Sefer Levent

Sefer Levent

slevent@hurriyet.com.tr

Al bankadan ver bankaya!

9 Kasım 2018
Bankaların kredi faizleri ile vadeli mevduat faizleri arasında ilginç bir tablo ortaya çıktı. En düşük faizle kredi kullandıran bir bankadan alınan para en yüksek faizle mevduat toplayan bankaya yatırıldığında kâra geçiliyor. Bazı kampanyaları değerlendiren vatandaşlar kullandığı krediyi aynı bankada vadeli mevduatta çevirirse üste bir de para kazanıyor.

AĞUSTOS ayında hızla tırmanan döviz kurları geri çekildi. Piyasalarda görüşler ikiye bölünmüş durumda. Kimi tekrar yükseliş olabileceğine vurgu yapıyor kimi doların 5 liranın altına düşebileceğini söylüyor. Ama benim bu haftaki konum döviz değil faizler. Konuya dövizle girdim çünkü dövizdeki dalgalanma sonrasında piyasaların faiz cephesinde de yükselişler oldu. Merkez Bankası faiz yükseltti, tahvil, kredi, vadeli mevduat hepsi bir birini takip etti. Döviz cephesinde sular nispeten durulurken faizlerde durum ciddiyetini koruyor. Hatta ortada garip de bir tablo var. İşte bu haftanın konusu da bu garip faiz tablosu...

GEZEN KAZANIR

Dün banka banka hatta şube şube gezdim. Yetinmedim bankaların internet sitelerini de mercek altına aldım. Ben bu yazı için gezdim ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu dönemde banka banka gezen vatandaş kazanır. Bakın nasıl... Bankaların hem mevduata verdikleri faiz oranlarını hem de kredi faiz oranları bizzat şubelerde araştırdım. Kredi faizlerinde oranlar vadeye göre farklılık gösterse de banka bazında aylık yüzde 2.45’ten başlayıp yüzde 3.47’ye kadar çıkıyor. Yani en düşük faizle kredi kullandıran banka ile en yüksekten kullandıran arasında 1 puandan fazla fark var. Gözlemim, kredi faizleri için pazarlık yapsanız da bankaları ilan ettikleri oranlardan çok fazla kıpırdamıyor.

BULANIK SULAR

Vadeli mevduat için yapacağınız pazarlıklar ise çok daha renkli. Hem vadeye hem de yatıracağınız paraya göre özel oranlar almak gayet mümkün. Sıkı sıkıya pazarlıklar yaptım. Ortaya şöyle ilginç bir tablo çıktı. A Bankası’ndan 1 yıllık kredi alıp hiç dokunmadan götürüp B Bankası’na 1 yıllık mevduata yatırdığınızda cebinize para kalıyor. İşte bu çok da normal değil. Faiz cephesinde suların hala bulanık olduğunun önemli bir kanıtı. Tabii vatandaş için de ciddi bir fırsat. Market market gezen vatandaş nasıl filesini ucuza dolduruyorsa bu dönemde banka banka şube şube gezen de üstüne para alıyor.

25 BİN LİRAYA 100 LİRA CEPTE

Tüketici kredisi:.. 25.000 TL

Faiz aylık:............. % 2.35

Yazının Devamını Oku

Marka farkı!

12 Ekim 2018
Zincir marketlerde satılan marka ürünlerle, market markalı ürünler arasında büyük fiyat farkı var. Yönetmeliklere göre üretilen bu ürünler için ‘kalitesiz’ dememiz doğru olmaz. Ama ambalaj veya içerikleriyle markalı ürünler kadar ‘kaliteli’ dememiz de yanlış olur. En önemlisi tüketicinin kendi beklentisi, bu da ancak bizzat deneyimle anlaşılabilir.

Malum, devir hesap devri... Bir taraftan zamları, maliyet artışlarını konuşuyoruz, bir taraftan enflasyonla mücadele konusundaki kampanyaları, indirimleri. Peki tüm bu tartışmalar vatandaşa nasıl yansıyor. Önümüzdeki birkaç hafta ayrıntılı olarak ele almaya çalışacağım. Bu hafta ‘private label’ yani özel markalı ürünler var. Kiminde bizzat marketin adı var, kiminde başka isimler... Bu ürünler, markasız ürün, özgün ürün olarak da anılıyor ama ben ‘market markalı ürün’ demeyi tercih edeceğim. Sektör temsilcileriyle yaptığım görüşmelerde son dönemde market markalı ürünlere talebin arttığını öğrendim. Ben de bizzat marketlere gidip hem fiyat farklılıklarını hem de bu ürünlerin özelliklerini inceledim. Hemen söyleyeyim, sıvı yağdan pirince, deterjandan kağıt havluya, çaydan kuruyemişe aklınıza hangi ürün geliyorsa arada çok büyük fiyat farklılıkları var.

FİYAT FARKI ÇOK FAZLA

Birkaç örnek vermem gerekirse, bir markette bilinir bir marka 1.5 kiloluk çamaşır suyu 9.95 TL’ye satılırken aynı marketin kendi ürünü 4.75 TL idi.

Aynı markette bilinir bir markanın 100 gramlık granül (çözülebilir) kahvesi 11.95 liraydı kendi markasıyla sattığı kahve ise 7.45 lira.

Bir diğer markette 48 adet demlik poşet çayın markalısı 11.95 liraya satılıyordu. Aynı özelliklerdeki market markalı ürün 4.75 liraydı.

Temizlik ürünlerinde de benzer bir tablo vardı. Yine yaygın bir zincir markette satılan çok bilinen marka detarjanın kilosu 6.89 liraydı. Marketin kendi ürettirdiği detarjanın kilosu ise 4.39 lira.

Filiz çayın markalısı 14.95 market markalısı ise 9.45 liraydı.

Hazır şehriyeli tavuk çorbanın markalısı 2.25 market markalısı ise sadece 0.90 TL’ydi.

Yazının Devamını Oku

‘Anında ödemeyi atlayan gişe görevlilerini uyardık’

1 Ekim 2018
Geçen cuma günü Vatandaşın Ekonomisi köşesinde kaleme aldığım ‘Osmangazi’de anında ödeme için ısrar edin’ başlıklı yazım sonrasında iki önemli gelişme yaşandı.

Birincisi onlarca okurdan konu ile ilgili e-posta aldım, ikincisi Osmangazi Köprüsü’nün işletmecisi Otoyol A.Ş. konu ile ilgili bir bilgilendirme yazısı gönderdi. Okur mektuplarının içeriğine geçmeden önce şirketin açıklamasına yer vermemde fayda var. Söz konusu yazıda özetle, OGS veya HGS ile geçişlerde bariyerlerin açılmaması durumunda gişe görevlilerinin vatandaşı ‘sonradan ödemeye’ yönlendirdiğine dikkat çekmiştim. Ancak 15 günlük süreçte mobil uygulama ya da bankalar kanalıyla ödeme yapılamaması durumunda vatandaşın geçiş ücreti dışında 4 katta ceza ile karşılaştığını belirtmiştim. Kaldı ki Otoyol A.Ş. de ihlalli geçişlerin anında sisteme yansıtılamayabileceğini belirtip, vatandaşın muhtelif günlerde sistemden ihlalli geçişlerini kontrol etmesini öneriyordu. 15 günlük süreçte ihlalli geçiş yapıp ücret ödemeyi unutan ya da sistemden ödeyemeyen vatandaşın sonuçta 1 asıl+ 4 ceza yani 5 katlık bir fatura ile karşı karşıya kalıyor ancak gişe görevlileri nakit ya da kartla ödeme de yapılabileceğini hatırlatmıyordu.

Bana ulaşan okur mektuplarını ve köprü geçişiyle ilgili tüketici mahkemesi kararlarını önümüzdeki yazılarda ele alacağım. Bugün söz Osmangazi Köprüsü’nün işletmecisi Otoyol A.Ş.’nin… 

İLK TERCİHİMİZ OGS/HGS
Osmangazi Köprüsü’ndeki gişe görevlilerinin vatandaşı sonradan ödemeye yönlendirdiğine yönelik yazım sonrasında gelen şirket açıklaması bu durumu doğrular nitelikte. Şirket açıklamasını aynen paylaşıyorum:

· Projemiz uzun bir süre haksız bir şekilde “müşterilerin gişede nakit ödeme yapmaya zorlandığı yönünde” suçlanmıştır. Oysa ki; nakit tahsilat, gerektirdiği ek ekipman, ek personel, nakdin toplanması, sigortası ve naklinin getirdiği ek maliyetler nedeniyle hiçbir zaman tercihimiz olmamıştır. Birinci tercihimiz; ek maliyetlerin ortadan kalkması ve müşterilerin gişede beklemeden geçiş yapabilmeleri nedeniyle tüm tahsilatların OGS/HGS vasıtasıyla yapılabilmesidir.

· Yukarıda belirtilen yanlış algıyı ortadan kaldırmak için tahsilatın elektronik olarak yapılamaması durumunda, gişe operatörlerine öncelikli olarak müşterilere “ödemeden geçebileceklerini ve ödemelerini 15 gün içerisinde yapabileceklerini” söylemeleri, ayrıca “istenirse ödemelerin gişede nakit veya kredi kartıyla tahsil edilebileceğini” ifade etmeleri talimatı verilmiştir.

Yazının Devamını Oku

Osmangazi'de anında ödeme için ısrar edin

28 Eylül 2018
Gişe görevlileri Osmangazi Köprüsü’nden HGS ya da OGS ile geçiş yapamayan sürücüleri nakit ya da kredi kartıyla tahsilat yerine sonradan ödeme yapmaya yönlendiriliyor. Ancak 15 günlük süreçte ödeme yapamayan ya da borcunu unutan vatandaş 5 kat cezalı faturayla karşı karşıya kalıyor.

İZMİT Körfezi’ni aşan Osmangazi Köprüsü’nün hayatımıza getirdiği kolaylığı tartışmamıza gerek yok. Karadan veya deniz yolu ile ulaşmaya çalışsanız en az 1 saat sürecek bir yolu sadece 5 dakikaya indirdi. Ben de haftasonu Bandırma’ya gidip gelmek için hem köprüyü hem de yeni otoyolu kullandım.

TEM otoyolunda Gebze çıkışını geçmemizin hemen ardından Osmangazi Köprüsü’ne yöneldik. Köprüyü aşar aşmaz bizi gişeler karşıladı. Gişelerin bir kısmının üzerinde NAKİT yazarken bir kısmında OGS/HGS yazısı yer alıyor. Arkadaşımın aracında HGS bulunduğu için biz HGS yazan ve açık olan gişelerden birine yöneldik. Hız limitlerine uyduğumuz halde bariyer açılmadığı için durmak zorunda kaldık. Arkadaşım gişe görevlisine niye geçemediğimizi sordu. Gişe görevlisi önündeki ekrandan bunun sebebini göremediğini, sistem arızası, bakiye yetersizliği ya da okumama sorunu olabileceğini söyledi. Arkadaşım tam cüzdanına davranınca sırada gişe görevlisi, “15 gün içinde ödeme yapabilirsiniz, sorun yok” dedi.



İKİNCİ GÜN DE AYNI DİYALOG

Yazının Devamını Oku

500 euroluk araç kirası nasıl 1000 Euro’ya çıktı?

21 Eylül 2018
Döviz kurlarının artmasıyla araç satış fiyatlarının zamlanması araç kiralama ücretlerini de tırmandırdı. Dövizle kiralamadan Türk Lirası’na zorunlu geçişin de gündeme gelmesiyle birlikte şirketler faiz yükünü de faturalara yansıttı. Böylece 3 ay önce 500 Euro civarında olan araç kiralama bedelleri bugün 1000 Euro’ya (yaklaşık 7 bin 250 TL) karşılık gelmeye başladı.

Araç kiralamak son dönemde satın almaya karşı önemli bir alternatif olarak ön plana çıktı. Özellikle şirketlerin filo kiralaması ve vatandaştan gelen talebin her geçen gün artması sektörü geliştirdi, büyüttü... Son dönemde kur fiyatlarının hızlı yükselişi bu sektörü de olağan dışı etkiledi. Aylık kira ücretlerinin döviz bazında zaten arttığı gözlemlenirken, Türk Lirası’na zorunlu geçiş ile birlikte faturaların iyice şişmesi vatandaşın gündeminde ilk sıralara tırmandı. Faturaların yükseldiği bir gerçek. Peki ama kiralama şirketleri fırsatçılık mı yapıyor yoksa ortada gerçekçi bir finansman maliyet hesabı mı var. Gelin hep birlikte izini sürelim...

Bana gelen bir okur gönderisindeki gerçek fiyatlar işimizi hayli kolaylaştıracak. Okurumun yazdıklarından aynen paylaşıyorum:

Araç kiralama şirketi Fleetcorp’tan bir araç kiralayan okurum, konkordato ilan eden şirketin araçlarına haciz uygulanınca aracını iade edip yeni bir araç kiralamak için başka bir şirketle temasa geliyor.

Yeni filo şirketi X model bir araç için okuruma aylık 505 Euro+%18 KDV’lik bir teklif veriyor.

Teklifi kabul eden okurum sipariş formu ve sözleşmeyi teslim alıp süreci başlatıyor.

Okurum kiraladığı aracı beklerken 10 gün içinde şirketten iki ayrı yazı alıyor. Kiralama şirketi aracın kira ücretinin önce 600 Euro’ya çıktığını bildiriyor.

Kurların olağan dışı yükseldiği bir süreçte TL ile araç kiralamak istese artışı doğal karşılayacağını söyleyen okurum Euro bazında kira zammına anlam vermediğini belirtiyor.

Yazının Devamını Oku

Araç muayenede randevu oyunu

8 Eylül 2018
Araç muayenede bazı uyanıklar ilginç bir yöntem geliştirmiş. İnternette ‘araç muayene randevu’ diye arama yaptığınızda karşınıza çıkan şirketlerin bu işin tek yetkilisi TÜVTÜRK ile hiç ilgisi yok. Randevu ücretsiz derlerken kanmayın numarayı aradığınızda dakikası 5 liradan faturanız işlemeye başlıyor.

ADINA ne diyeceğimi bilemedim. Dolandırıcılık mı desem, sahtekarlık mı yoksa uyanıklık mı? Bir taraftan vatandaşın kandırılmasına üzülüyorum diğer taraftan bu yöntemlerin düşünülebiliyor olmasına şaşırıyorum. İşte son olay...

Bana gelen bir okur mektubundan yola çıkıp yaptığım araştırmaya göre araç muayene işinde bazı uyanıklar vatandaştan haksız yere para kapmak için ilginç bir yöntem uyguluyor. İnternette başta Google olmak üzere arama motorlarına girip “Araç muayene randevu” yazdığınızda karşınıza çıkan internet sitelerinin aslında araç muayene işini üstlenen şirketle hiçbir ilgisi yok. Türkiye’de araç muayenesini yapmaya yetkili tek şirket TÜVTÜRK. Ancak bazı internet siteleri üstelik web adresini bu şirketin adını da dahil ederek vatandaşa muayene randevusu verdiğini belirtiyor. Bu internet sitelerinin bir bölümü sizden plaka, ruhsat no, adres gibi kritik bilgileri talep edip, bir bölümü ise doğrudan 0800’lü numaraları aramanızı istiyor. Tanıtımlarında randevunun ücretsiz olduğunu belirtmelerine rağmen 0800’lü numaraları aradığınızda aslında bu şirketlere paranızı da kaptırmaya başlıyorsunuz. Çünkü aradığınız bu numaralar ücretli. Üstelik dakikası 5 TL gibi yüksek bir ücretle karşı karşıya kalıyorsunuz.

Konuyla ilgili TÜVTÜRK şirketini arayıp niye bu şirketleri engellemek için girişim de bulunmadıklarını sordum. Cevaplarını paylaşıyorum:
“Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın denetiminde ülkemizde periyodik araç muayene hizmeti vermeye yetkili tek kuruluş olarak, araç muayene hizmeti randevularını www.tuvturk.com.tr internet sitemizden ve 0 850 222 88 88 numaralı çağrı merkezimizden 2009 yılından itibaren ücretsiz olarak vermekteyiz.

Yazının Devamını Oku

Pizzadaki sucuk, salam ve sosis tavuk etinden

1 Eylül 2018
EVET, yanlış okumadınız.

Aklınıza gelen yaygın tüm pizza markalarının ürünlerinde kullanılan sucuk, salam ve sosislerin tamamı tavuk ve/veya hindi etinden üretiliyor. Üstelik bazı markalar bunu bizzat internet sitelerinden ya da menülerinden anons etmişken bazı markalar ancak sormanız halinde bilgi veriyor. Sosis, salam, sucuk gibi şarküteri ürünlerinin tavuk ve/veya hindi etinden üretildiğini belirten yaygın markaların da bu uyarıları internet siteleri ve menülerinin en dibine küçük puntolarla koydukları görülüyor.

TÜKETİCİ FARKINDA DEĞİL

Çevremde bugüne kadar sipariş veren veya bu yaygın markaların bizzat restoranına giden birçok kişiyle yaptığım görüşmeler sonrasında artık eminim ki tüketiciler yedikleri pizzalarda kullanılan sucuk, salam ve sosislerin tavuk ve/veya hindi etinden olduğunu bilmiyorlar.

Yasal olarak pizza markalarının ürünlerinde tavuk veya hindi gibi beyaz et kullanmasının bir sakıncası yok. Kaldı ki sucuk, sosis ve salam gibi ürünlerde beyaz et ile kırmızı etin karışımın kullanılması yasak. Yani sucuk, salam ve sosisler ya dana ya kuzu ya da tamamen beyaz etten imal edilmek zorunda.

BİLGİLENDİRME YETERSİZ

Firmaların kullandıkları ürünlerin sağlıksız ve yasal olmadığını söyleyemeyiz. Ancak tüketicinin beklentisinin dışında dana eti yerine beyaz etten imal edilen salam, sosis ve sucuğu kullanan pizza markalarının bunu tüketiciye daha açık bir şekilde duyurması gerekir. Sitelerin veya menülerin en altında çok küçük puntolarla ‘tavuk ve/veya hindi eti kullanılmıştır’ yazısını tüketicinin fark etmesini beklemeyi uyarı bir tarafa kurnazlık olarak tanımlamamız sanırım yanlış olmaz. Yukarıda da belirttiğim üzere bazı markaların beyaz et kullandıklarını neden beyan etmediklerini anlamak mümkün değil. Bu firmaların tüketiciyi yanıltmaya hakkı yok. Kaldı ki bazı tüketicilerin hiç beyaz et yemek istemediğini veya az kişi de olsa beyaz ete karşı alerjisi olanlar olabileceğini unutmamak gerekir.

NEDEN BEYAZ ET KULLANIYORLAR?

- PEKİ ama firmaların, beklentilerin aksine kırmızı et yerine beyaz et kullanmasının sebebi ne olabilir? Cevap çok basit, maliyet. Bugün karkas kırmızı etin kilosu 29 lira. Oysa beyaz etin kilosu 6-7 TL. Arada neredeyse 4 kat fiyat farkı var. Hem birbirleriyle hem de diğer fast food’çularla rekabet etmek ve maliyeti düşürmek için ucuz pizza satma yoluna giden şirketler, üstüne bir de ‘2 al 1 öde’, ‘3 al 1 öde’, ikinciye yüzde 50 indirim’ gibi kampanyalar düzenliyor. Maliyetlerini düşürmek isteyen şirketler kullandıkları malzemelerin ucuz olması için başta sucuk, sosis salam olmak üzere özel anlaşmalarla ürettirdikleri gıda ürünlerini tercih ediyorlar. Tüketicinin aradaki farkı hissetmemesi için bu ürünlere sağlığa uygun özel gıda takviyeleri ve baharatların eklendiğini tahmin etmek ise zor değil...

Yazının Devamını Oku

Ev hizmetlerinde TL'ye dönüş

25 Ağustos 2018
Doların 6 TL’nin üzerine çıkması ev hizmetlerinde çalışan yabancıların maaşlarının da yeniden belirlenmesine neden oldu. Maaşlar ortalama 600 dolardan 2 bin 500 TL’ye çekilirken Türk Lirası istemeyen yabancılar ülkelerine dönüyor.

ABD ile yaşanan gerilim sonrasında 6 TL’nin üzerine çıkan dolar kuru ev hizmetlerinde çalışan yabancılarla ilgili ücret politikasını da tamamen değiştirdi. Türkmenistan, Gürcistan, Filipinler ve Rusya başta olmak üzere Türkiye’ye gelerek ev hizmetleri, yaşlı-çocuk bakımı gibi işlerde çalışan kadınlar dövizdeki hareketlilik öncesinde ortalama 600 dolar aylık alıyordu. Dolar kurunun hızla 6 TL’nin üzerine çıkması yabancı maaşlarının da TL karşılığının 3 bin 500 TL’yi aşmasına neden oldu. Oysa 1 yıl önce yabancılara ödenen 600 dolar aylık 2 bin 100 TL’ye denk geliyordu.

Geçen yıla göre maaşlarda yaşanan yüzde 80’lik artış üzerine yabancı çalışan ücret politikası tamamen değişti. İstanbul Aksaray başta olmak üzere yabancı çalışanlara iş bulan aracılardan aldığım bilgiye göre maaşlar tamamen TL’ye döndü.

Aracılar, “Dolardaki yükseliş öncesi maaşlar yapılan işlerin zorluğuna göre 500-700 dolar arasında değişiyordu. Ortalama ise 600 dolar dersek yanlış olmaz. Dolardaki bu hızlı yükseliş sonrasında eski-yeni çalışanların maaşlarının tamamı Türk Lirası’na döndü. Yine yapılan işin zorluğuna ve koşullara göre 2 bin lira ile 3 bin lira arasında değişiyor. Genelde ortalama ödenen ücret 2 bin 500 lira olarak (bugünkü kurlarla yaklaşık 400 dolar) Türk Lirası’na sabitlendi dersek yanlış olmaz” diye konuştu.

 


 
TAHMİNİ SAYILARI 400 BİN

Yazının Devamını Oku