Paylaş
İspanyolların “paella”sına rakip bu tabağın eriştesi Kastamonu’da kesiliyor, içindeki deniz ürünleriyle Ege’nin tuzlu sularından çekiliyor.
Paella gibi görünüşü albenili bir seçenek değil. Ama öyle çok ünlü müdavimi var ki şöhreti fısıltı gazetesiyle çoktan yayılmış halde.
Bazıları Burcu Esmersoy gibi tek porsiyonla yetinmiyor, ikinci hatta üçüncüyü istediği oluyor.
Bülent Eczacıbaşı haftanın üç gün müdavimi. İlayda Alişan, Ali Koç, Nesrin Cavadzade hakeza...
Bobo By The Stay otelinin sahilinde yer alan Paraliaki’de otururken gözünüze kırmızı bir Range Rover kamyon çarpıyor.
Çalışır haldeki bu kamyon aslında bir yürüyen kütüphane.
Odalarında hiç televizyon bulunmayan otelde bu kamyondan istediğiniz kitabı seçip yemeğinize ve plaj keyfinize dijital bir detoks da yapmış oluyorsunuz.
Tuz atılmaması lazım
Yapılışı: Ev kesimi erişte bulmanız gerek. Erişteler haşlanıp dinlenmeye alınıyor.
Deniz mahsullerini (Karides, kalamar, ahtapot) tavada tereyağıyla soteleniyor, sonra erişteye katılıyor. Biraz kavurduktan sonra biraz krema ve çok az süt ilave ediliyor. Üzerine soya sosu ekleniyor. Püf noktası: Kesinlikle tuz atmıyoruz.
Sarp Levendoğlu’nun samimiyet testi
Hali vakti yerinde insanların başkalarına tasarruf önermesi genelde sevimsiz bulunan bir şey. Mesela Hülya Avşar gibi insanların “Gerekirse simit yeriz” tarzında açıklamaları, ekonomik darlık çeken kitlelere bırakın sempatik gelmeyi antipatik, itici kaçıyor.
Çünkü herkes biliyor ki o açıklamayı yapıp evine gittikten sonra karnını simitle doyurmuyor ne kendisi ne de ailesi.
Benzer bir şekilde şu anda Sarp Levendoğlu da eleştiri oklarının hedefinde. Bir süre önce tası tarağı toplayıp Datça’ya yerleşen ünlü oyuncu şöyle dedi:
“Bir oda daha olsa ne yapacağım ki? Beş odalı evde oturuyorsun iyi halt ediyorsun. Ancak ucuz insanlar pahalı şeylerden hoşlanır!”
Gelen tepkilerin bini bir para. “Richard Mille saat takılan dönemlerden sonra minimalist yaşam tarzı pohpohlamak” diye çıkışan mı ararsınız... “İki yeşillik ağaç gören başımıza filozof kesiliyor” şeklinde kestirip atan mı...
İnsanlar, haklı olarak “Datça’da bir ev, kenarda 20-30 milyon param olsa biz de bu şekil kafa ütülerdik” diye sitem ediyor.
Bence burada asıl mesele samimiyet. Yani söylediklerinizle yaşam tarzınızın birbirini tutması.
Sarp Levendoğlu şehirden doğaya kaçtığı son bir yılda ispatladı, konuştuğu gibi yaşıyor, yaşadığı gibi de konuşuyor yani:
“45 yaşındayım ve daha sağlıklı bir yaşam için buradayım. Sabah kalkıyorum, spor yapıyorum. Bu, gerçekten büyük bir lüks. Datça’da şöhretin bir değeri yok. Pahalı arabalarınızı sergileyebileceğiniz bir bar yok. Restoranlarda herkes rahat. Bu, benim için huzurlu bir ortam...”
Anlattıklarını bire bir yaşadığı da yüzüne vurmuş Levendoğlu’nun.
45 yaşındaki aktör sanki son bir yılda 10 yıl geri sarmış gibi.
Evvelce kazanıp kenara koyduğu paralara gelince... E n’apsın adam, denize mi savursun?
Yeni ilişkinin zamanlaması
İş insanı Adnan Aksoy ile 16 yıllık evliliğini bitirme kararı alan manken Güzide Duran, İstanbul’da bir mekânda Fikret Orman ile görüntülendi.
İhanet, fiziksel ve psikolojik şiddet nedeniyle boşanma davası açan güzel mankenin talep ettiği 20 milyon liralık tazminatın akıbeti, bu gelişmenin ardından ne olacak, merak konusu.
Çünkü boşanmakta olduğu eşi de ihanete uğradığını iddia etmişti. Hatta ortaya Okan Buruk dedikoduları yayılmıştı.
Güzide Hanım’ın Fikret Bey’le ilişkisi ne zaman başladı, bilinmiyor. Ama evliliklerde bu tür üzücü olaylar yaşanabiliyor maalesef.
Kimsenin evlenmesinde de boşanmasında da kötü bir yan yok tabii. Hatta insanlar ayrılıp başka kişilerle de birlikte olabilirler. Bütün bunlar hayatın normal akışına dahil.
Ama tıpkı evlilik gibi, boşanma da bir kuyumcu titizliğiyle yürütülmesi gereken bir iş bence.
Keşke her şey, boşanıp bittikten, taraflar helalleşip ayrıldıktan sonra yaşansa.
Paylaş