Paylaş
Sağlık Bakanı “domuz gribi” diye yeri göğü inletiyor, yurtdışından milyarlarca liralık aşı getirtiyor, insanlara korku salıp aşı olmaya zorluyor... Televizyon kameralarının önünde önce kendisi aşı oluyor... Tam o sırada Başbakan “Ben bakanımla farklı düşünüyorum. ‘Muhakkak aşı yaptırmak gerekir diye kampanya yürütmek yanlış. İsteyen olur, isteyen olmaz. Ben aşı olmayı düşünmüyorum” diyerek pişmiş aşa su katıyor.
Vatandaşlar zaten kuşkuluydu. Başbakan’ın sözleri milyonlarca insanın kafasındaki soru işaretlerini iyice artırdı. Şimdi kim aşı olur?
* * *
Türkiye’yi asıl mahveden “işsizlik gribi”ne karşı hiçbir önlem alınmaması ilginç!
İktidar, akla hayale gelmedik her şeyi yapıyor ama asıl büyük tehlike olan işsizlik karşısında kılı kıpırdamıyor!
İşsizlik insanlara en büyük darbedir.
İşsizlik zulümdür, işkencedir, toplumu için için kemiren bir kurttur.
İşsizlik darbesinin sorumlusu bugünkü iktidardır.
Peki, ne yapıyorlar bu konuda.. İnsanlarımızı yiyip bitiren bu kurda, bu virüse karşı ne gibi önlem alınıyor? Hiç!..
Allah aşkına, domuz gribini, darbe paranoyasını, Ermeni açılımını, Kürt açılımını filan bir yana bırakın da, önce şu işsizlik canavarını yok edin!
İşsizliğe savaş açmayan bir iktidarın yaptığı diğer tüm işler göz boyamadır.
* * *
Arıtman, Başbakan’ın şunları yazılı olarak cevaplandırmasını istiyor:
“7 yıllık iktidarınızda işsizlik sorununun nereye geldiğini, işsizlik ve yoksulluk nedeniyle yurttaşlarımızın organlarını satmalarından, böbrek satan köyler oluşmasından anlıyoruz.
Buna rağmen, yaptığınız çeşitli konuşmalarınızda “İşsizlik sürecek” dediniz. Üniversite mezunlarının yüzde 37’sinin işsiz olduğu ülkemizde soruna çözüm getireceğinize “Her üniversite bitiren iş bulacak diye bir kural yok” dediniz.
1) İşsizlik sürecekse, üniversite mezunları bile iş bulamayacaksa siz neden hâlâ başbakanlık koltuğunda oturuyorsunuz?
2) “Kürt açılımı”, “Ermeni açılımı”
* * *
Başbakan’ı son zamanlarda çok sinirli ve dertli bulan DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız da Meclis Başkanlığı’na verdiği önergeyle ona şu soruları yöneltti:
* Sayın Başbakan, geçim sıkıntısı çektiğiniz için mi dertlisiniz?
* Çoluk çocuğunuz için ekmek parası bile bulamadığınız için mi dertlisiniz?
* Yıllarca çalışıp emekli olduktan sonra başınızı sokacak bir yuvanız bile olmadığı için mi dertlisiniz?
* Kredi kartı borcunuzu ödeyemez duruma geldiğiniz için mi dertlisiniz?
* “Demokrasi, insan hakları, hak, hukuk” derken ülkemizin neredeyse bir polis devleti haline getirilmesinden mi dertlisiniz?
* Sahi, Sayın Başbakan, siz neden dertlisiniz?”
Paylaş