Osman Müftüoğlu

Karaciğer yağlanınca ne olur?

14 Kasım 2019
Karaciğer yağlanması yaygın bir problemdir ve sağlığın en mühim sabotajcılarından biridir.

Karaciğer yağlanınca bir değil birçok şey olur. Her şeyden evvel de “insülin direnci” belası anında devreye girer.

Neticede karaciğerin karbonhidrat/şeker ve insülin dengesi üzerindeki düzenleyici etkisi alt üst olur, metabolik süreçlerde deprem başlar.

Yağlanan karaciğer insülin direncini tetikler. Tetiklenen insülin direnci ile birlikte de içinde daha fazla yağ biriktirmeye başlar. Kısacası adeta bir “kartopu” süreci, bir kendi kendine başlayan kirlenme hali devreye girmiş olur.

Yağlı bir karaciğerin detoks yapma yeteneklerinin aksayacağı, safra düzenleme kapasitesinin bozulacağı (safra taşı nedenidir) ve siroza kadar gidebileceği, bir dizi soruna yol arkadaşlığı yapacağı da aklınızda olsun.

İnsülin direnci deyince aklınıza öncelikle karaciğer ve kaslardaki insüline duyarsızlık hali gelmeli.

Karaciğerdeki insülin duyarsızlığının yağlanmadan, kaslardaki duyarsızlığın ise kortizol artışından kaynaklandığı unutulmamalı.

OKUR SORUSU

Kortizolün fazlası neden zararlı? 

Yazının Devamını Oku

Stresin fazlası ömür törpüsü

13 Kasım 2019
DNA’larımızın ucunda bulunan ve tıpkı ayakkabı bağının ucunda yer alan sert plastik kaplama gibi DNA’mızın da tek tek dağılıp parçalanmalarını engelleyen telomerlerin sağlığımız ve yaşam sürelerimiz üzerinde önemli etkileri var. Şunu da açık ve net olarak biliyoruz: Telomerler kısaldıkça yaşam da kısalıyor. Kronik hastalıklara yakalanma yani hastalanma ihtimali artıyor.


Telomerlere hasar veren zararlıların en başında ise sürekli, tekrarlayıcı, olumsuz stresler geliyor.
Stresin düzeyi ve süresi arttıkça da telomerler adeta törpüleniyor.
Bunu fark eden -ama telomerlerden hatta DNA’dan haberi olmayan- büyüklerimiz yaramaz oğlan çocukları, huzursuzluk yaratıp stres kaynağı olan komşuları için “Ömür törpüsü” deyimini kullanmışlar.
Stres meselesini ciddiye alın. Onun da en az diğer üç yaşam tarzı kadar (beslenme, uyku, aktivite) önemli olduğunu aklınızdan hiç çıkarmayın.

Kırmızı etin fazlası neden zararlı?

Bazı uzmanlar (mesela Doktor Michael Grager), “Etin içinde erken ölüm riskini artıran ne olabilir?” sorusunun yanıtının “etteki demir zenginliği”nde gizli olabileceğini düşünüyor. Bilindiği gibi demir “oksidasyon” yani “paslanma”yı hızlandırıcı bir işlev üstlenip kansere yol açabilen serbest radikallerin üretimini tetikleyebiliyor.

Yazının Devamını Oku

D vitamini genetiğin de anahtarıdır

12 Kasım 2019
D vitamini sadece kemik veya bağışıklık dostu değil. Yalnızca dişleri çürümekten, belleği eskimekten korumuyor.

Onun daha pek çok marifeti var. Mesela DNA’nıza yerleşmiş 3 binden fazla genin faaliyete geçmesi için onun emir vermesi, onun gen şalterini indirmesi şart. Bu mucize vitaminin diğer marifetlerine gelince...

Kas ağrılarını azaltabiliyor.

Depresyonu hafifletiyor.

Parkinsonla mücadeleye destek oluyor.

Yaşa bağlı bellek kaybını azaltıyor.

Gripten koruyabiliyor.

Astım ataklarını seyrekleştiriyor.

Yazının Devamını Oku

Sağlık miyobu olmayın

11 Kasım 2019
Sağlıktan söz açılınca, aklımıza anında “Sağlık en büyük hazinedir” cümlesi gelir ama uygulamaya gelince iş değişir; doğru değil yanlış şeyler yapılır.

Bu kötü yaklaşım, sadece siz değil, biz doktorlar için de geçerlidir. Biz doktorlar da aynı sorundan mustaribiz. Benim sağlık miyopluğu adını verdiğim bu kötü yaklaşım, aslında yüzyıllardır devam eden salgın bir hastalık gibidir. Peki çözüm ne? O miyopluk nasıl tedavi edilecek? Çözümün sırrı ‘yaşam tarzımız’daki yanlışları değiştirmekte, bedenimizden gelen sinyalleri doğru algılayıp zamanında düzeltmekte gizlidir.

YAŞAM TARZI TIBBI

Geçtiğimiz 20 yılda sağlıkta devrim niteliğinde değişimler oldu. Tıp adeta küllerinden yeniden doğdu. Teşhis ve tedaviye odaklandı; takıntılı ve yanlış yaklaşımından vazgeçip korunmanın, koruyucu yaklaşımın önemini yeniden fark etti. Elinin tersi ile ittiği geleneksel ve doğal sağlık yaklaşımlarını yeniden gündemine aldı. Daha da önemlisi, sağlıklı bireylerde sadece 10 maddeden ibaret basit bir sağlıklı yaşam anayasası devreye sokulabildiğinde pek çok hastalığın önlenebileceğini, geciktirilebileceğini ya da hafifletilebileceğini yeniden keşfetti... Yaşam tarzı tıbbı (lifestyle medicine) denen bu yeni ve bütüncül sağlık yaklaşımını ben Hürriyet’teki köşemde yıllardır gündemde tutmaya çalışıyorum. ABD’de Dr. Ornish, Dr. Chopra, Dr. Hyman, Dr. Öz gibi hekimlerin bayrağını taşıdığı bu yaklaşım, sağlığımız ve sağlıklı yaşlanmamızın geleceğidir.

KİŞİYE ODAKLANIYOR

Yaşam tarzı tıbbı yaklaşımı birleştirici, yani bütüncül bir sağlık anlayışıdır. Yaklaşım sizi sadece bir beden veya ruh değil, ruh ve bedenden oluşmuş mükemmel bir bütün gibi kabul eder. Ruhu bedenden, bedeni ruhtan ayırmayı reddeden harika bir yaklaşımdır. Hastalığa değil, kişiye odaklıdır. Yaşam tarzı seçimlerinizi, yani beslenme, aktivite, uyku, stres yönetimi vb alanlardaki ortak ayarınızı inceler ve yeni ayarları belirler. Sorunlarınızın çözümünde, size özel (personal), koruyucu (preventive), öncelikli (proaktif) bir yaklaşımı benimser. Doğal ve geleneksel tıp ile modern tıbbı birlikte uyarlayıp kalıcı sağlık çözümleri üretir. Kısacası teknolojilere, yeniliklere sırt çevirmez ama tedavi kadar korunmayı, teşhis kadar önlemeyi de önemser.

İLK 10 KURAL

Sağlıklı beslenmek, özellikle orta yaş sonrasında bitkisel ağırlıklı bir beslenme planı oluşturmak.

Daha hareketli bir hayat sürmek, günde en az 20-30 dakikalık bir yürüyüşe ya da benzeri aktiviteye zaman ayırmak.

Yazının Devamını Oku

Kanınızda ne kadar IGF-1 var?

8 Kasım 2019
IGF-1, bir tür büyüme hormonu. Gelişme çağında kanda direkt artan IGF-1 seviyeleri, yetişkinlik çağında sabitleşmeye, yaşlılık döneminde ise düşmeye başlıyor.

Olağanüstü bir kontrol ya da takip sistemine sahibiz ve bu müthiş organizasyon istisnalar dışında doğumdan ölüme tıkır tıkır işliyor! Örnek mi?
Bedenlerimiz hücreler ve onların oluşturduğu doku, organ ve sistemlerin bütünü. Doğarken sahip olduğumuz 4-5 trilyon civarındaki hücre sayımız biraz büyüdükçe artıyor. Ergenlik döneminin sonunda yaklaşık 40 trilyon gibi bir rakama ulaşabiliyor.
Sonrasında duran bu büyüme süreci, 50’li yaşlardan itibaren yıkılma yani kayıp sürecine dönüşüyor.
Ergenlikten sonrasında durum farklı. Orta yaşlarda vücudumuzdaki her hücrenin ne zaman, ne şekilde, ne sıklıkta bölünüp çoğalacağına kontrol sistemleri karar veriyor. Bu sistemlerin işlemesi, genetik kurgunun içine gizlenen emirlerle hücrelere gönderilen kimyasal sinyallerle gerçekleşiyor.
O kilit sinyallerden biri de IGF-1 adı verilen bir tür büyüme hormonu.
Gelişme çağında kanda direkt artan IGF-1 seviyeleri, yetişkinlik çağında sabitleşmeye, yaşlılık döneminde ise düşmeye başlıyor.
“Bu muazzam düzen bozulunca ne oluyor?” diyorsanız, aşağıdaki kutuyu daha bir dikkatle okumalısınız.

IGF-1 çok artınca ne oluyor?

Yazının Devamını Oku

Esnek olun

7 Kasım 2019
Takıntılı ve gergin biri olmak, “Ben kararlıyım, vazgeçmem arkadaş!” gibi efelenmelerle ruhu ve bedeni baskı altına almak, kısacası gerginlik halini fazlaca uzatmak sağlığın önemli düşmanlarından biri.

Esnek düşünmeyi başaramamak en az depresyon, korku, endişe, kötümserlik, şiddet ve öfke kadar tehlikeli.

Bilin ki birazcık “kabullenme”, “beklemeyi bilme”, bir parça da  “bu da geçer” diyebilme yani bilinçli farkındalık (mindfulness) felsefesinin anlaşılması mühim bir yetenek, önemli ve etkili bir ayrıntı.

Bilinçli farkındalık uzmanları, “Esnek düşünme kabiliyetinizi güçlendirmek istiyorsanız, düşüncelerinizi değiştirmeye çalışmayın, düşüncelerinizle ilişkinizi geliştirmeye gayret edin” diyor.

Yapacağımız şey bence gayet basit:

Olumsuz sözlere, tepkilere, düşüncelere esnek bedensel ve düşünsel tepkiler vermeyi öğreneceğiz. Bu sayede de ölümcül hormonlardan sayılan kortizol, adrenalin ve insülini daha kolay idare edebileceğiz.

BİR TAVSİYE

HDL kolesterolünüzü yükseltmek için

◊ Omega-3 destekleri kullanın (EPA ve DHA)

Yazının Devamını Oku

D vitamini telomeri de koruyor

6 Kasım 2019
Her derde deva D vitaminimiz, kromozomlarımızı koruma ve ömrü uzatmada da işe yarıyor!

Araştırmalar, D vitamini seviyesiyle telomer sağlığı arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor.
Özellikle kadınlarda sağlıklı ve uzun ömrün bir garantisi olan telomerleri korumak için D vitamini seviyelerini dikkatle izlemek şart.
Zira yine aynı çalışmalar D vitamini eksikliğinin erkeklerden ziyade kadınlarda hasara yol açtığını gösteriyor.
Bir çalışmada günde 2 bin ünite D vitamini takviyesinin 4 aylık bir süre sonunda telomeri koruyan telomeraz enziminin seviyesini yüzde 20 artırdığı görülmüş.
Unutmayın:
Sadece besinlerle yani balık, süt ürünü, yumurta yiyerek gerçek D vitamini ihtiyacınızı karşılayamazsınız. Cildinizi güneşle buluşturmak ve güneş ışığı sayesinde kendi D vitamininizi kendiniz üretmek zorundasınız.

Yaş 50’yi geçince bunları yapın

VARAN 1

Yazının Devamını Oku

Detoks sadece bir yorgunluk savar mı?

5 Kasım 2019
İyi planlanmış bir detoks programını sadece yorgunluk savar gibi düşünmeyin. Etkili bir detoksun birçok faydası var.

Detoks son yılların sevilen ve en çok ilgi gören “sağlık trendlerinden” biri. Genel anlamda toksinlerden arınıp hafiflemek, toksinlere bağlı yorgunluk, bitkinlik gibi problemlerden kurtulmak için başvurulan bir yöntem.
Peki, iyi planlanmış bir bedensel ve ruhsal “total detoks” programı, yalnızca bir “yorgunluk savar” ya da sadece “detoks=yorgunluk tedavisi” gibi bir şey mi? Bir başka deyişle arınma çabalarımızı, “detoks=antiyorgunluk tableti” gibi mi düşünmeliyiz?
Tabii ki hayır. Etkili, iyi planlanmış, kişiye özel ayarlanmış ciddi bir “total detoks” programı bakın başka neler kazandırabiliyor:
◊ Ağır metal temizliği yapıyor. Cıva, kurşun, kadminyum kalıntıları atılıyor.
◊ Toksik kimyasallardan arındırıyor. Tarım ilaçları, antibiyotik kalıntıları temizleniyor.
◊ Fazla yağlardan kurtulmamızı sağlıyor, kilo verdiriyor.
◊ Ruhsal arınma ile beden kadar ruhlar da hafifliyor.

Yazının Devamını Oku