Paylaş
Lakin iç sahada kazanamadığın takdirde alınabilecek en iyi skor da 0-0’lık beraberliktir.
O bakımdan karalar bağlamadan pazar günü oynanacak “Tamam mı, devam mı?” maçına odaklanmamız gerekiyor.
Ve bir önceki maç yazımda da belirttiğim gibi, “Tamam” ifadesinin sonuçlarının ne olacağı tüm futbolculara çok iyi anlatılmalı.
Çarşamba gecesi her iki takım da gol yemekten çekindiği için, öncelikli hedef olarak gol yememeyi tercih ettiler.
Bursaspor ileri uçtaki tecrübeli oyuncuları Özer, Seleznov, Traore ile skor bulmaya çalışırken, rakip A. Demirspor tüm oyun planını kontra atak üzerine kurduğu çok net görünüyordu.
Kaleci Çağlar ve defans dörtlüsünün hemen hemen hatasız oyununa, önlerinde oynayan Shehu ve Burak Altıparmak’ın da katkılarıyla rakibe yalnızca tek bir kontra atak kaynaklı pozisyon izni veren yeşil-beyazlılar, ofansif anlamda Traore, Diara ve Kubilay ile bulduğu çok net 3 pozisyonu gole çevirememesi, rövanş öncesi çok önemli bir avantajı kaçırmamıza neden oldu.
Oyun genelinde özellikle Burak Kapacak ve Shehu’nun (ofansif anlamda) sezon performanslarının gerisinde kalması göze çarpan en büyük sıkıntıydı.
Keza Seleznov ve Özer’in fiziksel kondisyonlarının çok düşük olması Bursaspor’un oyun temposunu direkt etkiliyor.
Şu an için çok da geçmişi konuşmanın bir anlamı yok. Artık tek hedef rövanş karşılaşması olmalı.
Adana’da bizi bekleyen en büyük tehlike iklim koşulları olacaktır.
İkinci sıkıntı ise nispeten yaşlı oyuncuların göstereceği fiziksel direnç.
Bu iki handikap ile başa çıkabildiğimiz ölçüde Bursaspor final için daha şanslı taraf olacaktır.
Özellikle A. Demirspor’un bu sezon sahasında oynadığı 17 karşılaşmanın, 13’ünde kalesinde gol gördüğünü, hatta iç sahada ligin en çok gol yiyen 5. takım, Bursaspor’un da deplasmanda en çok gol atan 3. takım olduğunu düşündüğümüzde ibrenin her iki taraf için eşit olduğunu söyleyebiliriz.
Evet, bir kez daha söz futbolcularda.
Çarşamba gecesi oynanan iyi futbolun bu kez gol ile süslenmesini bekliyoruz…
Bu camiaya borcunuzu ödemeniz en büyük temennimiz…
Paylaş