Nerede kapımda cool olduğun günler?

Bu haftanın magazin bombası: Rafet El Roman yine yeni yeniden yılan hikâyesini aratmayan bir boşanma davasıyla karşımızda... Envai çeşit gereksiz skandalla bezenen davadan yola çıkarak, ‘önceleri cool takılan ayrılırken, çocuklaşan adam’ profilini inceleyelim...

Haberin Devamı

Ünlü olmanın en kötü yanı bence ilişkilerinde olan sorunları uluorta yaşıyor olman. Mesela, işyerindeki muhasebeci kız, eşinden ayrıldığında en fazla “Aaa yazık olmuş, kocası iyi adama benziyordu” der, konuyu kapatırsın. Hiç, ilişkisiyle yaptığı işi birbirine karıştırmazsın. Ama ünlü olunca maalesef o iş öyle olmuyor. En son Rafet El Roman ve boşanma arifesinde yaptığı abukluklar mesela; çocukluğumun karizmatik yıldızı Rafet meğersem, ayrılırken çocuklaşan adamlardanmış!

 

Rafet El Roman’ın sanırım her ilişkisi uzatmalı garipliklerle devam ediyor. Ben bunu hep, karşı taraf yüzünden diye düşünüyordum. Meğerse olay farklıymış. Basına yansıyan ‘son’ boşanma haberlerinden anladık. Kısaca üzerinden geçersek:Boşanma davası açılmabısından sonraRafet’in eşi Ceren Kaplakarslan mektup yazıp, bunu Rafet’e vermek yerine, her ne hikmetse, gazetelere veriyor. Mektubun içeriği, “Pişmanım, seni kıskandırmak için o hareketleri yaptım. Beni affet, ilk buluştuğumuz yerde buluşalım!.” Mektubu okur okumaz, Allah biliyor ya, “İnşallah Rafet kalkıp gitmez” diye düşündüm. Aşk mektubundan öte, adamı oraya çağırıp, akrabalarına dövdürecekmiş gibi bir his uyandırdı bende. Şüphelenmekte haklı çıktım ama kişileri karıştırdım. Ceren Kaplakarslan, “Mektubu ben yazmadım” diye çıktı ortaya. Üstelik daha şoke edici gelişmeyle, meğer Rafet El Roman mektubu kendi yazmış, kendi basına vermiş! “Tövbe estağfurullah, bu gözler daha ne görecek” derken, bu kez Twitter’dan kayınbabasıyla laf dalaşına girdi. Hem de ne laf dalaşı. Ayyy, ikisinin de  yazdıklarını okurken, başkasının adına utanmak ne demekmiş bir kez daha anladım. Takipçilerine, ‘y.vşak nedir ne değildir’i, birbirlerinden örnek vererek göstermişler. Babası, Rafet El Roman’ı evliliğinin üstünden reklam yapmakla suçlamış. Rafet ise hiç altta kalmamış, kayınbabasına saymış sayıştırmış. Hal böyle olunca şak diye boşandılar tabii. Zaten bu olaylardan sonra birlikte olmaları biraz mantıksız olurdu.

 

 

Haberin Devamı

TUĞBA ALTINTOP RUTİNLERİ

 

Haberin Devamı

Açıkçası Rafet El Roman beni biraz bozguna uğrattı. Gözümde o adam hep cool, az konuşan, evde kendi halinde müzik yapan bir tipti. Hatta ilk karısı yüzünden “ne çekti be adam” diye üzülüyordum. O da ayrı bir karakterdi yalnız, Tuğba Altıntop’u unutmamızın imkânı yok. Her sene hacca gider gibi, rutin magazin programları ziyareti vardı. Hiç bıkmadan televizyonlarda “Rafet bana çocukları göstermiyor” diye ağlıyordu. Ardından da çocuklarla ortaya çıkıyordu. O zamanlar, üzülüyordum adama. Şimdi taşlar yerine oturmaya başladı. Meğer sorun, adamdaymış! Meğer Rafet ayrılırken çocuğa dönen adamlardanmış!

 

 

İYİ DE SEN NE YAPTIN!

 

Kim bu adamlar? Hepimizin karşısına en az bir kere çıkmıştır eminim. İlişkinin başında burnundan kıl aldırmayan. Hafiften senin peşinden koştuğun. O başlangıç aşamasında platonik misin değil misin diye cayır cayır yandığın. Ardından nasıl olduğunu anlamadan kendini ilişkide bulduğun adamlar. Ama bu ilişki süresince sana gün yüzü göstermeyenler. Seni ciddiye almayan, dinlemeyen, önemsemeyen. Sadece kendisiyle meşgul olup, senin isteklerini hiçe sayan adamlar. “Ya sabır” diye diye ilişkiyi sürdürmekten artık yorulduğun anda, bambaşka birine dönen adamlar. Önce, seni suçlamaya başlarlar. Sanki ayrılmayı isteyen sen değilsin de oymuş gibi bir tavır sergilerler. Adamı yanında silah zoruyla tutmuşlar gibi bıdıbıdıbıdı devamlı senden şikâyet ederler. Başta cevap vermeye çalışırsın. “Güzel kardeşim, sen ne yaptın bu ilişki boyunca?” diye sorarsın. Soruna soru ile cevap verir. Seni daha da kanser eder. Sonunda yorulursun, “İyi tamam, sen haklısın!” der, susmayı tercih edersin.

 

Haberin Devamı

ALLAH SABIR VERSİN KARDEŞ!

 

O susma anında, kafasında hikâyeler kurar. O hikâyelere kendi inanır, etrafını da inandırmaya çalışır. Hatta sen bile inanmaya başlarsın. O kısmı da atlattıktan sonra bu kez histerik davranmaya başlar. Önce seni çok özlediğini, sensiz olmak istemediğini söyler. Yarım saat sonra senden tiksindiğini anlatır. Hayatının en büyük aşkı olduğunu, onu çok değiştirdiğini ve daha buna benzer binlerce şeyi tek kalemde mesaj olarak atar. Üç dakika içinde cevap vermezsen, küfür üstüne küfür... Ve bunlar olurken, dışarıya karşı sakin, put gibidir. Sen eşe dosta “Bu adam manyak. vallahi manyak!” diye anlatsan nafile. Kimse inanmaz. O sinsi sinsi senin hayatını yok etmeye çalışır. Ta ki kendi gönlüyle senden vazgeçene dek. Ardından duyarsın, başkasıyla berabermiş. Bu kez onun için dua edersin, ‘Allah sabır versin kardeş!’

Yazarın Tüm Yazıları