Tarafını seç: Çağla mı, Alişan mı?

Çağla Şıkel’in birkaç kuruyemiş ve birkaç haptan oluşan kahvaltısı öyle gündem olmuştu ki en sonunda açıklama yapmak zorunda kalmıştı: “Sanki kurbağa bacağı yedim. Bir önceki gece geç yedim, ertesi gün kahvaltıyı geçiştirdim...”

Haberin Devamı

Yakın arkadaşı Alişan, sabah saatlerinde bir kavurmacıya gidip, Çağla’ya mesaj paylaştı:
“Geçen gün bir kahvaltı paylaşmıştın. Sakarya, Adapazarı’ndayım. Saat 9 şu anda. Kahvaltımı kavurmayla yapıyorum. Ne dersin; sağlıklı mı?”

Tarafını seç: Çağla mı, Alişan mı

Sosyal medyayı da aldı bir tartışma: “Kahvaltı hafif ve hızlı olur” diyen de var, “Hızlı kahvaltı eden boşuna yaşıyor” diyen de var.
Bir tarafta da benim gibi üç öğün kahvaltı etse asla sıkılmayacaklar... Türkiye gibi bir kahvaltı cennetinde doğduğu için çok şanslı olanlar.
İsraf falan tamam ama serpmeye, açık büfeye karşı çıkıyorlar ya...
Acayip bozuluyorum. Japonya’da olsa geyşalara sunduracak zenginliğimiz, ritüellerimiz var;
kendi kendimize baltalamaya çalışıyoruz.

Haberin Devamı

90’a attı derken ofsayt...

Oyuncu Hafsanur Sancaktutan, “Ortalıkta adam kalmadı” dedikten hemen sonra meslektaşı Kubilay Aka ile birlikte olmaya başlamıştı.
Magazin gündemindeki bu çiftten önce Kubilay’a sevgilisinde ne değiştirmek isteyeceği soruldu. Cevap, hazır olduğu kadar “alfa”ydı da: “Soyadını değiştirmek isterim...”
Her genç kızın rüyası: Evlenmek isteyen, ciddi niyetli erkek.
Sonra bu cevap yine aynı programda, yine İbrahim Selim tarafından bu kez Hafsanur’a soruldu. Kubilay’ın soyadını çok uzun bulduğunu, bunun sık sık şakasını yaptığını anlattı Hafsanur.
Yani Kubilay evlenmeyi falan kastetmemiş, gerçekten de soyadını beğenmiyormuş Hafsanur’un.
Bir tempo durduk yere ancak bu kadar yükseltilip, ancak bu kadar hızlı düşürülebilir.

Kadın resmen ihbar etmiş

Yasa dışı bahis reklamından önce gözaltına alınıp sonra 10 ay hapis cezasına çarptırılan Mehmet Ali Erbil, bu davadan 1000 lira gibi bir para cezasıyla, hapis yatmadan yırtmıştı. 40 yaş küçük eski sevgilisi Gülseren Ceylan bu işte suçlu olduğunu ilan etti: “Sanal bahis işinden para almadığını söylüyor ama 10 bin dolar aldıktan sonra Malta’ya gitti.” Anlaşılan o ki bu dava burada bitmeyecek.

Biri şunun pantolonunu çeksin!

Tarafını seç: Çağla mı, Alişan mı

Haberin Devamı

Düşük bel modası tamam, anladık. Fakat Justin Bieber’ın neredeyse dizine kadar sıyırdığı pantolonlarından da illallah arkadaş!
Coachella’da aynı, sokakta aynı. Ne zorun var arkadaş, yürüyemiyorsun resmen. Küçük de değil ha: 31 yaşında, evli, çoluk çocuk sahibi.
Zaten bir tuhaf, rahmetli Amy Winehouse’u çağrıştırıyor hâl-hareketleri. Sonu benzemesin, ne diyelim...

Enginar bahane, uyku şahane

Urla Enginar Festivali ve Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım konferansı için hafta sonu İzmir’deydim.
Karadeniz’in hamsiye yaptığı muamele burada enginara yapılıyor:
Enginarlı pilav, enginar şişi, lotus enginar, enginar turşusu, enginar reçeli, enginar dolması, enginar tatlısı, enginar dondurması... Ege usulü Karaciğer Bayramı. Bir fırsatınız olursa kutlamalara katılın mutlaka.
Ama asıl anlatmak istediğim, Urla’da çektiğim uyku. Belediye ve esnaf, kısıtlı imkânlarıyla festival için şehir dışından misafirler davet etmişler.
Yıldıza vursanız iki-üç yıldız ancak alabilecek 6-8 odalı bir butik otele düştüm. Odada televizyon bile yok ama her şey pırıl pırıl, çarşaflar, yastıklar sakız gibi. Yeter de artar!
Emekli bir karı-koca işletiyor. Adam eskiden çelik işiyle uğraşıyormuş. Kadın da iç mimar. Biri dışını, diğeri içini tasarlamış, bu mütevazı yeri yapmışlar birlikte.
Otel iki katlı olmasına rağmen inşaatında çelik konstrüksiyon kullanmışlar. İstanbul’daki 6.2’nin üzerine öyle güvenli bir uyku çekmişim ki değmeyin “rem”ime.
Karbon ayak izini ve atık israfını, su ve enerji tüketimini azaltmaya çalışıyorlar. Odalara bu çabalarını anlatan, “Yıllarımız ödünç” başlıklı yazılar koymuşlar.
Çok hoş bir kahvaltıları var. Beyefendi size önlüğüyle servis yapıyor. Her şeyden azıcık veriyorlar. Mesela tereyağı yaprak kadar ince. Yeşil ve siyah zeytin dörder tane. İsraf yok, isterseniz devamını getiriyorlar. Reçel falan mümkün mertebe her şeyi kendileri hazırlıyorlar. Benzin yakıp grosmarkete gitmemek için. Eğer festivale gitmeye niyetlenirseniz, “hesaplı” kontenjanından aklınızda olsun: Otel Fiori.

Yazarın Tüm Yazıları