JLO mu pahalı, Tarkan mı?

Bu rakamları yüksek bulanlar var. Hele de VIP biletlerin 666 bin liraya kadar yükseldiği düşünülürse.

Diğer taraftan bir Türk starının, Tarkan’ın da Avrupa turnesi devam ediyor. Almanya’nın ardından İngiltere’ye geçecek Megastar. Mesela Londra O2’deki bilet fiyatlarına baktım; 7-30 bin lira.

Yani Tarkan’ın Londra konseriyle JLO’nun İstanbul konseri arasında öyle atla deve bir fark yok.

Tek bir konser hakkın var deseler, elbette ki pahalı bile olsa yine Tarkan’ı tercih ederim. Kültürel nedenlerle tabii.

Ama şimdi eğri oturup doğru konuşalım: Batılı muadillerinde inanılmaz bir şov ve görsellik var her sunumda kendini yenileyen.

Bakınız: Lady Gaga Coachella’da sahneye mezarlık kurdu, iskeletlerle dans etti.

Hatırlayınız: 66’lık Madonna resmen olimpik performans sergiliyor her konserinde.

Biliniz: JLO en son 90 kişilik ekip, 100 TIR ile gelmişti Türkiye’ye. Dansçıların burçlarına bile karışıyor.

Tarkan ise ortalığı yıktığı yıllardan kalma kostümleri, dansı ve şarkılarıyla, neredeyse tek başına görünüyor sahnede.

Yani sadece biletin satış fiyatı değil, o biletin maliyeti de önemli.

Ezcümle bir biletin pahalılığı ya da ucuzluğu, biraz da nereden baktığınızla alakalı.

Açık hava tımarhanesinde bugün

Konya’da doktorların kadın hastalar hakkındaki skandal yazışmalarının şokunu atlatamadan Sapanca’daki otelde gizli kameralı ampul gündemine uyandık.
İnsanlar yana yakıla hangi numaralı bungalovda kamera bulunduğunu soruyorlarmış.
Kim ister ki mahreminin başkası tarafından görülmesini ya da daha vahimi, kaydedilmesini...
Bu tür olayların en büyük zararı şu: Birkaç sapık bütün bir camiayı zan altında bırakmakla kalmıyor sadece.
Aynı zamanda müşteri ve potansiyel müşterilerde güvensizlik ve tedirginlik oluşturuyor.
Asıl hasar, “Artık doktora da mı güvenemeyeceğiz / Otelde de mi kalmayacağız” kaygısı...

Limanda öpücüğün mesajı ne?

Mert Demir ve Serenay Sarıkaya Londra’dan İstanbul’a dönüşte Heathrow Havalimanı’nda öpüşürken görüntülendi.
İlişkilerinin reklam olduğuna inananlar, hemen yapıştırdı tespiti:
“İstanbul uçağında Türklere yakalanmak için, bilerek bu pozu verdiler...”
Sanki bütün Londra birbirlerine doyamamışlar, son bir kez de havaalanında öpüşelim demişler gibi.
Hani veda ya da uğurlama falan olsa bir derece... Veda değil ki bu; uçakta da, İstanbul’da da berabersiniz yine sonra...
Derken kendime geldim: Ve “Sevgiliyiz” diyen insanlara, “Neden öpüştünüz” diye hesap sorarken yakaladım kendimi.

Sabancılara yapılan Yeşilçam dayatması

Hacı Sabancı’nın, yüzde 99 ihtimalle kendi çocuğu olduğu ortaya çıkan Uzay’la ilgili kararına itiraz etmesini kızarak izliyoruz. “Çatlasan da patlasan da o çocuk senin!” diyesimiz geliyor.
Halbuki bunda kızacak ne var? Bir insanın çocuğunun yüzde 99 değil, yüzde 100 kendisinden olduğunu bilmek istemesinden daha doğal ne olabilir?
Sanırım bu olayın biz geniş halk kitleleri üzerindeki etkisi biraz Yeşilçamvari:
“En sonunda oğlanın zengin olduğu ortaya çıkar / En sonunda kızın zengin olduğu ortaya çıkar...”
Uzay üzerinden bu klişenin gerçek olduğunu görmek, “mutlu son”un mümkün olduğuna inanmak istiyoruz.