Paylaş
Garipliklerle dolu açılımlar, dipsiz bir kuyuya dönen Ergenekon’lar, ıslak imzalı albay mektupları, ihbarcı subaylar, ortalıkta dönen dolaplar... Muhbirler, casuslar...
Eli kanlı PKK’lılar kahraman yapıldı, zavallılar suçsuz ve zararsız! Bütün suç bizde, bizim askerde! Öyle bir hava yaratılıyor ki, ordumuz neredeyse devlet düşmanı ilan edilecek!
Ne oldu bize? Neden böyle bir kargaşanın içindeyiz? Ülkemizde neler oluyor? Nereye gitti bizim yiğitliğimiz, mertliğimiz?
Birçok okurum “Olup bitenleri ben çocuklarıma, torunlarıma nasıl anlatacağım?” diye soruyor. Hayır! Anlatamayacaksınız! Ülkemizde yaşanan bu saçmalıkları hiçbir akıllı beyin kavrayamaz çünkü...
* * *
28 Ekim 1923 gecesi... Ankara... Çankaya Köşkü...
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın gözleri çakmak çakmak... Sesi, sert ve kesin kararlı... Yemeğe davet ettiği yakın arkadaşlarına şöyle diyor:
“Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.”
29 Ekim 1923 Pazartesi sabahı saat 8.30’da, Türk ulusu “Cumhuriyet”e kavuşuyor.
O günden bu yana, 86 uzun yıl geçti. Cumhuriyet’i kuran Atatürk ve arkadaşları yok artık... Onların emanet ettiği Cumhuriyet’i bizler ne hale getirdik!
“Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet artık modası geçti. Onu yıkıp İkinci Cumhuriyet’i kuralım!” diyen işbirlikçiler var. Bunlar kendilerine “aydın” diyorlar.
Peki, kimdir bu aydın denilen kişiler?
Gerçek bir Türk aydını olan, 4 yıl önce kaybettiğimiz büyük şair Attila İlhan bakınız bu sahte aydınları nasıl tanımlıyor:
“Türkiye’nin bir hain kontenjanı var. Bu, nüfusun yüzde 10’udur.
Türk aydını (!) dediğimiz kişiler, Batı’nın manevi ajanlarıdır!”
* * *
Cumhuriyet bugün 86 yaşında... İlkelerimiz, özgürlüğümüz, demokrasimiz, egemenliğimiz, barış ve bütünlüğümüz olmalı değil mi? Peki, bunlar var mı?
Düşünce özgürlüğümüz ne halde? Basın özgürlüğümüz ne durumda?
“Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgünü”nün yayınladığı “Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması”nda Türkiye 122’nci sıraya geriledi. Geçen yıl 102’nci sıradaydık. Bir yılda 20 basamak birden neden düştük! Kim düşürdü bizi bu ilkelliğe?
“Tutuklu Gazeteciler Dayanışma Platformu”nun araştırmasına göre, cezaevlerimizde 8 yazı işleri müdürü, 33 gazeteci ve yazar tutuklu bulunuyor. Ayrıca çok sayıda gazeteci ve yazar da tutuksuz yargılanıyor.
Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında en kötü 50 ülke arasında!
* * *
İktidar, “demokratik” olduğunu iddia ettiği açılımlarla işleri daha da karıştırdı, Türk insanının yüreğinde onarılması zor yaralar açıldı.
“Tüm bunları hak etmedik” diyemeyeceğiz. Hak etmeseydik bu felaketlere düşer miydik? Artık kendimize gelmemiz gerekiyor. Derin uykudaki insanlarımız silkinip uyanmalı! Bu gidişin sonu pek hayırlı değil. Eğik ve kaygan bir zeminde baş aşağı kayıyoruz! Artık oyuna gelmeyeyim. Bölünmeyelim.
Kula kulluğun son bulduğu, yobazlığın yok edildiği “Cumhuriyet”e sahip çıkalım.
Yolumuz, ulusal önderimizin açtığı ışıklı yol olmalıdır.
Atatürk’ün dediği gibi: “Cumhuriyet fazilettir.” Türk ulusuna bu yakışır.
Paylaş