LAZİO İstanbul'a geldi, iki top attı, bir korsan gibi defineyi buldu, aldı gitti.
Roma ekibi temkinli oyunuyla önce Beşiktaş'ın dağınık akınlarını rahatlıkla savuşturduktan sonra karşılaşmayı istediği gibi götürdü. Maç öncesi Zago'nun İtalyan basınında bir demeci vardı; ‘‘Geçen yıl cezalı olduğum için Lazio karşısında oynamamıştım. Eski bir Romalı olarak o derbileri kaçırmıştım.’’
Zago keşke bu maçta da, cezalı olup oynamasaydı. Korner atışında takım arkadaşlarına, ‘‘Merak etmeyin. Ben Stam'ı tutarım’’ işaretinden sonra, 50 milyon Euro'luk Hollandalı'nın yanında cüceleşti, topa vurdurdu. Sahadaki İtalyan oyuncuların en iyisi bizim Giunti idi. Oyunda kaldığı sürece elinden gelen herşeyi yaptı. Beşiktaş'ın en tehlikeli şutu onun ayağından geldi. İlhan Mansız'ın ihanetine uğramasaydı, yani vermediği pası alsaydı, golünü de atardı. Ne yazık ki, taktik kurbanı oldu ve yerini bir golcü olan Sinan'a bırakmak zorunda kaldı.
Kadro yetersiz
Bunun dışında söylenecek tek şey şu, daha ilk Şampiyonlar Ligi maçında gördük ki, Türkiye Ligi'nde en iyi takım olan Beşiktaş'ın bu kadrosu Avrupa için yetersiz. Ahmed Hassan'lar, Kaan Dobra'lar hatta Pancu'lar bile bu ligin yükünü kaldıramaz. Lucescu, keşke yabancı golcü için ‘evet’ deseydi.
Bu Lazio geldi, gerçek futbolunu oynamadan, savunmaya dikkat edip, orta sahada top öldürerek ve adam kaçırmaya çalışarak deplasmanda rahat bir galibiyet aldı. Ve grubunda liderlik için favori olduğunu ilk 90 dakikada kanıtladı. Beşiktaş için ise, herşey yokuş yukarı olmaya başladı.