Paylaş
Ne kadar ilgilisi varmış bu konunun?
Mesaj yollayanları üç grupta toplamak gerekiyor:
1) Tanrı sözcüğünün kullanılmasına kesinlikle karşı çıkıp Allah adını kullanmanın şart olduğunu söyleyenler... Bunlar, ılımlı ve saygılı ifadelerle fikirlerini savunuyor, “Müslümanların Allah’ı vardır, Tanrı’sı yoktur. Tanrı mitolojik bir ifadedir. Tanrı’nın dişisi de vardır, ona Tanrıça denir. Oysa Allah tektir” diyorlar.
2) Tanrı sözcüğünün kullanılmasının Allah’a hakaret olduğunu iddia edip, bize ana-avrat sövenler, bela okuyanlar ve tehdit edenler... (Ben bu gruptakileri insandan saymıyorum.)
3) Allah ile Tanrı kelimelerinin eşanlamlı olduğunu belirtip “Biz Türkçe olduğu için ‘Tanrı’ sözcüğünü tercih ediyoruz” diyenler... Bu mealde mesaj yollayan okurların oranı yüzde 70’i geçiyor.
* * *
Ben Allah adını da çok kullanırım. Mesela “Allah cezanızı versin!” derim. Ya da eşe dosta “Allahaısmarladık” diye veda ederim. “Allah razı olsun” da çok kullandığım cümlelerdendir. “Tanrı razı olsun” cümlesi kulağıma hoş gelmez. “Allah büyüktür” derim. “Allah uludur” demem. Ama “Ulu” sözcüğünü kullanacaksam “Tanrı uludur” derim.
Ben fanatizme, tutuculuğa, softalığa karşıyım. Bu yüzden “Tanrı” sözcüğüne kızanlara içerliyorum.
* * *
Gelen mesajlardan biri, rahmetli arkadaşım Güzin Sayar’ın kızı, “Güzin Abla” adıyla yazan değerli meslektaşım Feyza Algan’dan idi. Algan şöyle diyor:
“Yazınızı okuyunca gülümsedim. Bunca yılın köşe yazarısınız. Yıllarca milyon satan gazeteleri yönetmişsiniz ama ‘Tanrı’ diyor, ‘Allahsız”oluyorsunuz. Vay, vay, vay!
Aynı eleştiriler, aynı saçmalıklar bana da geliyor. Ben neden ‘Tanrı’ diyormuşum? ‘Allah’ demeye korkuyor muymuşum? İşte bu tür saçmalıklarla uğraşıyoruz.
Yine gece okuduğum internet sitesinde Cüppeli Hoca’yı izlemeye gelen 5 bin kişiyi görünce aynı tepkiyi duydum. İyi ki annem bugünleri görmedi, yüreğine inerdi.
Yazık, çok yazık!
Allah (bakın Tanrı demiyorum) Allah hepimizi korusun bunların şerrinden...”
* * *
Televizyon alanında saygın bir isme sahip olan Yılmaz Dağdeviren’in mesajı da ilginç. Şöyle yazıyor:
“Adıyaman’ın Kahta İlçesi’nde, erkekle konuştu diye babası ve dedesi, kızlarını öldürmüştü. Meğer diri diri gömerek öldürmüşler! Duruşları da vakur! Yaptıklarının doğruluğuna, cennete gideceklerine inanıyorlar âdeta!
Ve olay dünya basınında... Türkiye’nin, Müslümanlığın imajı ne halde! Babalığı, dedeliği, erkekliği, insanlığı, Müslümanlığı düşünebiliyor musunuz?”
* * *
Bir tesadüf! Aynı konuyu değişik açıdan Tarık Karslı da ele almış. Karslı, Kanada’da yaşayan kadim bir okurum... Diyor ki:
“Burada (Kanada’da) Türkiye hakkında çoğu zaman hiçbir haber çıkmaz. Fakat Güneydoğu’da bir baba ile büyükbabanın, canlı olarak 16 yaşındaki kızlarını, sırf bazı erkeklerle konuşuyor diye, kümesin yanına açtıkları iki metre çukura canlı olarak gömmeleri ve bunu da namusları için yaptıklarını söylemeleri, Ottowa Citizen Gazetesi’nde yer aldı. İşte burada, cahil adamlar yüzünden vahşi, barbar bir ülke olarak hafızalara giriyoruz. Şu kara cehaleti bir türlü yenemedik gitti!”
Paylaş