Paylaş
Kaçının iş hayatında doğrudan karşılığı var bilinmiyor ama yönetimlerin, insan kaynaklarının, sorumluluk sahiplerinin
ve bu süreçten etkilenme ihtimali olanların tedirginliğini
fark etmek için istatistiğe gerek yok.
…
Sadece ekonomiye ve tüm iş alanlarına doğrudan etkisinden bahsetmiyorum,
dolaylı olarak tüm süreçlere, operasyonlara etkisi
sabit planlamaların çok ötesinde.
…
Aşı oranı yükselmezse ve pandemi etkileri azalmazsa
olabilecek kapanmalar, kısıtlamalar,
daralma,
ne kadar uyumlanılsa da iş hayatındaki psikolojik etkileri hızla maddi
sonuçlar doğuracaktır.
Ancak konuya operasyonel olarak bakarsak konu biraz karışıyor…
…
Aşı kişisel veri kabul edilecek mi?
Temel haklara aykırı düşmeden ortam riski nasıl tespit edilecek?
Ayrımcı olmadan aşı olanların hakları nasıl korunacak ?
Uluslararası dolaşım için ortaya atılan aşı karnesi günlük hayatta karşılık bulacak mı?
İş Kanunu gözünden buradaki sorumluluk nasıl karşılık bulacak?
gibi sorular ön plana çıkıyor.
…
Örneğin;
Hibrit çalışmada herkes ofise kabul edilecek mi?
Servisler, yemekhaneler, toplu etkileşim alanları nasıl planlanacak?
Eğer personel aşısız ise müşterilerle görüştürülebilecek mi?
Tam tersi ise risk oranı yüksek müşteri kitlesi ile personeli
karşı karşıya bırakmalı mı?
Yüz yüze yapılacak toplantılarda temel hakları örselemeden hastalık riski
nasıl öngörülebilecek?
Eğitim, toplantı, konferans, organizasyon vs. gibi etkinliklerde herkes aşılı olsa dahi ulaşım araçları ile güvenli ulaşımlarını
garantilemek mümkün olacak mı?
Oluşabilecek risklerden kurumun sorumluluğu ne olacak?
…
Tabi ki uzaktan çalışma ve dijital gelişim birçok alanda rahatlama oluşturuyor ( tüm yan etkilerine rağmen )
ancak ya diğer alanlar ?
…
İş hayatı aktörlerinin işi her noktada zor görünüyor.
Toplumda öz sorumluluğun artacağını ve tüm bu sorulara ihtiyaç kalmayacağını umuyorum.
Paylaş