Paylaş
Bu hafta piyasa yine Hazine'nin dış borçlanmasını izleyeceğe benziyor. Dış borç bulma imkânları artarsa faizler biraz daha düşer, bonolar prim yapar. (Borsa ise Avrupa piyasalarına paralel bir yön belirler.)
Demek ki gözler esas bono piyasasında olacak.
Biz de bu amaçla bir okurumuzdan gelen (önemli) bazı soruları ele alıyoruz.
YAZI
Evvelsi gün bu köşede Hazine bonoları alınmalı mı? konusunu incelemiştik.
Bir okurdan e-mail geldi. Konuyla ilgili soruları vardı. Piyasaların bu hafta içinde bulunduğu durumla yakından ilgili olan sorular.
Benzer sorular diğer yatırımcıların da aklından geçmiş olabilir. Haftanın yorumunu bu sorular aracılığıyla tartışacağız.
BİLEŞİK FAİZ
Geçen haftanın kayda değer gelişmesi yüzde 146 faizle çıkan 5 Mayıs kağıtlarının hızla prim yapmasıydı. Cuma günü faizler yüzde 132'yi görmüştü.
Okurumuz ilk sorusunu şöyle soruyor:
Yüzde 146 net faizli 5 Mayıs 99 vadeli Hazine Bonosu nerede satılıyor? İş Bankası interaktif listesinde bu tarih için verilen 635 nolu bono sadece yüzde 102.83 faiz getiriyor. İş Bankası'yla telefonla da görüştüm böyle bir bonodan haberdar olmadıklarını söylediler.
Bu soruya cevap çok. Bir kere, faiz tartışılırken yatırımcının bir yıl içinde ne elde etmiş olabileceği ölçüsünden hareket edilir. Yani şimdiki faizler bütün yıl devam ederse sene sonunda ne kadar kazanılır? Adı bileşik faiz.
Ayrıca değişik vadelerdeki bonolar arasında bir kıyaslama yapmak için de faizlerin ‘‘bileşik’’ olarak verilmesi gerekiyor. Oysa bir bankayı arayıp sorduğunuzda oradaki memur size ‘‘basit faizi’’ söyleyecektir. Bileşik faizi öğrenmek isteyenler, ‘‘Bunun bileşiği neye geliyor?’’ diye bir ikinci soru sormak zorunda.
Nitekim yüzde 103'ün bileşiğini alın. Yüzde 130 eder. Ama yine yüzde 146 değil. Neden? İki nedeni var. Bir kere yüzde 146, bononun piyasaya çıktığı anki faizi. Bono piyasasında iyimser bir hava oluşunca oyuncular alıma geçtiler ve hafta sonuna doğru faizler yüzde 132'ye geriledi.
Bir de unutmayın, banka da üç beş kuruş para kazanacak. Yoksa bu işi niye yapsın. Neden pahalı bilgisayarlara, elektronik araçlara para yatırsın?
RİSK
İkinci soru da güncel. Evvelsi günkü yazıda, ‘‘Getiri yüksek, ama risk de yüksek’’ diye yazmıştık. Okur soruyor:
Devletin hazinesinin bonosunun riskinden neyi kastediyorsunuz acaba? Hazine'nin, vadesinde parayı ödememesi söz konusu olabilir mi? Yoksa, olabilecek büyük bir devalüasyon sonucu belirttiğiniz yüksek gerçek (reel) getiri uçar gider mi? Bu takdirde getiri ve hatta ana para uçup gidecekse yüzde 30 gerçek getiriyi nasıl olur da ‘‘çok yüksek’’ olarak niteliyorsunuz? Bu bir çelişki değil mi?
Söz konusu iki risk bütün bonolarda var. Bunu kabullenmek gerekiyor. Bu riskler bazen son derece düşük (Amerika'da olduğu gibi) ama bazen de biraz daha yüksek (Brezilya'da olduğu gibi).
Gelelim, çelişki noktasına. Bu güzel sorulmuş bir soru.
Paranın bir kısmının uçup gitme olasılığı olsa bile biz yine de yüzde 30 getiriye ‘‘yüksek’’ deriz. Çünkü ‘‘beklenen’’ getiri böyle.
Paranın bir kısmının ‘‘uçup gitme’’ olasılığı düşük. Ama küçük bir olasılıkla, beklenmedik bir olay yaşanırsa ana paranızın bir kısmını kaybetmeniz yine de mümkün. Bunun adı da risk.
Demek ki bir yanda getiriye bakarken diğer yanda da riskleri hesaba katmak gerekiyor.
SONUÇ
Okurun üçüncü sorusunu ise cevaplamadan aktarıyoruz.
‘‘Bazı bankalar bir günlük mevduata yüzde 145 faiz verebilir’’ diye yazmıştık. Okur soruyor:
Hazine Bonosu riskli ise, nasıl olur da yüzde 130-145'lik yıllık bileşik faiz veren bankalar risksiz olmaz. Bunu belirtmiyorsunuz...
Doğru.
Bir tahminle bitirelim. Beklenmedik olumsuz bir haber gelmezse 5 Mayıs bonolarının faizi bugün yüzde 130'un da altına inebilir.
Paylaş