Cindoruk’la bir sohbet

Ülkede birlik ve güven kalmadı. Yedi yılda geldiğimiz nokta bu!

Türkiye’nin en deneyimli devlet adamlarından biri olan Hüsamettin Cindoruk ile uzun uzun bu konuları konuştuk.

76 yaşında Demokrat Parti Genel Başkanlığı’na seçilen Cindoruk “Yaşımın farkındayım. Benim yaşımda bir insanın ihtirası olamaz. Beklentisi de olamaz. Fakat ülke ciddi bir tehlike içinde. Hepimize görev düşen bir dönemde yaşıyoruz” diyor.

Yaşı aleyhte bir faktör değil. Çünkü sağlam, zinde ve güçlü.

2 saat 10 dakika süren görüşmemizde Cindoruk özetle şunları söyledi:

* * *

*  Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin bence en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor. Cumhuriyetin tarifini yeniden yapmak isteyen bir iktidar var. Cumhuriyeti yeniden tarif etmeye, tamamlamaya gerek yok, bu zaten yapılmıştır.

*  Şikâyetlerimiz oldu, ihtilallerle savaştık ama Türkiye kalkınan bir ülke oldu. 1923’lerde 300 dolar olan kişi başına milli gelir, bugün 10 bin dolara çıktı.

*  Türkiye’de her şeyi yaptık. 13 milyon nüfus 72 milyona çıktı. Ciddi, kudretli, güçlü bir devlet... Yalnız bir eksiği vardı. Cumhuriyetçiliği demokrasiyle, gerçek demokrasiyle henüz tamamlayamadı. Eğer bir eksiği varsa, o da demokrasidir.

*  Cumhuriyet rejimini değiştirmeye kalkışmak, onu ılımlı İslam devleti yapmaya çalışmak önemli hatalardan biridir ama sadece hata değildir. Cumhuriyete karşı aykırı bir teşebbüstür ve cumhuriyete büyük zarar vermiştir.

*  Son 7 senedir Türkiye Cumhuriyeti’nin rejimini değiştirmek isteyen siyasal bir iktidar var. Bu yöndeki gayretleri sürüyor. Ne zaman ki iktidara geldiler, yaptıkları ilk iş cumhuriyet rejimine karşı önemli bir savaş açmak oldu.

*  Türkiye bir Avrupa devleti olacaktı, oluyordu. Bugün Avrupa Birliği ile müzakereler stop etti. Şimdi ne yazık ki, bir Ortadoğu devleti olmak için uğraşılan bir rejime doğru gidiliyor.

*  Amerika dostumuz, müttefikimiz olabilir ama kendi menfaatleri doğrultusunda Türkiye’yi kullanmak isteyebilir. İyi bir devlet, kendi kendini yönetir.

*  Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşatmak zorundayız. Aksi halde maceraya gireriz. Tayyip Erdoğan kendine güvenebilir, belli hedeflerde duracağını sanabilir ama siyasette dalgalar her zaman sizi aşar. Sel yatağını açmışsanız seli önleyemezsiniz.

*  Biz her zaman onlara dedik ki, ‘İtidalli olun, gücünüzü abartamayın!’ Abarttılar ve en son iki Anayasa Mahkemesi kararı ile gerçekten Türkiye Cumhuriyeti’ni saptırmak istedikleri ortaya çıktı.

*  Asıl acı nokta şu: Bu cumhuriyete aykırı fiillerin odağı haline gelen siyasi parti, siyasetle, seçimle durdurulmadı, yargı tarafından durduruldu. Oysa parlamento durdurmalıydı. Burada temsilde adaletin olmayışı ortaya çıkıyor.

*  Ak Parti’nin kaplama alanı, kendisinin hak ettiği oyların çok üstündedir. Ve bu parti, önemli ölçüde başka partilerin oyları üstüne dayanarak siyasi kararlar veriyor, devletin, cumhuriyetin temeline aykırı düşüncelerin içine dalıyor.

*  Şimdi, Türk siyasi hayatında görmediğimiz biçimde adliyeyi siyasallaştırmaya uğraşıyorlar. Yakın tarihimizde gördüğüm en büyük tehlike budur.

YARIN: Cindoruk’a Demirel desteği...