Bir gün İrem de peruk takabilir

Galatasaray’ın şampiyonluk kutlamalarına sıkı bir polemik damga vurdu; kutlamalarda sahne almayan Coşkun Sabah ile İrem Derici birbirine girdi.

Sabah’ın üzüntüsü, çok sevdiği takımının kutlamalarında sahnede olamamaktı. Hatta takıma hediye olsun diye yeni bir marş bile yazmıştı.

Derici ise kutlama sahnesine seçilen isimlerle ilgili Coşkun Sabah’ı kızdıracak bir yorum yaptı: “Hayaller Dua Lipa, gerçekler Coşkun Sabah!”

Bu kullanım özellikle gençler arasında günümüzün genel bir deyişi olmasına rağmen, Coşkun Sabah üzerine alındı. Haklı çünkü orada bir sürü sanatçı olmasına rağmen İrem Derici bir tek Coşkun Sabah’ı hedef almıştı.

Derici’ye şöyle cevap verdi usta sanatçı: “Kıskanıyorlar. Orada hepinizi katlarım. Coşkun Sabah ile başa çıkabilir misiniz?”

Bu konuda da haklı Coşkun Sabah. Müziği, tarzınıza hitap edebilir ya da etmeyebilir ama bazı konularda da inkâr edilemeyecek başarıları var.

Mesela kendi icadı olan elektro-ud ile seslendirdiği “Âşığım Sana”, 1990’da 3 milyon adet ile Türkiye’nin en çok satan albümleri arasında yer aldı.

İrem Derici durmadı, bu kez konuyu bambaşka bir yere getirdi. Hem de yaşından ötürü dönemin sanatçıları için “perukfest” (yani peruklular geçidi) sözünü kullanarak:

“O dönemin abileri çok acayip, inanılmaz beyefendi, kuralcı durup, her b.ku yiyen... Bunlar melek, biz terbiyesiziz. Yemediğiniz halt yok. Ben 7 yaşındayken, annem eşinden boşanmıştı, bu ‘melek’ üstatlardan biri, evli olmasına rağmen 1.5 saat anneme yürümüştü. Annem güvenliğe şikâyet etmek zorunda kalmıştı...”

Belli ki Derici’nin bir dönemin ünlüleriyle ilgili yaşadıkları, bildikleri, tespitleri var. Bunlarda doğru olduğu yanlar da vardır. Ama sap ile samanı birbirine karıştırmamak lazım.

Annesini taciz eden kişi Coşkun Sabah ise çık, bunu açıkla. Ama sırf benzer yaş grubundan diye herkesi aynı kefeye koymak da biraz acayip.

İnsanlar bu tacizi yapan kişinin Coşkun Sabah olup olmadığını düşündü doğal olarak. Genelleme bazen işleri kolaylaştırır ama çoğu zaman kurunun yanında yaş da yanar.

Bu polemikte Derici’nin yapması gereken, bizzat Coşkun Sabah’la ilgili bir suçlama varsa onu ifşa etmesi.

Yahut da yaşıyla başıyla dalga geçtiği için usta sanatçıdan özür dilemesi.

Unutmayalım, o yaşlar bir gün hepimizin kapısını çalacak.

Erkekler ilişkilerde daha mı demokrat?

Hollywood’un “Modern Family” dizisiyle gönüllerimizde taht kuran yıldızı Sofia Vergara ideal erkek kriterlerini açıkladı:

“Benim kadar parası olan birini istiyorum. Yoksa bu bir kâbus olur!”

Vergara’nın yaklaşık 180 milyon dolarlık bir serveti olduğu tahmin ediliyor. Böyle bakınca yeryüzündeki 4 milyar erkek arasında birlikte olabileceği kişi sayısını kafadan milyonda bire indiriyor.

Haklı olduğu yanlar elbette var. Kadın ve erkek arasındaki güç dengesi kadının lehine bozulunca orada çoğu zaman erkek kaynaklı marazlar ortaya çıkıyor.

Bu doğru ama... Böyle de söylenir mi be kardeşim? Bunu bir erkek söylese, “Sınıfçı, ayrımcı, paragöz” diye edilmedik laf kalmaz o kişi hakkında.

Ama bir kadın söyleyince kimsenin çıtı çıkmıyor işte. “Erko”ların birçok konuda haksız, hatta suçlu olduğu doğru. Ama eğri oturalım, doğru konuşalım: Karşısındaki kişinin maddi durumuna kadın kadar önem vermiyor erkekler. Kendinden ekonomik olarak çok daha zayıf bir kadını sevgili ya da eş olarak seçmekte beis görmüyor.

Duran saatin günde bir kez doğruyu göstermesi gibi bir şey bu galiba.

Bu kez eğlenen de alkışlanan da garsonlar oldu

Gülben Ergen, Kıbrıs’taki konserinde sahnesine ara vererek şarkılardan birini servis yapan garsonlar için okudu ve onları da eğlenmeye yanına çağırdı.

Garsonların hepsi de çok mutlu, koşturmuşlar sahneye, Gülben’le döktürmüşler.

Bence çok şeker bir hareket.

Ama bundan daha şekeri, seyircinin verdiği tepki.

Salondaki herkes Gülben’in garsonlara bu jesti karşısında alkış-kıyamet, az önce sipariş verdikleri garsonları alkışlıyor.

Peki göze çok hoş gelen bu güzel saniyeler, bahşişlere de yansımış mıdır sizce?