Paylaş
◊ Yeni eserin “Yanılsamalar” çıktı. Romanın fikri nasıl oluştu?
- Pandemi sürecinde eve kapanmışken aklımda olan birkaç hikâyeyi yazmak istiyordum. Bilgisayarın başına oturup kahramanlarımdan Eylül’ün hayat hikâyesini yazarken yazdıklarımın romana dönüşeceğini bilmiyordum. Ertesi gün tekrar yazmaya devam ettiğimde yeni karakterlerle karşılaştım ve roman olmasına karar verdim. Kitap böyle ortaya çıktı. Romanım kendi kendini yazdırdı diyebilirim.
◊ Peki karakterlerin ne kadar gerçek, ne kadar kurgu?
- Karakterlerimin tamamı kurgu ama kurgular da hayatın içinden. Sıradan insanların sıra dışı hikâyesi diyorum ben. Sokakta yanından geçip gittiğimiz, bakkalda, sinemada, tiyatroda, metroda karşılaştığımız insanlardan.
◊ Kadınlık hallerine farklı bir yerden yaklaşıyorsun. Klişelerden uzak bir kitap romanın. Bugün kadın meselesinin ele alınış biçimini nasıl değerlendiriyorsun?
- Kadın meselesi tek başına ele alınmaya çalışılıyor. Bunu doğru bulmuyorum. Ortada bir mesele varsa ki var, bu insanın sorunudur. İnsani bir yaklaşımla tüm bireylerin sorununun çözülmesi gerekir. Binlerce yıllık ataerkil toplumların dönüşümü kadın ve erkeğin eşit oranda eğitilmesi ve yaşama katılmasıyla olabilir.
BAĞIMSIZ FİLM ÇEKMEK ÇOK ZOR
◊ Son dönemde kitapların beyazperdeye yoğun bir şekilde uyarlandığını görüyoruz. Senin kitaplarınla ilgili böyle bir gelişme var mı?
- Yönetmen bir arkadaşım “Seni Koruyan Kadınlar Var Bu Dünyada” kitabımdan bir hikâyenin filmini yapmak istiyor. Yapabilirse güzel olur tabii ama film çekmek, hele de bağımsız bir film çekmek çok zor.
◊ Senaryo çalışmalarınla ilgili bilgi verir misin, bugünlerde neler üzerinde çalışıyorsun?
- “Bodrum Mektupları” festival yolculuğuna başladı. Biz de yeni bir sinema filmi üzerinde çalışıyoruz. Bir işçi kadın hikâyesi çekmek niyetindeyiz. Zor olduğunu biliyoruz ama başaracağımız inancı bizi kamçılıyor. Bir de sosyal sorumluluk projesi kapsamında çocuk yaşta evlenmeye zorlanan kızlarla ilgili tiyatro oyunu üzerinde çalışmalar yapıyoruz.
◊ İlk kitabın beğeni gördü, ikinci kitabın raflarda. Peki sırada ne var? Yeni bir kitap üzerine çalışıyor musun?
- Henüz çalışmaya başlamadım ama kafamda birkaç fikir var. Belki yine hikâye yazarım.
ÜÇÜNCÜ SAYFAYA BAKMAYA YÜREĞİM DAYANMIYOR
◊ Edebiyatın kadınların bu büyük sorunlarına karşı neler söylüyor? Mesajlarını alabilir miyiz bugüne dair?
- Gazetelerin üçüncü sayfaları cinayet haberleriyle dolu. Artık bakmaya yüreğim dayanmıyor. Gün geçmiyor ki bir kadın, bir çocuk öldürülmesin. Benim karakterlerim özgür olmak istiyor. Eşit olmak istiyor. Savaşsız sömürüsüz bir dünya istiyor.
◊ İlham kaynakların kimler? Elinden düşürmediğin yazarların, kitapların var mı?
- Çocukluğum Fakir Baykurt romanları okuyarak geçti. Üniversite yıllarımda Rus edebiyatı ile tanıştım. Sonra Fransız edebiyatı. Polisiye ve tarihi romanları çok severim. Elimin altında her zaman şiir kitabı vardır. Aynı şiirleri defalarca okuduğum olur. Ursula K. Le Guin özellikle okuduğum yazarlardandır.
◊ Oyunculuk ve yazarlık hangi noktalarda kesişiyor?
- Oyunculuk ilk göz ağrım. Hâlâ sahneye çıkarken ilk günkü gibi heyecan duyuyorum. Tiyatro beni en çok besleyen alan. Edebiyat olmadan oyunculuk yolculuğu kısır kalır. Aslında edebiyat olmadan oyunculuk da olmaz. Oyunculukta içsel yolculuk edebiyat sayesinde olur. Edebiyatın her türü buna dahil. Bakış açınızı genişletir. Önceleri kısa makaleler, sonra hikâyeler yazmaya başladım. Sonra senaryo yazdım. En son da roman geldi.
ÖDÜL YEMEĞİN TUZU BİBERİ GİBİ
◊ Yeni Tiyatro Dergisi size “Mümkün Dünyalar” oyununuzdaki performansınız için ödül verdi. Bu ödülü almak size ne hissettirdi?
- 15 yıldır oyunculuk yapıyorum ve ‘en iyi çıkış yapan kadın oyuncu’ ödülüne layık görüldüm. Beni fark eden jüriye teşekkür ederim. Ödüller yemeğin tuzu biberi gibi. Yemeği daha lezzetli hale getiriyor. Bir oyuncu için alkışın dışında en iyi motivasyon kaynağı ödüldür diyebilirim.
Paylaş