Sahrap Soysal

Kayseri’de yemek yarışması

24 Mayıs 2010
Kayseri ıl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün Maggi sponsorluğunda organize ettiği muhteşem bir yemek yarışmasına katıldım.

Kayseri’nin o çok marifetli hanımlarının hazırladığı 200 çeşit yemeği, onları kırmadan azar azar tadarken kendimi lezzet sarhoşu gibi hissettim.

Keşke kilo alma, kolesterol, şeker derdimiz olmasa da yaşamın en önemli zevklerinden biri olan yemeği istediğimiz kadar yiyebilseydik. Neyse ki, Mevlana’nın “az yiyen melek olur, çok yiyen helak olur” sözü var da, ben sonuna kadar yemekten kendimi alıkoyabiliyorum.

Kayseri’ye yarışma nedeniyle giden bizler, şehrin adıyla özdeşleşmiş olan ve Kayseri sofralarının olmazsa olmazı haline gelmiş mantının, pazar günlerinin özel yemeği olan yağlamanın ve cevizli nevzinenin tadına doyamadık.

Yarışma sırasında, Maggi Genel Müdürü Dominique, bir taraftan börek aşını kaşıklarken bir taraftan da bize Türk kadınının ne kadar marifetli olduğunu anlatmaya çalışıyordu.

Yazının Devamını Oku

Türk rakısı Sicilya kökenli

22 Mayıs 2010
Yurtdışından ilk kez gelen konuklara mutlaka yaptırılan bir şeydir, onları rakı içilen bir yere götürüp eğlendirmek...

Ve onlar mutlaka rakının tatlımsı tadını pek sever ve haddinden fazla içip sarhoş olurlar. Böylece ülkelerine gittiklerinde anlatacakları bir Türk rakısı hikayeleri vardır artık.
Türk adıyla bu kadar özdeşleşmiş olan rakının kökeni ta 9’uncu yüzyıla, Sicilya’ya kadar dayanıyor.
Sicilyalılar, alkole ilk kez anason katarak “tutone” adlı içkiyi elde ettiler. ışin şaşırtıcı tarafıysa, Sicilyalılar’ın üzümü damıtarak alkol yapmayı Müslümanlar’dan öğrenmiş olmalarıydı.
Evet, M.S. 9’uncu yüzyılda Müslümanlar Sicilya’yı fethettiler ve o tarihlerde üzümden alkol elde etmek, yani üzüm şırasını damıtmak için imbiği kullanmayı biliyorlardı. Ancak ıslam dini içkiyi yasakladığı için alkolü içki olarak değil, lamba yakıtı ve yara temizleyici olarak kullanmayı tercih etmişlerdi.
Yani, Araplar’ın başka alanlarda kullandığı alkolün içine anason ekleyen ve onu içki olarak içenler Sicilyalılar’dır ve dolayısıyla bugün dünyada Türk rakısı diye anılan şey aslında Sicilyalılar tarafından geliştirilmiştir.

SAKIZLI KURABıYE

· 250 gr bitkisel margarin

Yazının Devamını Oku

Çok tatlı bir kitap: Çikolatam

21 Mayıs 2010
Yiyip içmek, sadece karın doyurmak ya da vücudun ihtiyacını karşılamak olarak algılanmaktan çıkalı çok oldu.

Yani artık insanlar yiyip içmeyi keyifle birleştirmeyi istiyorlar. ışte bu yüzden ne yedikleriyle ilgilendikleri kadar nerede ve nasıl yedikleriyle de ilgileniyorlar.
Bir de işin yeme-içme kısmını aşıp ne yediğiyle gerçekten ilgilenenler var. Yani yediği şeyin gerçekte ne olduğunu, nasıl yapıldığını ya da ilk kez nasıl ortaya çıktığını öğrenmek isteyenler.

İşte bazılarımızın tutkunu olduğu çikolatayı anlatan “Çikolatam”, tam da yediği şeyle gerçekten ilgilenenler için yazılmış bir kitap. Kapağı, tasarımı, içindeki bilgi ve tariflerle gerçekten insanın iştahını kabartan nitelikte. Üstelik kitapla birlikte verilen iki paket çikolata kitaba şöyle bir göz gezdirme işini daha da tatlı hale getiriyor.

Nestle ve Boyut Yayıncılık tarafından hazırlanmış “Çikolatam”. ıçinde çikolatanın tarihinden çeşitlerine, aşkla kurduğu ilişkiden nasıl saklanması gerektiğine kadar pek çok bilgi var. Hangi burcun ne çeşit çikolata yemesi gerektiğine bile yer verilen kitap sadece çikolata tutkunlarına değil, aynı zamanda yeme-içme kültürüyle ilgilenenlere de hitap ediyor. 

Yazının Devamını Oku

İzmir'in sütlü balığı

20 Mayıs 2010

YAPILIŞI

Balıkları isterseniz eliniz büyüklüğünde parçalara ayırın, isterseniz bütün olarak kullanın.

Yıkayıp süzdüğünüz balıkları geniş bir kaba koyun. Üzerine soyup iki santim kalınlığında doğradığınız havucu ve dörde böldüğünüz soğanı aktarın.

Tuz, tane biber ve defne yapraklarını da ekleyin.

Yazının Devamını Oku

Kahve Yemen’den gelir

20 Mayıs 2010
Bu köşede daha önce de bahsettiğim Halep-şam gezisi, pek çok şeyin yanı sıra halen yoğun bir şekilde devam eden kahvehane geleneğini ve dolayısıyla Türk kahvesini getirdi aklıma.

Çok büyük bir ihtimalle Afrika’dan, Etiyopya’dan Arabistan’a getirilen kahvenin tarımı 15’inci yüzyılda yapılmaya başlandı.
Yemen’in Mocho Limanı’ndan Kahire ve ıstanbul’a gitmek üzere yola çıkan kahve, Osmanlı’da o kadar sevildi ki, Kanuni döneminde kahvehanelerin açılmasına da vesile oldu.
Sufilerin hep birlikte uyanık kalarak daha uzun süre ibadet etmek için içtikleri kahve, dini ve toplumsal birtakım uygulamalar sonucunda Müslümanlar arasında da yaygınlık kazandı.
Müslüman-Arap kültürünün çok önemli temel taşlarından biri olan kahve ve kahvehane kültürü de zamanla Batı’nın modernlik anlayışıyla tarz değiştirdi.
19’uncu yüzyılda Doğu kahvelerinin efsanesi yeniden canlanırken, şam, Halep, Kahire, ıstanbul kahvehaneleri daha farklı bir bakışla yeniden ilgi çekmeye başladı.

KÜNCÜLÜ KÖFTE

· 2 su bardağı ince köftelik bulgur · 1 su bardağı un

Yazının Devamını Oku

Kampanyalar işe yarıyor mu

19 Mayıs 2010
Geçenlerde bizim yeğenler pizza yemek istemişler.

Meşhur pizzacılardan birine gidip kasada kuyruğa girmişler ve şu meşhur kampanyalardan birinden yararlanmak istemişler. Kalabalık bir grup olmadıklarından “bir pizza alana  ikinci pizza bedava” kampanyasını tercih etmek işlerine gelmiş. “Nasıl olsa ikinci bedava” diyerek orta boy pizza ısmarlamışlar. Bir litrelik içecek de dahil bir fiyat çıkarılmış ve ödeyerek masalarında beklemeye başlamışlar.

Biraz bekledikten sonra ilk pizza ve içecek gelmiş masaya. Bizimkiler “Herhalde soğumasın diye getirmediler diğer pizzayı” diye düşünüp ses çıkarmamışlar.

Ancak pizza bittiğinde görmüşler ki ne gelen var, ne giden. ıçlerinden biri kasada durumu anlatmış. Ancak az önce işlemlerini yapan genç, onlara içecek ve bir pizza kampanyasını uyguladıklarını ve ikinci pizzanın gelmeyeceğini söylemiş...

“Bir alana bir bedava, pizza alana içecek bedava...” bu gibi kampanyalar elbette ki hoş. Ancak bazen, yukarıda anlattığım örnekte olduğu gibi kampanyalar

Yazının Devamını Oku

İyi bir uyku için

18 Mayıs 2010
Günün yorgunluğunu atmanın en iyi yollarından biri güzel bir uyku çekmektir.

Daha doğrusu, sağlıklı bir vücuda sahip olmanın şartlarından biridir düzenli uyumak. Ancak pek azımız geceleri deliksiz, sağlıklı uykular uyuyabiliyoruz. Kimimiz ertesi günü, kimimiz geçirdiği yorucu günü düşünerek kendimizi güzel bir uyku çekmekten mahrum bırakıyoruz.

ıyi bir uyku uyumak için yapabileceğimiz çok şey var aslında. Düzenli spor yapmak, dengeli beslenmek, akşamları ağır yiyecekler yemekten kaçınmak yapılacak şeylerden bazıları. Benim bugün değinmek istediğimse güzel, dinlendirici bir uyku için yatmadan önce yiyip içebileceğiniz şeyler. Çünkü, bazı sebze ve meyveler ya da gıda maddeleri içerdikleri çeşitli maddeler nedeniyle rahat bir uyku çekmemize yardımcı olabiliyor.

İşte bunlardan biri; papatya çayı. Rahatlatıcı özelliği sayesinde deliksiz bir uyku çekmenizi sağlayacak olan formüllerin başında gelir. Ilık süt de en bilinen uyku çağrıcılardan biridir. ıçeriği nedeniyle beyninizi yatıştırarak deliksiz bir uyku çekmenizi sağlar. Papatya çayınızın ya da ılık sütünüzün içine katacağınız bir çay kaşığı bal da uykunuzun kalitesini arttıracaktır. Yatmadan önce yiyeceğiniz bir avuç badem ise içerdiği uygun miktardaki kalsiyum sayesinde kaslarınızın rahatlamasını sağlayacağından, uykunuzun kalitesini arttıracaktır.

Keten tohumu da sakinleştirici özelliğiyle güzel bir uykunun formüllerinden biridir. ıki yemek kaşığı keten tohumunu sütle ya da yoğurtla karıştırarak tükettiğinizde kaliteli bir uykuya davetiye çıkarmış olursunuz. Yatmadan birkaç saat önce bir dilim kepek ekmeği ve bir dilim haşlanmış hindi eti yemek de uykunuzun kalitesini arttıracaktır.

Yazının Devamını Oku

Her yemeğe uygun bir tava

17 Mayıs 2010
Geçen çarşamba mutfaklarımızın vazgeçilmez araç gereçlerinden biri olan tavadan bahsetmiştik.

Türkler’in ta Orta Asya’da göçebe olarak yaşarken bile tava kullandıklarını, daha sonra Anadolu’ya geldiklerinde de tavanın yörelere ve ihtiyaca göre şekillendiğini söylemiştik.
Türk yemek kültüründe tava en çok et ve sebze pişirmekte kullanılır. Et ve sebze kızartmalarında sıkça kullanılan tavalar hamur kızartmak ve helva yapmak için de ideal araçlardır.
Ayrıca mantıların, çorbaların üzerine gezdirilecek yağı kızdırmak için de tava ideal bir pişirme objesidir.
Tavada yemek pişirmenin en önemli avantajı besinleri kendi sularıyla, su eklemeden pişirmektir. Tavada pişirilen gıda için en uygunu yüksek sıcaklık olduğundan, gıdaların suyu boşa gitmemiş, içlerinde kalmış olur. Bu da gıdaların hem daha lezzetli, hem de daha besleyici olmasını sağlar.
Bakır tavalar, çelik tavalar, yanmaz yapışmaz tavalar ve diğerleri... Daha önce de değindiğimiz gibi, Anadolu insanı yemeğe meraklı olduğu için pek çok materyali pişirme araç gereçlerine hammadde yapmış, zaman ve ihtiyaçlar değiştikçe bu hammaddeleri çeşitlendirmiştir.
Tabii tavayı bu kadar çeşitli kılan şey sadece yapıldığı madde de değildir.
ıçinde pişecek yemeğin çeşidine bağlı olarak isimlendirilen tavalar da vardır.

Yazının Devamını Oku