşım derken 2 saat önceden terminale ulaşmayı başarmış. İçeride 10 dakikada chek-in işlemlerinin yapıldığı yere yürüyüş, 15-20 dakika uçuş kapısına gidiş derken yaklaşık yarım saat daha geçmiş. Sonra beklemeye başlamış. Ama tabii ki uçak zamanında kalmayıp 16.30 yerine 17.30’da hareket etmiş. İzmir’e geldiğinde saat 19.00 imiş. Yani İstanbul’daki evinden çıktıktan tam 7 saat sonra Adnan Menderes Havalimanı’na ulaşabilmiş.

Yazının Devamını Oku

Ayda portakal aramak

16 Nisan 2019
Düşünün bir kere... Dünyaya çığır atlatacak bir projede yer alıp yıllarca emek harcamışsınız.

 

Sonunda büyük hayal gerçekleşip yıldızları, gezegenleri kendisine yaklaşan her şeyi yutan, Einstein’a göre zamanı bile çekip bükebilme kuvveti olan karadeliğin fotoğrafını çeken ekipte yer almışsınız. Sonra bu bilim insanlarından biri olarak tarihi açıklamayı yapacak basın toplantısı için Washington’a uçmuşsunuz. Yapılan açıklama dünyayı ayağa kaldırmış. Einstein’ın 100 yıl önceki öngörüsü doğrulanmış. Bilim tarihinde ‘Karadeliğin görüntüsü öncesi ve sonrası’ diye yeni bir dönem başlamış. Röportajlarla geçen bu büyük günün heyecanıyla yine eve uçmuşsunuz. Kapıdan adım attığınızda içeriden, “Anne akşama yemekte ne var?” sesi gelmiş...
Dünya tarihine imza atan bilim insanlarından biri olan Profesör Feryal Özel, bu sempatik olayı ‘Bilim insanı bir anne ve yaşam’ diye attığı tweetle paylaşmış. Bu müthiş projede yer alan tek Türk olan İstanbul doğumlu Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu Prof. Özel’in tweetine yapılan yorumlardan benim en hoşuma gideni, “Karadelik hep orada duruyor ama bebekler büyüyüp yuvadan uçuyor” şeklinde olanıydı.

45 TRİLYON KEZ LONDRA-NEW YORK

Karadeliğin görüntüsünü alabilen ekipte bir de Türk bilim insanı olduğunu Hürriyet’in haberinde okuyunca çok mutlu oldum. İstanbul seçimi tartışmaları, doların 5.80’leri görmesini filan unuttum gitti. Yapılan iş öyle büyük ki, bugünler gelir geçer ama tarihe damga vuranlar arasında bir de Türk bilim insanının olduğu, insanlık var oldukça unutulmaz.
Aslında yapılan iş Los Angeles’taki bir golf topunun üzerindeki deliklerden birinin fotoğrafını New York’tan çekmek gibi bir şeydi. Ya da ayın üzerindeki küçücük bir portakalı bulup fotoğrafını dünyadan çekmekten farkı yoktu. Karadelik, dünyaya 53 milyon ışık yılı uzaklıkta. Bir başka hesapla Londra-New York arasını 45 trilyon defa gidip gelmeye denk.
Bu kadar uzaktaki bir karadeliğin görüntüsü ancak dünya büyüklüğünde bir teleskopla alınabilirmiş. Bu olamayacağı için dünyanın çeşitli bölgelerindeki teleskopların güçlerini birleştirecek bir proje geliştirilip dünya teleskopa çevrilir. Sekiz ayrı noktadaki teleskoplar, M87 adlı galaksinin ortasındaki evrenin en vahşi karadeliklerinden birini yıldızları yutarken maddelerin birbirine sürtünmesinden doğan ısının yarattığı parıltıları ve gölgesini kaydetmeyi başardı. Bir süper bilgisayar, teleskoplardan farklı zamanlarda gelen görüntüleri birleştirip düzelterek kara deliğin fotoğrafını ortaya çıkardı.

İZMİR’E GELMEK İSTİYORLAR

Yazının Devamını Oku

Beş yıl çabuk geçer

8 Nisan 2019
 İSTANBUL’daki seçim sonuçları ve itirazların heyecanından, İzmir 15 yıl sonra gelen yeni ‘Başkan’ına henüz odaklanamadı.

Ben Tunç Soyer’i Bornova Anadolu Lisesi camiası, EXPO 2015 Genel Sekreterliği ve tabii ki, Seferihisar Belediye Başkanlığı gibi görevlerinden uzunca bir süredir tanıyorum. Oturduğu koltuğun hakkını verip, İzmir’e sınıf atlatacak çalışmalar yapabileceğine de inanıyorum.
Ancak, zaman çok hızlı akıyor. Seçimlerin üzerinden bir hafta geçti bile. Beş yıl da göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Bir bakarsınız, bir sonraki yerel seçimlerin yapılacağı 2024 yılı Mart ayının son pazar günü gelmiş bile... Sandıklar yeniden kurulduğunda, seçmenler verilen sözlerin ne kadarının gerçekleştiğine bakarak oyunu kullanacak. O nedenle Tunç Soyer, vaatlerini yerine getirebilmek için zamana karşı yarışacağı nefes nefese beş yıl geçirecek.


SEÇMEN VAATLERE BAKACAK
Tabii, bu yarışta bazı projelerin kağıt üzerinde olduğu gibi durmadığı, bürokratik, siyasi pek çok engel aşılmaya çalışırken yeni bir seçim döneminin kapıya dayandığı bile görülebilecek. Örneğin, yoğun saatlerde düğüm haline gelen Alsancak Garı önündeki trafiği yeraltına alma projesine bakalım... İşin uzmanları, inşaat çalışmalarının uzun süre bölgede hayli sıkıntı yaratacağını dile getiriyor. İnşaat süresince mevcut trafiğe alternatif güzergahlar oluştururken doğacak zorluklar gibi zaman alacak pek çok unsur bulunuyor.
Ama beş yıl sonra sandık başına gidenler kördüğüm devam ediyorsa işin neden geciktiğini sormayacak. Seçmen Tunç Soyer’in geçen beş yılda İzmir’de yaşam kalitesini ne kadar yükselttiğine, hayatını ne kadar kolaylaştırdığına bakacak o kadar... O nedenle, gerek İzmir, gerekse ilçelerde yeni başkanların acil çözüm bekleyen sorunları öncelikle masaya yatıracaklarını düşünüyorum. İnsanlar belki ilk bir iki yıl zorlanacak, ama seçim zamanı geldiğinde projeler tamamlanmışsa çekilen bütün sıkıntılar unutulacak. Metroda, tramvayda bunu gördük...


Yazının Devamını Oku

Gece ışıklarında İzmir ekonomisi

1 Nisan 2019
BUGÜN İzmir yeni bir Başkan ile yeni bir döneme başlıyor. Bu satırlar yazılırken sonuçlar henüz belli değildi. Ama kim seçilirse seçilsin İzmir’de yaşam kalitesini artıracak bir hizmet yarışına gireceğime eminim.

 

Aslında İzmir, inişleri çıkışları çok olan zor bir kent. İniş çıkış derken sadece dağları tepeleri demiyorum, ekonomisi de çok inişli çıkışlı. Bir dönem dibe vuruyor, bir başkasında büyüme rekorları kırıyor. O nedenle İzmir’in başkanının işi zor. Özellikle İzmir ekonomisinin büyüme rekorları kırdığı dönemlerde ulaşımdan, suya, kanalizasyona, tahminlerin üzerinde artan altyapı taleplerine yetişmek çok zor olsa gerek.
İzmir’in ekonomisindeki gelişimi gösteren yeni bir araştırma yayımlandı. Araştırmanın özelliği ekonomik büyüme ve kişi başına gelir hesaplarının gece ışıkları üzerinden yapılması. Hesaplamalar ABD Savunma Meteorolojik Uydu Programı’ndan (DMSP) elde edilen verilerle yapılıyor. Bu veriler aracılığıyla, geceleri dünyadan uzaya yayılan elektrik tüketimi kaynaklı ışıkların yoğunluğu incelenerek Türkiye’deki bütün illerin ekonomik gelişimleri hesaplanıyor. Araştırma, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin kurduğu Türkiye Ekonomik ve Politik Araştırmalar Vakfı (TEPAV) tarafından yapılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) endekslerine uygulanarak yapılan hesaplar verilerle yüzde 99.8 uyuşuyor. TÜİK, il bazında verileri düzenli yayımlamadığı için TEPAV bu çalışmayı yapıyor.

 

Şimdi tablo ve grafiklerini verdiğim bu verilere biraz yakından bakalım. Türkiye’de 2018 yılında kişi başı gelir ortalama 9 bin 562 dolar olarak hesaplandı. İzmir 11 bin 220 dolar kişi başı gelirle Türkiye ortalamasının üzerinde yer aldı. Türkiye’yi sallayan 2001 krizinde İzmir’de kişi başı gelir 2 bin 866 dolardı. Sonra 2008 yılına kadar beş kattan fazla artarak 13 bin 500 doları geçiyor. Ama uluslararası krizin etkisiyle 20008’de iniyor, 2013 yılında ise İzmir orta gelir tuzağından kurtulup 14 bin 500 doları aşıyor. Ne yazık ki. sonra yine inişe geçiyor ve 2018’deki döviz krizinin etkisiyle yine orta gelir tuzağına düşüyor.


Yazının Devamını Oku

Yeni statlar boş kalmamalı

25 Mart 2019
SÜPER Lig’de dört büyükler dışında maçlarda doluluk oranı en yüksek üç takımdan birinin Göztepe olduğu açıklandı.

Göztepe, Ankaragücü ve Erzurumspor maçları ortalama yüzde 75 doluluk oranıyla izleniyormuş. Göztepe’nin Passolig kart sayısı ise 67 bin 339 adet. Sıralamada 10’ncu geliyor. Yıllardır Süper Lig’de olan bir çok takıma göre hiç de fena bir sayı değil...

Bu rakamlar, uzun bir süre Süper Lig’e uzak kalan İzmirlilerin kaliteli futbola hasretinin göstergesi. Hem de Süper Lig’e yakışır bir stat, ulaşım olanaklarının yetersizliğine rağmen bu yüksek oranlar yakalanmış. Yapımı süren Alsancak, Göztepe ve ileride yeni statların açılmasıyla izleyici sayılarının katlanarak artacağı çok açık.
İzmirlilerin Süper Lig susuzluğuna derman olan Göztepe’nin omuzlarında büyük bir yük var. Önümüzdeki haftalarda ne yapıp edip düşme hattından kurtularak İzmir’i yine Süper Lig’den uzak yıllara döndürmemeli.
Eğer Süper Lig’de tutunursa, yeni başarılar getirecek altyapılar da oluşuyor. İnşası devam eden yeni statlar tribünleriyle boy göstermeye başladı. Açılışları için geri sayıma geçildi diyebiliriz. Maçlarda en yüksek doluluk oranlarını yakalamayı başaran İzmirli futbolseverler, yeni statlarda Süper Lig takımlarını izlemeyi fazlasıyla hak ediyor.

 
Yeni başkanın şansı

İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu 2004 - 2019 yılları arasında İzmir’in ihtiyacı olan yol, kavşak, otopark, kentsel dönüşüm gibi altyapı alanlarının kamulaştırılması için 2 milyar 114 milyon TL harcandığını söyledi.

Yazının Devamını Oku

Yeni başkan ve öncelikler

18 Mart 2019
 İKİ hafta sonra bugün İzmir’in yeni başkanı belli olacak. Böylece son yıllarda sıkça tekrarlanan müthiş çekişmeli geçen bir seçim süreci daha sona erecek. Umarım yeni başkanlar makamlarına çabuk alışır, tebrik ve kutlamalarla fazla vakit kaybetmeden projelerini uygulamaya başlar.


Örneğin, Nihat Zeybekci seçilirse “9 ay sonra İzmir’i tanıyamayacaksınız” sözünü nasıl yerine getireceğini merakla bekleyeceğiz. Ya da Tunç Soyer’in refahı eşitlemek için hesaplı alış veriş imkanı yaratacak kooperatiflerini, ulaşımda yapacağı indirimleri sabırsızca gözleyeceğiz. Aslında kim seçilirse seçilsin her iki adayın projelerinden İzmir’in yararlanması şart. Zeybekci’nin “Bütün yollar İzmir’e çıkacak” dediği Ankara - İzmir, İzmir – Antalya hızlı tren ve otoyol gibi projeler mutlaka hayata geçirilmeli. Bunlar sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin projeleri. Tunç Soyer’in çiftçilere nefes aldıracak yeni üretici kooperatifleri gibi modeller de sadece İzmir değil, tüm Türkiye’de uygulanabilecek projeler.
1 Nisan’dan itibaren daha önce yola çıkmış olan yeni metro, tramvay hatları, iskeleler gibi uzun vadeli planlar zaten devam edecek. Buna karşılık yeni seçilecek başkanın öncelik vereceği projeler ve kendi yönetim tarzı olması normal.
Bu yeni önceliklerin ve yönetim anlayışının İzmir ile ilçelerinde yaşam kalitesini nasıl etkileyeceğini hep birlikte göreceğiz.

 
İzmir’in sahibi var

İZMİR’in en beğendiğim yönlerinden biri kentine sahip çıkan, daha iyi bir İzmir için fikir üreten hemşerilerinin bulunması. Kimileri bireysel, kimileri mensup oldukları meslek kuruluşları ya da sivil toplum örgütleri aracılığıyla daha iyi bir İzmir için fikir üretip yerel yönetimlere bunları önerirler. Göç dalgaları altında boğulan İstanbul’da böyle kişiler ya da gruplar bulmak çok zor. 15 milyon nüfuslu İstanbul’da yaşadıkları şehiri İzmirliler gibi benimseyip sahip çıkanlar parmakla gösterilir.

Yazının Devamını Oku