Paylaş
MAIL hesabıma düştüğünden beri bön bön bakıyorum aşağıdaki cümleye. Esra Elönü adındaki hanım kızımız buyurmuşlar:
“IŞİD’li mücahitlerle sevişmek cihattır. Cenneti garantilemektir.”
Bu kadar iddialı bir lafı eden kimdir diye merak ettim.
On yaşında örtünmüş. Hilal TV’de program yapmış, “Feride” mahlası ile yazılar yazmış. Son derece karmaşık cümleler kurduğu için ne dediğini anlamayan okuru tarafından “entel” ilan edilmiş bir kalem.
* * *
Röportajında “Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?” sorusuna verdiği cevap da kendisinin bile inanmayacağı kadar aykırı.
“Özgür, özgün, çılgın” biriymiş. “Çılgınlık yaparmış. Sonra gider namazını kılarmış.”
Nasıl yani diyen olursa özgün, yani kendisinden başka kimsede rastlanmayan kişilik özelliklerini biraz daha açıyor:
“Çılgınlık yaparım, Leonard Cohen dinlerim. Sonra da Rahman suresini...”
BONZAİ İHTİMALİ
Peki, IŞİD militanı ile sevişen kızların cenneti garanti ettiğini nereden biliyor? Cennet dedikleri yer, turizm şirketlerinin hizmet kapsamında bir yer değil ki gidip onlardan bilgi aldı diyelim.
İfadesinde ve tek cümlelik tweet’inde başka ayrıntı yok.
Bu kadar popüler ve ağzının içine bakılan biri yalan söyleyecek değil ya dedim kendi kendime. “Cennet garantisini” nereden çıkardığına dair biraz kafa yordum. Aklıma “bonzai” tüketiminden başka ihtimal gelmedi.
Marihuana diye bir ot var. Esrar yapılan hintkenevirinden daha hafif olduğundan onun kız kardeşi sayılır. Tütünle beraber içersin, kafa yeterli kıvama geldiğinde hem dünyaya hem ahirete dair fikirler üretirsin.
“Bonzai” ise bu marihuananın etkili maddelerinden biri olan ‘kannabionidin’in sentetik türevi. Elde imal edildiğinden miktarı bol, dolayısıyla ucuz. Küçük, dandirik bir laboratuvarda binlerce genç kızı, delikanlıyı cennete götürüp getirecek kadar bonzai üretebilirsin.
Üstelik “tarhana malzemesi” gibi ev imalatı olduğundan, sınırdan kaçak geçirmek gibi riski de almazsın.
* * *
Ak Saraylı Büyük Usta’nın “Cıgara içenlerin boynu devrilsin, alkol kullananlarda damar damar üstüne binsin” siyaseti sayesinde “bonzai” memleketimizin bir numaralı içkisi oldu.
“Kim milyoner olmak ister” yarışmasında bana “Milli içkimiz hangisidir; ayran mı, bonzai mi” diye sorsalar, oyumu “bonzaiden yana” kullanırım.
Hem ucuz hem bol olduğu için tedariki kolay. Hem de içtiğin zaman, donunu eline alıp “Halay başı benim” diye ortaya zıplamıyorsan, kimse kafanın iyi olduğunu anlamıyor.
Çünkü alkol gibi ağız kokusu vermiyor, bu yüzden de salacağı kokudan yakalanma ihtimalin yok.
SANKİ URANYUM
Rakamları ben sallamıyorum. Dünya durdukça ortasında durası devletimizin resmi kurumları veriyor. Ampul Partisi’nin iktidarından önce uyuşturucu tedavisi görenlerin kara defterdeki kaydı 38 bin civarındaymış.
Yani toplasan Galatasaray’ın Arena adlı stadyumunu doldurmaz.
Hükümet adamlarımız muhafazakârlaştıkça, “sulu” içkinin gırtlağını zam üstüne zam yaparak sıktıkça “kuru” kıymete binmiş. Rakının yetmişliği seksen lira ile yüz otuz lira arasında değişiyor.
Meraklısı sanki içki değil de nükleer araştırmalarda kullanılacak zenginleştirilmiş uranyum içiyor. Milletimiz de kurnaz, hem de ucuza meraklı olduğundan tercihini “bonzai” hapına çevirmiş. Hem ucuz hem de içene cenneti göstermiş kadar olan bonzai uyuşturucusu peynir ekmek gibi satılır olmuş.
Bu arada on iki yıl önce uyuşturucu tedavisi görenlerin sayısı 38 bin kişiyken şimdi 240 bin kişiye çıkmış. “Rakam artışını” başarının birinci ölçüsü kabul edersek, muhafazakârlık için “Zafer kazandı” diyebiliriz.
Propagandasını yapmış gibi olmayayım ama bonzainin başka bir avantajı da içerken sofra kurmak zorunda kalmıyorsun. Meze adı altında haydari ile tarama ile uğraşmıyorsun.
Nesneyi ağzına atıp, biraz su içtin mi, işlem tamam. Neye niyetliysen, sana orayı gösteriyor. Kulağıma bonzainin yakında fitilini de yapacakları kulağıma geldi. Fitil olarak tatbik edildiğinde zihni daha da açıyormuş.
* * *
Çıkardığım sonucu şöyle bir özetleyip derleyeyim. Milli içkimiz haline gelen bonzai ile muhafazakârlık politikamız arasında doğru orantı var. Muhafazakârlık artıkça bonzai tüketimi de artıyor.
Bonzai tüketimi arttıkça manevi değerlere daha da sarılıyoruz.
Çılgınlık yaptıktan sonra sakinleşmek için Leonard Cohen dinleyen, sonra da nedamet getirip Rahman suresini okuyan Esra Elönü hanım kızımızın, diğer kızlarımıza “IŞİD militanları ile serbest seks” tavsiye ederken ilhamı nereden aldığını görebiliyorum.
Ne yazık ki biz erkeklerin böyle bir şansı yok.
Paylaş