Sonuçta TFF 1. Lig gerek mücadele dozuyla, gerek oynanan futbol itibariyle ayrı bir tecrübe gerektiren bir atmosfer.
Bu kurtlar sofrasında 19-20 yaşındaki gençlerin nasıl baş edeceği konusunda hepimizin ciddi endişeleri vardı.
Genç timsahlara en çok güvenen isim ise Teknik Direktör Yalçın Koşukavak hocaydı.
İşte o gençler, transfer tahtasının açılması ve sonrasında milli maç arasına girilirken camiaya 6 puanlık çok değerli bir hediye verdiler...
Olası bir şampiyonlukta gol averajının dahi çok önemli olduğu bir durumda gençlerimizin verdiği bu 6 puanlık katkının ne derece kıymetli olduğunu sezon sonunda çok daha iyi anlamış olacağız...
*
Eskişehirspor ile Eskişehir’de oynanan her maç, hangi seviyede olursa olsun zordur.
Rakip, başlarında son 2 sezonun PTT 1. Lig Şampiyonu apoleti olan Mehmet Altıparmak olan, ekonomik anlamda sıkıntıları bulunmayan, şampiyonluk hedefiyle kadrosunu büyük ölçüde koruyan ve bu amaç doğrultusunda transferler yapan Akhisarspor.
Maç öncesi iddaa oranlarında bile açık ara yeşil-siyahlıların lehine rakamlar veriyordu.
Sahaya çıkan Bursasporlu gençlerin yaş ortalaması 21 idi.
Onur (25) ve Shehu (26) olmasa ortalama 20 olacak.
Bildiğin U21 takımı.
Ama yürekleri geçen sezon takımı küme düşüren abilerinden 10 kat daha büyük.
Bununla ilgili çok güzel bir söz vardır;
Rakamın önemi yok burada.
1 tane veya 10 tane SMS atmanın da...
Asıl önemli olan zor günler yaşayan yeşil-beyazlı renklere bir nebze de olsa destek olmak.
Bir nefes olmak...
Bir yudum su vermek...
Son dönemde paramparça olmuş camianın, bir hedef uğruna yekvücut olmasını görmek herkes için bir umut ışığı olabilir.
Üstelik bu ışığa diğer camialardan da destek olduğunu görmek insanın içindeki kıvılcımı biraz daha artırıyor.
Liglerin başlamasına sayılı bir süre kaldı.
Lakin mevcut yönetim tüm uğraşlarına rağmen halen transfer tahtasını açmayı başaramadı.
Hal böyle olunca da camiada homurtular da doğal olarak başladı.
Mesut Mestan ve ekibine karşı en çok dillendirilen ve bence de çok doğru olan söylem;
“Durumun böyle olduğu çok net iken, niye bu kadar hazırlıksızsınız?”
Görünen tablo iç karartıcı.
Şu aşamada yapılan tek eylem ise transfer tahtasının kapalı olmasına neden olan önceki transferlerden doğan alacakların öteleme çabası.
Teknik adamından, futbolcusuna, elektrik dağıtım firmasından kulüple herhangi bir iş yapan ticaret insanına herkes kapıya dayanmış durumda.
Hal böyle olunca da insan ister istemez sorguluyor;
“Sayın Ali Ay, siz gelen paraları ne yaptınız?”
Şimdi top daha doğrusu bomba Sayın Mestan ve ekibinin kucağında.
Veya bu ekibin arkasında ona söz verenlerin.
Zira gerekli sıcak para miktarı taraftarların kombine, forma almasıyla kapatılacak gibi değil.
Konuşulan para 24 milyon TL.
Ardından seçim kararı ve gerçekleştirilen çirkin bir tiyatro.
Daha seçilmeden son derece ahlak dışı bir harekete imza atan başkan adayından, Bursaspor’u düzgün, şeffaf ve doğru yönetmesini beklemek.
Bursaspor artık neresinden tutsan elinde kalıyor durumunda.
Mevcut yönetimin yangından mal kaçırma çabaları,
Aday yönetimin “Ali cengiz oyunları”,
3 yıldır yapılan onlarca yanlışa sesi çıkmayan Divan Başkanlık Kurulu’nun seçimin ilk ayağında yaptığı göstermelik şov,
Seçimi yapanların dahi ilk turda yeterli çoğunluğun sağlanacağına yönelik umutlarının olmadığı ve bu nedenle seçime yönelik hazırlıkların tamamlanmadığı bir ortamda, seçim 2. tura kalınca yapılan göstermelik “Bursasporluluk” naraları,
Son yıllarda Bursaspor kadar düşmeyi bu denli hak eden başka bir takım olmadı maalesef.
Şehrin ve kulübün tüm unsurları takımı küme düşürmek için yapılması gereken ne varsa, harfiyen, tek tek yerine getirip kendi amaçları doğrultusunda hedeflerine ulaştılar.
Siyasetçileri takımın içine, en derinlere kadar soktular.
Başta Ali Ay ve ekibinde yer alan yöneticiler (Sezer Sezgin dışında) aldıkları her karar, yaptıkları her hamle ile bu felakete imza attılar.
Divan kurulu uzaktan kumanda misali yalnızca seyretti.
Kendini gazeteci sanan bir takım isimler gazetecilik dışında her işe soyundular.
Taraftar dernekleri, kulübe katkı vermek yerine, kulüp içine adam sokma ve menfaat sağlama derdine düştüler.
Maçın başından sonuna kadar daha istekli, konsantrasyonu daha yüksek, maça daha iyi hazırlanmış takım Göztepe idi.
Mesut Bakkal, geldiği günden dün akşamki maça kadar olduğu gibi hiçbir katkı koyamadan ligi tamamlayacak.
Bursaspor’un ligden düşüp-düşmemesinden bağımsız olarak, Mesut Bakkal teknik direktörlük anlamında tam bir hayal kırıklığı oldu.
Galibiyetin neredeyse zorunlu olduğu bir karşılaşmaya, Yusuf’u kenarda oturtup, son haftaların en formsuz oyuncusu Lato ile birlikte 2 sol bekle başlamak, maçın son 20-25 dakikasında dahi çift forvete dönecek cesaretinin olmaması, Umut Nayir’in kafa vuruşu dışında 90 dakika pozisyon dahi üretemeyen bir takım yaratmak nereden bakılırsa bakılsın teknik direktör adına facia bir göstergedir.
Evliyalar bile Göztepe maçında ellerinden geleni yapmasına rağmen, yeşil-beyazlı oyuncular ve teknik ekip bu hediyeleri geri çevirdiler.
Zira bunun değerini anlayacak yürekler ve beyinler olmayınca her şey anlamını yitiriyor...
Şimdi artık tek umudumuz kardeş Ankaragücü’nden her zamanki gibi dik mücadele edip, Bursaspor camiasına İzmir semalarından güzel bir haber göndermek.