Paylaş
Bu tip durumlarda her zaman bir ‘dönüş payı’ bırakma taraftarıyım. Ne olur ne olmaz, dünyanın bin türlü hali var: Aylar sonra belki aşkım depreşir... Ya da o sürede kimseyi bulamam, mal gibi kalırım... Ne bileyim, erkek cinsine bir haller olur, hepsi hastalıktan kırılır; dünyada son kalan adam sadece eski kocam olur... Her an ‘Sana dönebilirim’ mesajıyla gezmek en mantıklısı. O yüzden, kavganı gürültünü dışarı yansıtmayacaksın. Eskiler ne demiş, kol kırılır; yen içinde kalır. Akrabaları asla işin içine sokmayacaksın. Öyle ortamlarda, yok “Allah belasını versin”, vayyy “Öksürürken ciğerleri eline gelsin” türü beddualar etmeyeceksin.
Car car car ağzını kapatmayan, her yerde konuşan, konsere çıkmadan röportaj veren şarkıcı gibi demeç vereceksin. “Saygı-sevgi içerisinde bir ilişki yaşadık. Kader... Olmadı. Hayatta mutlu olmasını istediğim tek insan kendisi. Bunları boş verelim, sadece işimle gündeme gelmek istiyorum” türü bir açıklamayla eşi dostu susturacaksın.
NE KADAR SÜRER, ORASINI ALLAH BİLİR!
Sen bu kadar ağır davranınca, adam bir daha konuşmaya utanacaktır. Ha bu arada birebir kavgalarınızda rahat olabilirsiniz. Sonra, “Sinirden dedim” dersin olur biter. Tek konu; kimse bilmesin neden ayrıldığınızı. Hayatta öğrendiğim şeylerden biri şu: Eski sevgililer çok istedikleri halde yeniden birleşmiyorsa, bunun sebebi, “Sen ona onu dedin, sen buna bunu dedin!” meselesidir.
Bunun bir örneğini de, Bade İşçil ve Malkoç Sualp denemişti. Bade İşçil, “İşi gücü bırakıyorum, kendimi kocama adıyorum, heyooo hayatımın aşkı” diye gülücükler saçarken pat diye beddualara başladı. Ardından kocasının bütün malvarlığını ülke öğrendi. O masum yüzlü Bade bir anda oldu; Yaprak Dökümü Ferhunde! Adam da altta kalmadı tabii, saydı da saydı. Birbirlerine bıçak çekecek kıvama gelmişlerdi ki, ne olduysa, “Yeniden deniyoruz!” dediler. Hoppalaaa! Ben oturduğum yerden hazmedemedim o söylediklerinizi, bir soluklansaydınız yahu! Sonra o kadar lafı yediremediler birbirlerine. En azından bir taraf susmuş olsaydı, şu an ‘Evin kredisini o ödedi ama ilk ben gördüm. Ev benimdir!’ tartışmalarını ben bile bilmeyecektim.
Yine Serdar Bilgili ve Nazlı Çelik biraz daha insaflı davrandı. Yani en azından kadıncağız adamın arkasından sadece, “Eve uğramıyor, evliliği anlamadım” dedi ve noktayı koydu. Hem de usta bir sinsilikle. O dönüş payını, dışarıda gezen kurtlara, “Sen bilirsin ama bu adam evliliğe uygun değil” mesajını vererek... Şimdi misler gibi kaldıkları yerden devam ediyorlar. Haa ne kadar sürer, orasını Allah bilir.
YEDİ DÜVELE REZİL ETMEZSEM SAKİNLEŞEMİYORUM
Haa bunu diyorum da “Sen bu konuda başarılı mısın” diye sorarsınız. Nerdeee? İnsanın hayatta en zevk aldığı şey kocasını çekiştirmek olabilir mi? Her kavgada sosyal medya hesaplarımdan saydırmalara doyamıyorum. Ayrılığı evde wodoo büyüsü yaparak atlatıp adamı yedi düvele rezil etmezsem sakinleşemiyorum. O yüzden ahkâm kesmek kolay tabii, inşallah ben de bir gün o olgunluğa ulaşırım. Amin.
Paylaş