‘Şike’ darbesiyle Türk futbolu nakavt olmuş boksöre döndü, şimdi yerlerde sürünüyor! Yalnız futbolda değil, hemen her konuda, ulus olarak kendi kendimize o kadar düşmanlık yapıyoruz ki düşmana ihtiyacımız kalmıyor!
Türk futbolunun içine düştüğü hazin durumu, önemli bir futbol adamıyla konuştum. Uzun yıllardır hep ‘üst düzeyde görevler’ yapan bu spor adamı, spekülasyona sebep olmamak için adının verilmemesini istedi. Çok uzun olan konuşmayı, yerimin darlığı nedeniyle özetleyerek naklediyorum. Diyor ki: * * * “Son şike olayları nedeniyle gündemin birinci maddesi şu: Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Sivasspor, Eskişehirspor vs bunlar küme düşerse ne olur? Herkesin ağzında şu var: Futbol çöker! Şimdi ben diyorum ki ‘Hayır, çökmez. Daha iyi, daha sağlıklı bir yapıya kavuşmamız için milat olur. Budanan bir ağacın sağlıklı olarak yeşerip yeniden dal budak salması gibi Türk futbolu da daha güçlü olarak yeniden doğar, büyür, gelişir.’ * * * Şunu da belirtmek zorundayım: Ortada hiçbir yargı kararı yokken Fenerbahçe’nin Avrupa Şampiyonlar Ligi’nden men edilmesi haksızlıktır. Türkiye’de küme düşürülmesi meselesi de haksızlıktır fakat bu haksızlığın kaynağı, yeni çıkan ‘Türk Spor Yasası’dır. Bu yasa, ‘Bir kulüp başkanı veya yöneticisi şikeye teşebbüs ederse, şike olmasa bile, hapisle cezalandırılır’ diyor, ayrıca, kulübü ve takımı da sorumlu tutuyor. Yani şikenin gerçekleşmesi gerekmiyor, ‘teşebbüs’ bile ‘şike’ olarak kabul ediliyor. * * * Bir kulüp başkanı teşebbüs etti diye koskoca bir kulüp ve onun milyonlarca dolar değerindeki, takımı yakılır mı? Şikeyle hiçbir ilgileri olmayan futbolcuların ne günahı var? Fakat ne çare ki, bu yılın ilk aylarında çıkan Türk Spor Yasası böyle emrediyor! Bu kanun Meclis’te görüşülürken kulüplerin yöneticileri, hukukçuları neredeydi? Bir yöneticinin kişisel işgüzarlığı ile koskoca bir kulüp ateşe veriliyor. Adil bir yasa değil ama bu kanun değişmedikçe yapacak hiçbir şey yok. Başkanlar hapis yatacak, takımlar küme düşecek. Şimdi ‘Ligde kalma zirvesi’ filan yapıyor, “Bu ligde küme düşme olmasın” diyorlar. Bunların hepsi “Kellim kellim layenfa”dır. Yani faydasız, boş laflardır. * * * Tüm bu acı sonuçlar aslında kulüplerimizin kötü yönetilmesinden kaynaklanıyor. Hemen hemen bütün kulüplerimiz ekonomik açıdan dibe değil, dibin dibine vurmuş durumda! 1994 yılında kurulan ‘Havuz sistemi’yle kulüplerimize akıl almaz büyüklükte paralar kazandırıldı. Ne yaptılar bu paraları? İyi harcadılar mı? Tesisleri var mı? Altyapılarını güçlendirdiler mi? Hayır! Tüm kulüplerin altyapıları sıfır olmuş durumda. Yıllardır, genç takımlardan gelen tek futbolcumuz yok! * * * Ülke futbolu, bol süt veren inek gibi sağıldı, paralar, yanlış transferlere, bilinçsizce alınan yabancı futbolculara, yabancı antrenörlere ve bunların aracılarına aktarıldı, bu arada büyük cezalar ödendi. Yalnız Beşiktaş’ın ödediği cezaların toplamı 20 milyon dolar civarında... Bu usulsüz harcamaları, devlet görevlileri, bürokratlar, genel müdürler yapsaydı, tutuklanır, özel yetkili mahkemelerde yargılanırlardı! Biz, bu havuz sistemini çok kötü kullandık. Bu kadar büyük mali imkânlara sahip Türk takımları Avrupa’da fırtına gibi esmeliydi. Esmedi! En büyük takımlarımız bile Avrupa’nın kıytırık takımları karşısında ezildi, yenildi, elendi. Ayıptır, yazıktır, günahtır! * * * Şimdi bir şike olayı var. Bunun cezası neyse uygulanmalı ve her şeye yeniden başlanmalı. Fakat bu defa akıllı davranmalı, disiplinli, planlı, programlı hareket etmeliyiz. Bu kötü olay, futbolumuzda milat olmalı, hilesiz, hurdasız, şikesiz, şaibesiz bir futbolun yaratılmasına vesile olmalıdır. İnanıyorum ki bu yangının küllerinden, birkaç yıl içinde daha büyük bir Türk futbolu doğacaktır.” Böyle diyor ‘üst düzeyde görevler’ yapan futbol adamı. Eğri olmadan doğru bilinmez! Peki, sonuç ne? “Ayaz oldu, bulut oldu, yani günler umut oldu!” Futbolumuzun özeti bu!