Bağrım taşlı, gözüm yaşlı!

DÜN Atatürk’ü anarken gururluyduk ama içimiz buruktu...

O büyük insanın, bin bir güçlüğü yenerek kurup bizlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni yeteri kadar koruyamamış olmanın ezikliğini hissettik.
Şu halimize bakın:
Ülkemiz, Cumhuriyet’in kurulduğu 87 yıl önceki durumdan daha karışık bir görüntü içinde... Bocalayıp duruyoruz!
21’inci yüzyılda hâlâ 1400 yıl öncesinin ilkel şartlarında yaşamak isteyenlerin olması hazin değil mi?
* * *
Dış dünya bizi boğmaya kalkmış, topraklarımızda gözleri var. Onlara karşı tek yürek, tek yumruk olmalıyız. Peki, oluyor muyuz? Heyhat, ne gezer! Biz, birbirimizi yemeyi marifet sanıyoruz!
Ülke bölünmek isteniyor. Bu açıkça dillendirilmeye başlandı. Her yandan kuşatılmış durumdayız. İçteki hainler saldırıyor, dıştaki düşmanlar hücum ediyor, hırsızlar, ahlaksızlar, uşak ruhlu kalleş insanlar iftiralar atıyor.
Buna karşı biz ne yapıyoruz?
Ülkemizdeki fukaralığı yenmek için çalışmıyoruz. Gelir dağılımındaki adaletsizliği yok etmek için çaba harcamıyoruz. Soygunculara, hortumculara bile muteber adam gibi bakıyoruz! Kavga edip birbirimizin gözünü oyuyoruz. Yurtseverleri içeri tıkıyoruz!
Bir kısım çıkarcılar devleti yiyorlar! Ülkenin değerlerini bir bir yok ediyorlar! Ses çıkarmıyoruz!
* * *
Atatürk ne demişti?
“Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet idaresi, erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir.
Cumhuriyet, ahlak erdemine dayanan bir idaredir. Cumhuriyet erdemdir.
Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır... Samimi ve meşru olmak şartı ile her fikre saygı duyarız. Her düşünce bizce saygıdeğerdir.
Hürriyet olmayan ülkelerde kişilerin hayat hakkı yoktur. Böyle bir toplum ilerleyemez. Çökmeye mahkûmdur. Ancak, sonsuz bir hürriyet de tasavvur edilemez!”
* * *
Dün büyük Ata’yı anarken, “Cumhuriyet nerede, kimlere emanet edilmiş ve ilkelerine ne oldu?” diye düşünmeden edemedik.
Atatürk “Basın milletin ortak sesidir. Bir ulusu aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vererek ilerletmekte bir rehberdir” demişti.
Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin: Bugün (yeni adıyla medya olan) basınımız o halde mi acaba? Atatürk’ün tarifine uyuyor mu?
Her şeye rağmen basınımızın bir kısmı hâlâ düzgün... Birçok kişi, kirli yüzlerini ortaya çıkarıp, ahlaksızlıklarını gözler önüne seren düzgün, nitelikli medyaya, öfkeden gözleri dönmüş boğalar gibi saldırıyor!
* * *
Duyarlı, düzeyli, bilinçli kamuoyu, tepkisini göstererek yönetimleri hatadan döndürür.
Bizdeki kamuoyu ise bunun tersini yapıyor: İyileri cezalandırıp, kötüleri ödüllendiriyor. Ne kadar yalan söyleyen, halkı aldatan varsa onu bilinçsiz bir şekilde el üstünde taşıyor.
O zaman, her yanda yaşanan olumsuzluklar için şikâyet etmeye hakkımız olur mu?
Elbette yılmak yok, insanlarımızı aydınlatmak için mücadele edeceğiz, Atatürk’ün gösterdiği “muasır medeniyete” doğru ilerlemeye devam edeceğiz.
O, her şeye rağmen hâlâ bütün yüceliği ve önderliğiyle ulusumuza yol gösteriyor. Her geçen gün, onu daha da büyütüyor. Rehberimiz Atatürk’tür. Allah başımızdan eksik etmesin.
Yazarın Tüm Yazıları