Palude, Osmanlı döneminde meyve ile yapılan nişasta ile bağlanan pelteli bir tatlıdır.
Bu ise Yakutlu Palude, Avrupalı zenginlere ve hükümdara yakut tozu yedirilirmis ileri görüşlülüğü arttırdığına inanılmaktadır. Ayrıca yine Avrupalı zenginlere ve hükümdarlara veba ve salgın dönemlerinde yedirilirmiş çünkü bağışıklık sistemini güçlü tuttuğu söylenmektedir.
Palude Tarifi Nasıl Yapılır?
Nişasta, su ve pekmezi kaynayıp hafif kıvam almaya başladıktan sonra 10 dakika daha kısık ateşte pişiriyoruz ve tereyağı ile cevizi ekliyoruz.
Yayvan bir borcama döküp soğuyana kadar dışarda bekletiyoruz.
10-12 saat kadar bekletince kıvamı harika oluyor.
Dilimize Farsçadan geçmiş olan Pelte kelimesi ‘’palude’’ sözcüğünden türetilmiştir. Bu sözcük günlük hayatta hem gerçek hem de mecazi anlamda kullanılır. Pelte, çeşitli meyvelerle ve pekmezle pratik bir şekilde hazırlanan bir sütlü tatlıdır. Mecazen ise bir adım dahi atamayacak kadar yorulmak anlamına gelir.
Patlıcan kurusu nasıl kurutulur öğrenmeden önce, kuru patlıcanı hangi yemek çeşitleri için kullanacağınızı belirlemeniz başlangıç olarak size kolaylık sağlayacaktır. Kuru sebzenizi dolmalık olarak mı kullanacaksınız yoksa kavurmalık, kızartmalık veya başka bir çeşit olarak mı tüketeceksiniz? Her birinin kendine özgü ve farklı şekillerde kurutma yöntemlerinin olduğunu tahmin edersiniz.
Kurutma işlemine başlamadan önce yapmanız gerekenlerin başında yeteri miktarda patlıcan almak gelir. Tabii bunu yaparken de dikkat etmeniz gereken ufak tefek ipuçları var. Mesela satın alacağınız patlıcanların eğri olmamasına ve şekilleri düzgün olan patlıcanlar seçmeye özen göstermeniz önemli. Kurutma işlemini hangi tür yemeğiniz için yaparsanız yapın, düz bir patlıcanı dolmalık kurutma için oymak veya kızartmalık için dilimlemek eğri bir patlıcanla çalışmaktan çok daha kolay olur.
Bunlarla birlikte seçeceğiniz patlıcanların boyları da kurutma işlemine hazırlık aşamasında önemlidir. Çok küçük veya çok büyük patlıcanları tercih etmemeniz yine her çeşidi kurutmanız için bilmeniz gereken önemli bir detaydır. Üstelik patlıcanlarınızı seçerken taze ve parlak kabuklu olanları ön planda tutma fikrini de güzel bir detay olay aklınızda bulundurabilirsiniz.
PATLICAN KURUTMANIN PÜF NOKTALARI
Kurutma işlemini ne şekilde gerçekleştireceğiniz de oldukça önemli. Bu konuda da fırında patlıcan nasıl kurutulur veya evde patlıcan nasıl kurutulur diye düşünebilirsiniz. Aslında kurutma fırınlarında yapılabileceği gibi ev tipi bir fırınınızın olması bile fırında kurutma için size yeterli malzemeyi sağlar. Aynı zamanda evde güneş alan, hafif Rüzgar gören bir balkon, teras veya bu koşullara uygun herhangi bir köşe de kurutma yapmanız için gerekli ortam olarak işinize yarar. Sizler yeter ki kurutulmuş mis gibi patlıcanların eşsiz lezzetini tatmak isteyin. İşte sizlere birbirinden faydalı ve kurutacağınız patlıcanların lezzetine LEZİZZ katmanız için muhteşem öneriler:
Patlıcanlarınızı yıkayabileceğiniz geniş bir kap, bıçak, dolmalık için oyma aparatı, haşlama tenceresi ve kurutma tepsileri ile başlayabilirsiniz. Sebzeler meyveler gibi ağaçlarda değil de daha çok toprağa yakın mesafelerde yetiştiği için daha çamurlu olabilir. Yıkarken bunu göz önünde bulundurarak daha dikkatli yıkamanız gerekebilir.
Patlıcanlarınızı kurutmak üzere ayıklarken elde ettiğiniz, kullanmayacağınız çekirdekli iç kısımları gibi yerlerini çeşitli sebzeler ile pişirerek bir yemek yapmak üzere derin dondurucunuzun bir köşesine koyarak değerlendirebilirsiniz.
Aşurenin tarihine baktığımızda çıkış noktasının, Nuh'un bindiği geminin büyük tufan bitip sular çekilince bugünkü Cudi Dağı'na oturduğu, kurtulanların ise gemide kalan erzakla ''selamet çorbası'' pişirmesine dayandığını görüyoruz. Her sene Muharrem ayının 10. gününde kutlamalarına başlayan ve bereket inancıyla da büyük bir bağlantısı olan aşure, sadece ülkemizde değil; değişik şekillerde de olsa farklı birçok toplumda kendine yer bulmuştur. Hatta birçok kültürde paylaşım ortamının oluşmasına da vesile olmuştur.
Farklı Kaynaklardan;
Osmanlı Mutfak Sözlüğü kitabında aşure şu sözlerle anlatılmıştır:
Aşure, haşlanmış buğday tanelerinden yapılan bir tatlıdır. Aşurenin kökeni tarıma başlanan ilk döneme kadar iner. Kutsal sayılan bu yiyeceğin berekete dair inançlarla yakın bir bağlantısı vardır. Aşure, buğday kültürü ile Mezopotamya'dan yayılmıştır. Bu yüzden Çin'den İngiltere'ye kadar dünyanın birçok ülkesinde aşure benzeri, bayram veya yeni yıl yemeklerine rastlanır. Yılın ilk ayı olan Muharrem'in onuncu günü olan aşure, İslam öncesi kutsal sayılarak, o gün yenilen buğday yemeğine adını vermişti. İslam'ın ortaya çıkmasıyla birlikte aşure yeni anlamlar kazandı. Şiiler o gün Kerbela'da öldürülen Hüseyin için yas yemeği olarak, Sünniler de Adem'in tövbesinin kabul edilmesi, İbrahim'in ateşten kurtulması, Yakup'un oğlu Yusuf'la buluşması ve Nuh'un gemisinin Cudi dağına oturması gibi çeşitli olaylara dayandırarak aşure yapma geleneğini sürdürdüler. Genellikle tatlı olarak yapılsa da bazı yörelerde etli veya tuzlu türlerine de rastlanır. Aşure dağıtmak ise toplumun her kesiminde önemli bir gelenektir. Her evde farklı malzemeler ve farklı yöntemlerle yapılan aşurenin insanları bir araya getiren bir özelliği olduğunu söylersek yanlış olmayacaktır. Eldeki malzemelerle yapılan, bereket getirdiğine inanılan ve kâse kase paylaşılan aşure; farklı coğrafyalarda farklı kültürlerde günümüze kadar ulaşabilmiş bir lezzettir. ‘Aşure, Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu günü yapılan tatlıdır. İslami inanca göre Muharrem ayının onuncu günü, Nuh peygamber Büyük Tufan'dan sonra karaya ayak bastığında, elinde kalan son malzemelerle bu tatlıyı yapmıştır. Temel olarak su, buğday, nohut, toz şeker, fasulye, pirinç kullanılarak yapılır. Süsleme amacı ile ceviz, çam fıstığı, badem, nar, susam ve tarçın gibi kuruyemiş, meyve ve baharatlar kullanılır.
AŞURE'NİN TARİHÇESİ
''Aşure, (Aşure) Arapça ‘da 10 manasına gelen ''aşara'' kelimesinden türemiştir. Sözcüğün Sâmî diller arasında ortak bir sözcük olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, sözcük (ve gün) Musevilik inancında Büyük Kefaret Günü için kullanılmıştır. Bunun dışında Aşure Günü'nde gerçekleştiğine inanılan dini açıdan önemli bazı rivayetler bulunmaktadır. Bunlar;
Çocuklarınızın yöresel ve doğal besinlerle tanışması için de pestiller ideal bir başlangıç olabilir. Evinizde çeşit çeşit pestil yaparak, meyve tüketmeyi keyifli ve lezzetli bir hale getirebilirsiniz. Farklı meyvelerle hazırlanmış pestil tarifleri, özellikle kış ve yazın aylarının enerji kaynağı olacak atıştırmalıklar arasına girecektir. Pestiller: dut, kayısı, üzüm, incir ve erik gibi birçok meyveden elde edilebilmektedir. Pestil ne demek sorusuna cevap vermek gerekirse, meyvelerin ezme ve kaynatma gibi aşamalardan geçirilen özleriyle yapılan geleneksel bir atıştırmalık olduğu söylenebilir. Pestil yapımı, pişirme ve posanın ayıklanması gibi uzun ve zahmetli süreçlere sahip olmaktadır. Kurutma aşaması da pestil hazırlamanın önemli kısımları arasında yer alır.
NİŞASTASI CEVİZLİ PESTİL
Pestil, meyvelerin çekirdeklerinin ve posalarının ayrılmasıyla ortaya çıkarılan özlerinden yapılır. Nişasta benzeri katkı maddeleriyle kıvamı arttırılan bu karışım, iyice pişirilir.
Yufka haline getirilip kurutulan ürünlere, fındık ya da ceviz gibi kuru yemişler de katılabilir.
Farklı malzeme eklemeleri ile ballı pestil gibi değişik tatlara ulaşılabilir. Pestil malzemeleri, damak tadına göre değişebilmektedir. İlgi çekici tatlılarla birlikte de servis edilebilen pestil, yüksek besin değerine sahiptir. Yapım sürecinde ilk andan itibaren kullanılan tüm malzemeleri organik olan ürünler, organik pestil olarak birçok yerde satılabilmektedir. Doğal şeker içeren besinlerle hazırlanan pestil, diyet yapanların da severek tükettiği bir yiyecektir. Ara öğünlerde kahve ve bitki çayına eşlik eden meyve pestilleri, gün içinde ihtiyacınız olan enerjiyi karşılamaya yardım eder. Ölçülü oranda tüketilen pestiller sayesinde, vitamin ve mineral ihtiyacı da giderilir. Ofis ya da ev ortamında yapılacak ara öğünler için sağlıklı bir tercih olacaktır.
KARPUZ PESTİLİ
Kurban Bayramı sonrası beslenme önerileri Bayramda yediklerimizi nasıl yakarız, vücut nasıl dengelenir?
Bolca et tüketimi ve şekerli tatlılarla dolu bir dönem olan Kurban Bayramının ardından sağlıklı bir şekilde beslenmek, vücudunuzun dengeye gelmesinde önemli bir aşamadır. Peki bayram sonrasında doğru beslenme Bayram sonrası normal beslenme düzenine nasıl geçebiliriz? İşte Bayram sonrası yediklerimiz...
Sevdiklerinizle bir araya geldiğiniz ve ziyafet masaları etrafında toplanıp keyifli yemekler yediğiniz bir Kurban Bayramı geride kaldı. Bu süreci sınırsız yeme içme ile geçirdiyseniz bayram sonrası beslenme düzenine dikkat ederek durumu telafi edebilirsiniz. Peki, bayram sonrası beslenme düzeninde nelere dikkat etmelisiniz? İşte sizin için hazırladığımız Kurban Bayramı sonrası beslenme önerileri:
Tatil sonrası beslenme önerileri arasında en önemlisi öğün atlamamak. Öğünleri belirli aralıklarla ve küçük porsiyonlar halinde tüketmelisiniz. Öğünlerde tükettiğiniz yemekleri lezzetlendirmek adına yağ ve tuz oranını abartmamanız da bu süreçte önemli. Bayram sonrası beslenme rutininde tatlıdan uzak durmanız da fayda var. Bayram boyunca yeterince tükettiğiniz hamurlu ve şerbetli tatlılar yerine meyve tüketebilirsiniz ancak sınırlı bir şekilde. Tatlı ihtiyacınızı meyvelerden alırken mevsim meyvelerini tüketmeye de özen göstermelisiniz. Üstelik ara öğünde tüketeceğiniz meyveleri çeşitlendirerek vitamin ve mineral bakımından zengin bir beslenmiş olursunuz. Meyvelerin üzerine az zencefil ve toz tarçın serperek de yaşayacağınız tokluk hissinin süresini uzatabilirsiniz. Hareket etmeyi unutmamalısınız. Hareket etmeye asansör yerine merdiven kullanarak başlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra sabah ve akşam olmak üzere günde 2 kez 30 dakikalık yürüyüşler yaparak da fiziksel olarak aktif kalabilir ve aldığınız kalorileri kolaylıkla yakabilirsiniz.
İşte bayram sonrası doğru beslenme ipuçları...
Kurban Bayramı sonrası sağlıklı beslenme ile ilgili önerilerde bulunan Şef Rüzgar SÜNBÜL bu süreçte dengeli ve düzenli beslenmenin metabolizmayı toparlamaya yardımcı olacağının önemine dikkat çekti.
YUMUŞAK KAVURMA NASIL YAPILIR?
SIRT BÖLÜMÜNÜ KULLANIN
Kavurmanın 100 gramında 345 kalori bulunuyor. Bilirsiniz ki büyükbaş veya küçükbaş hayvanların her bölgesinden farklı yemekler elde edilir. Kavurma için uygun olan kurban etinin en lezzetli yeri sırt kısmıdır. Unutulmaz tatta bir kavurma yemek için de koyun ve kuzu etinin but ve kol kısmından, dana etinin ise sırt ve kol-kürek kısmından et almalısınız. Etleri ise kuşbaşı büyüklüğünde doğramanız daha iyi olacaktır.
ETİ DİNLENDİRİN
Kurban etinden kavurma yapacaksanız, etin bir gün süre ile dinlenmesi gereklidir. Daha lezzetli kavurmalar için etin dinlenmesi önemlidir. Kesimden sonra en az 3 saat dinlenen etin tadı daha lezzetli gelir. Kolayca kavrulur ve yerken damağı yormaz. Eğer kurban eti sabahtan kesildiyse, akşama kadar serin bir yerde dinlendirip akşam yemeğinde lezzetli kavurma hazırlayabilirsiniz.
İÇ YAĞLARI KULLANIN
kavurmalarda kullanacağınız yağ tercihi, etin iç yağından olmalıdır. İç yağ, ölçülü tüketildiğinde sağlıklı bir et olacaktır. Yemeklerinize lezzet verirken etin de yumuşacık kıvama gelmesine yardım eder.
MALZEMELER
1 kilogram un
1 kilogram buğday nişastası
750 gram tereyağı
1 tatlı kaşığı tuz
500 mililitre süt
3 adet yumurta
İLİBADA DOLMASI TARİFİ
MALZEMELER
1,5 kg ilibada
200 gr düğü (ince bulgur)
200 gr göce (aşurelik buğday)
60 gr un
2 adet orta boy soğan